‘12 Eylül üzerine sadece yeşil cila atıldı’
‘12 Eylül üzerine sadece yeşil cila atıldı’
‘12 Eylül üzerine sadece yeşil cila atıldı’
12 Eylül darbesinin 33 yıldönümünde Galatasaray meydanında bir araya gelen devrimci ve demokratik örgütleri, siyasi partiler sendikalar ve insan hakları savunucuları 12 Eylül darbecilerin yargılanmasını istedi. Devlet tarafından gözaltına kaybedilen Barış ve Cumartesi annelerinin hazır bulunduğu eylemde hep bir ağızdan “ 12 Eylül Evren’den, Ergenekon Fırat’tan öteye geçmezse yalan “ mesajı verildi.
12 Eylül darbesinden 33 yıl geçmesine rağmen, yaşanan vahşetin sorumlularının sadece sembolik olarak yargılamasına tepki giderek büyüyor. Darbeden 33 yıl sonra “darbesiz toplum, darbesiz demokrasi, darbesiz siyaset için 12 Eylül Darbecileri yargılansın” “12 Eylül Evren’den, Ergenekon Fırat’tan öteye geçmezse yalan” şiarıyla bir araya gelen 78’liler Girişimi, Halkların Demokratik Kongresi , İHD, DSİP, EHP, Emekli-Sen 3 Nolu şubesi , HAKPAR, Karşı Sanat Çalışmaları, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, TKP 1920, UİD-DER, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği, Yeşil ve Sol Gelecek Partisi ve Yeşiller 12 Eylül darbecilerin yargılanmasını istedi.
12 EYLÜL FIRAT ÖTESİNE GEÇMEZSE YALAN!
12 Eylül Evren’den, Ergenekon Fırat’tan öteye geçmezse yalan” , “ Darbe yasaları kaldırılmalı, darbecilerden ve hizmetkârlarından hesap sorulmalı” pankartlarının açıldığı eylemde, devlet tarafından gözaltında kaybedilen ve devrim için mücadeleyle yaşamını yitiren devrimciler için bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. “ Gün gelecek devran dönecek, darbeciler halka hesap verecek”, “ Yaşasın hakların kardeşliği”, “ Emperyalist savaşa hayır”, İşkenceciler hesap verecek” sloganları eşliğinde ortak açıklamayı 78’liler Girişimi Federasyonundan Nimet Tanrıkulu okudu.
Tanrıkulu, 12 Eylül rejiminin, darbe anayasası, Milli Güvenlik Kurulu , Cumhurbaşkanı’nın “aşırı” yetkileriyle, yargı sistemiyle, siyasi parti kanunu ve baraj sistemiyle toplumda içselleşmiş bir kimlik olarak sürdüğünü hatırlatarak sözlerine başladı. 1987-2004 yılları arasında Avrupa Birliğine üyelik sürecinin etkisiyle kimi anayasal değişiklikler yapılsa da bunların kozmetik değişiklerden öte gitmediğini vurgulayan Tanrıkulu, AKP hükümetinin talimatıyla yapılan Ergenekon operasyonlarının, asker ve sivil bürokratların tutuklanıp yargılanmalarıyla iddia edildiği gibi Türkiye’yi demokratikleştirmediğini, yargılanmaların iktidar mücadelesine dönüştüğünü ve Fırat’ın ötesine geçemediğini söyledi.
12 EYLÜL AKP İLE SÜRÜYOR
28 Şubat yargılanmasının da farklı gelişmediğine dikkat çeken Tanrıkulu, “ Darbeciler yargılanmasın diye Silivri’ye gelenler, 12 Eylülcüler yargılanmasın diye Ankara’ya gelemeyenlerdi. 12 Eylül rejimi tasfiyeler ve yargılamalar eşliğinde temel kurumlarıyla el değiştirdi. Haki rengin üstüne “yeşil” cila atıldı” dedi. Türkiye’de son 30 yıllık “Sivil” hükümetler sürecinde 12 Eylül ürünü temel kurumların tasfiye edilmediğini hatırlatan Tanrıkulu, Türkiye’nin bu süre zarfında darbe ürünü 600 yasayla idare edildiğini belirti. AKP hükümetleri dönemlerinde de temel bir değişiklik olmadığını kaydeden Tanrıkulu, demokratik olarak nitelenen adımların değişime tekabül etmediğini, sonuç olarak AKP döneminde de 12 Eylül ‘ün temel kurumlarıyla sürdüğünü söyledi.
12 Eylül darbecileri ile hesaplaşmanın ve yüzleşmenin gerekli olduğunu altını çizen Tanrıkulu, “ 10 yıldır AKP hükümetinin de kullandığı 12 Eylül darbecilerin sisteminin yargılanması gerekiyor. 12 Eylül darbe anayasasının kaldırılmalı yeni bir anayasa yapılmalı” dedi.
Açıklamadan sonra 12 Eylül döneminde gözaltında işkenceyle kaybedilen devrimcilerin yaşadığı dramı konu alan bir skeç gösterisi yapıldı. Gösterimden sonra ise gözaltında kaybedilenlerin aileleri söz aldı.
BU ZİHNİYET SÜRDÜKÇE DİRENİŞİMİZ DEVAM EDECEK
1980 yılında gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır'ın abisi Mikail Kırbayır söz aldı. 12 Eylül darbesinin ülkeyi zifiri karanlığa çevirdiğini hatırlatan Kırbayır, bu coğrafyada bu karanlıktan nasibini almayan aile kalmadığını söyledi. Kırbayır, bu ailelerden biri de kendi ailesi olduğunu ifade etti. Kardeşi Cemil Kırbayır’ın sosyalist ve devrimci kişiliğinden dolayı devlet tarafından öldürüldüğünü hatırlatan Mikail Kırbayır, " Kardeşimin devrimci duruşun elleri, gözleri bağlanarak cellâtlar tarafından katledilmesi için yeterli sayıldı. Onu katlettikleri gibi bir mezarı olmasına dahi izin vermediler. Cellâtlar 8 Ekim kardeşimin cesedini ortadan kaldırıp oldu bittiye getirdiler” dedi. 12 Eylül zihniyeti devam ettiğini vurgulayan Kırbayır, “Bu zihniyet devam ettikçe direncimiz de devam edecektir. Bizim korkarak gözüne bakacağımız kimse yoktur. Devlet hesap vermekten korkuyor" dedi.