'Sîser sabahları gelip adeta rojbaş çekiyor’

Ne ilginçtir ki, en asi, en hırçın hayvanlar bile gerillaların yanında uysallaşıyor. Bunlardan biri de Sîser isimli ceylan. O gerillaların ilgi odağı haline gelmiş herkes tarafından seviliyor ve tanınıyor.

Ne ilginçtir ki, en asi, en hırçın hayvanlar bile gerillaların yanında uysallaşıyor. Burada devreye giren bir gizem var sanki. Ya da gerillanın doğaya olan sevgisini, doğadaki her varlık ile bütünlüklerini, doğayla olan dostluklarına tanıktırlar kim bilir. Bunlardan biri de Sîser isimli ceylan. O gerillaların ilgi odağı haline gelmiş herkes tarafından seviliyor ve tanınıyor.

Merak ediyoruz ve biz de ziyarete gidiyoruz. Hep gerillaların yanında. Bir an olsun onlardan ayrılmıyor az bir şey uzaklaştıklarında artlarından gidiyor, ya da ağlar gibi yapıp, farklı bir havaya bürünüyor. Onların dizlerinin diplerinde uyuyor. Her gerillanın yanına gidiyor ama özelde ona ilk baştan beri bakan HPG gerillası Rûgeş Azad’tan ayrılmıyor. O Sîser diye bağırdığında neredeyse koşup onun yanına gidiyor. Gerilla Rûgeş, onu biberonla beslemiş, beslemeye devam da ediyor.

Birlikte bahçeye giriyoruz.

Gerilla Rûgeş, Sîser'in kardeşinin de başka bir arkadaşlarında olduğunu söylüyor. Onun daha güzel olduğunu, ama Siser'in de evin çirkini ama en sempatiği olduğunun örneğini veriyor. Aralarında ilginç bir bağ oluşmuş. Gerilla Rûgeş Sîser'i şu sözlerle anlatıyor.

“Uzun yıllardır gerilla Kürdistan dağlarında adeta doğadan bir parça haline gelmiş. Bunun içinde doğanın tüm renkleri, gerilla yaşamı içerisinde yerini alıyor. En asi hayvanlar dahi gerilla kamplarına geliyor, gerillalardan kaçmıyorlar. Sîser de buna örnektir. Köylüler bilerek ya da bilmeyerek annesini vurmuştu. Sîser ve kardeşini de arkadaşlara teslim etmişlerdi. Sîser yaralıydı ve çok küçüktü. Ona baktık yaralarını iyileştirdik. Köylü elbisesi giyen birini gördüğünde bir gerilla yaklaşmayana kadar o yakınlaşmıyor. Ama üzerinde gerilla kıyafeti olan herkesin yanına gidiyor. Sîser'e bakmadan önce bir Ceylan'ın insanların arkasından ağlayacağını ya da bakan kişiyi bir süre görmediğinde kendisine zarar vereceğini söyleselerdi inanmazdım. Mesela birkaç gün yoktuk geldiğimizde kendisine zarar verdiğini gördük. Ya da ağlıyor böylesi durumlarda. İnsana bağlanıyor. Bu özellikleri çok dikkatimi çekmişti. Gündüzleri neredeysek o da yanımızda geceleri de en yükseğe çıkıyor. Güneş doğmadan öncede gelip adeta arkadaşlara rojbaş çekiyor, uyandırıyor. Yaşamımız da renktir, hep arkadaşların yanında oturuyor, hareketlendiklerinde ise o da arkalarından gidiyor. Mesela ona kızdığında küsüyor. Senden uzaklaşıp diğer arkadaşların yanına gidiyor. Yapmaması gereken bir şey yaptığında buna karşılık kızdığın zaman anlıyor. Bu seferde o gelip şirinlik yapıyor. Yanımızda bir de Van kedisi var onunla da arkadaş olmuşlar. Her ikisi de renk katıyor yaşamımıza."

Sîser’in kardeşini bulup, onun da hikayesini sizinle paylaşacağız…