Ayboğa: UNESCO Sur’da meşruiyetini yitirdi

Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi ve Sur’un Yıkımına Karşı Hayır Platformu kurucularından Ercan Ayboğa, Türk devletinin soykırımcı saldırılarına UNESCO'nun sessiz kalmasına tepki gösterdi.

Ayboğa, alanlara çıkarak AKP'nin suçunu tüm dünyaya deşifre etmeye çağırdı.

Türk devletinin devam ettirdiği Hasankeyf ve Sur’u yok etme politikasına karşı uluslararası kuruluşların sessizliğini eleştiren Sur’un Yıkımına Karşı Hayır Platformu kurucularından Ercan Ayboğa, “UNESCO Sur’da meşrutiyetini yitirdi” dedi.

Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi ve Sur’un Yıkımına Karşı Hayır Platformu kurucularından Ercan Ayboğa, Türk devletinin insanlık mirası olarak bilinen Sur ve Hasankeyf’i yok etme politikalarını ve bu yıkıma karşı UNESCO’nun sergilediği tutumu ANF’ye değerlendirdi.

‘SOYKIRIM YAPILIYOR, DÜNYA SESSİZ’

Sur ve Hasankeyf’te yaşananlara dikkat çekmek ve uluslararası kuruluşların harekete geçmesini sağlamak amacıyla Avrupa’da bir dizi çalışma yürüttüklerini ifade eden Ayboğa, iki yerde de kültürel ve sosyal bir soykırım gerçekleştirildiğini söyledi.

Özellikle Sur’daki yıkımla birlikte Türk devletinin bölgenin açıkça demografik yapısını değiştirmek istediğini söyleyen Ayboğa, Türk devletinin uygulamalarının uluslararası yasalarda insanlık suçu kapsamına girmesine rağmen dünyanın yaşananlara hâlâ sessiz kalmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı.

‘HASANKEYF SADECE KÜRTLERİ DEĞİL, DÜNYAYI İLGİLENDİRİYOR’

Hasankeyf’in UNESCO’nun 10 kriterinden 9 karşılamasına rağmen koruma altına alınmamasını eleştiren Ayboğa, “Dünyada hiçbir miras bu kriterlerin 5’ini bile yerine getirmiyor. Hasankeyf bir dünya mirasıdır, bu nedenle sadece Kürtleri değil, Ortadoğu’yu, dünyayı ilgilendiriyor” dedi.

Ayboğa şöyle devam etti: “2015’te savaşın tekrardan başlaması ile birlikte Türk devleti bilinçli bir şekilde barajın inşaatını tekrardan hızlandırdı. Daha önceki süreçlerde barajın yapımına karşı güçlü eylemlerimiz vardı ama OHAL ile birlikte bunun da önüne geçmeye çalışıyorlar. Ilısu Barajı hem Kuzey Kürdistan hem de Irak için büyük bir yıkım anlamına geliyor.”

‘MEŞRUİYETİNİ YİTİRDİ’

Sur’daki yıkımın yüzde 30-40'a ulaştığını ifade eden Ayboğa, “İnsanlık mirası olan Sur dünyanın gözleri önünde yok ediliyor ve kimse ses çıkarmıyor” diye tepki gösterdi. UNESCO’nun Sur’a yönelik tutumunu skandal olarak nitelendiren Ayboğa, “Bu bir gerçek ki UNESCO Sur’da varlık gerekçesini ve meşruiyetini yitirdi. UNESCO başından beri tartışmalı bir örgüttü zaten, Sur’da ortaya koyduğu tavır, üzerindeki tartışmaları büyüttü. Dünyanın hiçbir yerinde bugüne kadar dünya mirası olan bir yer Sur gibi sistematik bir şekilde yıkılmadı” diye ekledi.

'TÜRKİYE'NİN ŞANTAJINA BOYUN EĞİYOR'

UNESCO’nun Türkiye’nin şantajına boyun eğdiğini dile getiren Ayboğa, devamla şunları ifade etti: “Dünyanın başka yerindeki bir kültürel mirasa en ufak saldırıda ses çıkaran UNESCO'nun Sur’da yaşananlara çıtı çıkmıyor. Bu ikiyüzlülüktür. Biz gittik yüz yüze görüştük UNESCO temsilcileri ile ve yıkımı anlattık, raporlar sunduk, yıkımın vardığı aşamaya anlatan fotoğraflar gösterdik. Bize ‘Evet, siz haklısınız, dedikleriniz doğru ama biz Türkiye ile diplomatik kriz yaşamak istemiyoruz' diyorlar. Biz de buna karşı net olarak şunu söylüyoruz: O zaman siz niye varsınız? Niye UNESCO diye bir örgüt var? UNESCO’nun amacı korumaktır ama görevini yerine getirmiyor.”

‘SUÇ İŞLEYEN BİR TARAF VAR BUNU DEŞİFRE ETMELİYİZ’

Ercan Ayboğa son olarak şu çağrıları yaptı: “UNESCO’nun tutumu böyle diye bu kuruluşa baskı kurmayacağız anlamına gelmiyor, aksine harekete geçirmek için daha çok mücadele etmeliyiz. Hem Sur hem Hasankeyf’te yaşananları uluslararası kuruluşlara anlatmak için herkes elinden geleni yapmalıdır. Her yerde kamuoyu oluşturarak bu kuruluşlara görevlerini hatırlatarak daha çok baskı kurmalıyız. Hem Sur hem de Hasankeyf de kritik bir dönemden geçiyoruz, yapabileceksek bu dönem yapacağız yoksa geç kalmış olabiliriz. Ah vah edip beklememek gerek devlet böyle diye yılmamak gerek; alanlara çıkıp baskı kurmalıyız. Unutmayalım; biz haklıyız, karşımızda suç işleyen bir taraf var, bunu dünyanın gözü önünde deşifre etmeliyiz. Sesimizi daha çok yükseltmeliyiz."