ÝHD, TÝHV, ÇHD, TTB, KESK ve DÝSK üyeleri, cezaevlerinde süren süresiz-dönüşümsüz açlık grevlerine dikkat çekmek için Adalet Bakanlıðı'na yürüdü.
YKM önünde bir araya gelerek, "Cezaevleri 'ölüm' evleri olmasın" pankartı açan insan hakları savunucuları ile emek ve meslek örgütü üyeleri, "Devrimci tutsaklar onurumuzdur", "Tecridi kaldır ölümleri durdur" sloganlarını attı.
Eyleme ÝHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoðan, TÝHV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, KESK Genel Başkanı Lami Özgen, BDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozaðaçlı da katıldı.
Yürüyüşün ardından Adalet Bakanlıðı Ek Bina önünde ortak açıklamayı okuyan Türkdoðan, açlık grevlerinin 42. gününde olduðunu hatırlattı.
Açlık grevinin bir intihar biçimi deðil, protesto biçimi olduðunu söyleyen Türkdoðan, temel amacın ölüm olmadıðına vurgu yaptı.
Açlık grevindekilerin günlük belli miktarlarda su, tuz, şeker ve B1 vitami alması gerektiðini kaydeden Türkdoðan, çözüm üretilmemesi halinde binlerce kişinin saðlık ve yaşam hakkının tehlikeye gireceði uyarısında bulundu.
Türkdoðan, "2000 yılında yaşanan açlık grevlerine yapılan müdahale ve devam eden açlık grevleri sonucu onlarca insanın ölmesi yüzlerce insanın sakat kalmasına neden olan bir durumun tekrar ortaya çıkmaması için gerekli girişimlerde bulunmak için Adalet Bakanlıðı'nın başta tabip odaları olmak üzere insan hakları savunucularının açlık grevi yapılan cezaevlerini ziyaret etmesine izin vermesi gerekmektedir. Cezaevi yönetimlerinin açlık grevcilerini yalnızlaştırma ve onları tecrit altında tutma gibi uygulamalara baş vurmaması, yaklaşan bayram tatili öncesi ivedi olarak saðlıklı içme suyu, tuz, şeker ve yaşamsal önemi olan B 1 vitaminin mutlaka temin etmeli ve isteyen grevcilere ulaştırmalıdır" diye konuştu.
Siyasal iktidarın, açlık grevcilerinin taleplerini ölümler yaşanmadan deðerlendirmesi gerektiðini kaydeden Türkdoðan, 1980'den bu yana açlık grevi ve ölüm oruçlarında 144 kişinin hayatını kaybettiðini hatırlattı. Türkdoðan, ekledi: "Türkiye'de yeni ölümlerin yaşanmaması için hükümeti sorumlu davranmaya ve süreci zorlaştırmamaya davet ediyoruz. Sorun, diyalog ve müzakere yöntemi ile çözülmelidir. Bunun için de başta kurumlarımızın temsilcilerinden olmak üzere duyarlı kişilerin arabuluculuðuna başvurulmalıdır."