İran’da parlamento seçimleri

İran’da parlamento ve Uzmanlar Meclisi seçimleri için oy kullanma işlemi başlarken, katılım oranının ne düzeyde olacağı bu seçimlerin tek belirsizliği olarak ifade ediliyor.

88 milyon nüfuslu ülkede 61 milyon seçmen bulunuyor. Parlamento seçimlerini muhafazakar olarak adlandırılan bloğun kazanması bekleniyor. Gerçek muhaliflerin saf dışı bırakılması ve sistemi için rakiplerin de azlığı nedeniyle, sonuçların nasıl olacağı konusunda bir kuşku bulunmuyor. Diğer bir ifadeyle sonucu önceden belirlenmiş seçimler olarak değerlendiriliyor.

Ancak halkın sisteme karşı artan hoşnutsuzluğu, katılım oranında kendisini gösterecek.

290 sandalye için 15 bin 600 aday yarışıyor. Uzmanlar Meclisi’nde ise 88 kürsü için 144 aday bulunuyor. 59 bin noktada oy kullanılacak.

Uzmanlar Meclisi’nin İslam Cumhuriyeti'nin en yüksek makamı olan Dini Lideri atamak veya görevden alma yetkisi bulunuyor.

Dini lider Ayetullah Ali Hamaney, kampanyanın son günü olan Çarşamba günü "güçlü ve coşkulu bir seçim" çağrısında bulunduktan sonra İranlıları "mümkün olan en kısa sürede oy kullanmaya" çağırdı. Hamaney, "ulusun seferber olduğunu dünyaya göstermenin önemli olduğunu" savundu.

Devlet televizyonu tarafından yayınlanan son bir ankete göre seçmenlerin yüzde 41’i sandık başına gideceğini belirtiyor.

Resmi rakamlara göre 2020'deki son parlamento seçimlerine katılım oranı yüzde 42,57 olarak kayda geçmişti. Bu oran 1979'da İslam Cumhuriyeti'nin ilanından bu yana görülen en düşük oran olmuştu.

Yüksek jeopolitik gerilimlerin yaşandığı bir ortamda hükümet bunu uluslararası arenada meşruiyetinin kanıtı olarak sunduğundan seçime katılım konusu daha da büyük önem taşıyor. Ayetullah Hamaney "İran'ın düşmanları halkın orada olup olmadığını görmek istiyor" dedi.

Devrim Muhafızları Ordusu da "güçlü bir katılımın" Gazze'de İsrail ile İran'ın desteklediği Filistinli Hamas arasındaki savaş bağlamında olası "dış müdahaleleri" caydıracağını iddia etti.

Tasnim ajansına göre Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami, "her bir oy pusulasını düşmanların kalbine atılan bir füzeye" benzetti.

Ancak özgürlüklerin olmadığı, adaletsiz ve eşitsizliğin derinleştiği, yolsuzlukların yaygın olduğu ülkede hoşnutsuzluklar da sık sık kanlı bir şekilde bastırılmasına rağmen geniş bir şekilde sürüyor.

Gerçek bir muhalefete izin verilmeyen ülkede halk özellikle yolsuzluk, sağlık, elektrik ve su dağıtım hizmetlerindeki aksaklıklar ve yüzde 50'ye yaklaşan enflasyondan kaynaklanan öfkelerini ifade etmek için sandığa gitmeyi reddediyor.

Bununla birlikte özellikle siyasi sistemin tamamen değişmesi için büyük bir talep var. Muhalifler bu nedenle boykot çağrılarında bulunuyor.

Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) da boykot çağrısında bulunarak şunları ifade etti: “Tüm ezilen halklar ile başta işçiler, öğrenciler, kadınlar, çalışanlar ve aydınlar olmak üzere tüm toplumsal sınıfların birleşerek seçimleri boykot etmelerini istiyoruz. Boykot doğal ve demokratik bir haktır ve devrimci ve toplumsal hareketin güçlenmesi ve hayatta kalması için tarihi bir etkendir. Seçimi boykot etmek halkın moralini yükseltebilir.”

Ne parlamento seçimleri ne de yeni dini liderin değişmesinin İranlıların günlük yaşamında bir şey değiştirmesi beklenmiyor. Muhalifler sistemde köklü reform ya da sistemin içeriden çöküşünün durumda bir değişim yaratacağına inanıyor.