Rojava Halklar Mahkemesi Türk devletini suçlu buldu

Rojava Halklar Mahkemesi'nin karar duruşmasında, mahkeme heyeti Türk devletinin savaş suçları işlediğini, insanlığa karşı suç işlediğini, işgal ve soykırım saldırıları yaptığını tespit ettiklerini duyurdu.

Belçika'nın başkenti Brüksel'de 5-6 Şubat tarihlerinde Brüksel Özgür Üniversitesi'nde gerçekleştirilen Rojava Halklar Mahkemesi'nin kararı, Avrupa Parlamentosu'nda kamuoyu ile paylaşıldı.

Luxembourg Meydanı'nda bulunan parlamento binasında gerçekleştirilen basın açıklamasına, yargılamayı gerçekleştiren mahkeme heyeti, savcılar, avukatlar, Kürt siyasetçiler ve hak savunucuları katıldı. Bunlar arasında Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Dairesi Eş Başkanı İlham Ehmed de yer aldı. 

Karar duruşması niteliğindeki basın açıklamasında mahkeme heyeti kararı kamuoyuna özetledi.

80 sayfalık kararın 'deliller' bölümünde Kuzey Doğu Suriye'nin haritası ile sivil bölgelere gerçekleştirilen saldırılar, sivillere dönük hedefli saldırılar, işkence, kaçırma, keyfi gözaltılar,  zorla yerinden etme, kültürel ve tarihsel saldırılar yer aldı.

Kararda, saldırganlık suçları, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar, insan hakları ihlalleri ve sorumluluğa dair hukuki analiz de yapıldı. 

Kararda, uluslararası suçlarda cezasızlık, uluslararası toplumun tepkisine dair değerlendirmeler ile birlikte öneriler de yapıldı. 

Mahkeme son olarak, 5-6 Şubat tarihinde gerçekleştirilen duruşmaların programı ile jüri heyeti ve savcılık ekibine dair bilgilendirmede bulundu. 

Mahkemenin kararında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Savunma Bakanı Hulusi Akar, dönemin MİT müsteşarı Hakan Fidan, dönemin Genel Kurmay Başkanı Yaşar Güler, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Ümit Dündar suçlu bulundu.

SALDIRI SUÇLARI

Mahkeme heyetinin kararından bazı bölümler şöyle;

"Heyet, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki Rojava bölgesine yönelik askeri müdahalelerinin, BM Genel Kurulu'nun 3314 sayılı Kararında belirtilen saldırı suçunun unsurlarını taşıdığına karar vermiştir.

Türkiye, 2016'dan itibaren Rojava'ya yönelik üç büyük askeri operasyon düzenlemiş (Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı) ve bu operasyonlar sonucunda Afrin, Tel Abyad, Serekaniye ve El-Bab bölgelerinde uzun süreli işgal durumu oluşturmuştur. Bu askeri eylemler, Suriye'nin egemenlik haklarını ihlal etmiş ve uluslararası barışa tehdit teşkil etmiştir.

SAVAŞ SUÇLARI

Heyet, Türkiye'nin ve Türkiye destekli silahlı grupların Roma Statüsü'nün 8. Maddesinde tanımlanan savaş suçlarını işlediğini tespit etmiştir.

Bu suçlar şunlardır: Hastanelerin, okulların, su altyapısının ve diğer sivil hedeflerin bombalanması.

Kimyasal silah kullanımı: Ekim 2019'da Tel Abyad ve Serekaniye'de beyaz fosfor kullanıldığına dair kanıtlar.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi raporlarına göre Türkiye destekli grupların sivillere yönelik keyfi infazlar gerçekleştirdiği tespit edilmiştir.

İşkence ve kötü muamele: Kaçırma, işkence ve zorla kaybetme vakaları belgelenmiştir.

İNSANLIĞA KARŞI SUÇLAR

Heyet, Türkiye'nin Rojava'da demografik mühendislik uyguladığını ve sistematik insan hakları ihlallerinde bulunduğunu belirlemiştir;

Efrin'in işgali sonrası 200.000'den fazla Kürt, bölgeden zorla çıkarılmıştır. İşgal edilen bölgelerde Kürtlere ait toprak ve mülklerin Türkiye destekli silahlı gruplar tarafından gasp edildiği rapor edilmiştir. Kürt ve Ezidi kültürel ve dini yapılarına yönelik sistematik yıkımlar gerçekleştirilmiştir.

CEZASIZLIK VE ULUSLARARASI HUKUKUN İHLALİ

Heyet, Türkiye'nin işlediği bu suçlarla ilgili uluslararası hukuk mekanizmaları önünde hesap vermediğini ve uluslararası toplumun yetersiz tepki verdiğini vurgulamaktadır. Türkiye, uluslararası mahkemeler önünde hesap vermekten kaçınmak için hukuki engeller oluşturmuştur. Türkiye'deki yargı sistemi, bu suçların faillerini korumakta ve yargılamamaktadır. Uluslararası toplumun, insan hakları ihlallerine yönelik etkili bir yaptırım uygulamadığı gözlemlenmiştir.

MEHKEMENİN TAVSİYELERİ

Rojava Halklar Mahkemesi Daimi Heyeti, şu adımların atılmasını tavsiye etmektedir; Türkiye'nin Rojava'daki işgaline son vermesi ve bölgeden çekilmesi için uluslararası baskının artırılması. Türkiye'nin üst düzey yetkililerinin Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanması için girişimlerde bulunulması. Türkiye'ye yönelik ekonomik ve siyasi yaptırımların artırılması. BM ve AB'nin, Rojava'daki insan hakları ihlallerini bağımsız bir şekilde araştırması ve raporlaması için özel bir komisyon kurulması.

SONUÇ

Bu karar, uluslararası hukukun üstünlüğünü koruma adına bir çağrı niteliğindedir. Türkiye'nin eylemleri, uluslararası barış ve güvenliği tehdit etmekte olup, uluslararası hukukun uygulanmasını sağlamak için derhal adım atılması gerekmektedir."