Çamaşır suyundan silah

Analarımızın masum çamaşır suyu, şimdi Kurdistan dağlarında, Kurdistan’ın onurlu evlatlarının sadece ellerini değil, varlıklarını yok etmek için kullanılıyor.

“Şikefta Birîndara, Girê FM ve Girê Cûdî Direniş Alanı’nda bulunan savaş tünelleri kimyasal silah ve patlayıcılarla 11 kez bombalandı. Kullanılan kimyasal silahların çamaşır suyu ve klor kokusunda olduğu tespit edildi.”

Bu, 1 Temmuz 2022 tarihli HPG Basın İrtibat Merkezi’nin verdiği genel açıklamada yazılıydı. Hepimiz bir şeyler dinlerken ya da birileri konuşurken veyahut bir şeyler okuduğumuzda dikkatimizi çeken, o an farkına varmadığımız ve sonrasında büyük bir şok geçirdiğimiz anlık beyin ölümü yaşarız. Belki de hiçbir hücre o an onu açıklanmayacak kadar düşüncesiz kalmamış, insanlık suçu işlememiştir.

Bana bu şoku yaşatan ise “klor ve çamaşır suyu” oluyor. Klor ve çamaşır suyu kelimelerinin yan yana geçtiği bir basın açıklaması var ortada ve tabii bunun kullanıldığına dair bir mekan… İkisi de aslında hemen hemen aynı anlama geliyor.

Klor aslında çamaşır suyunun başka bir renkteki karşılığıdır. Bana, çocukluğumdan kalan annemin büyük korkularından birini hatırlattı. “Aman aman elinizi çamaşır suyuna batırmayın ha, yakar ellerinizi” derdi. Çamaşır suyunun el yaktığını herkes bilir, döküldüğü çamaşırı bile başka bir renge büründürür. Yani bedene bile dokununca üstündeki deriyi soyar ve derinin altındaki ete ulaşır. Bu kısa sürede olan işlem, çamaşır suyunun değdiği yerin derisini soyar, ete ulaşır. Çok kısa bir süre sonra akciğerlerinizde ileri derecede sorunlara yol açabilir, nefesinizi daraltıp, keskin kokusundan kaynaklı astım atakları da geçirebilirsiniz ve vücuttaki alerjiyi de tetikler.

Muhtemelen insanlık çamaşır suyunun artık kimyasal madde içerdiğini ve artık silah olarak kullandığını öngörseydi, herhalde Mısırlılar gibi çamaşırları sadece küle batırıp güneşe bırakmakla yetinirdi.

KİMYASAL SİLAHA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ

Çamaşır suyu, oksidizasyon yoluyla değdiği yerde renk değiştiren, karıştığı su da değişim yaratan, ameliyatta durumlarında bile bedende etkiler yapan kimyasal bir maddedir. Almanya doğumlu bir kimyacı, çamaşır suyunun ham maddesinin aslında klor olduğunu keşfettiğinden beri emperyalist devletler tarafından bu bir silaha dönüştürüldü. Çünkü klor tahriş edebiliyordu, zehirleyebiliyordu ve yüksek miktarda oluşumu sağlanırsa öldürücü darbe vurabilir ve yok edebilirdi. Böylelikle annelerimizin çok masumca kullandığı çamaşır suyu, büyük bir kimyasal silaha dönüşmüştü.

GERİLLALAR ANLATIYORDU

Klor, keskin kokulu, yeşilimsi sarı renkli, tahriş edici ve zehirleyici bir gaz. Bugün, direniş tünellerinde direnen bir çok gerilla savaşı anlatırken, faşist Hulisi-Erdoğan rejiminin saldırılarına değinirken, saldırı da kullanılan kimyasal silahların patlama sırasında ve kullanımda hangi rengi açığa çıkarttığını bile söylüyordu. Herkes Zap savaşında, direniş tünellerinden çıkan kırmızı renkteki dumanı görmüştür, faşistler hariç. Hatırlarsanız bundan kısa bir süre önce Şehîd Berxwedan direniş tünellerinde görüntü çeken Kurdistan gerillası; tünellerindeki durumu gösterirken son olarak biber gazıyla birlikte sarı renkli bir kimyasal gazın daha kullanıldığını söylüyordu. Dar koridorlardan tünel içerisinde ilerleyerek kimyasalın bıraktığı izleri göstermeye devam eden gerilla, “Rüzgar estiğinde toz şeklindeki bu gazların yeniden havaya karışarak etkin hale geldiğini” ifade ediyor ve bir noktada rengi sarıya dönen küçük su birikintisini de göstererek, “Bugün böyle oldu” diyordu.

Yine Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, 31 Mayıs’ta ANF’ye verdiği röportajda da kimyasal silah kullanımına ilişkin değerlendirme yaparken, “Savaşta en çok kimyasal kullanılıyor. Şu an ağırlık verdikleri şey budur. Mesela kullandıkları kimyasalın 7 çeşidini arkadaşlar tespit etmişler. Arkadaşlar nasıl tespit ediyorlar? Renk ile. Örneğin ilk olanın rengi siyahtır, zift gibidir. Tonu öyledir. Diğeri sarıdır, sarı renklidir. Öylesi bir gazdır” demişti.

ALMAN FAŞİZMİ İNSANLIĞA KARŞI ÜRETTİ

Klora tekrar gelirsek; ilk defa I. Dünya Savaşı'nda Almanya tarafından Berlin'de açılan bir kimya enstitüsünde üretilip, kimyasal silah olarak kullanılmıştır. Klor gazı suyla temas ettiğinde hidroklorik asit ve hipoklorik asit oluşturan bir tepkime gerçekleşir. Bu nedenle göz ve akciğerler gibi vücudun nemli bölgelerini tahriş eder, solunum güçlüğüne, boğazda daralmaya ve akciğer ödemine sebep olur. Hatta hatırlarsanız birçok filme de konu olmuştur bu durum. İşte “Women” adlı filmde de değinilen konu budur. Alman faşizminin insanlığı yok etmek amacıyla ürettiği klorun daha büyük etkide kimyasal bir maddeye dönüşümü engellemek amacıyla kadın bir savaşçı ortaya çıkıyor ve savaşıyor. Çünkü klor, birkaç dakika solunduktan sonra ölüme yol açıyor. Sodyum karbonatla da birleşince çamaşır suyuna dönüşümü de böylelikle gerçekleşir ve daha etkili bir madde olur. Buna hidrojen ve klor karışımı, klor ve fosfor karışımı da ekleyebiliriz. Buna kimyevi maddeler eklenerek klor daha etkili bir silaha dönüştürülüyor.

KONU KÜRTLER OLUNCA HERKES SESSİZ

Saldırılarının dozajı, direnişin de büyüklüğüne işarettir. Kurdistan Özgürlük Gerillası’nın savaş mevzileri ve direniş tünellerinde gerçekleştirdikleri direniş karşısında ne yapacağını bilemeyen faşist Hulusi-Erdoğan rejimi, birçok çeşitli kimyasal kullanıyor. Bunun en belirgin olanlarından biri de yukarıda değindiğimiz klor ve çamaşır suyu etkisindeki kimyevi gazdı. Konu, onurlu Kürt olunca kimyasal dahil tüm silahların kullanımına sessiz kalınıyor. Analarımızın masum çamaşır suyu, ellerini batırmalarına müsaade edilmeyen çamaşır suyu, şimdi Kurdistan dağlarında, Kurdistan’ın onurlu evlatlarının sadece ellerini değil, varlıklarını yok etmek için kullanılıyor.