Rakka yolunda QSD savaşçısıyla bir gün…

Kaç gündür Rakka’yı özgürleştirme hamlesini izliyoruz. Hamle Mayıs ayının 11’inde başlamıştı ve hâlâ devam ediyordu. Biz de bir günümüzü QSD savaşçısıyla geçirmek istedik.

QSD’de yer alan, tabur komutanı olan Zana hevalle karşılaştık. Zana, Bilikê köyünden. Bilikê köyü Kobanê’nin güneyinde kalıyor. Kobanêliler tarafından ‘Şehîtler Köyü’ olarak anılıyor bu köy. Bir köy olmasına ve sadece birkaç haneden oluşmasına rağmen köyün 40 şehidi var. Zana’nın aracına bindik. Bu da Zana’nın bizim sorularımıza cevap vermesi açısından ve aynı zamanda Rakka’yı özgürleştirme operasyonuyla ilgili ondan bilgi almak için iyi bir fırsat oluşturdu. Onun işine engel olmak istemedik. Zana şöyle cevap verdi: “Her zaman şehit düşen arkadaşlarımızı düşünüyoruz. Onlar bu halk ve toprakların özgürleştirilmesini istiyordu ve biz de onların izinden yürüyoruz.”

Henüz yeni özgürleştirilmiş köyleri dolaşıyorduk. Yol kenarında yine göç etmek zorunda kalmış insanlar vardı. Bir yerde yine birkaç aile oturmuştu yol kenarında ve QSD’ye ait güçler de onların yanında durmuştu. Onlara su veriyorlardı. Köylüler Selhebiyê köyündeydi, köy çetelerden yeni özgürleştirilmişti. Köyler DAIŞ çetelerinden temizlendikten sonra, köydeki mayınların durumu ve sivillerin güvenliği sağlandıktan sonra savaşçılar köy sakinlerinin evlerine dönmelerine izni veriyordu. Yaşlı bir amca Zana’ya ne zaman köylerine dönebileceklerini sordu. Zana iki gün sonra ancak dönebileceklerini söyledi; çünkü çeteler ait top ve havanlar köye kadar ulaşabiliyordu. Siviller heyecanla savaşçılara bakıyorlardı. Çetelerin üzerlerinde bıraktıkları korku hala yüzlerinde görülebiliyordu. Kadınlar ağızlarının önündeki peçeleri bazen açıp bazen kaldırıyorlardı, onlar hala şaşkın bir durumdaydılar. Bir kadın ‘’Artık başımızdaki örtüyü kaldırabiliyoruz’’, başka bir kadının sesi, ‘’işte Demokratik Ordu geliyor, El hamdulillah, el hamdulillah’’

Araç yeniden hareket ett. Heval Zana konuşmaya devam ediyordu: ‘’Gücümüz insanlık gücüdür. Biz buraya iktidar olmak için gelmiş bir güç değiliz. Her nerede tutsak bir insan varsa biz onu özgürleştirmeye hazırız. Bizim temel görevimiz de bu’’

Savaşçılardan bahsederken “Arkadaşlarımız” diyen Zana, “Arkadaşlarımız çocuk, yaşlı, kadınlarla karşılaştıklarında durup yemeklerini ve sularını onlarla paylaşıyorlar. Çünkü biz bu halk için savaşıyoruz. Ve eğer biz onlarla bir olmazsak bu özgürleştirmenin hiçbir anlamı kalmaz” diye konuşmasını sürdürdü.

Bu kez, yönümüz Kedêra köyü ve Azadiyê barajının topraklarıydı. Savaşçılar hafta içinde bir akşam üzeri etrafı sarmışlardı ve kendi güvenlik noktalarını oluşturmuşlardı. Uzaktan, bu güç sadece bir savaş gücü olarak görülebiliyordu, ama gerçekte öyle değildi, kimse savaşı sevmiyor ve savaşa aşık olmadıklarını belirtiyorlardı. Savaşçılar, bu halkı savunmak için savaşmak zorunda olduklarını söylüyorlardı. Diğer bir taraftan da savaşçılar sohbet edip, şakalaşıp gülüşüyorlardı. Başlarına gelmiş komik olayları anlatıyorlardı birbirlerine.

Yolculuğun sonuna gelmeden önce Zana heval Rakka’ya ne zaman ulaşacaklarını şöyle ifade etti: ‘’En nihayetinde Raka’ya varacağız ve orayı çetelerden temizleyeceğiz. Çünkü özgürleştireceğimizi söyledik ve özgürleştireceğiz.’’