Açlık grevi sorusuna AB'den yanıt!

Açlık grevi sorusuna AB'den yanıt!

Tutsakların süresiz dönüşümsüz açlık grevleri 41. gününe girerken Avrupa Komisyonu, göstermelik bir tepki verdi. ANF'nin "Kritik bir aşamaya ulaşan açlık grevi eylemi karşısında harekete geçecek misiniz?" sorusunu cevaplayan Avrupa Komisyonu'ndan "Süreci izliyoruz, Türk yetkililerle görüşme halindeyiz. Kürt açılımının gerçekleşmediðini de çok iyi biliyoruz" açıklaması geldi.

PKK'li ve PAJK'lı tutsakların PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın saðlık, güvenlik ve özgürlüðünün saðlanması ve anadilde eðitim talebine ilişkin 12 Eylül'den itibaren başlattıkları açlık grevi bugün 42. gününe girdi. Kritik bir aşamaya ulaşan açlık grevi karşısında Türk hükümetinin sessizliði sürürken ANF, Avrupa Birliði Komisyonu'na "Eylemi karşısında harekete geçecek misiniz?" sorusunu yöneltti.

Yanıt ise Türkiye ile ilişkileri yürüten AB Komisyonu'nun Genişleme ve Komşuluk Politikası’ndan sorumlu Komiseri Stefan Füle'den geldi. Füle adına ANF'ye yanıtı gönderen sözcü Peter Stano "Gelişmeleri yakından izliyoruz, cezaevlerindeki durum karşısında duyarsız deðiliz ve Türkiye'deki yetkili mercilerle de görüşme halindeyiz" dedi.

'KÜRT AÇILIMININ ÇÖKTÜÐÜNÜ ÇOK ÝYÝ BÝLÝYORUZ'

Başta Kürt meselesi olmak üzere Türkiye'nin belli başlı sorunlarının Ekim ayı başında açıklanan AB 2012 Ýlerleme Raporu'nda iyice tahlil edildiðini belirten sözcü Stano, ancak bunun dışında Brüksel'in Ankara'ya karşı tavrını deðiştirecek bir gelişmenin kayda deðer olmadıðını öne sürdü. AB yetkilisi, Avrupa Komisyonu'nun Kürt meselesi karşısında var olan pozisyonuna ilişkin ise şu yazılı açıklamayı yaptı:

"Avrupa Komisyonu, diðer sorunların yanı sıra Kürt meselesini de kapsayan 2009 demokratik açılımının gerçekleştirilmediðinin çok iyi farkındadır. Güney-Doðu bölgesi barış, demokrasi ve istikrarın yanı sıra, sosyal, ekonomik ve kültürel alanda da gelişmeli. Bu bölgede yaşayan insanların sosyal, ekonomik ve kültürel haklara da ihtiyacı vardır.

Bu da sadece somut önlemler üzerinde, bölgede yaşayan insanların sosyal ekonomik ve kültürel haklarını içine alan, konsensüs saðlanarak başarılabilinir. Kürt sorunu ve Güneydoðu'daki diðer bütün sorunlara çözüm bulmak için bütün demokratik güçlerin en geniş katkı sunması saðlanmalıdır. Çözüm açık toplumsal tartışma, temel özgürlüklere tam saygı içerisinde gerçekleştirerek yapılmalıdır."

TÝMOŞENKO'NUN 20 GÜNLÜK EYLEMÝ KRÝZE NEDEN OLMUŞTU!

Geçtiðimiz Nisan ayında yine aynı şekilde Türkiye ve Kürdistan'daki cezaevlerinde aralarında vekillerin de olduðu 2 bine yakın siyasi tutsaðın haftalarca süren açlık grevine sessiz kalan batılı ülkeler, aynı günlerde Ukrayna'nın eski başbakanı Yuliya Timoşenko'nun bir haftalık açlık grevi karşısında Kiev yönetimini boykota geçmişti.

Başbakanlıðı sırasında Rusya ile imzaladıðı enerji anlaşmalarında yolsuzluk yaptıðı ortaya çıkan ve 7 yıl hapis cezasına çarpıtılan Timoşenko, cezaevlerindeki kötü muameleye maruz kaldıðını belirterek açlık grevi başlatmıştı. Timoşenko'nun koşullarını düzeltmeyen Kiev yönetimine AB sert eleştiriler yöneltmiş, Ukrayna'da oynanan Euro 2012 futbol karşılaşması tehlike girmişti.

Başta AB Komisyonu José Manuel Barroso ve Alman başbakanı Merkel olmak üzere Avrupalı liderlerin baskısı karşısında Kiev yönetimi harekete geçmiş, Yuliya Timoşenko 20 gününün ardından açlık grevi eylemine son vermişti. AB'nin ölüm sınırına dayanan yüzlerce Kürt tutsaðın eylemi karşısında bildik retoriði aşmaması ise dikkat çekici.

ÝLERLEME RAPORU AP'DE OYLANACAK

Önümüzdeki aylarda Avrupa Parlamentosu'nda oylanacak AB Komisyonu 2012 Türkiye Ýlerleme Raporu'nda Türkiye'ye şu başlıklarda sert eleştiriler yöneltiliyor:

"Kürt sorunun çözülmesi için bir ilerlenme saðlanmadı. 2009'da başlayan demokratik açılım tıkandı. Operasyonlar arttı. KCK operasyonları adı altında başlayan gözaltı ve tutuklama furyası genişleyerek sürdü. Sadece seçilmişler ve siyasetçiler deðil, insan hakları savunucuları, bilim insanları, sendikacılar da cezaevine konuldu.

BDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıðının kaldırılmasına yönelik yüzlerce dosya hazırlanmış durumda. Uludere’de 34 sivil hava saldırısında öldürüldü. Olayı ilişkin soruşturma şeffaf ve yeterli yapılmadı. Ýhmalle ilgili şüpheler araştırılmadı. Uludere katliamının siyasi sorumluluðuyla ilgili her hangi bir tartışma yapılmazken, siyasi ve askeri yetkililer tatmin edici bir özür dilemedi."