Mahpus sayısı arttıkça ihlaller de artıyor

Cezaevlerinde 2022’nin ilk 4 ayında art arda cenazeler çıkmaya başladı. Dünyada en çok mahpusa sahip ülkeler arasında ikinci olan Türkiye’de yeni cezaevleri açılması planlanırken hapishanelerdeki hak ihlalleri de çığ gibi büyüyor.

Türk Adalet Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, Türkiye’de 271 bin kapasiteli 384 ceza infaz kurumunda, 2022 yılı rakamlarına göre toplam 314 bin tutuklu ve hükümlü bulunuyor.

Ama dahası da var, zira AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zaman zaman “müjde” olarak verdiği yeni cezaevleri projeleri için çalışmalar başlatıldı. 2022 Yılı Yatırım Programı ile Adalet Bakanlığı’na 1 milyar 988 milyon TL 64 bin TL kaynak ayrılan projede 36 yeni cezaevi yapılması planlanıyor.

Aynı verilere göre Mart 2022 sonu itibarıyla Türkiye’de; 269 kapalı, 86 açık, 10 kadın kapalı, 7 kadın açık, 8 çocuk kapalı, 4 çocuk eğitimevi olmak üzere toplam 384 ceza infaz kurumu bulunuyor.

Bu rakamlar dünya ortalamasının da çok üzerinde Avrupa Konseyi’nin Yıllık Cezaevi İstatistiklerinde yer alan SPACE 2021 raporunun rakamlara göre, 2021 yılında 478 bin 714 mahkumla Rusya birinci sırada yer alırken, 272 bin 115 mahkumla da Türkiye ikinci sırada yer alıyor. Bu sayının 2022’de 314 bine çıkmasıyla henüz bir yıl geçmeden Türkiye’de bu rakama yaklaşık 40 bin tutuklu ve hükümlünün de eklendiğini belirtmek lazım.

ÖLÜM VE HASTA SAYILARI YÜKSEK

Cezaevlerinin kapasitesinin artması elbette var olan sorunları ortadan kaldırmadığı gibi dışarıda meydana gelen anti-demokratik uygulamaların da bir yansıması olarak okunabilir. Tek tip kıyafetten işkenceye, 15 Temmuz sonrası OHAL uygulamalarının kalıcılaştırılmasından açlık grevlerine kadar cezaevleri, AKP öncesinin de sonrasının da en açık ve acil çözülmesi gereken meselelerinden biri.

Sadece son bir yılı bile ele aldığımızda bu ihlaller; Covid-19 salgını ile birlikte getirilen birçok uygulamanın, dışarısının normalleşmesine rağmen kalıcılaşması, tutuklu ve hükümlülerin birçok hakkının gasp edilmesi ve de işkencenin meşrulaşması olarak sayılabilir. Son olarak art arda yaşanan şüpheli ölümler ise işkencenin yaygınlık seviyesine dair ipuçları veriyor.

TİHV’in 2021 Yılında İnsan Hakları İhlalleri Raporu verilerine göre de, salgın bahane edilerek birçok hak gasp edildi: “Salgın gerekçe gösterilerek cezaevlerinde mahpusların zaten kısıtlanmış olan hakları daha da kısıtlanarak yeni bir “normal” yaratılmak istenmektedir. Salgın gerekçesiyle aileleriyle görüşme hakkı tamamen ortadan kaldırılmış, avukat görüşmeleri kısıtlanmıştır. Yanı sıra havalandırmadan yararlanma süreleri ve diğer sportif, sosyal, kültürel hakların kullanımında da ciddi kısıtlamalar söz konusudur. Buna karşın mahpusları gerçekten salgından koruyacak önlemlerin ise yeterince alınmadığı görülmektedir.”

İHD Dokümantasyon Birimi’nin tespitlerine göre ise hapishanelerde hastalık, intihar, şiddet, ihmal vb. çeşitli gerekçelerle 2021 yılında en az 22 kişi yaşamını yitirdi, 6 mahpus ise yaralandı.  Yine aynı verilere göre hapishanelerde 10 Haziran 2020 tarihi itibariyle 604’ü ağır olmak üzere toplam 1605 hasta mahpus bulunuyor.

ÇIPLAK ARAMA DAYATMASI VE TERS KELEPÇE

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği tarafından hazırlanan “Marmara bölgesi hapishaneleri 3 aylık hak ihlalleri raporu Nisan - Mayıs - Haziran 2021” raporuna yansıyan bazı insan hakları ihlalleri şunlar:

  • “Bakırköy Kadın Hapishanesinde özellikle yeni sevk olan mahpuslara çıplak arama dayatması yapıldığı, itiraz edilmesi halinde kadın gardiyanlar tarafından “Erkek gardiyanları çağırırız.” şeklinde tehditlerde bulunulduğu tarafımıza aktarılmıştır.
  • Edirne F Tipi Hapishanesinde tutuklanarak hapishaneye yeni getirilen mahpuslara çıplak arama dayatması yapıldığı tarafımıza aktarılmıştır.
  • Edirne F Tipi Hapishanesinde adliyeye ve hastaneye götürülen mahpuslara çift kelepçe dayatması yapıldığı, kelepçelerden birinin mahpusların yanında bekleyen askere takıldığı, bazı hücre havalan-dırmalarının üzerinde tel kafes olduğu tarafımıza aktarılmıştır.
  • Bolu F Tipi Hapishanesinde mahpusların yasal mevzuata aykırı olacak şekilde, günde sadece 4 saat havalandırmaya çıkarıldıkları tarafımıza aktarılmıştır.”

ÖHD de tıpkı TİHV gibi özellikle salgın uygulamalarına dikkat çekerken Covid – 19 öncesi dahi özellikle sohbet ve spor hakkı gibi ortak alan faaliyetlerinin kullanılmasında sorunlar yaşandığını kaydederken salgınla birlikte bunların tamamen kesildiğini de aktarıyor aynı raporda.

SAĞLIK VE TEDAVİ HAKKI ENGELLEMESİ

ÖHD’nin raporunda dikkati çeken bir başka ayrıntı ise tedavi ve sağlık hakkına dair. Bazıları şöyle:

  • “Edirne F Tipi Hapishanesinde hasta mahpusların hastane sevklerinin uzun süredir yapılmadığı, ağır hasta mahpus Abdürrahim Demir'in durumunun kritik eşiği geçtiği, bir böbreğinin tamamen iflas ettiği, diğer böbreğinin ise yüzde 55’nin iflas ettiği, bu şekilde yaşamaya çalıştığı, salgın döneminde hiçbir tedavi önlemi alınmadığı, ilk defa 2020 Haziran ayı sonunda hastaneye götürüldüğü ve hastane dönüşü 14 gün tek başına karantina hücresinde kaldığı, nisan ayı başında covid-19 testinin pozitif çıktığı ve hastaneye kaldırıldığı tarafımıza bildirilmiştir.
     
  • Bakırköy Kadın Hapishanesinde, Dilek Öz isimli mahpusun nisan ayında ayağını kırdığı, ancak karantina koşullarının olumsuz ve olması gerekenden uzun olduğu ve karantinada tek başına kişisel bakımını yapamayacak olduğu, yanına refakatçi verilmesinin kabul edilmediği, bu nedenle hastaneye gitmediği tarafımıza aktarılmıştır.

 

  • Bolu F Tipi Hapishanesinde Mehmet Ali Çelebi adlı mahpusun böbrek yetmezliği nedeniyle 8 Nisan tarihinde hastaneye sevk edildiği, yaklaşık 20 gün hastanede kaldıktan sonra hayatını tek başına idame ettirememesine rağmen tek başına karantina koğuşunda tutulduğu, daha sonra mahpusların talebi üzerine Ramazan Vural adlı mahpusun refakatçi olarak aynı hücreye konulduğu, halihazırda refakatçi yardımıyla hayatını idame ettirdiği ve infaz erteleme talebinin henüz karara bağlanmadığı tarafımıza aktarılmıştır.
     
  • Silivri 1 Nolu Kapalı Hapishanesinde 15 gün olan karantina süresinin 20 güne hatta 30 güne kadar çıkartılabildiği, hastane sevki durumunda ortaya çıkan karantinanın, mahpusların ilk gidişlerinde tedavilerinin yapılmaması, randevu verilerek tekrar tekrar hastaneye götürülmeleri ve her gidişte karantina süresinin yeniden başlatılması nedeniyle bu sürelere ulaşıldığı, iki ay önce dizindeki ağrı nedeniyle doktor tarafından MR çekilmesi için hastaneye sevki talep edilen mahpusun hala hastaneye götürülmediği tarafımıza aktarılmıştır.”

3 AYDA 3 BİN 118 İHLAL, 8 ÖLÜM

İHD’nin 2021’in Ekim, Kasım, Aralık ayı cezaevleri raporunda, üç ayda İmralı Hapishanesi de olmak üzere toplam 20 hapishaneden 89 başvuru yapıldığı kaydediliyor. Raporda ayrıca basın taramasıyla da elde edilen bulgulara göre, sadece üç ayda başvurularla tespit edilen 2 bin 540 ihlal varken, basın taramasından tespit edilen de 578 ihlal bulunuyor, toplam sayı ise 3 bin 118. Yine raporda sadece üç ayda cezaevlerinde hayatını kaybedenler ise şöyle yer alıyor:

“Yaşamını yitiren mahpuslar;     

  • 28 Kasım 2021 tarihinde İskenderun T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan hasta mahpus Bangin yaşamını yitirdi.
  • 9 Aralık 2021 tarihinde Kocaeli Kandıra Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde Garibe Gezer, tutulduğu tek kişilik hücrede yaşamını yitirdi. Cezaevi idaresi ölüm nedenini intihar olarak açıkladı. 
  • 14 Aralık 2021 tarihinde, İzmir Şakran T Tipi Cezaevi’nde hasta mahpus Abdülrezzak Şuyur şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. 
  • 15 Aralık 2021 tarihinde,  Diyarbakır 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde hasta mahpus Halil Güneş yaşamını yitirdi.
  • 17 Aralık 2021 tarihinde Bolu T Tipi Cezaevi’nde İlyas Demir, tutulduğu tek kişilik hücrede yaşamını yitirdi, ölüm nedeni açıklanmadı.
  • 18 Aralık 2021 tarihinde Antalya E Tipi Cezaevi’nde Mustafa Gaffar yaşamını yitirdi.  Ölüm nedeninin intihar olduğu iddia edildi.
  • 19 Aralık 2021 tarihinde Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde Vedat Erkmen yaşamını yitirdi.  Cezaevi idaresi ölüm nedenini intihar olarak açıkladı.
  • 28 Aralık 2021 tarihinde İstanbul Silivri Açık Cezaevi’nde Uğur Demirbay (24)  kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.”

YARIN: Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi (TDİ) dönem sözcüsü Hıdır Sabur ile söyleşi.