Barış mı? Hayır barış...

Barış mı? Hayır barış...

Propaganda deyip geçmeyin. Guernica Nazi Almanya’sının hava kuvvetleri tarafından bombalanıp yerle bir olduktan sonra Franco rejimi garip bir hikaye uydurdu. Madrid versiyonuna göre Guernica’ya bir iki bomba düşmüş, şehri yerle bir eden ise Basklı “teröristlerin” sokak sokak döşedikleri patlayıcı düzenekleri olmuştu.

Bu yalanı bugün hayretle karışık bir tebessümle okuyor olabilirsiniz ancak hemen hemen tüm Franco rejimi boyunca tüm Ýspanyollara hikaye aynen böyle anlatıldı. Kimse asıl hikayeye inanmadı, çünkü kimse asıl hikayeyi duymamıştı.

***

Yıllar sonra bugünlere dönüp baktıðımız zaman söylenen yalanları, salt propaganda söylemleriyle politikayı ayıran nüansları daha iyi göreceðiz. Dönüp bugüne baktıðımızda barış, demokrasi ve özgürlük söylemlerinin despotlar tarafından nasıl kullanıldıðını yine hayretle karışık bir tebessümle izleyeceðiz.

***

Mussolini’yi izleyen bir arkadaşım onun bir soytarı olduðunu zannedip gülmeye başladı, ama hiç şüphesiz 1930’ların Ýtalya’sında Mussolini’ye gülmek zordu. Bugün de milyonların gözlerinin içine baka baka yalan söyleyenlere gülmek zor.

Halklara büyük acılar yaşatan savaşları savunanlara karşı barışı savunmak zor.

***

Barışı savunmak hiçbir dönem kolay olmadı. Ya da savaşmamayı savunmak.

Bütün toplumlar askerliði bir şekilde kutsar. Halen dünyanın birçok ülkesinde savaş zamanı silahını bırakanların cezası ölümdür. Sadece Birinci Dünya Savaşında 15 binden fazla asker cepheden kaçtıkları için kurşuna dizilerek öldürülmüştü.

***

Savaşmamak bir davranış olarak tek başına bir çözüm deðil. Şiddeti reddederken nerede duracaðınız da ayrı bir sorun.

Bugüne kadar savaşlarda öldürülen milyonlarca insanın içinden ölerek bir şey deðiştiren o kadar az ve bunun karşısında savaşarak çok şey deðiştiren o kadar çok insan var ki.

Ve zalimlerin karşısında direnerek adını tarihe yazdıran sayısız kahraman.

***

Haklı savaş haksız savaş vardır.

Savaşan iki tarafın da haksız olduðu savaşlar da vardır.

Cesur insanlar da vardır bu savaşlarda, aptallıðın esir ettiði insanlar da.

***

Suriye’deki savaş aptalların savaşıdır. Ýktidarı deðiştirmenin deðil, devirip ele geçirmenin savaşıdır.

Türkiye’nin bu savaş sarmalının içine girmesi an meselesi. Bir top mermisiyle 5 kişinin ölümü karşısında tezkere çıkaran AKP Hükümeti, yarın öbür gün bir iki top mermisinin daha düşmesi durumunda ne yapacak?

***

Türkiye’nin böylesi bir savaşa giremeyeceðini düşünenler yanılıyor. Türkiye’nin önümüzdeki seneler içinde bölgesel bir çatışmanın tarafı olması riski Cumhuriyet tarihinin en üst noktasındadır.

„Keşke Türkiye savaşa girse” diyen Kürtler de var. Böylesi bir sürecin Kürtlerin lehine gelişmesi ihtimali yüksek gibi görülüyor.

Ama Kürtlerin büyük bir bölümü böylesi bir savaşa karşı. Çünkü bölgesel bir savaşın yaratacaðı yıkım karşısında kazanılacaklar çok küçük kalacak.

Kaynak: Yeni Özgür Politika