Engin: Che’nin takipçisi olmaya devam edeceğiz

Küba devrimininı yıldönümünü kutlayan ve Küba halkını selamlayan PKK Merkez Komite üyesi Kasım Engin, Öcalan’ın ve PKK’nin Che’nin bir takipçisi ve yol arkadaşı olduğunu belirtti.

PKK Merkez Komite üyesi Kasım Engin, büyük Küba devriminin yıldönümüne ilişkin ANF’ye konuştu.

PKK Merkez komite üyesi Kasım Engin, 1 Ocak 1959’da Fidel Castro, Che Guevara, Camilo Cienfuegos, Vilma Espin, Celia Sanchez öncülüğünde gerçekleşen Küba devrimi tüm ezilenler için tarihi bir dönüm noktası olduğunu ifade etti. Güney Amerika halklarının direnişçi bir halk olduğunu söyleyen Engin, Küba devriminin doğru anlaşılması gerektiğini belirtti.

Fidel Castro’nun daha avukat olduğu bir dönemde de Batista rejimini reddettiğini söyleyen Engin, Castro’nun yine o dönemde bir mahkemede kullandığı “Bu mahkeme eğer Batista diktatörlüğü tanırsa kendisini gayri meşru ilan edecek. Bu da devrim mücadelesini meşru kılacaktır” sözlerini hatırlattı.

Castro’nun o dönem aynı zamanda gençlik hareketi üyesi ve tanınan biri olduğunu dile getiren Engin, “Fidel Castro bir grup yoldaşı ile birlikte 26 Temmuz 1953’te Moncada askeri kışlasına saldırıyor.

Moncada kışlasına saldırıdan hemen önce Castro yaptığı konuşmada, ‘Birkaç saat sonra ya kazanacağız, ya kaybedeceğiz. Aklınızdan çıkarmayın sonu ne olursa olsun bu mücadele sonunda mutlaka kazanacağız’ diyor.
Moncada saldırısı ile askeri kışlanın devrimcilerin denetimine geçmesi ve ele geçilecek silahların da halka dağıtarak devrimin başlatılması hedefleniyor. Fakat bu saldırılar kırılıyor ve Castro’nun birçok yoldaşı ölümsüzleşiyor” diye devam etti.

Moncada saldırısı ve ardından yaşanan gelişmeleri de tekrar hatırlatan Engin, Castro’nun mücadeleyi hiçbir zaman bırakmadığını da sözlerine ekledi.

Castro tutukluluk sürecinden sonra gittiği Meksika’da 26 Temmuz Hareketi adıyla bir grup oluşturarak 5 Aralık 1956’da Küba devriminin startını verdiğini de belirtti.

Hareket üyelerinin 82 kişilik bir grup ile Meksika’dan Küba’ya geçerken, pusuya düştüklerini de hatırlatan Engin, 82 kişilik grubun büyük oranda imha olduğunu vurguladı.

Meksika’dan Küba’ya geçiş sırasında yaşanan önemli kayıplara rağmen 26 Temmuz Hareketi’nin ortaya büyük bir cesaret, cüret, inanç, irade, inat ve kararlılık koyduğunu dile getiren Engin, bunun nedeninin ise Kübalı devrimcilerin halklara, sosyalizme olan derin bağlılığından kaynakladığını ifade etti.

Che Guevara’nın günlüklerinde Meksika’dan Küba’ya geçişte pusudan sadece 12 kişinin kurtulabildiğini belirten Engin, Che’nin o süreçte yaşadığı ikilemi şu şekilde ifade etti: “Meksika’dan Küba’ya geçişteki ilk gün hayatımın dönüm noktalarından biri. O güne kadar bir doktordum. O pusuda kaldığım da çaresiz kaldığımı hissettim. Ya sağlık çantasını seçecektim ya da mermileri. Ve o güne karar verdim. Sağlık çantasını attım, mermileri seçtim. Direniş için gerekli olan onlardı çünkü.”

CHE’NİN KÜBA’DAN AYRILIŞI

Fidel Castro ve Che Guevera arasında çatışma ve çelişki durumunun olduğu zaman zaman ifade edildiğini fakat böylesi iddiaların gerçekçi olmadığına dikkat çekti. Engin, Che’nin Kongo’ya gittiği süreçte Fidel Castro’ya yazdığı bir mektubunda ve günlüklerinde böylesi iddiaları çürüttüğünü belirtti.

Che Guevara’nın ruhunu özgür kılmak istediğini, sosyalizmin ve devrimin sadece Küba ile sınırlı kalmaması gerektiğini savunan büyük bir devrimci olduğunu kaydetti.

CHE’Yİ ESAS ALIYORUZ

Che’nin slogan devrimciliğine de ağır eleştirisi olduğunu ifade eden Engin, “Che ‘Yaşasın Vietnam, yaşasın Vietnam halkı’ demek yetmez. Bu Roma döneminde arenaya çıkan gladyatörlere aslanlar karşısında yaşasın demeye benzer. Söz söylemek, slogan atmak yetmez. Bir halkı savunmak istiyorsanız sahaya ineceksiniz” sözlerini hatırlattı.

Bu sözlerin bugün de geçerliliğini koruduğunu dile getiren Engin, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın söz ve eylem bütünlüğüne vurgu yaptığını, söylediğini yapan, yaptığının arkasında duran olmanın bir Che Guevara geleneği olduğunu belirtti. Che Guevera’nın ütopyaları peşinden koşan büyük bir devrimci sembol ve idol olduğunu dile getiren Engin, Fidel Castro’nun da ütopyalarının peşinden giden büyük bir devrimci olduğunu fakat daha çok reel pratik durumu göz önünde bulundurduğunu söyledi. Engin, sosyalistler olarak Che Guevara’yı esas aldıklarını ve bundan sonra da esas almaya devam edeceklerini ifade etti.

Küba devrimi ve 26 Temmuz Hareketi’nin tüm dünyaya özellikle de 68 kuşağına önemli bir etkide bulunduğunu kaydeden Engin, Küba devriminin diğer devrimlerden ayrı ve kendine özgün koşullar ortamında gerçekleştiğini dile getirdi.

Rusya’da, Çin’de, Vietnam’da parti – cephe – ordu anlayışı temelinde devrimler gerçekleştiğini söyleyen Engin, Küba’da bunun tam tersi olduğunu, dar bir gerilla ordusu ile devrimin gerçekleştiğini kaydetti.

Türkiye ve Kürdistan’da bir döneme damgasını vuran 68 gençliğinin Che Guevara ve gerilla mücadelesinden etkilenerek devrimci savaşı ve gerillalaşmaya çalıştığını belirten Engin, Öcalan’ın şu sözlerini hatırlattı: “Geçenlerde biraz inceleme de değil, anlamaya çalıştım. Che Guevara’nın 30. ölüm yıldönümü dolayısıyla biraz kişiliği tanıtılmaya çalışılıyor. Tam istediğimize yakın bir yaşam, yeni insan anlayışı var mı? Bizden üstün yanları da olabilir, ama birleştiren yanı çok çarpıcıdır.

Türkiyeli devrimciler de vardı, büyük özgürlüğe kalkan, bizim de kendilerini yakinen gördüğümüz, tanıdığımız ve derin bir sempatisi olmaktan zevk duyduğumuz kişiliklerdi, halen anılarına da bağlıyız. Burada gözüken ve halen dünya halklarının büyük saygıyla andığı bunların ödünsüz ve ilkelerine göre -ki insan için, halklar için özgürlüktür bunların ilkesi- bugün insanın başını gerçekten kırıp geçiren bir tarzda kendini yükleyen, her şeyi metalaştıran, her şeyi korkunç bireysel çıkara bağlı götüren sistemin tam zıddı olan bir kişiliktir. 

Yeni insan söylediğim gibi, sanırım uygulamaya çalıştığımız gibidir. Bunlar önemlidir. Dünyanın öbür ucunda böyle birisi bizim için günceldir ve en yakın arkadaşımızdır. Biz de onun tipik bir gerilla arkadaşı gibiyiz burada. Aynı ruh, aynı özgürlük anlayışı, aynı savaşım, aynı yeni insan peşinde koşma.”

Engin, Öcalan’ın ve de önderi olduğu PKK’nin Che’nin bir takipçisi ve yol arkadaşı olduğunu belirtti. Kürdistan gerillacılığının Che Guevara gerillacılığı olduğunu vurgulayan Engin, faşizme, emperyalizme, kapitalizme ve her türden gericiliğe karşı tek çarenin gerilla olduğunu kaydederek Türkiye ve Kürdistan gençliğini özgür yaşam, özgür insan, sömürüsüz dünyanın yaratımı mücadelesinde gerillaya katılmaya çağırdı.