Avesta: Mutlaka ama mutlaka katillerden hesap soracağız!

Paris'teki katliamın emrini diktatör Erdoğan ve Bahçeli'nin verdiğini, talimatı da Hakan Fidan ve ekibinin uyguladığını söyleyen KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Sozdar Avesta, mutlaka ama mutlaka katillerden hesap soracaklarını belirtti.

KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Sozdar Avesta, 23 Aralık Paris Katliamı’na dönük ANF'ye konuştu.

KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Sozdar Avesta şu hususlara dikkat çekti:

“23 Aralık’ta Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’nde, 2. kez 9 Ocak 2013 yılında yapıldığı gibi yeni bir katliam gerçekleştirildiğini öğrendik. Bu alçak, korkakça ve ahlaksızca saldırıda Kurdistan Kadın Özgürlük Mücadelesi’nin öncülerinden yoldaşımız Evîn, Kurdistan halkının sesi Mîr Perwer ve onurlu yurtsever Mam Abdurrahman Kızıl şehit düştüler. Kurdistan halkının bu üç kahraman ve yurtsever şehidimiz ve 9 Ocak 2013 Paris şehitleri Sakine, Ronahî ve Fîdan yoldaşlar şahsında tüm Kurdistan Özgürlük Mücadelesi şehitlerini saygı ve minnetle anıyor, anıları karşısında saygıyla eğiliyorum.

TALİMATI VEREN FAŞİST ŞEF ERDOĞAN VE BAHÇELİ’DİR

Kurdistan halkı, Kurdistan Kadın Hareketi ve genel Özgürlük Hareketi adına büyük bir nefret, kin ve öfke ile bu ahlaksızca katliamı kınıyorum. Herkes iyi bilmelidir ki, ne bu son katliam, ne 9 Ocak’ta gerçekleşen katliam, ne Sevê’lerin şahsında Silopî’de gerçekleşen katliam, ne Deniz Poyraz’ın katledildiği İzmir katliamı, ne de Nagihan Akarsal’in katledildiği Süleymaniye saldırısı cevapsız, intikamı alınmadan yanlarına kalmayacak ve mutlaka ama mutlaka katillerden, bunları yapanlardan hesap sorulacaktır. Bu talimatı verenin faşist şef, diktatör Erdoğan ve Bahçeli olduğunu, bu talimatları uygulayanların ise MİT, Hakan Fidan ve ekibi olduğunu çok iyi biliyoruz. 9 Ocak’ta Heval Sakine, Rohanî ve Fîdan’ı katledenler de, Heval Nagihan Akarsel’i katledenler de, Deniz Poyraz ve diğer tüm arkadaşları katledenler de onlardı. Bütün bu katliamlar MİT’in eliyle gerçekleştirildi. Bugün görüyoruz ki MİT Paris’te cepheler oluşturmuş. Bunlar devlet içerisinde örgütlenen gizli Gladio’lardır.

NE FRANSA NE DE AB BU KATLİAMDAN KENDİSİNİ AKLAYAMAZ

Ne Fransa devleti ne de Avrupa Birliği, gerçekleşen katliam karşısında kendilerini aklayamaz, temiz gösteremez ve suçsuzum diyemez. Fransa devleti ve Avrupa Birliği  bu katliamdan sorumludur. Özellikle de Fransa devleti sorumludur. Çünkü 9 Ocak katliamında işgalci, faşist Türk devleti ve Erdoğan’ın tetikçisi Ömer Güney’i, yurtsever Kürt halkı yakalayıp Fransa adaletine teslim etti ve katliam üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen dosya açıklığa kavuşturulmadı. Ömer Güney konuşmasın ve devletin yürüttüğü derin, gizli faaliyetler ortaya çıkmasın diye hapishanede öldürüldü ki ölüm nedeni bile hala şüphelidir ve bu şekilde dosya kapatıldı. Bir kez daha 23 Aralık’ta 30 yılı aşkın süredir Kürt kültür ve dili için faaliyet yürüten Kürt Kültür ve Sanat Merkezi’nde katliam yapıldı. Nasıl oluyor ki 9 Ocak katliamından sonuç çıkarılmıyor, tedbir alınmıyor ve Kürt halkı saldırılar ile yüz yüze bırakılıyor? Bu da ispatlıyor ki, Avrupa ülkelerinin Türk devletine verdiği tavizle uluslararası komplo konseptinin önünü açıyor ve uluslararası komplo konseptine arka çıkıyor.

NATO ZİRVESİNDE ALINAN KARARLAR BU ŞEKİLDE DEVREYE KONUYOR

Uluslararası komplo yeni bir aşamaya evrilmiştir. Kurdistan halkına dönük tüm şiddetiyle soykırım gerçekleştiriyor. Bunu izleyen sadece izleme ile de sınırlı kalmayan arka çıkan Avrupa Birliği, ABD ve uluslararası komploda yerini alan tüm güçler bir kez daha sahnede rol almak istiyor. Bu zihniyeti elbette iyi tanıyoruz. PKK’yi terör listesine koyan Avrupalı ülkelerin olduğunu iyi biliyoruz. Bu güçler, PKK ne zaman sorunları diyalog ile çözmek istedi, Rêber Apo öncülüğünde Ortadoğu’da özgürlüğün sağlanmasını istedi sahneye çıktı ve PKK’yi terör listesine aldı. Kendi aralarında iş bölümü yapıyorlar. İsveç, Kürt yurtseverlerini Türk devletine teslim ediyor. Almanya, öncü yurtseverleri ve Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’nin öncülerini zindanlara atıyor. Fransa’da da vahşi bir şekilde bu iki katliam gerçekleşiyor.

HEVAL EVÎN BİLİNÇLİ HEDEF ALINDI

Bu devletler sorumludur. NATO zirvesinde alınan kararlar bu şekilde devreye koyuluyor. Kurdistan Özgürlük Hareketi özellikle de Kurdistan Kadın Özgürlük Hareketi öncüsü olan 30 yılı aşkın bir süredir aralıksız bir şekilde tüm alanlarda ve çalışmalarda yer alan Heval Evîn bilinçli bir şekilde seçildi ve hedef alındı. Katilin aklının başında olmadığı, faşist ve hapishaneden yeni salınan sabıkalı biri olduğu söylentileri ile olayın üstü örtülmek isteniyor. Ömer Güney için de bunlar söylendi. Süleymaniye’de Heval Nagihan Akarsel’i şehit düşüren kişi yakalandı fakat ne söyledi, akıbeti nedir hala bilmiyoruz. Konu özgür Kürt olunca herkes üç maymunu oynuyor. Heval Evîn, öncülüğü, mücadeleci ruhu, Apocu bilinciyle, özgür yaşam felsefesi ile mücadele etti ve bu mücadeleyi günümüze taşırdı. Artık bu şekilde, Kurdistan Kadın Özgürlük Hareketi’ne dönük komplo yürütülüyor. Bu mücadeleye kadınların öncülük yaptığının farkındalar ve bu nedenle hedef alıyorlar. Bu artık bellidir. Bu komplonun startı ise 9 Ocak’ta Paris’te verildi. Partimizin öncü ve kurucularından olan Heval Sakine Cansız hedef alındığında, başınızı kaldırmanıza izin vermeyeceğiz mesajı verildi. Ama herkes de bu 10 yıllık zaman zarfında Sakinelerin tarzı ile, gençlik ruhu olan Ronahilerle, mücadeleci ve onurlu duruş sergileyen Fîdanlar şahsında Kürt Kadın Mücadelesi tüm kıtalarda ses verdi ve kadınlar ile birlik oluşturuldu. Kadınların bu onursal ve direniş çıkışının önünü alamazlar, bu yöntemler nafiledir. Rojhilatê Kurdistan ve İran’da 4 buçuk aydır “Jin, Jiyan, Azadî” sloganı eşliğinde, Kadın Devrimi ile topluma öncülük yapılıyor. Bundan korkuyorlar. Büyük devrim olan Kadın Devrimi’nde korkuyorlar. Kadın fikrini, kadın özgürlüğünü esas alan Jineoloji’den korkuyorlar. Bunun için, bilgili, mücadeleci kadınları doğrudan hedef alıyorlar. Biz şehitlerle büyüyen bir hareketiz. Partimiz, şehitler partisidir. Rêber Apo öncülüğünde aralıksız 50 yıldır özgürlük için mücadele yürütüyoruz. Kim bu mücadelenin önünü alabilir? Ne katiller, ne tetikçiler bunun önünü alamaz. Artık ok yaydan çıktı. Artık kadın özgürlüğün tadına vardı ve fikir ve felsefe, parti, ordu sahibidir. Bu vahşi, katil güçler Medya Savunma Alanları’nda 9 aydır sonuç alamıyor ve bu yöntemlere başvuruyor. Zap, Avaşîn ve Metîna’da yenildiler. Sistemleri tarumar oldu. Burada sonuç alamayacaklarını fark edince Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi’ne yöneldiler. Burada da sonuç alamadılar ve bu katlliamcı yöntemlere başvurdular.

SALDIRILARIN ESAS MERKEZİ RÊBER APO VE İMRALI'DIR

2023 yılında yürütülecek mücadele şimdiden belli. İmralı’da uygulanan tecridin ağırlaştırılması ile İmralı ile bir sonuca varmak istiyorlar. Saldırıların esas merkezi Rêber Apo ve İmralı’ya dönüktür. Rêber Apo, Türk devleti elinde olan bir tutsak değildir. Bu komplocu güçler Rêber Apo’yu Türk devletine teslim etti. Eğer şimdi İmralı adasından ne olup bittiğini bilmiyorsak bunun sorumlusu uluslararası komplocu güçlerdir. Bunu da sözde işkence ve hukuksuzluğun önünü almak için kurulan CPT adı altında tecridi meşrulaştırmak istiyorlar. Bir kez daha gündemimizi saptırmaya çalışıyorlar. İmralı’da uygulanan tecridin hesabını onlardan sormamamız için her gün yeni bir gündem yaratmaya çalışıyorlar, her gün öncü militanları katlederek göz korkutmak istiyorlar. Asla boyun eğmeyeceğiz. Halkımız yurtsever, ulusal bir tavırla direnişçi bir refleksle sokaklara akın etti. Paris’in tüm sokaklarını direniş alanı yaptılar. Halkımızı selamlıyorum. Sadece Paris ve Avrupa’da yaşayan halkımız değil, Kurdistan’ın 4 parçası ve yurtdışındaki halkımız Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğü sağlanmayana kadar mücadeleye ara vermemeli, aralıksız mücadele etmeli. Sonuç almak, Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğü ile mümkündür. Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğü sağlanmadığı sürece Kurdistan halkının haklarını elde edemeyiz, kadın özgürlüğü de bir sonuca varamaz. Kadın öncülüğünde, Rêber Apo’nun çizgisininde bu mücadele daha da yükseltilmeli. Halkımızın acısı sadece Paris’teki katliamla başlayan bir acı değildir. Halkımız 50 yıldır bu acıların yükü altında yaşıyor. Halkımız binlerce yıl kendi tarihinden mahrum bırakıldı. Konu Kürt halkı olunca her şey meşrulaştırılıyor. Kürt halkı artık bilinen eski Kürt halkı değildir. Kurdistanlı kadınlar artık bilinçlendi, bilgi sahibiler. Özgür kadın fikri ve felsefesini dünya kadınları da kucakladı. Bundan korkuyorlar. Bu büyük iradeden korkuyorlar. Kadının gücünden korkuyorlar. Özgür kadının öfkesi, ataerkil zihniyetini yerle bir edeceğini bilmeliler. Mücadele dalgasının önüne geçemeyecekler.

EVÎN YOLDAŞLARIN İZİNDE ZAFERE YÜRÜYECEĞİZ

9 Ocak’ta Sakine, Fidan ve Leylalar şahsında nasıl ki kadınlara karşı katliamlar gerçekleştirdilerse artık her kıtada gerçekleştiriyorlar. Nagîhan ve Evîn yoldaşların izinde zafere yürüyeceğiz. Bunun için tüm halkımıza, kadınlara, şehit ailelerine, özellikle de son şehitlerimizin ailelerine söz veriyoruz. Son 3 şehidimiz Heval Evîn, Mir Perwer ve Mam Abdurrahman’ın ailesine, Kurdistan halklarına, Evînlerin tüm yoldaşlarına ve Önder Apo’ya başsağlığı diliyorum.

Herkes bunu iyi bilsin ki Evîn gibi militanlar oldukça bu hareketin sadıkları özgürlük aşkıyla, özgür kadın iradesiyle, alçak gönüllülük ve emekle gecesi gündüzüyle mücadele yürütür. Evîn yoldaş, bir katliamı protesto etmek için hazırlık yapmaya gitmişti. Bir katliam sonucu şehit edildi. Herkes bunu iyi bilmelidir ki, kimse bu büyük irade ve başkaldırının önünü alamaz. Biz, kadın özgürlük devrimi çağındayız. 21 yüzyıl, kadın özgürlük devrimi yüzyılıdır. Bu yol, yöntem ve ahlaksızlıkla bunun önüne geçemezler. Bunun için de tüm kadınlara, genç kadınlara ve Kurdistani gençliğe çağrı yapıyorum. Halkımız gençlik öncülüğünde kendi savunmasını kendisi yapmalıdır. Öz savunma ve Devrimci Halk Savaşı artık toplumsallaştırılmalıdır. Halkımız nerede olursa olsun savunmasını başkasına bırakmamalıdır. Tüm kurumlarını koruyabilmelidir. Kişisel savunmasını yapmalıdır. Faşist cani düşmana karşı her alanda gerilla tarzıyla tedbir sahibi olmalıdır.

Yine halkımızın tüm dostlarına, enternasyonalistlere, özgürlük yolundaki kadınlar, demokratik kişiler, sanatçılar, aydınlar, çevreciler, bu sisteme karşı güçler mücadelelerini Kurdistan Özgürlük Mücadelesi'yle birleştirmelidir. Kendilerini burada netleştirmeliler. Kurdistan halkları tüm insanlık için direniyor. Özgürlük savaşçıları tüm insanlığın onurunu koruyor. Önder Apo, fikir felsefesi ve paradigmasıyla tüm insanlık için aydınlıktır, toplumun özgürlük çizgisidir. Önder Apo’ya sahip çıkma, fiziki özgürlüğünü isteme kendine insanım ve demokratım diyen herkesin görevidir. Utangaç bir şekilde tutum sergilemek artık yeterli değil.

FRANSA VE AB İKİ YÜZLÜ SİYASETTEN VAZGEÇİN

Bu münasebetle bir kez daha başta Fransa olmak üzere Avrupa Birliği’ne çağrıda bulunuyorum. Bu iki yüzlü siyasetten vazgeçin. Kürt’leri iyi kötü olarak ayırmaktan vazgeçin. Kürtlerin parçalanması bugün Kürt düşmanlarının bu kadar azgınlaşarak sonuç almasına neden oluyor. Bu ikiyüzlülük var oldukça Kurdistan halklarının özgürleşmesine izin vermiyorlar. Bunu bilinçli yapıyorlar. Bundan vazgeçmeliler. Eğer bölgede huzurun oluşmasını istiyorlarsa o zaman destek veremezlerse bile önümüzde engel olmasınlar. Yoksa hukuk ve adaletten bahsetmesinler. Hepsi yalandır.

HALKIMIZ 2023'TE ÖNDER APO'NUN FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN ALANLARDA OLACAK

Kurdistan halkının özgürlük mücadelesi her insanın yüzündeki peçeyi ortaya çıkardı. Her şeyi netleştirdi. Sözde insan hakları örgütlerinin nasıl şahsi kurumlar olduğunu gösterdi. Bu vesileyle halkımız Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü ve ne yaşandığını bilmediğimiz bu süreçte Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü sağlama esasıyla 2023 yılında da tüm alanlarda olacak.

Nasıl 2013 yılında diz çöktürme konseptini devreye koyarak bize diz çöktürmek istedilerse ve bu konsept nasıl bugüne kadar devam ediyor ve sonuç almıyorsa bir kez daha bu yöntemle sonuca gitmek istiyorlar. Bu 10 yıl içerisinde yapılan büyük direnişi bugünden itibaren daha da genişletip daha da anlamlaştırıp daha fazla örgütlülüğünü kurup Önder Apo ve şehitler yolunda mücadeleyi büyütme bizi yegâne sonuca götürür.

Bunun için bir kez daha Kurdistan kadın hareketinin öncüsü Sara yoldaş, Evîn yoldaş, Kurdistan halkının direniş çığlığı ve sesi sadık sanatçı Mir Perwer, bu devrimde bir derwiş olarak halkına hizmet etmiş onurlu yurtsever Mam Abdurrahman Kızıl’ı bir kez daha saygıyla anıyorum. Bu şehitler şahsında tüm Kurdistan şehitlerine sözümüz odur ki, Kurdistan kadın hareketi ve Apocu hareket olarak mutlaka bunun hesabını soracağız.  ‘Jin, Jîyan, Azadî’ şiarıyla özgürlük mücadelesini zafere taşıyacağız. Ve sonucunu tüm insanlık ve kadınlara atfedeceğiz. Zafer mutlaka Önder Apo ve kadın öncülüğünde Kurdistan halkının olacaktır."