KCK Madımak katliamında hayatını yitirenleri andı

KCK Halklar Ve İnançlar Komitesi, Madımak Katliamı’nın yıldönümü dolayısıyla yayınladığı mesajda, hayatını kaybeden aydınları andı.

KCK Halklar ve İnançlar Komitesi, “Bugünkü anmaya çok sayıda Alevi ve demokrasi bileşeninden temsilcilerin kitlesel katılması demokratik gelecek için önemli bir kazanım olmuştur” dedi.

Komitenin açıklaması şöyle:

“26 yıl önce bugün Sivas Madımak otelinde devlet destekli ve yönlendirmesindeki gerici güçlerin saldırısı sonucunda Pîr Sultan Abdal Kültür Şenliklerine katılmaya giden Alevi ve Aleviliğe gönül vermiş 33 can yakılarak katledildi. Otelde çalışan iki çalışanın da yaşamını yitirmesiyle şehit sayısı 35 oldu. Bu gün vesilesiyle bir kez daha Türkiye ve Kürdistan’daki tüm devrim ve demokrasi şehitlerini anıyoruz. Anılarının Kürdistan özgürlük mücadelesinde yaşatıldığını, zafere kadar inandıkları değerlerin direnişini sürdüreceğimizi belirtiyor, kendilerine verdiğimiz sözü yineliyoruz.

Türk iktidar ve devlet tarihinin Ortadoğu geleneğinde peydahlanmış Selçuklulardan Osmanlıya, Osmanlıdan Türkiye cumhuriyetine kadar her dönem Alevi inancına sahip topluluklar baskı, şiddet ve katliamlara maruz kalmıştır. Türkiye cumhuriyeti döneminde Alevilik bir inanç olarak sadece baskı, şiddet ve katliamlarla sindirilip yok edilmeye çalışılmamış, inkar edilerek yok da sayılmıştır. Böylece Türkiye cumhuriyeti döneminde Aleviler katledildiklerinde bu katliamlar kabul edilmemiş, vicdanları rahatlatacak adli soruşturmalara dahi tabi tutulmamış tam tersine katledildikleri halde suçlu görülmüştür. 2 Temmuz katliamı yaşandığında dönemin özel savaş şefi olan başbakan Çiler, saldırganları kastederek ‘çok şükür yurttaşlarımıza bir şey olmadı’ diyerek inkarcı ve katliamcı devlet aklının Alevilere nasıl baktığını bir kez daha dile getirmişti.

Cumhuriyet Türkiye'si kendisini laik kimlik adı altında Alevilere tanıtarak Alevilerin savunucusu olduğunu ve Alevi katliamlarının kendi bilgisi ve politik hesapları dışındaki olaylar olduğunu göstermeye çalışmıştır. Çorum, Maraş ve Gazi mahallesi katliamlarında da gördüğümüz bu devlet aklının Sivas katliamına da yaklaşımı böyle olmuştur. kim tarafından neden yapıldığı çok açık olan Sivas katliamı katileri bir türlü adalet önüne çıkarılmamış, hep yaşandığı gibi adalet yerini bulmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti devleti halkların ve inançların kimliklerinin inkar üzerine kurulmuştur. Devletin değişmemiş bu temel politikası, bugün AKP MHP birliği ile tam bir soykırım rejimine, tekçi faşist sisteme dönüşmüştür. Bu nedenden ötürü kimlikleri inkar edilen Kürtler ve Aleviler inkar ve imha saldırılarının birinci derecede mağduru olmaya devam etmektedir.

Kürtler ve Aleviler bu inkar ve imha saldırıları karşısındaki direnişleri ile de toplum olarak Türkiye demokrasi mücadelesinin temel bileşeni durumundadır. Yetmişlerden itibaren gelişen Kürdistan özgürlük mücadelesinin doksanların başında ortaya çıkardığı geniş toplumsal taban ve harekete geçirdiği Türkiye ve Kürdistan’daki demokrasi dinamiği Alevileri de belli oranda etkilemiş, böylece en etkili demokratik mücadele gücü olmaya başlamıştır. Alevilerin doksanlardan itibaren gelişen örgütlü mücadelesinin Kürdistan özgürlük mücadelesi ile aynı cephede Türkiye'nin demokratikleşme mücadelesine katılmasından korkan gerici faşist devlet odakları, 2 Temmuz 1993 yıllında Alevileri ve Aleviliğe gönül vermiş aydın, sanatçı ve entelektüelleri katlederek Türkiye demokrasi mücadelesinin önünü almak istemiştir."

2 Temmuzu yapan zihniyet iktidarda olan AKP- MHP zihniyetidir. Bu zihniyetin iktidar olmasına ön açarak yardım ve olanak sunan CHP’deki milliyetçilerdir. Sivas katillerini savunan avukatlardan birçoğu daha sonra AKP’den vekil oldular. Böylece Sivas katliamının bir devlet projesi olduğu bir kez daha ispatlanmış oldu. Alevilerin bir kez daha böyle katliamlara uğramaması için en başta kendilerine dönük katliamların bir devlet projesi olduğunu bilmeyi gerekli kılmaktadır. Alevi katliamlarının daha çok da 1970’lerden sonraya tekabül etmesi nedensiz değildir. Bu tarih diliminden sonra Türkiye devleti adım adım bugün iktidardaki AKP MHP'nin ortak temsil ettiği, Türk İslam sentezli dinci faşist bir dönüşüme uğratılmıştır. Alevileri katleden devlet zihniyeti, Erdoğan Bahçeli ile birlikte devletin her yerine sızmış, temel organları ele geçirmek için yoğun çaba içine girmiştir. Dolayısıyla Aleviler en çok bugün katliam tehlikesi altında bulunmaktadır. Alevileri bu tehlikeden kurtaracak tek şey Türkiye'deki demokrasi mücadelesini yükseltmektir. Demokratik mücadeleyi tüm bileşenleriyle ortak ve güçlü vermeden, AKP MHP faşist iktidarını tümden yenilgiye uğratmadan Aleviler üzerindeki inkar ve imha saldırıları, katliam tehlikesi de son bulmayacaktır. Bu sebeple 2 Temmuz vesilesiyle demokrasi şehitlerini bir kez daha anarken anılarına verilecek tek ve doğru cevabın Türkiye demokrasi mücadelesini başta Kürt halkı ile olmak üzere tüm bileşenlerle ortak vermekten geçtiğini hatırlatmak istiyoruz.

Bugünkü anmaya çok sayıda Alevi ve demokrasi bileşeninden temsilcilerin kitlesel katılması demokratik gelecek için önemli bir kazanım olmuştur. Biz de hareket olarak 2 Temmuz anması vesilesiyle 2 Temmuz ve benzeri tüm katliamlarda şehit düşenleri anıyor, katliamcıları bir kez daha lanetliyor, herkesi özerk Kürdistan demokratik Türkiye mücadelesini daha örgütlü vermeye çağırıyoruz."