BM’de Rojava konferansı: Türkiye’ye karşı sessiz kalınmamalı!

BM Cenevre Ofisinde Kuzey Suriye ve Rojava konulu bir konferans düzenledi. Konferansta BM’nin Türk devletinin Rojava ve Kuzey Suriye’ye dönük saldırılarına karşı sessiz kalınmaması gerektiği çağrısı yapıldı.

BM İnsan Hakları Konseyi 41. İnsan Hakları Oturumlarına paralel olarak Irkçılığa karşı ve Halklar arası kardeşlik Hareketi ve Cenevre Kürt İnsan Hakları Merkezi Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre binasında Kuzey Suriye’deki son duruma ilişkin bir konferans düzenledi. Konferansta Cenevre Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Vicken Cheterian, Kuzey ve Batı Suriye Demokratik Otonom Bölgesi yönetim Kurulu üyesi M. Ahmad Omar ve Hukukçu ve aynı zamanda İsviçre Federal Parlamento Milletvekili olan Carlo Sommaruga birer konuşma yaptı. Avukat Olivier Peter moderatörlüğündeki konferansta Kuzey Suriye’nin mevcut durumu ile DAİŞ’li tutuklular konusu ele alındı.

‘ULUS DEVLET ÇÖZÜM DEĞİL’

Suriye’de yaşanan iç savaştan kaynaklı yaşayan ölümlere ve yerinden edinmelere değinen Cheterian, buradaki durumu ele alırken klasik yaklaşımlarının ötesine geçmek gerektiğini ve meseleye sistemsel ve politik kurumlar babında bir yaklaşımın elzem olduğunu söyledi. Bir bütün olarak Ortadoğu’nun siyasal, kültürel ve etnik yapısının merkeziyetçi bir yapı olan ulus-devlet sistemine aykırı olduğunu kaydeden Cheterian, burada bir çözüm düşünülecekse bunun ötesine geçmek gerektiğini ifade etti.

Mevcut “de fakto” otonom bölgenin bu açıdan yeni bir sistem için önemli olduğunu kaydeden Cheterian, “Bu fiili durum 2011’den itibaren Kürtlerin yaşadığı bölgede var. Ama unutulmamalıdır ki aynı Kürtler daha öncesinde kendi dillerinde konuşamıyor, eğitim alamıyorlardı ve bir kimlikleri de yoktu. Bu durum Suriye’deki savaş ile beraber değişti. Kürtler fiili olarak bir otonom bölge kurdular. Bu saatten sonra da geri bir dönüş söz konusu değil. Fakat bu ne Suriye rejimi tarafından kabul görüyor ne de Türkiye tarafından” diye ekledi.

Ulus-devlet yapısının Suriye’de aşılması gerektiğinin altını çizen Cheterian, bütün kurumların yeni baştan yeni bir sisteme göre inşa edilmesi gerektiğini ifade etti.

OMAR: BM TÜRKİYE’YE KARŞI SESSİZ KALMAMALI

Kuzey ve Batı Suriye Demokratik Otonom Bölgesi yönetim Kurulu üyesi Ahmad Omar da konuşmasında buradaki kurumsal işleyiş hakkında bilgi verdi. Çok kimlikle ve çok kültürlü bir yönetim olarak bölgedeki tek örnek demokratik yönetim modeli kurmaya çalıştıklarını söyleyen Omar, bu demokratik yapının özellikle de Türkiye’nin hedefi hale geldiğini söyledi. Türkiye’nin bütün uluslararası yasaları ve hukuku yok sayarak Efrîn’e saldırdığını dile getiren Omar, Türkiye’nin İdlip ve diğer bölgelerden getirdiği cihatçıları Efrîn’e yerleştirdiğini ve böylece buradaki demokratik yapıyı değiştirmeyi hedeflediğini söyledi. Omar, son olarak BM başta olmak üzere uluslararası kurumların Türk devletinin saldırılarına karşı sessiz kalmaması gerektiğini ifade etti.

SOMMARUGA: İSVİÇRE ROL OYNAMALI

Son olarak söz alan İsviçre Federal Parlamento Milletvekili Carlo Sommoruga Kürtlerin DAİŞ’e karşı verdiği mücadeleyi hatırlatarak, buna rağmen Kürtlerin İsviçre’de dahil olmak üzere batı ülkeleri tarafından yalnız bırakıldığını söyledi.

Sommaruga, “Kürtler yalnız bırakıldı. Suriye’ye karşı ve Türkiye’ye karşı. Oysa ki başta İsviçre olmak üzere batı ülkeleri Rojava’daki sistemin Suriye tarafından kabul edilmesi noktasında arabulucu olmalı. Çünkü Suriye’deki durum Irak’taki gibi değil. Irak anayasası bir otonom yapıya müsaade ediyor. Ama Suriye değil. Ama İsviçre öncelikle Suriye’nin bu yapıyı tanıması noktasında Kürtlerle merkezi devlet arasında arabulucu olabilir. Yine Türkiye’nin insanlığa karşı suç kapsamında ele alınabilecek saldırılarını durdurması konusunda arabulucu olabilir. Türkiye ve Suriye’ye bu noktada İsviçre ve diğer Batı ülkeleri baskı yapabilir ve arabuluculuk yapabilir” şeklinde konuştu.