Türk devleti işgal planlarını hayata geçirmek için her yolu deniyor

İşgal planlarını hayata geçirebilmek için her türlü yolu deneyen Türk devleti, özellikle Başûr’da gerçekleştirdiği saldırılarla bunu hayata geçirmek istiyor. Türk devleti, bölgeyi siyasi, askeri ve ekonomik anlamda daha fazla krizin için itme arayışında.

Türk devletinin Kurdistan Özgürlük mücadelesine karşı yürüttüğü savaş, Kurdistan’ın her yerinde farklı boyutları ile devam ediyor. İşgal planlarını hayata geçirebilmek için her türlü yolu deneyen Türk devleti, özellikle Başûrê Kurdistan’da gerçekleştirdiği saldırılarla bunu hayata geçirmek istiyor. Bu kapsamda Başûrê Kurdistan’ın kimi bölgelerini silahlı insansız hava araçlarıyla (SİHA) bombalarken, bölgenin önemli kentlerinden biri olan Silêmanî’de ise gerçekleştirdiği suikastlarla ön plana çıkıyor.

Kilit kentlerinden biri olan Silêmanî’de Türk devletinin ne yapmak istediği, artan bu saldırıların amacının ne olduğu ve perde arkasında nelerin yaşandığı, son saldırılarla tekrar gündeme geldi.

29 Şubat’ta Abdulkadir Sabri Toprak’ın Silêmanî kent merkezinde uğradığı silahlı saldırı ve 1 Mart’ta Germiyan bölgesine bağlı Kelar ilçesinde SİHA ile gerçekleştirilen bombalama ile gözler tekrar Silêmanî’ye çevrildi.

BUGÜNE KADAR 11 KİŞİ KATLEDİLDİ

Başûrê Kurdistan’da Silêmanî başta olmak üzere Kürt devrimci, aktivist, akademisyen, aydın ve yurttaşlarına dönük yapılan suikast saldırılarında bugüne kadar 11 kişi katledildi. Özellikle 2021’de bu yönteme başvuran Türk devleti, Başûrê Kurdistan’da Kurdistan Özgürlük Mücadelesine karşı yeni bir üslenme alanı kurmaya çalışıyor. YNK’nin denetiminde bulunan Silêmanî’yi savaş alanı haline getirmek isteyen Türk devleti, burada Kürtlerin kazanımlarını ellerinden alabilecek planlara gitmeyi de hedefliyor. Ulusal tavrın güçlü olduğu Silêmanî’de Kurdistan Özgürlük Mücadelesinin etkilerini kırmaya çalışan Türk devleti, yaptıkları ile bölgeyi siyasi, askeri ve ekonomik anlamda daha fazla bir krizin içine itme arayışında.

SORAN HALKI VE YNK TEHDİT EDİLMİŞTİ

Daha önce de Silêmanî halkı ve YNK hedef alınırken, Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 16 Ocak’ta Türk meclisinde bölgede uyguladıkları işgal politikaları hakkında bilgilendirmelerde bulunduğu sırada, AKP’li Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise15 Şubat’ta Mısır ziyareti dönüşünde yaptığı açıklamalarla en üst perdeden YNK’yi tehdit etmişti. Bölgeye yönelik ambargo ve yaptırımlar da bu planın söz konusu yerlerde hayat bulması için gerçekleştiriliyor. Yine YNK ile diplomatik ilişkilerini de askıya alan Türk devleti, bu uygulamalarla nasıl Hewlêr ve Duhok’u Ortadoğu’daki politikaları için defacto olarak uygulama merkezlerden biri haline getirmişse, şimdi de Silêmanî başta olmak üzere Soran bölgesini bu şekilde kullanmak istiyor.

TEMEL HEDEF YNK

Bu kapsamda Silêmanî’nin Kelar ilçesinde yapılan SİHA saldırısı ile ilk kez bölgede bir ev hedef alınırken, Silêmanî kent merkezinde ise silahlı suikast saldırısı yapıldı. Türk devletinin saldırı girişimlerini arttırması da beklenirken, temel mesajın ise YNK’ye verilerek, YNK’nin Kurdistan Özgürlük Mücadelesine karşı KDP gibi adım atması amaçlanıyor.

Bugüne kadar Silêmanî ve çevresinde Türk devleti tarafından katledilenlerin hikayesi ise var olan tabloya bir kez daha açıklık getiriyor. MİT tarafından hedef alınan kişilerin hepsi Türk devletinin baskıları sonucu Kuzey Kurdistan’dan Başûrê Kurdistan’a gelenlerden oluşuyor. Baskı, zulüm ve işkence rejiminden kaynaklı siyaset alanı bulamayan yurttaşlar Başûrê Kurdistan’a siyaset yapabilmek için gelirken, burada saldırıların hedefi olup katlediliyor. Silêmanî’de geliştirilen bu tür politikalarla YNK’yi teslim almak isteyen Türk devleti, KDP ile geliştirdiği politikalar gibi Başûrê Kurdistan’ın tümünde “ihanet çizgisini” hakim kılmayı amaçlıyor.

TÜRK DEVLETİ İÇİN RAPERÎN’DEN SONRASI HATA

Türk devletinin sadece YNK’yi teslim alarak durması beklenmezken, uzun vadeli planlarında ise Başûrê Kurdistan’ın tüm kazanımlarını elinden alma temelinde şekilleniyor. 20 yıldır KDP’nin içte ve dışta yürüttüğü politikalar Başûrê Kurdistan halkının kazanımlarını her geçen gün darbelerken, YNK’nin de güçsüzleştirilmesi ve Türk devletinin işgal politikalarını onaylaması Başûrê Kurdistan’ın sisteminin tamamen ortadan kaldırılmasına yol açacaktır. Nitekim Türk devleti yetkilileri her oturumda Başûrê Kurdistan halkının 5 Mart 1991’de Saddam Hüseyin rejimine karşı başlattığı “Raperîn/Ayaklanma” ve sonrasında elde ettiği kazanımları kendileri açısından bir hata olduğunu ifade ederek, bunu düzeltme arayışında olacaklarını tekrarlıyor. Raperîn’in 33 yılında halen bu planlar devrede olurken, bu da Başûrê Kurdistan topraklarınını tamamen işgal edilip sistemlerinin yok edilmesi anlamına geliyor.

ULUSAL DURUŞ 100 YIL ÖNCEKİYLE AYNI

Türk devletinin boyun eğdirme siyasetine karşı tepkisini en üst düzeyde gösteren Silêmanî halkı ise 100 yıl önce İngiliz işgaline karşı nasıl bir savaş verdiyse bugün de aynı birliktelikle Türk devletinin işgaline karşı bir tutum içinde. Bu duruş, ulusal bir tavır şeklinde Soran halkı genelinde geliştirilirken halk, ödenen bedellere rağmen bu tutumundan taviz vermiyor. Halkın bu tutumu YNK’yi de bu çizgiye zorlarken, aynı zamanda Mam Celal’in işgale ve teslimiyete karşı geliştirdiği duruş olarak da okunuyor.

YNK’NİN DURUŞUNU SÜRDÜRMESİ PRESTİJİNİ YÜKSELTİYOR

Aksi bir durumun hem sahada hem de halk arasında bir emaresi bulunmazken, YNK’nin bu şekilde tutumunu sürdürmesi sadece Silêmanî’de değil Başûrê Kurdistan genelinde siyasi ve politik olarak prestijini yükseltiyor. Bu durum ise gelecekte Başûrê Kurdistan’da yapılacak seçimlerde YNK’nin büyük bir başarı elde edeceği yorumlarına neden oluyor.