Stuttgart’ta Kürt siyasetçilerin duruşması görüldü

Almanya’nın Stuttgart kentinde skandal uygulamaların dayatıldığı 5 Kürt hakkındaki yargılama tam bir krize dönüştü. Avukatların itirazına rağmen cam kafes uygulaması devam ederken, savunma hakkı da gasp ediliyor.

Almanya anayasasının "yabancı örgütleri" kapsayan ve kamuoyunda 129b maddesi olarak bilinen yasası gerekçe gösterilen haklarında dava açılan 4’ü tutuklu 5 kişinin duruşması 16 Nisan’da başladı. Yargılama ise tepkilere yol açan Stammheim Cezaevi’nde yeni yapılan yüksek güvenlikli mahkeme salonunda gerçekleşiyor. Tutuklular cam bir kafesin içerisinde tutulurken, avukatlar ve savunma heyeti ile izleyiciler de cam bölmelerle birbirinden ayrılmış durumda. Cezaevi içinden getirildikleri halde kelepçeyle mahkeme salonuna alınan Kürt siyasetçilere ilk duruşmada olduğu gibi aralarda da kelepçe takıldı.

Açılışını PKK davasıyla yapan yeni mahkemedeki skandal uygulamalar geçmiş duruşmada olduğu gibi bugün de tepkiyle karşılandı ve tartışmalara neden oldu. "Bu şekilde yargılananları terörize ediyorsunuz" diyen avukatlar, ilk duruşmada avukatlar mahkeme heyetini protesto etmiş, tartışmalar nedeniyle mahkemeye iki kez ara verilmişti. Tutuklular da kimlik bildiriminde bulunmamıştı.

Bugünkü,  duruşma aynı mahkeme salonunda saat 09:45’te başladı. Cam kafes uygulamasına tepki göstererek, önceki duruşmada mahkemenin yapısından kaynaklı müvekkil-avukat-tercüman görüşmelerinin sağlıklı yapılamadığını, çevirilerin anlaşılamadığını, sık sık teknik sorun yaşandığını, sesin kesildiğini belirten avukatlar, 11 sayfalık itiraz dilekçesini mahkeme heyetine sundu. Mahkeme başkanı "Ben burada 17 dakika gezdim, birden çok oda var, yerimi bulamadım. Bina büyüktür teknik sorunların yaşanması normaldir" diyerek, itirazları geçiştirmeye çalıştı.

İtiraz dilekçesinin okunması ardından avukatlar mahkeme heyetine, "Tercümanlar neden salonda değil de, buradan bağımsız başka bir odada çeviri yapıyorlar. Biz tercümanın sesini alamıyoruz" diyerek, uygulamaya tepki gösterdi. Mahkeme heyeti, tercümanların sesinin sadece yargılanan kişiye ulaşacağını belirtirken, avukatlar, "Kimin bizi dinlediğini, çeviri yaptığını nereden bileceğiz" dedi.

Davada yargılanan Özkan T.’nin avukatı Von Der Behrens, mahkemedeki skandal uygulamaların yasalara da aykırı olduğunun altını çizerek şöyle konuştu: "Bu şekilde bir yargılama olamaz. Müvekkilimle fikir alışverişinde bulunamıyorum. Müvekkillerimizin camların arkasında bizden bağımsız tutulmaları büyük bir haksızlıktır. Mahkeme heyetinin burası böyle inşa edilmiş demesi bile bir adaletsizliktir."

Yargılanan kişilere baştan suçlu muamelesi yapıldığını kaydeden Avukat şöyle devam etti: "Bu sistemle, müvekkillerimiz dışarıya birer suçluymuş gibi yansıtılıyor. Şimdiden müvekkillerimize birer suçluymuş gibi yaklaşmanız kabul edilir gibi değil. Bir mahkemede avukatlar ve müvekkillerinin ayrı oturması ve arada camın olması yasalara aykırıdır. Sanki biz avukat değiliz ve müvekkillerimizden bağımsızız gibi bir yaklaşım var. Yasalara göre tehlike içeren, etrafa zarar veren, kaçmaya teşebbüs edenlere karşı bu uygulama yapılabilir. Suç tespiti yapılmadan cam kafeslere koymanız, müvekkillerimizi birer suçluymuş gibi görmeniz ve ön yargıyla davranmanız yasalara aykırıdır."

Stuttgart’ta Kürt siyasetçiler aleyhinde açılan ve 16 Nisan’da başlayan Salih K. ve Şemsettin B. hakkındaki davaya işaret eden Avukat, "Benzer bir dava Stuttgart Eyalet Mahkemesi’nde görülüyor. Orada herkes normal koşullarda yargılanıyor. Neden burada bu sisteme ihtiyaç duydunuz?" diyerek, salonun değiştirilmesi talebini yineledi.

Öte yandan iki duruşmadır avukatların bulunduğu bölümde tercümanın olmaması da ciddi sıkıntılara yol açıyor. Avukatlar ve müvekkilleri cam kafes ardından görüşmeye çalışırken, Kürtçe ve Türkçe tercüman olmaması tartışma konusu oldu. Avukatlar, eksikliğin giderilmesini isterken, "Eğer bu sorun çözülmezse mahkeme tam bir krize döner" dedi. Avukat Von Der Behrens "Ben bu koşullarda müvekkilime herhangi bir kağıt veremiyorum ve sağlıklı görüşemiyorum. Sesim dinleniyor mu, onu dahi bilemiyorum. Siz bu güvenceyi bize vermiyorsunuz” diyerek, bu uygulamalara son verilmesini talep etti.  

Bugünkü duruşmada da ilk duruşmada olduğu gibi mahkeme koşulları ve yaşanan teknik sorunlardan dolayı tercüman ve müvekkiller anlaşamadı, avukatlar müvekkilleriyle konuşamadı ve yargılama tam bir krize döndü.