Ölümü haberleştiren gazeteciler hakim karşısında

Gevaş’ta evine üst üste yapılan baskınların sonuncusunda kalp krizi geçirerek yaşamını yitiren Şefik Tunuç’un haberi nedeniyle kapatılan DİHA’nın 4 çalışanı ve Tunuç’un eşi hakkında açılan davanın duruşması görüldü.

Van’ın Gevaş ilçesinde 15, 17 ve 2 Kasım 2014 tarihlerinde evi üst üste basılarak arama yapılan Şefik Tunuç’un (48) kalp krizi geçirerek yaşamını yitirmesi olayını haberleştiren kapatılan Dicle Haber Ajansı Muhabiri Hülya Emeç, Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Güzüpek, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Dicle Müftüoğlu, Van Büro Şefi Ferhat Çelik ve Tunuç’un eşi Hafize Tunuç hakkında TCK 301. maddeden açılan davanın ilk duruşması görüşdü. Gevaş Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşma salonuna önceden gelen Tunuç’un avukatı Derya Hayva, gazeteciler salonda olmadan savunma yapmak istedi. Talebi kabul edilen Avukat Hayva, haberde geçen ifadelerin müvekkili tarafından kullanılmadığını, müvekkilinin böyle bir senaryo yazmasının mümkün olmadığını, polisin eve girmeden kapıda tebligatta bulunduğunu iddia etti.

SAVCI CEZA İSTEDİ

Avukatın savunmasının ardından gazeteciler içeri alınarak iddianame okundu. Tunuç’un ve gazetecilerin “Türkiye Cumhuriyeti Devletini veya Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini, Devletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama" suçunu işlediği, haberde yanlı bir dil kullanıldığını savunan savcı, 5 ismin de TCK 301’den cezalandırılmasını talep etti. İddianamede söz konusu röportajın mahkemeye ulaştırılan CD’deki Kürtçeden tercüme edilmiş haline yer verildi. Söz konusu çeviride, Tunuç’un, “Polis üst üste evimize baskın yaptı. Ayakkabılarıyla evimize girdiler. ‘Çocuğunuz hemen gelip teslim olmazsa sizin için iyi olmaz’ diye tehdit etti. Eşimin hiçbir rahatsızlığı yoktu. Buna dayanamayarak yaşamını yitirdi. Çocuğum taziyeye bile gelemedi. Artık bizi rahat bıraksınlar” şeklinde konuştuğuna yer verildi.

‘GAZETECİLİK KAMU DENETÇİLİĞİDİR’

Ardından savunma yapan Gazeteci Müftüoğlu, daha önce verdiği ifadeyi tekrar ederek, “Ben haber merkezinde sorumlu yazı işleri müdürüydüm. Yapılan haberin benim editörlüğümden geçip geçmediğini hatırlamıyorum. Gazetecilik aynı zamanda kamu denetçiliği görevidir. Bize gelen bilgileri ve haberleri kamuoyuna duyurmak adına haberleştirerek yayımlarız. Bu olayda da mesleğimizin gereği olarak elimize ulaşan bilgileri haberleştirerek yayımladık. Haberde beyanların dışına çıkmadık. Haber içeriğine bakıldığında emniyet teşkilatını aşağılama da söz konusu değildir. Beraatımı istiyorum” dedi.

‘MESLEK ETİK KURALLARINA GÖRE HABERİ YAPTIM’

Haberi yapan eski DİHA Muhabiri Hülya Emeç de daha önce verdiği ifadeyi tekrar ederek, “Olayı haber alır almaz Hafize Tunuç’un evine gittim. Röportajda hiçbir değişiklik yapmadan haberleştirdim. Ortada bir mağduriyet söz konusuydu. Bu mağduriyeti röportaj ve gelen bilgiler doğrultusunda haberleştirdim. Gazetecilik etik kurallarına uygun olarak haberi yaptım, hakaret kastım yoktu” ifadelerini kullandı.

Kapatılan DİHA’nın Yönetim Kurulu Başkanı Güzüpek ise ajansta yayımlanan haberlerin yayımlanmasıyla ilgisi olmadığını, ancak habere bakıldığında zaten hakaret unsuru içermediğini dile getirdi.

‘SAVCI TEK TARAFLI İDDİANAME OLUŞTURMUŞ’

Gazeteci Ferhat Çelik ise iddianameye ilişkin konuşarak, şunları söyledi: “Savcı iddianamede öyle bir tablo çizmiş ki sanki Türkiye’den değil de Norveç’ten bahsediyor. Bu ülkede polisin adının karıştığı yüzlerce ölüm ve yaralanma vardır. En son Kemal Kurkut gözlerimizin önünde polis tarafından vuruldu. Ve bu olay fotoğraflarla belgelendiği için katil zanlısı polis müebbetle yargılanıyor. Şefik Tunuç olayında hiçbir fotoğraf yok diye polis bu suçu işlememiş anlamına mı geliyor? Biz de bu olayın tek tanığı olan Hafize Tunuç’un beyanlarını haberleştirdik. Yoksa kamu vicdanında mahkum edilirdik. Savcı tek taraflı bir iddianame hazırlamış. Otopsi raporu istenmemiş. Evi basan polislerin ifadesine başvurmamış. Kalp krizinin en büyük sebeplerinden biri de strestir. Bu ev baskınlarıyla alakası kurulmadan cezalandırılmamız isteniyor."

Mahkeme, savunmaların ardından eksik evrakların tamamlanması talebiyle duruşmayı 21 Şubat 2018 tarihine erteledi.