Dünya halkları, 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Günü’nü kutlamaya hazırlanıyor. Bu önemli günün kutlama merkezlerinden biri de İsviçre’nin Zürih kenti olacak.

Ülkenin önde gelen işçi sendikaları, siyasi partileri ve sivil toplum kuruluşlarının da aralarında bulunduğu 60’tan fazla organizasyonun öncülüğünde gerçekleştirilecek Zürih 1 Mayıs etkinliklerinin hazırlıkları günler öncesinden başladı. Zürih 1 Mayıs’ı, her yıl olduğu gibi bu yıl da sadece bir kutlama alanı değil, aynı zamanda işçi hakları, demokrasi ve özgürlük taleplerinin güçlü bir şekilde dillendirildiği bir buluşma noktası olarak karşılayacak.  

Bu yılki etkinliklerin dikkat çeken yönlerinden biri de 26 yıldır İmralı Ada Hapishanesi'nde ağır tecrit koşulları altında tutulan Önder Apo’nun fikirlerine etkinlikte özel bir yer verilmesi.

Önder Apo’nun geliştirdiği “demokratik konfederalizm”, halkların demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü temelde örgütlenmesini esas alıyor. Özellikle emek, özgürlük, eşitlik ve barış talepleri etrafında şekillenen bu paradigma, Zürih 1 Mayıs’ının ruhu ile güçlü bir uyum taşıyor. Bu nedenle, Önder Apo’nun fikirlerinin tanıtılması ve emek mücadelesine sunduğu katkıların vurgulanması amacıyla kendisi etkinliğin ana konuşmacıları arasında gösterildi. Uluslararası dayanışmanın ve farklı halkların ortak özgürlük arayışlarının buluştuğu evrensel bir platform olma iddiasını bir kez daha pekiştirmeye hazırlanan Zürih 1 Mayıs Tertip Komitesi, geçtiğimiz günlerde İmralı Ada Hapishanesine gönderdikleri mektupla Önder Apo’yu etkinliğe ana konuşmacı olarak davet etti.

Tutsaklık koşulları nedeniyle Önder Apo’nun etkinliğe herhangi bir mesaj gönderip gönderemeyeceği bilinmezken, tertip komitesi, Zürih 1 Mayıs internet sitesinde “Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Demokratik Çözüm” kampanyasının yürütücüleri tarafından Önder Apo’nun “Bir Halkı Savunmak” ve “Demokratik Modernite Manifestosu” adlı eserlerinden yararlanılarak hazırlanan bir metni paylaştı.

Zürih 1 Mayıs internet sitesinde paylaşılan metin şu şekilde:

‘ÖZGÜR YAŞAMIN MÜMKÜN OLDUĞUNU GÖSTERMELİYİZ’

“Kapitalist dünya sistemi, reel sosyalizmin çöküşünden bu yana en derin krizlerinden birini yaşıyor. ABD liderliğinde tıpkı Roma İmparatorluğu'nun çöküşünü anımsatan ama kapitalizmin kendine has özelliklerine sahip bir ‘kaos imparatorluğu’ ortaya çıkmaktadır. ABD, küresel holdingler ve medya şirketleriyle askeri, siyasi ve hepsinden önemlisi ekonomik olarak küresel hegemonyayı sağlamaya çalışıyor. Bu kaotik süreçte Orta Doğu, Doğu Avrupa ve Kafkasya gibi bölgeler çatışmalara sürükleniyor ve birçok ulus devletin sınırları zorlanıyor.

Kapitalist sistem, bilimsel ve teknolojik üstünlüğünü kullanarak krizden güçlenerek ya da en azından mümkün olduğunca az yara alarak çıkmaya çalışıyor. Bu sistemin ezilenleri olarak bizler, artık küresel baskı ve sömürüyü sona erdirecek çözümler bulmalı ve özgür bir yaşamın mümkün olduğunu göstermeliyiz.

‘KAPİTALİZME KARŞI DEMOKRATİK TOPLUMU İNŞA EDELİM’

Küresel kapitalizmin bu aşamasında ileriye dönük tek geçerli yol, halkların ve onları oluşturan tüm grupların iradesini ifade etmek, kimliklerine ve kültürlerine saygı duymak ve mevcut sorunlara yerel ve uluslararası çözümler aramak, örgütlemek ve uygulamaktır. Dolayısıyla demokratik, ekolojik ve cinsiyet eşitliğine dayalı bir toplum için yeni teorik perspektiflere ve taktiklere acilen ihtiyaç vardır. Bunun ön koşulu, yalnızca devletin fethi ya da yıkımı etrafında dönen devlet merkezli kavramların reddedilmesidir. Dolayısıyla kaos imparatorluğunun üstesinden gelebilmek için demokratik toplumu yerel özyönetim organları şeklinde örgütlemek gerekmektedir. Bu özyönetim organlarının görevi, tüm yaşamı kendi iradeleriyle şekillendirmek ve örgütlemek ve bizi kapitalist dünya sistemine karşı alternatif bir sisteme taşımaktır.

‘ÖZLENEN YAŞAM MUCİZELERLE DEĞİL, DEVRİMLE OLUR’

Baskının, sömürünün ve savaşın olmadığı bir dünya imkânsız değildir, ancak kaos imparatorluğuna karşı küresel bir sol ve alternatif stratejiye ihtiyaç vardır. Bu nedenle komünal toplumsal yapılanmalar inşa etmek, uluslararası ağlar kurmak ve her türlü baskıya karşı küresel stratejiler geliştirmek üzere harekete geçelim. Özlenen yaşam mucizelerle değil, devrimle olur”

Önder Apo’nun Zürih 1 Mayıs etkinliklerine ana konuşmacı olarak davet edilmesinin amacını ve önemini, etkinlik tertip komitesi üyelerinden Mahir Anur ANF’ye değerlendirdi.

MAHİR ANUR: AMACIMIZ ÖCALAN’IN FİKİRLERİNİ HALKLARLA BULUŞTURMAK

Tarihsel bir sorumluluğun ve devrimci bir bilincin gereği olarak Zürih 1 Mayıs Tertip Komitesi’nin önder Apo’yu, etkinliğe ana konuşmacı olarak davet ettiğini söyleyen Mahir Anur, komitenin özellikle Önder Apo’nun fikirlerinin dünya halklarıyla buluşturmak istediğini kaydetti.

Mahir Anur devamla şunları belirtti: “Ortadoğu’daki savaşların ve baskıların vardığı kritik aşamada, Sayın Abdullah Öcalan’ın devrimci fikriyatının ışığında daha güçlü bir ileri adım atmamız gerektiğine inanıyoruz.

Sayın Öcalan, yalnızca Kürdistan özgürlük mücadelesinin ana direklerinden biri değil, aynı zamanda tüm insanlığın maruz kaldığı zulme karşı direnişin simgesidir. O, demokratik konfederalizm fikriyle, özgürlük, eşitlik ve adalet arayışını birleştirip, halkların ortak mücadelesinin temellerini attı. Avrupa ve dünyanın birçok yerinde de, Sayın Öcalan’ın fikirleri okunmakta, tartışılmakta ve yeni bir demokratik toplumu inşa etme noktasında uygulayıcı bir perspektif olarak benimsenmektedir. Rojava'da gerçekleştirilen devrim, Sayın Öcalan’ın ve Kürt Özgürlük Mücadelesinin savunduğu paradigmasının somut bir tezahürü olarak, tüm dünyaya barış, demokrasi ve kadın özgürlüğünün mümkün olduğunu göstermiştir”.

‘FAŞİZMİN VE SAVAŞIN GÖLGESİNDE ÖNDER APO YOL GÖSTERİYOR’

Bu yılki Zürih 1 Mayıs’ın etkinliklerinin, "Birlikte Savaşa ve Faşizme Karşı" temel şiarıyla gerçekleştirileceğini ifade eden Mahir Anur, “Faşizmin ve savaşın gölgesinde, Abdullah Öcalan’ın özgürlük mücadelesinin en güçlü sesi olmaya kararlıyız. Onun düşünceleri, zalimlere karşı durmak isteyen herkes için umut ve cesaret kaynağıdır. Sayın Abdullah Öcalan, fiziksel olarak tutsak olsa da, fikirleri zincirleri kırarak özgürleşmiş durumdadır. Kürt halkının ve tüm ezilenlerin mücadelesinde, onun liderliği, her türlü sömürü ve adaletsizliğe karşı yükselen bir direniş çağrısıdır. Türk devletinin uyguladığı tecrit, sadece Abdullah Öcalan şahsında değil, tüm insanlığa karşı bir saldırıdır. Bu tecridi kırmak ve onun fikirlerini savunmak, biz devrimcilerin en öncelikli görevidir” diye ekledi.

“Zürih 1 Mayıs’ı, Avrupa ve dünyanın dört bir yanındaki ezilenler için sadece bir kutlama değil, aynı zamanda devrimci birlikteliğimizin ve dayanışmamızın bir simgesidir” diyen Mahir Anur, Önder Apo’nun bu etkinliklere katılımının halkların ortak direniş ruhunun pekişmesi için büyük bir adım olacağını kaydetti.