Yeni hükümette “Erdoğan’ın çaycısı” kim olacak?

Almanya’da geçtiğimiz hafta imzalanan koalisyon hükümeti metninin ardından başkent Berlin’de dışişleri bakanı krizi yaşanıyor.

Çavuşoğlu’na çay doldurduğu için kamuoyunda “Erdoğan rejiminin çaycısı” olarak isimlendirilen Gabriel’in koltuğunu bırakma niyeti yok.

Eylül ayındaki seçimlerin ardından Almanya’da devam eden koalisyon hükümeti krizi geçtiğimiz hafta ülkenin iki büyük siyasi gücü Hıristiyan demokratlar ve sosyal demokratlar arasında hazırlanan koalisyon hükümeti metniyle şimdilik çözülmüş gibi görünüyor.

Angela Merkel’in liderliğindeki Hristiyan Birlik (CDU) ile Martin Schulz liderliğindeki Sosyal Demokrat Parti (SPD) arasında olumlu sonuçlanan görüşmelerin ardından Berlin’de siyasi tartışmalardan ve yeni hükümetin rengine ilişkin belirsizlik sürüyor.

167 sayfalık koalisyon anlaşma metninin sayıları 440 bini bulan SPD’li üyeler tarafından onaylanıp onaylanmayacağı bilinmiyor. CDU cephesinden de Merkel’e SPD’ye “çok taviz verildi” eleştirileri yükseliyor. CDU’nun önde gelen politikacıları seçimlerde yüzde 20 oy alan SPD’ye payından daha fazla bakan verildiğini belirtiyor.

Merkel’in erken seçim ihtimali karşısında son umut olarak gördüğü bu müzakerelerde SPD deyim yerindeyse “kendini ağırdan satarak” toplam 6 bakanlık kaptı. Bunlar; dışişleri bakanlığının yanı sıra maliye, aile, çalışma, adalet ve çevre bakanlıkları.

SCHULZ DEVRİ KAPANIYOR!

Merkel ile koalisyon görüşmelerinin kaybeden ismi ise şüphesiz Martin Schulz. Geçtiğimiz yılın Şubat ayında Avrupa Parlamentosu başkanlığından SPD Genel Başkanlığı koltuğuna oturan Schulz, sosyal demokratlar cephesinde Merkel’e karşı en büyük kart olarak görülüyordu.

Önce SPD’nin sandıktan aldığı sonuçlar hayal kırıklığına uğrattı, ardından Schulz seçim akşamı “Merkel’in liderliğindeki bir hükümete girmem” dedi. Geçtiğimiz bu hafta ise sözlerini unutan Schulz dışişleri bakanlığı koltuğu için kolları sıvamaya başladı. Fakat deyim yerindeyse hevesi kursağında kaldı.

Önceki gün basına konuşan eski ahbabı Sigmar Gabriel, yeni koalisyon hükümetinde kendisine bakanlık verilmemesinden dolayı partisi SPD’yi topa tuttu. Dışişleri bakanlığı görevi için kendisine söz verildiğini, fakat hayal kırıklığına uğradığını ima eden Gabriel “Partimiz içerisinde birbirimize karşı yaklaşımımızın saygısız ve verilen sözlerin değersiz hale gelmiş olmasından üzüntü duyuyorum” dedi.

DIŞİŞLERİ İÇİN ÜÇ İSİM GÜNDEMDE

Gabriel’in bu sözlerinden sonra Schulz ise Berlin'de düzenlediği basın toplantısında, yeni hükümette dışişleri bakanlığı koltuğuna oturmayacağını söyledi. Şahısla ilgili yapılan tartışmalardan rahatsızlık duyduğunu belirten Schulz, SPD üyelerinin koalisyon sözleşmesiyle ilgili yapacağı oylamanın tehlikeye sokulmamasını istedi.

Schulz daha önce de SPD Genel Başkanlığı görevini Grup başkanı Andrea Nahles'e devredeceğini bildirmişti. Bakan olmayacağını açıklamasıyla da gelir gelmez kısa süreliğine de olsa partisinin oylarını anketlerde yükselttiği için Alman kamuoyunda “Schulz efekti” olarak isimlendirilen dönem de böylelikle bitmiş oldu.

Yeni hükümette Gabriel ile birlikte dışişleri bakanlığı koltuğu için SPD kulislerinde iki isim daha düşünülüyor; Andrea Nahles ve adalet bakanı Heiko Maas. Bir önceki büyük koalisyon hükümetinde çalışma ve sosyal bakanlığı görevini yürüten Nahles, partinin etkili isimlerinden ve yeni dönemde ülkenin önde gelen kadın politikacılarından birisi olarak hem SPD’ye liderlik ve hem de Almanya’ya yeni dışişleri bakanlığı yapacağı konuşuluyor.

Bir yıldır dışişleri bakanlığı görevini yürüten Sigmar Gabriel’in koltuğunu koruma ihtimali de var. Gabriel lehine basında ve partisinin içerisinde lobi yapan bir ekibin girişimleri son günlerde dikkat çekiyor. ARD’ye konuşan SPD Genel Başkan Yardımcısı Ralf Stegner ise “Gabriel iyi bir Dişişleri bakanı, bir yılı başarıyla bitirdi” dedi.

SİLAH LOBİSİNİN ‘GİZLİ ELAMINI’

Ancak Gabriel’in bir yılı SPD’li politikacının söylendiği gibi değil. Özellikle Erdoğan iktidarıyla yaşanan kriz ve gerginliklerde ülkesinin en tutarsız isim olarak kayıtlara geçti. Bir söylediği diğerini tutmadı. Berlin'deyken Erdoğan'a rejimine atıp tutan Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Ankara'dayken Türk devleti önünde "el pençe" durdu.

Kürdistan'da yaşanan hak ihlalleri için tek kelime etmeyen Gabriel, 2017 yılı boyunca Kürt özgürlük mücadelesi düşmanlığı yaparak Ankara'ya yaranmaya çalışan bir isim oldu. 20 Temmuz 2017 günü basının karşısına çıkarak Berlin'in Ankara siyasetinin değiştiğini bildirdi. Gabriel düzenlediği basın toplantısında Ankara'ya yönelik yaptırımları açıkladı. Ancak Gabriel'in bu söylemleri havada kaldı, perde arkasında her iki ülkenin ilişkileri bozulmadan seyrinde gitti.

Eski partili arkadaşı Schröder’in Ekim ayında Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından Gabriel soluğu Antalya’da oldu. 4 Kasım günü Antalya'ya yaptığı ziyarete karşılık olarak Gabriel, Ocak ayının ilk haftasında Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu memleketi Goslar'a davet etti. Gabriel, AKP’li bakanı evinde ağırlayıp çayını doldurduğu için de o günden itibaren muhalefet tarafından “Erdoğan’ın çaycısı” lakabını aldı.

Türk ordusunun Efrîn’e yönelik işgal girişimi ve katliamları karşısında ise Avrupalı politikacılar içerisinde en çok zorlanan isim Gabirel oldu. Alman kamuoyunu, basın ve muhalefetin baskıları dindirmek için Gabriel “Yeni hükümet kuruluna kadar Lepopard tanklarının modernizasyonu planı dahil, Türkiye ile silah ihracatı duruldu” dedi. Fakat Efrîn’e saldıran Türk tanklarından 160’nın modernizasyonuna daha Ekim ayında imza atıldığı ortaya çıktı.

Zira Gabriel Almanya’da silah lobisinin “gizli elemanı” olarak biliniyor. Almanya’da son yıllarda Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Cezayir ve Sudan gibi birçok sorunlu ülkeye silah satışını öncelik eden Gabriel’di. Hem daha önce maliye bakanlığı ve hem de şimdi dışişleri bakanlığı görevi sırasında hiçbir dönemde olmadığı kadar silah satışlarına onay verildi.

Gabriel’in en yakın dostu ise ülkenin önde gelen savunma firması Rheinmetall’in şefi Armin Papperger. Başta Leopard tanklarının modernizasyonu ile Türk savaş uçaklarının cephanesinin Türkiye'de üretilmesi, Türkiye ile ortak tank ürütmek için Papperger’in sık sık Gabriel ile görüştüğü, Erdoğan rejimiyle gerginliklerin son bulması için baskı yaptığı belirtiliyor.

Erdoğan rejimi için yaklaşık 7 milyar Euro tutarındaki tank projesi Altay'ın, 100 ile 200 tanklık ilk bölümünün ihalesini Rheinmetall ile Türk kamyon ve otobüs üreticisi BMC firması almıştı. Her iki firmanın Ankara'da kurdukları RBSS'nin RBSS'nin hisselerinin yüzde 40'ı Rheinmetall'in. Toplam bin panzerin ilk siparişine ilişkin karar bu yıl alınacak.