İhanetle gelen bir komplo: 29 Kasım 2004, Musul...

PYD üyeleri Şilan Kobanê (Meysa Baki), Fuat (Hikmet Tokmak), Zekeriya Toros (Zekeriya İbrahim), Ciwan Kobani (Haci Cuma Ali), Cemil Nebo (Nebo Eli), 29 Kasım 2004 tarihinde Musul’da bir pusuda, ajanların istihbarat bilgileriyle katledildiler.

Peki, bu olay nasıl oldu, kim tarafından gerçekleştirildi ve en önemlisi de amaç neydi?

Bilindiği gibi 2003-2004 yıllarında, Kürt Özgürlük Hareketi'nin tasfiyesi için Suriye-Türkiye rejimleri, KDP ve uluslararası devletlerin de içinde olduğu genel bir saldırı konsepti başlatılmıştı. PKK’ye yönelik yıllarca askeri saldırılardan sonuç alamayan sömürgeci güçler, bu sefer kaleyi içten fethetme yöntemine başvurmuştu. Bu yolla PKK içte zayıflatılacak, KDP çizgisine kaydırılacak ve yavaş yavaş çökertilecekti. Planın önemli bir parçası olan Suriye rejimi de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Rojava’daki etkisinden oldukça korkmuştu. Bu planı özellikle Rojava parçasında uygulayabilmek için birçok komplo faaliyetine girdi. İhanetçi, işbirlikçi güçler bu plan dahilinde devreye konuluyordu.

İRAN, TÜRKİYE, SURİYE DEVREDE

2004 yılı, Suriye’de demokratik bir yapılanma yolunda yeni bir sistemi gerektiriyordu. Demokratik Suriye ve Özerk Kürdistan şiarı ile Suriye’de bazı değişimlerin olması farzdı. Suriye ve Rojava’daki saldırıları engellemek, yeni dönem görev ve sorumluluklarını yerine getirmek, Rojava’daki demokratik mücadeleyi yeniden yapılandırmak amacıyla bir grup PYD üyesi Kürt Özgürlük Hareketi tarafından Rojava’ya görevlendirilir. Bu grup, PYD’nin Rojava’da etkinleştirilmesi, geliştirilmesi için çalışmalar yapar. Özgürlük Hareketi bu görev için o güne dek aldığı sorumlulukları eksiksiz yerine getirme çabası içinde olan Şilan ve Fuat, Zekeriya, Ciwan, Cemil isimli özgürlük hareketi üyelerini uygun görmüştü. Uygun görülen PYD üyelerinin bu görevi başarıyla sonuçlandıracağına dair sonsuz bir güven duyulur. Bu, herhangi bir görevlendirme değildi. Ortada üstlenilmesi gereken tarihi bir misyon vardır. Nitekim bu misyon, dış güçler tarafından da bilindiği için grup hedef alınır.

Suriye’de yeni bir süreç için çalışmaların yapılmasını Suriye rejimi hem kendisi hem de dünya için büyük bir tehlike olarak görür. Halbuki sürekli, ‘kendimizi yeniliyoruz, demokratikleşme yolunda adımlar atıyoruz’ tarzında açıklamalar yaparlar. Diyaloglarla bu durumu güce çevirip, içte iyi bir örgütleme yapıp dış tehlikelere karşı kendisini koruyacağına, değişimi bir tehlike olarak görür ve var olan krizi arttırır. Kürt Özgürlük Hareketi'ni tasfiye etmek için Suriye devleti Türkiye, İran gibi devletlerle görüşmeler yapar. Çünkü bu iki devletin de kendisine karşı isyan eden halkları, örgütleri tasfiye etme konusunda büyük tecrübeleri vardı. Bu devletler istihbarat, ihanetçileri devreye koyma vb. tüm desteği verir. Tahran’da gerçekleşen toplantıda bu durum daha da derinleştirilir. O zamanki tüm hareketlilik Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı yeni tasfiye planlarının devrede olduğunun kanıtıydı. 2004’te Qamişlo’da gerçekleştirilen katliam da bunun bir örneğiydi. Ayrıca o dönemde Irak’ta var olan kaostan da istifade etmek istiyorlardı.

SALDIRILAR BOŞA ÇIKARILDI

Tüm bu saldırı ve planlamalara karşı Kürt Özgürlük Hareketi'nin kararı, demokratik mücadeleyi Suriye’de zirveleştirmek ve güçlenmek olur. Tüm tutuklama, öldürme, baskılara rağmen örgüt Rojava’da güçlenir ve mücadelesini aralıksız devam ettirir. Hem Suriye zindanlarında hem de dışarıda sesini dünyaya duyurur. Büyük bir kitleye sahip olur. Her geçen daha da güçlenir.

Suriye rejimi, oyunları tutmayınca ajan ve ihanetçi kesimleri örgütleyip içeriden çökertme çabalarına girer. Özellikle Kuzey ve Rojava’daki birlik ruhunu kırmak için bu oyunlara girer. Çünkü Kürt Özgürlük Hareketi'nin gücünü birlikten aldığını biliyordu. Bu oyunlardan birisi de 29 Kasım 2004’te gerçekleştirilen katliamdı. Rojava’da özgürlük hareketinin verdiği görevleri yerine getirmek üzere yola çıkan 5 PYD üyesi Musul-Şengal yolu üzerinde arabadan indirilerek Musul’a götürülürler. PYD’li oldukları anlaşılınca da 17 Temmuz Sokağı denilen yerde kafalarından ve göğüslerinden mermi vurularak katledilirler. Bu olay 2 gün sonra öğrenilir. Özellikle hedef alınmalarının nedeni de Rojava’da mücadelenin gelişmesinin önüne geçmekti. Görünürde PYD’ye karşı gerçekleştirilen bu katliam aslında tüm özgürlük hareketini tasfiye etmek içindi. O dönemde tasfiye etmek isteyen kirli güçler Rojava’da da özgürlük mücadelesini kırmak için her şeyi yapıyordu. Katledilen PYD üyeleri, özgürlük hareketini tasfiye etmek isteyenlere karşı büyük bir mücadele vermişti.

Katliamın mesajı şuydu: 'Ya köleliği, gericiliği kabul edersiniz ya da ölürsünüz!'

Bu olay, işbirlikçilerin eliyle gerçekleştirilen bir komplo olarak tarihe geçer. Komplonun birçok nedeni vardır: Kürt Özgürlük Hareketi'ni tasfiye etmek (özellikle yönetimlerini hedeflemek); hareketi baş eğmeye zorlamak; hareket içinde bu komployla bulanıklık, inançsızlık yaratmak; manevi, psikolojik yönden yönetime karşı güvensizlik; halkta özgürlük hareketine destek konusunda geri adım attırmak; esas hedefler yerine suni şeylere yöneltmek, stratejik düşünmesini engellemek...

DEVRİMİN TEMELİNİ ATTILAR

Şilan Kobanê (Meysa Baki), 1971 Kobanê doğumludur. 1988 yılında Kürt Özgürlük Hareketi mücadelesine katılan Şilan Kobanê, tasfiyeci güçlere karşı var olma mücadelesi verdiği bir dönemde, tasfiyeyi amaçlayan kapsamlı planları boşa çıkarmak için yoğun ve kesintisiz bir çabanın sahibi olur.

Fuat (Hikmet Tokmak), 1971 Muş Malazgirt doğumludur. 1991 yılında Kürt Özgürlük Hareketi'nin mücadelesine katılır. Özgürlük Hareketi içerisinde savaşın en zorlu dönemlerinde ön saflarda yer alır, hatta bu uğurda canından bir parça vererek, gazilik mertebesine erer. Buna rağmen hiçbir gün mücadele azmi eksilmez ve tereddüde düşmez. Bu güven öylesine sarsılmazdır ki, Kürt Halk Önderi’nin Suriye’den çıkışından sonra örgüt yönetimi Suriye’deki birçok değeri ona emanet eder. Hikmet Tokmak, halkının ve hareketinin güvenini kazanmış birisidir.

Cemil Nebo (Nebo Eli), 1964 Kobanê doğumludur. 1990 yılında Kürt Özgürlük Hareketi'ne katılan Nebo, mücadele içinde bir emek abidesi olarak tanınır. Yaşamı kolaylaştırmak için ne gerekiyorsa yapmaya çalışır, bütün gücüyle emek harcar. O da diğer yoldaşları gibi Güneybatı Kürdistan’daki özgürlük hareketi değerlerini korumak uğruna yaşamını yitirir. Tasfiyeciliğe karşı kararlı duruşuyla da örnek biridir. Halkı için önemli görevler almak üzere gittiği görev sahasına ulaşmadan yaşamını yitirir.

Zekeriya Toros (Zekeriya İbrahim), 1974 Halep doğumludur. 1996 yılında özgürlük hareketine katılan Zekeriya Toros, hareketin tasfiye sürecinde Güneybatı Kürdistan’da fedaice mücadele eder. Zekeriya Toros’a göre, fedailik sadece askeri bir olgu değil, bir yaşam felsefesi ve Apocu hareketin temsilidir. Zekeriya Toros, halkı ve Önderi için fedailik yemini içmiş bir militan olur. Nitekim böylesi bir görev için de Güneybatı Kürdistan’a gönderilir. Bu görevini yapmak için yola koyulduğunda da yoldaşlarıyla birlikte yaşamını yitirir.

Ciwan Kobanê (Haci Cuma Ali), 1990’ların başında Rojava’dan Kürt Özgürlük Hareketi'ne katılır. Uzun soluklu bir mücadele yürütür. Özgürlük Hareketinin bütün sahalarında tecrübe edinen Ciwan, kazandıklarını halkının hizmetine sunar ve Güneybatı Kürdistan’daki yeni hamleye katılmak için yola koyulur.

Mücadelenin zirveleşmesindeki rolleri, hep hatırlanacak kadar etkili. Her biri Kürt Özgürlük Hareketi'nin yaşadığı en kritik süreçlerde emek ve fedakarlıkları ile zor dönemlerin aşılmasına öncülük ederek, Kürt halkının özgürlük mücadelesinin başarıya ulaşmasında kendi paylarına düşeni yerine getirir. Rojava’da gerçekleştirilen ve dünyada etki eden devrimin temellerini atarlar. Şimdi onların miraslarını devralan ve mücadele eden binleri bulan yoldaşları, bugün Rojava Devrimi ile Kürt Özgürlük Mücadelesi'nde büyük bir başarıya imza attılar.