Kocaeli, İstanbul’un hemen yanı başında çok büyük bir sanayi kenti. Aynı zamanda çok göç de alan şehir bir işçi kenti. Kocaeli denilince sanayinin dışında bir de bunun sonuçları geliyor ilk akla, kirli bir hava, sanayinin çevresel atıklarıyla boğuşan doğa ve kent sakinleri. Yine sanayiden rant ve gelir payı yüksek olsa da kente uğramayan hizmet dikkati çekiyor. Öte yandan Kocaeli de tıpkı İstanbul gibi deprem riski altında. Bu da yine kentsel dönüşüm adı altında bir rant sahasına dönüştürüyor kenti. İşte tüm bunları DEM Parti Kocaeli Büyükşehir Belediye Eşbaşkan Adaylarından Hasan Özgüneş ANF’ye anlattı. Dahası bugün Kocaeli için nasıl bir belediyecilik düşündüklerini de aktardı.

HALKI HİZMET GÖTÜRMEYEREK GÖÇERTMEK İSTİYORLAR

Hasan Özgüneş Kocaeli'de ciddi bir altyapı sorunu olduğunu anlatıyor ilk olarak. Öte yandan rant odaklı bakış açısının da hizmetin herkese gitmesi önünde engel teşkil ettiğini de ekliyor: “Altyapı tamamen yetersiz, en ufak bir yağmurda kanalizasyonlar tıkanıyor ve haliyle caddeler göle dönüyor. Buna bağlı olarak dere yatakları taşıyor, çoğu kez konutlar, işyerleri zarar görüyor. Altyapı kadar üst yapı da yetersiz ulaşımda çok ciddi sorunlar var mesela. Havaalanına ulaşımımız çok zor, metrobüs ulaşımına ihtiyaç var. Raylı sisteme birçok yerde ihtiyaç var. Bütün ilçelerin önemli bir kısmını gezdik, merkezi gezdik. Yollar, sokaklar adeta ülkenin en ücra köşesindekiler gibi. Asfaltı kim bilir hangi tarihte yapılmış? Sürekli çukurlarla, tümseklerle ve yamalarla karşılaşıyorsunuz.

Tarım arazileri imara açılıyor, köylerdeki hayvancılık ve tarım oranı iyice düşürülüyor. Yani herhangi bir teşvik bir kenarda dursun, var olanı bile tüketmeye çalışıyorlar. Öte yandan halka mesken içinse birçok bölgede tapulandırma yapılmamış, özellikle Dilovası ilçesindeki Diliskelesi Mahellesi’nde korkunç bir rant alanı söz konusu insanlara tapu vermiyorlar. Kentsel dönüşümü adı altında oralardaki devlet dairelerini bile yıkmışlar ama hala yerine yenisini yapmıyorlar. Amaç vatandaşa hizmet götürmeyerek oradan ikinci kez göçertmek. Zaten o bölgenin yüzde 70’inden fazlası Kürt coğrafyasında çeşitli nedenlerle buraya gelen insanlar, onları buradan da bıktırarak, tapularını vermeyerek gerekli hizmeti götürmeyerek buradan da göçertmek istiyorlar. Sadece resmi rakamlara göre Dilovası çevresinde 220’nin üzerinde fabrika var burası bir sanayi merkezi. Burayı boşaltıp tamamen ticari yatırımlara dönüştürmek istiyorlar. Halk bundan çok rahatsız bir. Kentsel dönüşümü vatandaşa dayatıp kısmi bir yardım edip tekrardan borçlandırıp halkı istemedikleri bir alana taşımak istiyorlar.

Kocaeli Türkiye’deki ikinci büyük geliri olan il olmasına rağmen doğru düzgün bir hizmet yok. Aynı zamanda da Türkiye’nin en borçlu belediyesi haline getirilmiş durumda, 2 milyar TL’yi aşkın borcu var. Oysaki sadece Kocaeli Belediyesi’nin bu yıl bütçesi 32 milyar. Nereden bakarsanız bakın korkunç bir bütçesi var ama gelin görün ki hizmet tamamen ranta dayalı.”

KİRDEN PASTAN ADETA BİZ GÖKYÜZÜNÜ GÖREMİYORUZ

Özgüneş, Kocaeli’nin kirlilik sınırının çok yüksek olduğunu da hatırlatıyor: “Türkiye'nin en kirli şehirlerinden biri sayılır Kocaeli. Hem sanayi nedeniyle hem de dışarıdan gelen gemilerin getirdiği atıklar, zehirli maddeler yüzünden. Fabrika ataklarına bir çare bulunmamış doğru düzgün, filtrelendirme sistemi pahalı diye kısmi olarak yapılsa bile gerçekçi bir tedbir alınmıyor. Hem suyu hem körfezi hem havayı korkunç kirletiyor. Günlerdir sokaklarda çalışıyoruz, o sisli havadan, o dumandan, o kirden pastan adeta biz gökyüzünü göremiyoruz. Şehri örtü gibi kaplayan bir kirlilik söz konusu. Bu elbette hastalıklara da sebep oluyor ama Kocaeli’nde hastaneler yetersiz. Tüm Türkiye’de hastaneden randevu alma sorunu yaşanıyorsa Kocaeli’nde daha fazla yaşanıyor. Şehir hastaneleri ise tamamen özel hastanelere yönlendiriyor.”  

BİZİM YAKLAŞIMIMIZ MEVCUTLARDAN FARKLI

DEM Parti Kocaeli Büyükşehir Belediye Eşbaşkan Adaylarından Hasan Özgüneş, parti olarak daha önceki, farklı yerlerdeki pratiklerine de dayanarak alternatif ortaya koyduklarını da şöyle anlatıyor: “Bizim belediyecilik anlayışımız mevcut olanlarla aynı değil. Bizler halkçı ekolojik, kadın, genç eksenli ve tüm diğer canlıları da kapsayan bir belediyeciliği biz esas alıyoruz. Emekçilerin, inanç gruplarının, toplumsal kesimde demokrasiye, barışa, emeğe inanan her kesimin iradesini alan bir yaklaşım. Yani sadece Belediye Başkanı ya da meclisle birlikte 5 yılda bir seçilip sorunları kendisi tespit eden, planlamayı kendisi yapan ve harcamaları da istediği biçimde ranta ve yandaşa dağıtan bir tarzın ötesinde. Tam tersine onları reddeden, tamamen o şehrin bütün alanlarında yaşayan vatandaşların meclis meclis örgütlenmiş halde, sendikalar, odalar, kadın ve gençliğin temsilleriyle yönetme iddiasındayız. Bunun daha önce pratiklerini hayata geçirdik ve yeniden geçirmek konusunda da bir sıkıntı yaşamayacağız.  

Biz halkın kendi meclislerinde, kurumlarında, kendi sorunlarını, mahalle sorunlarını, şehrin diğer sorunlarını tartıştığı, örgütlenmelerini ve iradelerini delegasyon tarzında açığa çıkarmasını savunuyoruz. İlçe ve beldelerde de meclis yapılarını oluşturulması, hepsinin üstünde belediye ve meclis üyelerinin de dahil olduğu bir Kent Konseyi, yani delegasyon sisteminin buraya yansıtılmasını savunuyoruz. O şehirde yaşayan bütün demokratik kesimlerin, yoksul halk kitlelerinin, kadının ve gençliğin, odaların, sendikaların temsiliyetinin iradesinin olduğu o konseyde, Belediye Başkanı ve meclis üyeleriyle birlikte o şehrin bütçesi de ortaya konulur, temel sorunlarına çözümler de. En önemlisi de bunun yine kendisi tarafından denetlenmesi. Zaten o şehirde hangi sorun varsa halk kendi sorularını ortaya koyuyor. Biz de delegasyonlarla, uzmanlarla projeler, araştırmalar geliştirerek inceleyerek plana koyacağız. İğneden ipliğe derler ya hiçbir şeyi gözden kaçırmaksızın biz her şeyi planlarız. Zaten geçmişte uygulamalarımız var. Parti olarak daha önce aldığımız yerlerdeki uygulamalarımız ve geçmişten hatalardan da dersler çıkararak daha nitelikli bir model belediyeciliği Kocaeli’de sunmaya çalışacağız.”