NSU'nun Kürt cinayetinde izler neden kayboldu?

Nazi örgütü NSU'nun 2004 yılında katlettiği Kürt mülteci Mehmet Turgut'un cinayetinde polisin neden soruşturmayı saptırdığı hala merak konusu.

Cinayetin yeniden araştırılmasını isteyen NSU uzmanı Dr. Gideon Botsch, ANF'ye verdiği demeçte "Polis bu olayı ciddiye alsaydı, daha sonra öldürülen 5 göçmen şimdi yaşamış olurdu" dedi.

Mehmet Turgut, 2000-2006 yılları arasında Almanya'da öldürülen 9 göçmen biriydi. Elazığ’ın Kovancılar ilçesi doğumlu olan Turgut, ilk olarak 1994 yılında Almanya'ya gelip iltica etmişti. Sığınma başvurusu reddedildiği için sınır dışı edilen Turgut, 1998'de yeniden Almanya'ya geldi. İki yıl kaçak yaşadıktan sonra 2000'de yeniden sınır dışı edilen Turgut, 2004'ün yılın başında üçüncü kez Almanya'ya geldi.

Bu kez Rostock kentinde bir dönercide çalışmaya başlayan Turgut, Almanya'ya gelişinin ikinci haftası daha dolmadan 25 Şubat 2004 günü sabah saatlerinde çalıştığı işyerinde kurşunlara hedefe oldu. Yıllar sonra cinayetin Nazi hücresi Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) tarafından işlendiği ortaya çıkacaktı. Ancak polisin Turgut cinayetinde yürüttüğü soruşturma hala eleştirilere neden oluyor.

POLİSİN AKLINA HER ŞEY GELDİ, NEONAZİLER GELMEDİ!

Federal Meclis'te kurulan NSU Araştırma Komisyonu için bilirkişi raporu yazan siyasal bilimci Dr. Gideon Botsch, Turgut'un cinayetinde hala aydınlanmamış noktalar bulunduğunu söyledi. Botsch, cinayeti soruşturan polisin aklına ırkçı terörünün gelmesi halinde, faillerin bulunabileceğini söyledi.

ANF'ye verdiği demeçte Mecklenburg-Vorpommern Eyaleti Meclisi'nde bir araştırma komisyonunun kurulmasını istedi. Mecklenburg-Vorpommern dışında bütün eyaletlerin meclisinde NSU komisyonlarının kurulduğunu hatırlatan bilim insanı "Polis cinayeti rahatlıkla çözebilecekken, bunu neden yaptığı araştırılmalı. O dönem görev yapan birimler, tanıklar davet edilerek ifadeleri yeniden dinlenmeli" diye konuştu.

Çünkü daha sonraki yıllarda 27 yaşındaki Turgut'un öldürüldüğü dönerci dükkanına yakın yerde yaşayan bir Neonazi'nin NSU ile ilişkileri ortaya çıkmıştı. Bu Neonazi'nin de polis tarafından bilinmesine rağmen soruşturma ekibinin aklına cinayetin Neonaziler tarafından işlenebileceği ihtimali gelmemişti.

Ancak garip bir şekilde Neonazi ihtimali dışında polisin aklına her türlü ihtimal gelmişti. Uyuşturucu kaçakçılığından kara para aklayan mafyaya, insan tacirlerine kadar her türlü ihtimal üzerinde duran polisin cinayeti çözemeyince, Turgut'un ailesinde bazı Kürt yurtseverlerinin olmasından yola çıkarak 'Cinayeti PKK işlemiş olabilir' iddiasını öne sürmüştü.

Rostock polisi bu ihtimaller üzerine yıllarca kafa yararken hem failler izlerini kaybettirmiş, hem de cinayetteki izler de kaybolup gitmişti. Potsdam Üniveristesi'nde çalışan Emil Julius Antisemitismus ve Aşırı Sağ Araştırmaları Bölümü başkanı olan Dr. Gideon Botsch'ya göre ise Mehmet Turgut cinayeti çözebilmiş olsaydı, belki daha sonra öldürülen 5 göçmen daha şu an yaşıyor olabilirlerdi.

MERKEL 'CİNAYETLERİ AYDINLATACAĞIZ' SÖZÜNÜ TUTMADI

Almanya'nın yakın tarihindeki karanlık olaylar dizisiydi. 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana Almanya, ilk kez bu denli faşist bir grubun şiddetiyle tanışmıştı. 9 Eylül 2000 günü Nürnberg’te çiçek satıcısı Enver Şimşek ile başlayan cinayet serisi; 6 Nisan 2006 günü Kassel’de internet kafe sahibi Haliç Yozgat’ın öldürülmesiyle son buldu. 6 yılda işlenen 9 cinayete rağmen katil ve katiller sıra kadem basıyordu.

Polis ve istihbaratın özel birimleri, 1200 dosyalık 32 milyon bilgi notu ve 11 bin kişinin izini sürmesine rağmen hiçbir sonuç elde edemiyordu. 25 Nisan 2007 günü öğlen saatlerinde ise Heilbronner kentinde bir polis devriyesine silahlı saldırı gerçekleşti. Öğlen arasında 2 polis memurundan Michèle Kiesewetter öldürülürken, arkadaşı ağır yaralamıştı. Saldırganlar Kiesewetter'in silahını alıp kaçmış, hiçbir iz bırakmamıştı.

Polisin aylarca süren soruşturma ve incelemesine rağmen olay aydınlanmadı, ta ki 2011 yılına kadar. Almanya’nın gündemini değiştiren olaylar dizisi; 36 yaşındaki Beate Zschaepe adlı bir kadının 8 Kasım 2011 günü polise gidip teslim olmasıyla başladı. Zschaepe’nin iki arkadaşı Uwe Böhnhardt (34) ve Uwe Mundlos (38)’nin cesetleri ülkenin doğusundaki Thüringen eyaletinin Eisenach kentinde bir karavanda duruyordu.

Üçü en son 4 Kasım günü saat 9.30’da Eisenach’taki Sparkasse bankasının şubesini soymuştu. Aynı gün karavanla birlikte üçünün oturduğu Zwickau’daki ev de havaya uçtu. Suç delillerini yok edilmesi için evin ve karavanın ateşe verildiği tahmin edildi. Evin enkazında yapılan aramada 2000-2006 yılları arasında 9 göçmen esnafın öldürülmesinde kullanılan Çek yapımı silah ve karavandaysa 2007’de Heilbrond’da öldürülen kadın polisin Michèle Kiesewetter'in silahı bulundu.

Gizli dosyalar, derin bağlantılar günlerce manşetlere taşındı. Kıyıdan, köşeden NSU'nun izi Alman istihbarat örgütleri ve güvenlik birimlerine değerken, Federal Meclis olay için araştırma komisyonu kurdu. Ancak meclisteki komisyondan iktidar ve güvenlik birimlerine fatura çıkartacak hiçbir sonuç çıkmadı. Üstelik Başbakan Merkel cinayetleri aydınlatma sözü vermişti.

TEK ÜYE YILLARCA SUSTU!

NSU hücresinin karanlık bağlantıları ise hala çözülmüş değil. 2013 yılından itibaren Münih'te yargılan Beate Zschape, Aralık 2015 tarihinde, yaşayan tek üye olarak, iki buçuk yıl sonra sessizliğini bozdu. NSU üyesi olduğunu reddeden Zschape "Cinayetleri onaylamadı" diyerek kurbarların ailelerine özür diledi. Geçtiğimiz Eylül ayında savcılar Zschäpe için ömür boyu hapis istediler.