STÖ'ler cezaevlerindeki işkenceye karşı buluştu

İnsan Hakları Haftası kapsamında buluşan sivil toplum örgütleri, cezaevlerindeki işkenceleri protesto etti, hasta tutsakların hemen bırakılmasını istedi.

İnsan Hakları Haftası kapsamında İnsan Hakları Derneği (İHD), Amed Barosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği( ÖHD), Rosa Kadın Derneği, Tevgera Jinen Azad (TJA), Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED), Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği’nin (MED-DER), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ile çok sayıda sivil toplum ve meslek örgütü, cezaevlerindeki işkencelere karşı Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Kurumlar adına ortak açıklamayı MED-DER Eşbaşkanı Rıfat Roni okudu.

HASTA TUTSAKLAR

Hasta tutsakların, Türkiye’nin ceza infaz sistemi içerisinde en yakıcı ve önemli sorunlardan birini oluşturduğunu belirten Roni, “Türkiye hapishanelerinde sağlığa erişim hakkının engellenmesi, kelepçeli muayene dayatması, revire geç çıkarılma, hastane sevklerinin geç yapılması ya da yapılmaması, hapishanede çalışan sağlık personel sayılarının yetersiz olması sağlık problemi olan tutukluların durumunu kötüleştirebilmekte ve yaşam hakkı ihlaline yol açabilmektedir. Türkiye gündemini uzun zamandır meşgul eden ve bir türlü çözülemeyen hasta mahpusların sağlık hakkına erişim hakkı, tahliye edilmeme sorunu ve hapishanelerde son dönemlerde yaşanan can kayıpları ile kendini daha görünür kılmıştır. 2022 yılı içerisinde, aralarında hasta mahpusların bulunduğu asgari 50 kişi hapishanelerde yaşamını yitirmiş, iki hasta mahpus tahliye edilmesinden kısa bir süre sonra hayatını kaybetmiştir” hatırlatmasında bulundu.

'HEMEN BIRAKILMALILAR'

Roni, tutsakların Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan taraflı raporları nedeniyle hastalıklarının ilerlediğini sözlerine ekleyerek, şunları söyledi: “Mahpusların sağlık hakkı kapsamında; halen cezaevlerinde bulunan ağır hasta mahpusların tümü tam teşekkülü herhangi bir hastane raporuna istinaden derhâl salıverilmeli, tedavileri ailelerinin yanında sürdürülmeli ve sağlık sigortası devlet tarafından karşılanmalıdır. Adli Tıp Kurumu sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi raporlarında son ve tek merci olmaktan çıkarılmalıdır. Sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi kararlarında cumhuriyet savcılarının ve kolluk güçlerinin takdir yetkisi kaldırılmalı, hastanelerin verdiği raporlar esas alınarak cezaların infazları ertelenmelidir. Hasta mahpusların infaz ertelemesi önündeki ‘toplum güvenliği bakımından tehlike’ kriteri kanundan çıkarılmalıdır.”

'AİLELERİNDEN UZAK YERLERE GÖNDERİLİYORLAR'

Hasta tutsakların ailelerinden uzak cezaevlerine nakledilmesinin durdurulmasını isteyen Roni, “Mahpusların aile ve üçüncü kişilerle görüş hakkının kullanılmaması sonucunu ortaya çıkaracak şekilde, ailenin bulunduğu yerden nispeten uzak mesafedeki kentlerde bulunan cezaevlerine nakil süreçlerinin yaşandığı gözlenmektedir. Mahpusların aile yakınları tarafından ziyaret edilebilmesini kolaylaştırmak için durumuna uygun ve kapasitesi müsait olan ailesinin ikamet ettiği veya yakın illerdeki infaz kurumlarından birine nakledilerek mağduriyetinin giderilmesi gerekir. Ceza infaz kurumlarında bulunan birçok hükümlünün infazı yanmakta ve tahliye olması gerekirken engellenmektedir. Ceza İnfaz Kanunda, koşullu salıverilmeden faydalanmak için mahpusun kurumdaki infaz süresini iyi halli olarak geçirmesi gerektiği belirtilmiştir” diye konuştu.

Tutsakların acil tahliye edilmesi için gerekli işlemlerin yapılmasının önemini vurgulayan Roni, "Hukuki güvenlik hakkını ihlal edici bir şekilde, subjektif değerlendirmelerin ve keyfi idari süreçlerin işletilmesi ile birlikte, şartlı tahliye taleplerinin sıklıkla reddedildiği gözlenmektedir. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını doğrudan etkileyen ‘iyi hal’ kavramı bu haliyle cezaevi yetkililerinin keyfi kararlarına bırakılmıştır. Şartlı tahliye hakları hukuk dışı yaklaşım ve kararlarla engellenen, tutukluların acil tahliye edilmeleri için gerekli işlemler yapılmalıdır" dedi.