Changsha’daki Ulusal Savunma Teknolojisi Üniversitesi (NUDT) öğrencisi Liang Hexiang, Çin ordusuna ait CCTV-7 kanalına verdiği röportajda, elinde tuttuğu bu minyatür robotu göstererek “Bu tür biyonik mikro robotlar, savaş alanında bilgi toplama ve özel görevler için özellikle uygundur” dedi.

Söz konusu mikro-drone sadece 2 cm uzunluğunda, 3 cm genişliğinde ve yalnızca 0,2 gram ağırlığında. Şeffaf iki kanadı ve saç teli inceliğinde üç bacağı bulunan cihazın, saniyede 500 kez kanat çırpabileceği belirtiliyor. 

Bir diğer geliştirilmekte olan modelin dört kanada sahip olacağı ve cep telefonuyla kontrol edilebileceği bildiriliyor.

Uzmanlara göre bu tip mikro aygıtların üretimi oldukça zorlu. Güç sistemleri, kontrol elektroniği ve sensörlerin son derece küçük bir alanda entegre edilmesi gerekiyor. 

PROPAGANDA MI?

CCTV-7 tarafından paylaşılan görüntülerde bu "sivrisinek dron"un uçtuğu anlar yer almıyor; bu da projenin tamamlanıp tamamlanmadığına dair soru işaretleri yaratıyor. 

Bazı uzmanlar, tanıtımı Çin'in teknolojik ve askeri üstünlük iddialarını güçlendirmeye yönelik propaganda olarak değerlendiriyor.

RAND Corporation’dan Çin uzmanı Timothy Heath, böyle mikrodron’ların etkili bir şekilde kullanılabilmesi için sürekli şarj edilip yeniden konumlandırılmaları gerektiğine ve toplanan verilerin anında analiz edilmesi zorunluluğuna dikkat çekiyor.

Mikrodron alanında rekabet sadece Çin’le sınırlı değil. ABD, 2019’da Harvard tarafından geliştirilen ve yapay tozlaşma araştırmaları için tasarlanan RoboBee projesiyle bu alanda önemli bir adım atmıştı. NATO ülkelerinde yaygın olarak kullanılan Norveç yapımı Black Hornet ise mevcut durumda 19 ülkenin piyade birliklerince aktif olarak kullanılıyor.

Bu gelişmeler, gelecekte savaş alanlarında gözetleme ve saldırı görevlerinin giderek daha küçük ve görünmez teknolojilere teslim edileceğini gösteriyor. Ancak bu tür araçların gerçek savaş koşullarındaki etkinliği, halen birçok teknik ve etik soruyu beraberinde getiriyor.