Başbakan Tayyip Erdoðan'ın basılmamış kitabını bombaya benzettiði gazeteci Ahmet Şık, ‘Pusu/Devletin Yeni Sahipleri’ adlı kitabıyla Fethullah Gülen cemaatinin polisteki fişleme kayıtlarını ve Odatv davasına dayanak olan belgenin sahte olduðunu bilirkişi görüşüyle ortaya koyuyor.
Gülen Cemaati’nin 12 Eylül darbesinden sonra devlet içinde nasıl örgütlendiðini, polis teşkilatını nasıl ele geçirdiðini, karşı çıkanların komplolarla nasıl tasfiye edildiðini, kapalı kapılar ardında birbirlerinin nasıl ‘delil yarattıðını’ “Ýmamın Ordusu”nda yazan ve kitabı basılmadan toplatılan Ahmet Şık’ın ikinci ‘bomba’sı yayımlandı.
Odatv davası nedeniyle Silivri Cezaevi'nde 1 yılı aşkın süre hapis yattıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan gazeteci Ahmet Şık’ın, 'Pusu/Devletin Yeni Sahipleri' adlı kitabı çıktı. Postacı Yayınevi’nden çıkan 358 sayfalık kitabın önsözünü gazeteci-yazar Umur Talu kaleme aldı.
Hanefi Avcı’nın Ankara Cumhuriyet Başsavcılıðı’na verdiði ve soruşturma sırasında bir türlü ortaya çıkmayan “cemaatin polisteki fişleme kayıtlarına” yer verilen kitapta, Ankara Çevik Kuvvet Şube Müdürlüðü’nde görevli çok sayıda polisin fişlendiðini gösteren ve 2007 yılında düzenlenen bu belgelerde, binlerce polisin kimlik bilgileri ve sicil numaraları, görev yerleri, baðlı bulundukları birim ve hatta nereden atandıðına kadar bilgiler de bulunuyor. Belgelerde, “fişleme yapılan polislerin, cemaatle ilişkisinin 1’den 5’e kadar derecelendirildiði” görülüyor.
Kitapta Odatv davasındaki hukuksuzluklara, dava dosyasındaki klasörlerde delil olarak sunulan haberlerin incelemesine ve birçok ünlü gazetecinin yazılarına yer veren Şık, kendisiyle ilgili önemli bir detayı da açıkladı. Şık, hakkındaki suçlamalara dayanak olan bilgisayarında bulunan bir belgenin polis baskınından kısa bir süre oluşturulduðunu ifade etti.
Şık, belgenin sahte olduðunu bilirkişi görüşüyle şöyle ortaya koyuyor:
“Ýddianamede oluşturulma tarihi ve zamanı belirtilen belgelerden biri de adımın geçtiði ‘Sabri Uzun’ isimli dokümandı. Ýddianamede 20.12.2010/11.29 olarak yazsa da bilirkişi tutanaklarında ‘Sabri Uzun’ belgesinin 20.12.2010/12.29’da oluşturulduðu belirtiliyor. Belgeye son erişim tarihi de 20.12.2010/12.35 olarak belirtilmiş. Biz iddianameyi doðru kabul ederek ve bizzat savcının yazdıklarından yola çıkarak iddianamenin önemli delillerinden birinin nasıl çürüdüðünü de aktaralım. Şahsıma yönelik suçlamalarında en önemli delil kabul edilen ‘Sabri Uzun’ isimli belge iddianameye göre 20.10.2010 saat 11.29’da ‘Soner’ isimli kullanıcı tarafından oluşturulmuş. Aynı belge Boðaziçi Üniversitesi’nin raporunda ise aynı tarihte, 20.12.2010’da ancak saat 09.46’da oluşturulmuş ve aynı tarih, saat ve dakikada silinmiş görünüyor. Ýddianamede üniversite raporu ile ilgili polis bilirkişisi ne demişti hatırlayalım: ‘Bu programa güvenilmez. Bahsettiði zaman dilimi de o belgeye son erişim tarihini gösterir.’ Bu yorumu kabul edersek ortaya çıkan tablo şu oluyor: ‘Polisin incelemesine göre 20.12.2010 saat 11.29’da oluşturulan belge aynı bilgisayarda oluşturulmadan 1 saat 43 dakika önce kullanılmış. Yani polisin tespit ettiði oluşturma saatinden 103 dakika önce birisi belgeyi açmış, okumuş ya da her ne yaptıysa yapmış. Polise bakarsanız olmayan bir belge o kadar zaman önce kullanılmış.’ Şimdi benim savcılara sorduðum soruyu savcılar da polis bilirkişisine sormalı: Bu nasıl iş? Olmayan belgeye nasıl erişim saðlanmış?..”
Silivri’de hapis yatarken ölen eski MÝT’çi Kaşif Kozinoðlu’yla ilgili de çok önemli bir belgenin yer aldıðı kitapta Şık, soruşturma makamlarını zor durumda bırakacak olan bu evrakın Oda Tv dosyasına konulmadıðını ve gizlendiðini kaleme alıyor.