TBM: Nefret dili ve Kürt düşmanlığı terk edilmeli

TBM, AKP'nin savaş politikaları sonucu gelişen Kürt düşmanlığına son verilmesini istedi. Irkçı, ayrımcı ve nefret içeren dilin terk edilmesi gerektiğini belirten TBM, Cizre'ye de heyetlerin girmesinin sağlanmasını talep etti.

TBM, AKP'nin savaş politikaları sonucu gelişen Kürt düşmanlığına son verilmesini istedi. Irkçı, ayrımcı ve nefret içeren dilin terk edilmesi gerektiğini belirten TBM, Cizre'ye de heyetlerin girmesinin sağlanmasını talep etti.
Türkiye Barış Meclisi (TBM) Sözcüsü Hakan Tahmaz, Kürtlere ve HDP'ye yönelik ırkçı-faşist saldırılara ilişkin yazılı açıklama yaptı.

'HDP'YE OY VERENLERİN SUÇLANMASIYLA BAŞLADI'

AKP'nin savaş politikalarının ülkeyi 'uçurumun kenarına' getirdiğine dikkat çeken Tahmaz, şunları kaydetti: "Ölümler, bombalamalar, cenazeler, yasaklar, hak ihlalleri, hukuksuzluklar, nefret söylemi, ayrımcı ve ırkçı yaklaşımlar bizi zifiri karanlığa sürüklüyor. Üç gündür HDP binaları yoğun saldırı altında. Genel Merkez dâhil birçok binası yakıldı. Kürt yurttaşlarımızın iş yerleri yağmalanıyor, tahrip ediliyor. Şehirlerarası yolcu otobüsleri saldırıya uğruyor.  Sokakta Kürtçe konuşan genç katledildi, geleneksel giysi giyen mevsimlik işçi, Kürt olduğu için aşağılık biçimde linç edildi. Herkes bunların tesadüf ve birbirinden kopuk saldırılar olmadığının farkında. Bugünkü sürecin HDP’ye oy verenlerin suçlanmasıyla başladığını unutmayalım."
Tahmaz, "Siyasete ve medyaya egemen nefret söylemi ve ayrımcılığı körükleyen dilin yaşadığımız süreçteki başat rolünün iyi görülmesi gerekir" diyerek, siyasetçilerin, medyanın, kamu görevlilerinin, toplumun farklı kanaat önderlerinin ırkçı, ayrımcı ve nefret diliyle yüzleşmelerini istedi.

'CİZRE DERHAL GİRİŞLERE AÇILMALI'

Cizre'de yaşanan devlet terörüne de değinen Tahmaz, şunları ifade etti: "Kentlerdeki sokağa çıkma yasakları, güvenlikli veya askeri bölge ilanlarıyla, askeri ve siyasi operasyonla ülke OHAL ülkesine döndü. Cizre’de bir haftadır uygulanan sokağa çıkma yasağı ortaçağdan kalma bir zihniyetle ülkenin yönetilmeye çalışıldığının bariz göstergesidir. Çünkü 21. yüzyılda, devletin hiçbir güvenlik çabası ve otorite tesisi, sivil yurttaşları evlerine kapatarak, öldürülmesine yol açarak, her türlü yaşamsal ihtiyaçlarını kısıtlayarak, koca bir şehri tecrit ederek, kısacası temel hakların özüne dokunarak sağlanamaz. Cizre heyetlerin girişine acilen açılmalıdır."