BDP Dersim Katliamı için Meclis Araştırması istedi

BDP Dersim Katliamı için Meclis Araştırması istedi

BDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve Ýdris Baluken, Dersim katliamı ile ilgili kamuoyunu aydınlatıcı tüm bilgi ve belgelere ulaşma iradesinin gösterilmesi, Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin belirlenip Dersim’e taşınması, Dersim katliamı sırasında yaşanan dramın ortaya çıkarılması ve tüm bunlar için TBMM’nin bu katliamı ortaya çıkaran söz konusu dönemdeki rolüne karşı bir rol oynaması amacıyla Meclis Araştırması istedi.

BDP Grup Başkanvekilleri Buldan ve Baluken, Dersim Katliamı’nın tüm yönleriyle araştırılıp kamuoyuna açıklanması talebiyle TBMM Başkanlıðı’na Meclis Araştırması talebini iletti. Farklı etnik kimliklerin ulus devlet politikası kapsamında Türklük potası içerisinde eritilmeye çalışıldıðını vurgulayan Buldan ve Baluken, 1938 Dersim Katliamı ile ilgili gerçeklerin açıða çıkarılmasını istedi.

Buldan ve Baluken, Siyasi otoritenin sistematik politikalarının günümüze kadar gelen etkilerinin belirlenmesi, Dersim katliamı ile ilgili kamuoyunu aydınlatıcı tüm bilgi ve belgelere ulaşma iradesinin gösterilmesi, Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin belirlenip Dersim’e taşınması, Dersim katliamı sırasında yaşanan dramın ortaya çıkarılması ve tüm bunlar için TBMM’nin bu katliamı ortaya çıkaran söz konusu dönemdeki rolüne karşı bir rol oynaması amacıyla Anayasa’nın 98. Ýç Tüzüðün 104. ve 105. maddeleri gereðince Meclis Araştırması açılmasını istedi.

Dersim’de önceden planlandıðına dair güçlü kanıtları, siyasal ve sosyolojik verileri bulunan bir katliam süreci işletildiðini belirten Buldan ve Baluken, “Cumhuriyetin ilk kadroları Dersim’e hem hükmetmek için hem de Dersim’i fethetmek için bir plan dahilinde hareket etmiştirler. Bu katliamının bir planın parçası olduðuna dair konu ile ilgili akademisyenler ve araştırmacıların görüşleri her geçen gün daha fazla netleşmekteyken, Dersim’in fethedilmesi ve hükmedilmesi ile ilgili teşvik edici olgular 1926 yılında Hamdi Bey’in Dersim raporları ile başlayıp Ýsmet Ýnönü’nün Doðu Raporlarında ve Feyzi Çakmak’ın ifadelerinde yer bulmaya devam etmiştir. bu kişilerin Türkiye Cumhuriyeti resmi ideolojisinin ideologları olduðu düşünüldüðünde Dersim Katliamının zihinlerde belirlenerek hayata geçirildiðini daha net bir şekilde ortaya koymaktadır. Söz konusu rapor ve ifadelerin dışında olgusal olarak da Dersim Katliamının planlı olduðuna dair güçlü kanıtlar mevcuttur. 1927 ve 1934 iskân yasalarının çıkarılması, Dersim’in etrafının boşaltılması, Kürtlerin batıya sürülmesi, yerlerine muhacirlerin yerleştirilmesi, asimilasyon politikası başlatılması bir ön hazırlık süreci olarak kabul edilmektedir. 25 Aralık 1935 tarihinde, 2884 sayılı Tunceli Vilayeti'nin Ýdaresi Hakkında Kanun çıkarılması, Ocak 1936 tarihinde Dersim Vilayeti'nin adının Tunceli Vilayeti yapılması ve son olarak ise 1937’de Sadabat Paktı ile uluslararası boyutunun tamamlanması ile hazırlıklar tamamlanmış, başlatılan tedip (terbiye etmek, haddini bildirmek), tenkil (tepelemek, sindirmek, ders ve ibret olacak şekilde cezalandırmak), tehcir (yurdundan çıkarmak, hicret ettirmek, sürmek) harekatı sonucunda Dersim Katliamı yaşanmıştır” ifadelerinde bulundu.

Seyit Rıza, oðlu ve arkadaşları başta olmak üzere on binlerce Dersimlinin katledildiðini, yine on binlercesinin tehcir edildiðini hatırlatan Buldan ve Baluken, şunları ifade etti: “Şeyh Sait isyanı ile başlayan Kürtleri Türkleştirme amaçlı şiddet uygulamalarının hayata geçirilmesi sürecinde Dersim Direnişi, Kürt tarihinin en aðır toplu katliamları ile bastırılmış ve bunun etkisi günümüze kadar devam etmiştir. Gelinen noktada Dersim Katliamına ilişkin her tartışma yaşanan katliamın acılarını ve resmi ideolojinin Türk olmayanlara yaklaşımını yeniden üretir tarzdadır. Söz konusu dönemde, Seyit Rıza’nın son isteðinin tersine oðlu yaşı da büyütülerek asılmış, daha sonrasında ise Seyit Rıza ve arkadaşları asılmıştır. Seyit Rıza, oðlu ve arkadaşlarının asılması, Dersimlilerin uðradıkları tehcir ve katliam, Dersim’in kadınlarına yaşatılan “kayıp kızlar” dramlarının tümünde yer alan TBMM’nin, bugün ise irade ortaya koyarak Dersim Katliamını gerçekleştiren zihniyetin açıða çıkarılması, Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin bulunması, gizli olan tüm arşivlerin açılması, devlet adına ‘gerekirse’ şart kipini koymadan tüm Dersimliler ve insanlıktan özür dilemesi ve katliamı tüm boyutlarıyla ele alınması için bir Meclis Araştırması talep ediyoruz.”

Baluken, yine Dersim ve Maraş katliamlarıyla ilgili olarak Başbakan Recep TAyyip Erdoðan’ın yazılı olarak yanıtlaması istemiyle soru önergesi sundu. Baluken, önergede Başbakan Erdoðan’a şu soruları yöneltti:

* 1938 Dersim Katliamında katledilenlerin ve zorunlu göçe tabi tutturulanların sayısı nedir? Bunlar kimlerdir? Seyit Rıza ve arkadaşları asıldıktan sonra nereye gömülmüştür? Cenazelerinin iade edilerek Dersim’de gömülmesi taleplerini nasıl karşılamaktasınız?

* Dersim’in kayıp kızları olarak bilinen ve devletin asimilasyon için Dersim Katliamı sonrasında ailelerinden alınarak Türk etnik kimliðinin yoðun olduðu yerlerdeki ailelere verilmesinde bulunan kız çocukları kimlerdir? Bu kız çocuklarının kimlik bilgilerinin bulunduðu devlet arşivleri var mıdır? Varsa, bu arşivleri kamuoyuna açıklamayı düşünüyor musunuz?

* Yaklaşık bir yıl önce partinizin Genişletilmiş Ýl Başkanları Toplantısı'nda yaptıðınız konuşmada Dersim katliamı için "1938 Dersim olayları hakkında devlet adına özür dilemek gerekiyorsa özür dilerim" ifadelerini kullanmıştınız. Bu sözün gereði olarak bugüne kadar özür dileme ya da gerçekleri açıða çıkarma adına yapmış olduðunuz bir konuşma ya da çalışma var mıdır? Kullandıðınız ifadede geçen ‘gerekirse’ kelimesinden hareketle Dersim katliamı için Dersim halkı ve insanlıktan devlet adına ne zaman özür dileyeceksiniz? 1938 yılında Dersim’de yaşananları bir jenosid olduðunu kabul ediyor musunuz?

* 1935 yılında çıkarılan Tunç eli kanunu ile Dersim’in adı Tunceli olarak deðiştirilmiştir. Tunceli ismi her kullanıldıðında Dersim Katliamında yaşanan acıları tekrar hissettirmektedir. Bu ismin deðiştirilmesine yönelik BDP Grubumuz tarafından defalarca çaðrı yapılmış, kanun teklifi verilmiştir. Bunun yanı sıra TBMM Dilekçe Komisyonunda isim deðişikliðini talep eden çok sayıda dilekçe de mevcuttur. Dersim katliamındaki acıları anımsatan Tunceli ismini deðiştirerek isim iadesi gerçekleştirmeyi düşünüyor musunuz? Başta Dersim olmak üzere yer adlarının iadesi ile ilgili bir çalışmanız var mıdır?

* Seyit Rıza’nın yaşı küçültülerek oðlunun yaşı ise büyütülerek asılmaları gerçekleştirilirken Seyit Rıza’nın vasiyetinin aksine oðlu gözleri önünde asılmıştır. Bu insanlık dışı ve hukuksuz uygulamayı insanlık tarihi ve siyasi tarih açısından nasıl deðerlendirmektesiniz?

* Dersim Katliamına ilişkin akademisyenlerin, araştırmacıların ve kamuoyunun tartışmalarında son dönemlerde genel bir eðilim olarak katliamın planlı olduðu yönünde görüşler belirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti kurucuları olan resmi ideologların Dersim’e ilişkin fikirleri, Dersim Katliamına gelinceye deðin ulusal ve uluslararası yasaların hukuk içerisinde yer edinmesi de göz önünde bulundurulduðunda, Dersim Katliamının merkezi bir politika olarak uygulamaya konduðunu düşünüyor musunuz? Katliama sebep olan merkezi politikaların karar vericileri kimlerdi?

* TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'na gönderilen ve Kenan Evren’in resmi arşivinde tutulan mektupta12 Eylül döneminin Emniyet Genel Müdürü Refet Küçüktiryaki 'nin, “Yavuz Sultan Selim 'den sonra en büyük Alevi Kızılbaş düşmanıyım”, “Malatya il merkezindeki 40 bin Alevi 'ye kan kusturdum”, “Türkiye 'de ilk defa resmi olarak Alevi soykırımını devlet adına başlatan benim” ifadeleri bulunmaktadır. Alevi ve Kürtlere karşı resmi arşivlerde bu tarz bilgi belgeler nelerdir? Alevi ve Kürt yurttaşlarımıza yönelik olarak tarihsel köklerine de atıfla yapılan katliamları anlatan bu mektup Türk olmayana yönelik uygulanan devlet politikasının arka planını mı göstermektedir? Söz konusu ırkçı ifadelerde bulunan “ ilk defa resmi olarak Alevi soykırımını devlet adına başlatan benim” sözleri siyasi tarih açısından ne anlama gelmektedir?

* Dersim, Maraş katliamları ve güncel olarak ise Kürtlerin hak taleplerine güvenlikçi yaklaşımdan hareketle, Dersim 1938 katliamından bu yana bir devlet politikası olarak yürütülen Kürtleri tedip ve tenkil etme anlayışını deðiştirmeyi düşünüyor musunuz? Tek millet, tek dil söyleminizin katliamı gerçekleştiren zihniyetin bakış açısıyla örtüştüðünü düşünüyor musunuz?

* Sabiha Gökçen yaygın olarak cumhuriyet tarihinin ilk kadın pilotu olarak takdim edilmeye çalışılırken, aynı kişinin pilotluðuna 1938’de Dersim’i bombalayarak başladıðı bilinen bir gerçektir. 1938’de Dersim halkını bombalayan Sabiha Gökçen’e resmi tarih sayfalarında katliamda oynadıðı rol itibariyle yer vermeyi düşünüyor musunuz? Sabiha Gökçen’in adının birçok resmi kuruma verilmiş ve sizin hükümetiniz döneminde de bu isimlere dokunulmamıştır. Dersim katliamında yer alan bir kişinin adının verildiði resmi kurumların isimlerini deðiştirmemek bu kişinin yaptıklarının arkasında durduðunuzun göstergesi deðil midir? Özellikle Ýstanbul’da bulunan Sabiha Gökçen Havalimanı’nın adının deðiştirilmesine yönelik ciddi bir talep bulunmaktadır. Bu talepleri karşılamak için başlatılan bir çalışmanız var mıdır?