İşgale karşı ‘ulusal tutum’ toplantısının sonuç bildirgesi

KNK Türk işgalciliğine karşı ulusal tutum belirlemek amacıyla Brüksel’de düzenlediği toplantının sonuç bildirgesini açıkladı. KCK, KDP, YNK ve diğer tüm Kürdistani güçlere acilen bir araya gelmeleri çağrısı yapıldı.

Türk devletinin Güney Kürdistan’a yönelik işgaline karşı Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) öncülüğündeki toplantı 27 Temmuz günü Belçika'nın başkenti Brüksel'de yapıldı. 

Kürdistan’ın dört parçasından parti, örgüt temsilcileri, aydın ve aktivistleri, ulusal tutum belirlemek için bu toplantıda bir araya geldiler. 

KNK, toplantıya katılanların tutumunu ortaya koyan 9 maddelik bir deklarasyon yayınladı. 

"Kürt halkı!

Kürdistan halkı!

Düşmanlarımız Kürdistan'ı 4 parçaya ayırmıştır. Kürdistan başta, Kasr-ı Şirin anlaşması ile iki parçaya, daha sonra Lozan anlaşması ile de 4 parçaya bölündü. Bu anlaşmalarla sadece Kürt halkı değil, Asuri, Süryani, Keldani ve bölgenin tamamı parçalandı. Fakat bu anlaşmalar Kürdistan halkı için hiç bir zaman kabul edilmedi ve meşru görülmedi. Bütün bunlara karşı Kürdistan'ın 4 parçasında ayaklanmalar ve mücadeleler yaşandı.

Kürtler düşmana karşı boyun eğmedi. Son 30 yıldır ülkemizde yeni süreçler yaşandı. 1991 yılında Güney Kürdistan'da daha sonra ise Rojava'da özerk yönetimler oluştu. İyi biliyoruz ki İran ve Türkiye bu gelişmeleri hiç bir zaman kabul etmedi ve her zaman zarar vermek için yeni arayışlara girdi. Önce yıkmak istediler, eğer başaramazlarsa işgal etmek yada politik, askeri ve ekonomik ablukaya almak istediler.

TÜRK DEVLETİ EFRÎN'DE İNSANLIĞA KARŞI SUÇU İŞLEMEYE DEVAM EDİYOR

Bu çerçevede İran bazen sessiz, bazen de açık bir şekilde harekete saldırıyor. Bir çok defa kamp ve parti üslerini bombalayarak onlarca kişiyi şehit etti. Geçtiğimiz günlerde İran yine Güney Kürdistan'a saldırdı. İşgalci Türk devleti bir yandan Bakur halkına zulm ederken, bir yandan da Rojava ve Başur'daki işgalini genişletme peşinde. Türk devleti 1990'lı yıllardan bu yana operasyonlarını daha da arttırırken, Behdinan'dan Musul'a kadar bir çok yere askeri güç oluşturdu.

Bu askeri güç ile bir taraftan HPG'ye karşı istihbarat topluyor, bir taraftan saldırıyor, bir taraftan ise, ajan ve askerlerini Güney'e yerleştiriyor. Türk devletinin Güney'e yönelik işgali sadece askeri değil. Aynı zamanda kültür ve ekonomik işgal de gelişiyor. 2017 referandumundan sonra Kerkük ve Kürdistan işgalinde Türk devleti ve İran başat bir rol oynadı. Şimdi de 2 devletin amacı Kerkük ve Kürdistan'ın diğer alanlarındaki demografiyi değiştirmek.

Rojava'da özerkliğin sağlanmasının ardından Türk devleti saldırı konseptini devreye sokarak, işgal planlarına başladı. Ezaz ve Cerablus'tan başlayarak, Efrîn'e kadar şehitleri işgal ettiler. Şimdi daha büyük işgal planları yaparak yönünü Kobanê, Cizirê ve Girê Spi'ye çevirmiş. Türk devletinin bu işgalci pozisyonu aktif bir şekilde devam ediyor. Efrîn işgalinden sonra Türk devleti orada insanlığa karşı suçu işlemeye devam ediyor. Efrîn'in demografisini değiştiriyor ve yer altı ile yer üstü zenginliklerini talan ediyor. Şimdi de Güney Kürdistan'a yönelik işgale harekatı başlattı. Artık askeri işgale ve istihbarata razı olmuyor. Daha geniş ve stratejik alanların tamamını işgal etmek istiyor. Bu yüzden önemli ve stratejik bir alan olan Bradost'tan başlayarak Güney'i işgal ediyor.

GÜNEY HÜKÜMETİ İŞGALE KARŞI TUTUM ALMALIDIR

Bu işgal harekatında İran devleti de Türk devletini desteklemektedir. İran açık bir şekilde bu işgale katılmasa da rahatsız da olmuyor. Tarihte de bu işbirlikleri bir çok kez görüldü. Bu tarihi olaylara karşı Kürt halkı uyanık olmalı, düşmanın oyun ve entrikalarını boşa çıkarmalıdır. Bu işgale karşı Irak hükümeti de sessiz ve alttan alta Türkiye ile işbirliği içerisinde. Bu işbirliği Kürdistan referandumundan bu yana devam ediyor.

Bu yaşananlara karşı maalesef başta Güney hükümeti olmak üzere siyasi güçler sessizlik içerisinde ve işgal saldırılarına karşı çoğu zaman tutum almamaktadırlar. Güney hükümeti, bir çok parti, sivil toplum örgütleri ve Güney halkı bu işgali kabul etmemelidir. Güney hükümeti ve diğer güçler halkın taleplerini dikkate alarak işgale karşı tutum sergilemelidir. Türkiye bir çok defa bu strateji ve politika ile işgalini geliştiriyor.

Türk devleti işgalini meşrulaştırmak için PKK'ye karşı operasyon yaptığını açıklıyor. Bu tamamen manipülasyondur, gerçekleri tersyüz etmektir. Türk devletinin 2023 projesi Misakı Milli çerçevesinde sınırlarını genişletmek. Misakı Milli'ye göre Musul vilayeti ve Suriye'nin Kuzey'i Türkiye sınırları içerisinde yer almaktadır. Ama. bölgeyi işgal etmek ve Kürtlerin kazanımlarını yok etmek. Bütün bu nedenlerden dolayı birlikte düşmana karşı birlikte olmalı, Kürdistan'ı ve Kürdistan halkını tehlikelerden uzak tutmalıyız. Bizler Kürdistan halkından, partilerinden, sivil toplum örgütlerinden, Rojava özerk yönetiminden ve özellikle Güney Hükümetinden isteğimiz şunlardır:

1. Türk ve İran devletinin işgalini mahkum ediyor ve direnişi büyütme çağrısında bulunuyoruz.

2. Türk devletinin Bradost'daki işgal harekatı devam ediyor. Bakur ve Rojhilat Kürdistan'ın özgürlük yolunu kapatmak için Güney Kürdistan'ın kazanımlarını yok etmek istiyor. Türk devletinin işgaline karşı tüm Kürdistani güçler tek ses olmalı ve bu adaletsizliğe karşı gelmelidir.

3. Türk devletinin Zaxo'dan Kandil'e kadar sürdürdüğü hava saldırılar devam ediyor. Bu saldırılar tüm yaşam alanlarına ve halka zara vermektedir. Bir çok köy boşaltıldı, talan edildi. Bu köylere Türk askerleri yerleştirildi. Bu da işgalin kalıcı olacağı anlamına geliyor. Tüm Kürdistanlılar bu işgale karşı rahatsızlığını daha aktif bir şekilde göstermelidir.

4. Gerilla ve Peşmergelerin bu alanlardaki varlığı tarihi bir gerçekliktir ve meşrudur. Kürdistan davasının özgürlüğü için Güney, Kuzey ve Doğu'da mücadele eden güçler düşmanın işgaline karşı askeri kamplarını yaptılar. Bu onların ulusal haklarıdır.

5. Türk devletinin Güney Kürdistan'daki işgalinin yanı sıra Efrîn, Ezaz, Bab ve Cerablus işgali de mahkum edilmeli. Türk devleti biran önce bu saldırına son vererek, işgal ettiği yerlerden çıkmalıdır.

6. İran devletinin saldırıları da unutulmamalıdır. Bu tutum İran devletinin saldırılarına ve işgaline karşı da alınmalıdır. Kayıtsız şartsız İran bölgeye yönelik saldırılarına son vermelidir. Uluslararası abluka ve baskı altında olan İran için en iyi yol Kürdistani güçlerle diyaloğa girmek ve sorunları barışçıl yollarla çözmektir.

7. Türk devletinin işgaline karşı Irak hükümetinin dikkatini çekmek istiyoruz. Türk devleti Irak anayasasını çiğniyor ve işgalini geniş bir alana yayıyor. Irak hükümeti hukuki haklarını kullanarak yurttaşlarını korumak için Türk devletinin işgaline karşı tedbir almalıdır.

8. Bu saldırı ve işgale karşı tedbirlerin alınması için toplantının katılımcıları olarak KCK, KDP, YNK ve tüm Kürdistani güçlere çağrıda bulunuyoruz. Bir an önce bir araya gelerek bu işgale karşı ortak bir tutum gösterin.

9. Demokratik güçler, devletler ve uluslararası organizasyonlar Türk devletinin işgaline karşı sesini yükseltmeli ve tepki göstermelidir.”