Kürdistan’da soykırımın, katliamların yaşandığı bir dönemde Önder Apo ve şehit Ali Haydar Kaytan gibi PKK kurucularının Kürt halkını dirilttiğini, bilinçlendirdiğini, ayağa kaldırdığını ve mücadele çizgisine çektiğini vurgulayan KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Sozdar Avesta, “Tüm alanlarda mücadele etti, tüm cephelerde çalışma yürüttü. Tüm toplumla iç içeydi. Dervişler gibi, havariler gibiydi. Rêber Apo’nun ilk yoldaşıydı ve ilk grubun nasıl kurulduğunu, birliğin nasıl oluştuğunu, ortak yaşamın nasıl kurulduğunu biliyordu” diye konuştu.
Stêrk TV’de yayınlanan Özel Program’a katılan KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Sozdar Avesta, PKK kurucularından Ali Haydar Kaytan’ı (Fuat) anlattı:
Öncelikle Rêber Apo’nun yoldaşı, PKK’nin kurucularından, dava yoldaşımız, heval Ali Haydar Kaytan’ı (Fuat) saygı, hürmet ve büyük bir sevgiyle anıyorum. Anıları ve amansız mücadelesi önünde saygıyla eğiliyorum. Rêber Apo’nun yoldaşı şahsında verdiğimiz sözü bir kez daha yineliyorum, bu büyük şehadet büyük bir başarıya vesile olacaktır. Demokratik ulusun yaratılması için heval Fuat’ın çizgisinde mücadelemizi büyüteceğiz. Rêber Apo’nun başı sağ olsun. Rêber Apo’nun ilk yoldaşlarından biridir. Rêber Apo’yu en iyi anlayan ve anlaşılmasını sağlayandır. Yine değerli ailemizin, tüm Kürdistan halkının, özellikle de Alevi ve Dersim halkımızın, aynı zamanda tüm mücadele yoldaşlarının, PKK militanlarının, özgürlük savaşçılarının, tüm zindan direnişçilerinin ve dostlarımızın başı sağ olsun.
ŞEHADETİ ÖZGÜRLÜK HAREKETİNİ VE KÜRDİSTAN HALKINI ÇOK ETKİLEDİ
Bu şehadet özgürlük hareketini ve Kürdistan halkını şüphesiz çok etkiledi. Halkımız ve özgürlük hareketi bu şehadete karşısında nasıl bir yaklaşım sergileyeceklerine ilişkin birçok konuşma yapıyor. Fakat çok iyi biliyoruz ki; bu şehadet, PKK tarihinde yaşanan tüm onurlu şehadetler gibi büyük bir çıkışın temelini oluşturacaktır. Bundan dolayı heval Fuat’ın özgürlük mücadelesindeki emeklerini dile getirecek, onu anlatacak kelime bulamıyoruz. Bazı şeyler var, anlatmaya kelimeler yetmez. Bunlardan biri de heval Fuat’ın yaşamı, mücadelesi, verdiği çabalar ve kendisini inşa ettiği düzeydir. Mücadele arkadaşı olarak onu anlatmak bizim için kolay değil ama yoldaşımızdan öğrendiğimiz Rêber Apo bilimini biz de dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışacağız. Bu şekilde heval Fuat ile birlikte yaşadığımız şeyleri yorumlamak ve yoldaşlarımıza, halkımıza mal etmek istiyoruz. Özgürlük Hareketi ya da ilk grubun kurulma aşamasındayken Kürdistan’dan Kürt halkının evlatlarından heval Fuat, Rêber Apo ile birlikte mücadeleye başlayan ilk kişidir. O günden şehit düştüğü güne kadar büyük bir aşkla, coşkuyla, yorulmaksızın tüm alanlarda mücadele etti.
Soykırımın, katliamların yaşandığı, "Hayali Kürdistan burada meftundur" yazısının yazıldığı Kürdistan’da, Rêber Apo ve heval Fuat gibi yoldaşlar Kürt halkını diriltti, bilinçlendirdi, ayağa kaldırdı ve mücadele çizgisine çekti. Bundan dolayı heval Fuat’a borçluyuz. Rêber Apo çizgisinde böyle alim, bilinçli, ideoloji ve felsefe sahibi, coşkulu, heyecanlı olan heval Fuat, büyük bir aşkla mücadele etti. Bugün PKK, heval Fuat’tır, heval Fuat PKK’dir.
Eğer PKK’yi iyi anlamak ve anlaşılmasını sağlamak istiyorsak halkımızın öncüsü, ezilen halkların, insanlığın öncüsü heval Fuat’ı ve yaşamını çok iyi bilmemiz gerekir. Bugüne kadar binlerce şehit verdik hala da vermeye devam ediyoruz ama Rêber Apo ile ilk günden itibaren bu mücadeleyi yürüten, büyüten ve bu aşamaya getiren bir yoldaşımızın şehadetini ilk defa yaşıyoruz.
DERSIM KATLİAMINI YAŞAYAN BİR AİLEDE BÜYÜDÜ
İnsanlık tarihinde sadece bazı insanlar toplumlara öncülük edebilirler, tarihe damgasını vurabilirler ve tüm insanlığı ya da toplumunu etrafında bir araya getirebilir. Bu insanlardan biri de Kürdistan Özgürlük Mücadelesinde Rêber Apo ve heval Fuat’tır.
Heval Fuat’ın tüm dönemlerde, tüm aşamalarda, elde edilen tüm kazanımlarda nasıl bir rol ve misyona sahip olduğunu mücadelemizin bugünkü aşamasında görebiliriz. Her konuda Rêber Apo ile birlikte yürümüş, bu yüzden hangi mücadele alanından bahsetsek o alanda emek vermiş, ter dökmüş, nefes nefese çalışmış. Örneğin; grup ilk kurulduğunda bir sözle başladılar. Rêber Apo’nun, "Kürdistan sömürgedir, işgal edilmiştir. İşgalcilerin Kürdistan topraklarından atılması ve özgür, demokratik, eşit bir yaşamın olduğu Kürdistan’ın kurulması gerekir" şeklindeki sözleri heval Fuat’ı çok etkiler. Neden? Çünkü heval Fuat Dersim katliamını yaşayan bir ailede büyümüştür. 1937-38 yıllarında Dersim soykırımında hem aşiretleri, hem ailesi hem de Dersim halkı olarak katliamdan geçiyorlar. Ülkelerinden zoraki bir şekilde çıkarılıyorlar. Acıyla, ızdırap ve hasretle yaşıyorlar. Anne-baba bu soykırımın çocuklarıdır.
Heval Fuat da çocukluğunda bu hikayelerle, bu ninnilerle, bu acıyla büyüyor. Bu da onda büyük bir kin, nefret, öfke yaratıyor ve arayışa giriyor. Bu yüzden Rêber Apo ile ilişki kurduğunda, onu tanıdığında ve "Kürdistan sömürgedir" sözlerini duyduğunda bir aydınlanma yaşıyor. "Artık aradığım şeyi buldum, ancak bu fikirle soykırımın, katliamların intikamını alabiliriz" diyor.
O dönem ilk çalışma, fikirleri ve söylemleri yaymaktı. Heval Fuat, Rêber Apo’nun konuşmasını çabuk kapıyor, çabuk anlıyor ve hızlı bir şekilde topluma ulaştırıyor. Bu yüzden "Kürdistan sömürgedir" söyleminden sonra ilk kadro örgütlenmesinde yer aldı, halkı mücadeleye kattı, zindan direnişçilerinin sesine ses oldu. Yine 15 Ağustos Hamlesi’nin öncülüğünü yapan ilk grupla birlikte dağa döndü, orada hazırlıklar yaptı. Aynı zamanda halkın örgütlenmesinde, ERNK çalışmalarında büyük bir öncülük yaptı. Asıl büyük rolünü de partileşmede, parti kadrolarının, parti militanlarının oluşumunda, Rêber Apo çizgisinin esas alınmasında başlıca rolü ve misyonu oldu.
Bunun öncülüğünü yaptı. Rêber Apo felsefesinin ve düşüncesinin öncülüğünü yaptı. Bugün elde edilen tüm kazanımlarda büyük bir payı var. Bu anlamda aralıksız bir şekilde mücadele yürüttü. Tüm alanlarda mücadele etti, tüm cephelerde çalışma yürüttü, Avrupa’dan tutun Kuzey ve Doğu Suriye’ye, Rojava’ya, Bakur’dan tutun Kürdistan’ın diğer parçalarına kadar tüm toplumla iç içeydi. Dervişler gibi, havariler gibiydi. Mütevazıydı, toplumsal yaşıyordu, çünkü Rêber Apo’nun ilk yoldaşıydı ve ilk grubun nasıl kurulduğunu, birliğin nasıl oluştuğunu, ortak yaşamın nasıl kurulduğunu biliyordu. Bunda emekleri vardı. Onun nezdinde ağır çalışma ya da hafif çalışma yoktu. Felsefik, ideolojik, kültürel, dil, ekonomik çalışmalar temel çalışmalardı ama pratiğe nasıl geçirilir, nasıl yapılır; tüm alanlarda bunun öncülüğünü yaptı.
TÜM YAŞAMI, KAYNAĞI RÊBER APO’YDU
Heval Fuat yaşamıyla, mücadelesiyle, emeğiyle zaten kendisini tanımlamıştır. Rêber Apo ile en fazla birlikte yaşayandı. Tüm yaşamını Rêber Apo’ya kattı. Nasıl ki Rêber Apo’nun ilk sözüyle katılım sağladıysa sonrasında hiç tereddüt, kararsızlık yaşamadı. Bunları kendisinde yaratan Rêber Apo ile bir oldu. Her zaman, "Rêber Apo bir denizdir, biz de denize düştükten sonra eriyen damla gibiyiz. Denize düşüp ayrı duramayız" derdi. Gerçekten de Rêber Apo’nun denizinde, okyanusunda bir oldu, birbirinden ayıramazdınız. Bu yüzden Kürdistan toplumunun başına ne geldiyse, yaşadıkları soykırım, göç, özgür olmayışları, kimliksiz olmaları bu düzeyde önderlerin çıkmamasından kaynaklıdır. Bunu Rêber Apo’da görüyordu, bu yüzden de farklı bir şey yapma yaklaşımına girmedi. Tüm kaynağı Rêber Apo’ydu. Bundan dolayı Rêber Apo’yu okuyordu, Rêber Apo’nun beslendiği şeyleri o da alıyordu, okuyordu, araştırıyordu.
Rêber Apo’yu hem anlıyordu hem de anlaşılmasını sağlıyordu. Rêber Apo’nun esaretiyle birlikte yeni bir sürece girmiştik. Apocu hareket, Rêber Apo’nun esir alınmasından sonra nasıl devam edecekti, nasıl yaşayacaktı, nasıl mücadele yürütecekti? Bu konuda heval Fuat Rêber Apo’yu şu şekilde ele aldı: "Rêber Apo her zaman bizimledir, bizimle yaşıyor, bize verdiği şeyleri çok iyi anlamamız, bilince çıkarmamız ve ona göre mücadele etmemiz gerekir" dedi. Bu sözleri çok dikkat çekiciydi. Her zaman Rêber Apo’nun "bende olan neyi istediniz de vermedim, bende olan her şeyi size sundum" dediğini hatırlatırdı. Rêber Apo’yu bu şekilde ele alırdı. Rêber Apo bize her şeyi verdi. "Biz Rêber Apo’yu nasıl anlarız ve nasıl yaşatırız" diye sorardı.
Rêber Apo’nun savunmaları üzerinde en fazla duran, en fazla okuyan ve anlaşılmasını sağlayan Fuat yoldaştır. Mesela hiçbir zaman elini boş göremezdiniz. Her zaman elinde, kolunun altında mutlaka Rêber Apo’nun kitapları, savunmaları vardı. Bir elinde bastonu, bir elinde ise savunmalar, Rêber Apo’nun kitapları vardı.
Önderliğin tüm kitaplarında hangi cümle hangi sayfadadır bilirdi. Bunu da anlatır, yorumlar, anlamlandırırdı. Yeni paradigmanın anlaşılmasında, partide değişim-dönüşümün sağlanmasında eşsiz çabaları vardı. Rêber Apo da bunu görmüştü, o yüzden "Beni en iyi anlayan heval Fuat’tır" derdi. Çünkü heval Fuat sadece teorik olarak yaklaşmıyordu; hisleriyle, gönülden yaklaşıyordu. Gecesi, gündüzü Rêber Apo idi. Merkezinde Rêber Apo vardı. Zaten "İki güneş olmaz" diyordu. "Güneş Rêber Apo’dur, biz de o güneşin sıcaklığında ısınmalıyız, başka merkezler aramamalıyız" derdi. Rêber Apo’nun esaretinin ardından 20 yıl boyunca Önderliğin anlaşılmasını sağlama, yeni paradigmanın oluşması, demokratik ulusun inşası temelinde binlerce kadro eğitti. En fazla Rêber Apo’nun anlaşılması konusunda kafasını yorardı.
Tüm yaşamı Rêber Apo’ydu. Her gün bir yönünü keşfediyordu. Keşfedip getirdiğinde de kanatlanıp uçacak gibi moralli oluyordu. Önderlikle yaşıyordu. Yeni bir söz duyduğunda herkese anlatıyordu. Her koşulda Rêber Apo’nun yanındaydı, onunla yaşadı. Mesela Uluslararası Komplo'da herkes çok üzüldü ama en fazla heval Fuat üzüldü. Anlayana kadar duygularını göstermedi. Komplonun ilk günlerinde sakallarını uzattı, yemek yemedi. Rêber Apo ne yaşıyorsa o da onu yaşıyordu. Duygusal olarak, manevi olarak yaşıyordu. Önderlik o dönem, heval Fuat için "ne kadar üzüldüğünü, ne yaşadığını biliyorum" dedi. Mekan olarak yan yana olmasalar da birlikte böyle bir yaşam sürdürdüler.
KADIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNİN HANGİ ZORLUKLARLA VERİLDİĞİNİ BİLİYORDU
Rêber Apo, ilk çıkışından itibaren bu harekette kadınlara yer verdi, rol ve misyon verdi. Adım adım bugünlere gelmemizin bir anlamı var. Bu iyi anlaşılmalı ve bu çizgide bir hayat yaşanmalı.
Heval Fuat da kadını toplum olarak ele alıyordu. Kadın özgürleşmeden, irade, güç sahibi olmadan, mücadele çizgisine girmeden, kendine yetmeden toplumun mücadelesini büyütemeyeceğini, varlığını koruyamayacağını, özgürleşmeyeceğini, demokratik ve özgür bir ulus olarak yaşayamayacağını biliyordu. Rêber Apo’nun kadına yaklaşımını esas aldı. Nasıl ki her anlamda Rêber Apo’nun izinden gidiyordu, kadın özgürlük çizgisinde de Rêber Apo’yu esas alıyordu. Kendisinde ataerkilliği, erkek egemen zihniyeti, iktidar zihniyetini öldürmüştü. Rêber Apo nasıl ki "ben kendimde erkekliği öldürdüm" dediyse, bu konuda Önderliği takip edenlerden biri de heval Fuat’tı. Yaşamını da böyle sürdürdü.
Kadın özgürlüğüne sıradan yaklaşmıyordu. Anlayan, anlaşılmasını sağlayan yol yöntemlerle yaklaşıyordu. Mesela, özellikle Rêber Apo’nun esaretinin ardından kadın arkadaşlarla anlamlı bir yaşam sürdürmek isteyenlerden biri de heval Fuat’tı. Birçok sıkıntılı, zorlu süreçlerden geçtik, Önderliğin esaretinden herkes çok etkilendi özellikle kadınlar sarsıldı, büyük bir şok geçirdi. Bu sürecin aşılmasında kadınlara destek olan, toparlanmalarında destek olan, resmiyette, yaşamda onları en iyi anlayan heval Fuat’tı. Kadınların ne yaşadığını anlamaya çalışıyordu, çünkü kendisinde erkekliği, iktidarı öldürmüştü. Bu yüzden kadınları, kadın ruhunu iyi anlıyordu. Kadın özgürlük mücadelesinin hangi zorluklarla verildiğini iyi biliyordu. Toplantıda, yaşamda bir kadın arkadaşın zorlandığını gördüğünde yanına gidiyor, paylaşımlarda bulunuyordu, bir yol gösteriyordu, perspektif veriyordu.
ERKEK EGEMEN ZİHNİYETİN GERİLETİLMESİNDE BÜYÜK EMEĞİ VAR
Mütevazı bir yaklaşım sergiliyordu. Sürekli "kadın arkadaşlardan bir şeyler öğreniyorum" diyordu. Eğer bugün kadın özgürlük çizgisi, kadın özgürlük mücadelesi bu aşamaya gelmişse ve erkek egemen zihniyet geriletilmişse, bunda heval Fuat’ın büyük emeği var. Mesela binlerce genç arkadaş ona mektup, not gönderiyordu. Hepsini yanına alıyordu. Zindandan bir arkadaş ona mektup gönderdiğinde bunu eğitim konusu yapıyordu. Kadın arkadaşların gelişimini, özgürleşmelerini gördükçe bundan moral alıyordu. Her zaman "arkadaşlardan müthiş bir güç alıyorum" diyordu. “Yekîneyên Jinên Azad (YJA Star) kabemdir” diyordu. "Özgür kadınlardan, dağlardaki direnişçi kadınlardan güç almayan, bu büyük mücadelelerinden, annelerin zılgıtlarından, faşizme karşı alanlara çıkan kadınlardan güç almayanlarda devrimcilik kalmamıştır, özgürlükte kararlı değildir" diyordu. Gerçekten de kadınlardan güç alıyordu ve onlara güç veriyordu. Bu da Rêber Apo’nun ideolojisidir, felsefesidir. Kadın özgürlüğü için gecesini gündüzüne kattı ve anlamlı, bilinçli, doğru bir yoldaşlık yürüttü.
EN BÜYÜK HAYALİ DEMOKRATİK ULUSUN İNŞASIYDI
PKK’nin çıkışı, genel bir düşünce temelindeydi. Enternasyonal yönü esastır. Tüm inançlardan, uluslardan, bölgede yaşayan halklardan harekete katılanlar oluyor. İlk grupta da heval Kemal ve Haki ile birlikte Rêber Apo’nun yanında olan ilk Kürt, heval Fuat’tır. Bu ideoloji, bu felsefenin hakikati oluştuğunda elbetteki temeli sağlam oluşuyor. Toplumsallık burada oluşuyor. Tüm kesimler ilk grupta yer alıyor. Artık adım adım bu ideoloji bir sisteme dönüşüyor, mücadelenin yol ve yöntemi oluyor, hakikat arayışı oluyor. Hakikat yoluna giriyor ve bu temelde yürüyüş başlıyor. Bu yüzden heval Fuat’ın mücadelesi burada saklı. Her zaman ilk grubu ölçü alırdı. Mesela; demokratik ulus inşasında, yeni paradigmada, kapitalist moderniteye karşı durmayı ve mücadeleyi büyütmeyi tutkuyla, aşkla yapıyordu. Çünkü ilk çıkış bu temelde olmuştu.
Heval Fuat’ın en büyük hayali, demokratik ulusun inşa edilmesiydi. Bu son yıllarda gece gündüz demeden demokratik ulusun nasıl inşa edileceği, toplumda nasıl örgütleneceği, halkın nasıl eğitileceği, halkların nasıl birlikte özgür bir yaşam kuracağı üzerine emek veriyordu. Kadroları hazırlıyordu, eğitim veriyordu, araştırma yapıyordu. Ancak alternatifini yaratarak kapitalist moderniteyi yok edebiliriz. Alternatifi de demokratik ulusun inşa edilmesi, özgür yaşamın kurulması, kadın özgürlüğünün sağlanması, kadınların haklarına ulaşmasıdır. Heval Fuat bu konuda da büyük emek verdi, bundan güç alıyordu. Mesela bir komünden bahsedildiğinde, bir komünün kurulması için nasıl başını ağrıttığını biliyoruz.
Her zaman Rêber Apo’yu örnek veriyordu; mesela “Rêber Apo, savunmalarında, ben olsam nereden başlardım” diyordu. Bu şekilde sorgulama yapıyordu. Demokratik ulusın inşası konusunda bildiği her şeyi paylaştı. PKK’nin ilk günkü cevherini şehit düşene kadar taşıdı.
Bu büyük şehadete nasıl cevap olabiliriz, bunun üzerinde de durmalıyız. Bunu da demokratik ulus inşası ile verebiliriz. Heval Fuat için Türk, Arap, Fars, Asur-Süryani ya da başka uluslardan arkadaşlar arasında bir fark yoktu. Dinler için de öyleydi. Çünkü soykırımdan geçmişlerdi; bu yüzden Alevi halkına, ezilen halklara, gerçek İslam kültüründen gelenlere, Êzîdî toplumuna ilişkin tek tek araştırma yapıyordu, kimliklerine, varlıklarına nasıl sahip çıkabilirler diye. Bu konuda da çok fazla emeği var; yol gösteriyordu. Demokratik ulus toplumu da ancak bu çizgide mücadelesini büyütebilir. Bu büyük şehadete verilecek en büyük cevap da bu olur.
ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZLEŞTİRDİ
Büyük şehadetler ölümsüzlüğü de beraberinde getiriyor. Bunu artık çok iyi biliyoruz. Şehitler en kutsal değerlerdir ve her zaman yaşayanlardır. Şehit hakikatini Rêber Apo gerçekliğinde yorumlayanlardan biri de heval Fuat’tır. Her zaman Mazlumlarla, Kemallerle, Akiflerle, Hayrilerle, Egîdlerle, Saralarla yaşadı. Onları yaşatmak için de sürekli bir çaba harcadı. Değerlendirmelerinde de belirtiyor; "Eğer şehit kendisini o aşamaya getirmişse, yani kimse arkasından dizlerine vurup ağlamıyorsa, o zaman o şehit yaşıyor. Demek ki amacına ulaşmış ve yaşıyor” diyordu. Heval Fuat 47 yıl boyunca aralıksız bir şekilde bu büyük duruşunu sergiledi. Şehitleri ölümsüzleştirdi. Onun gibi yoldaşlar şehit çizgisini günümüze kadar getirdi. Apocu Hareket, zaten şehitler hareketidir. Apocu Hareket, PKK bir öncüsünü, bir alimini, bir teorisyenini, bir hakikat arayışçısını, Rêber Apo’nun yoldaşını bu uğurda kaybettiyse demek ki PKK artık yenilmezdir.
PKK artık özgürlüğü elde etmiştir, Apocu çizgi zafer kazanmıştır, Apocu çizgi artık amaçlarına ve hedeflerine ulaşmıştır. Ölümsüz olmuşlardır. Böyle görmemiz gerekir. PKK, ilk kurucularından tutun yeni katılımlara kadar her gün mücadele ediyor. Rêber Apo da “Genç başladık, genç başaracağız. Biz şehitler partisiyiz, şehitlerin anısı üzerine kurulduk ve şehitler çizgisinde de özgürlüğü kaçınılmaz kılacağız” diyor. Geliştirilen tüm hamleler şehitlerin anısına cevaptı. PKK, Haki Karer’in şehadetine cevap olarak partileşti. Faşizme karşı Amed zindanında büyük bir direniş sergileyen Mazlum, Kemal ve Hayrilerin anısına silahlı savaş başladı. Özgürlük çalışmaları tüm bölgeye ve yurt dışına yayıldı. Yine Bêrîtan, Zîlan ve Egîdlerin şehadetleri gibi büyük şehadetler sonrasında ordulaşma kuruldu. Heval Egîd’in şehadetinden sonra ARGK kuruldu. Bêrîtan, Zîlan ve Saralar kadın özgürlük çizgisi oldular.
Bugün de hala büyük bir mücadele veriyoruz. Rêber Apo hala esaret altında, halkımız hala kültürel ve fiziki soykırım pençesinde, tüm Kürdistan’da siyasi, kültürel soykırım ve işgal devam ediyor. Bu şehitler ve yoldaşların emekleri sayesinde elde edilen kazanımların yok olmaması için bu büyük şehadet bizim için emirdir, manifestodur. Mücadelemizin manifestosudur. Rêber Apo’nun fikirleri ve felsefesi, paradigması ve heval Fuat’ın tarzı bizim için manifestodur. Tarzını, yaklaşımını, katılımını, yaşamını esas almalıyız. Acılarımızı ancak bu şekilde bertaraf edebiliriz. Büyük acılarla sınanmış bir hareketiz. Büyük acılar, büyük çıkışlar sağlıyor. Bu acılarımızı demokratik ulus inşasının manifestosu yapabiliriz. Ortadoğu’da, tüm halklarla demokratik ulusu inşa etme hayalini gerçekleştirmenin sözünü veriyoruz, bu şehitlere cevabımız olacaktır.
KİMSE BU HAREKETİ YENİLGİYE UĞRATAMAZ
Heval Fuat’ın şehadeti bizim için çok büyük bir kayıptır. Canımız çok yandı ama nasıl cevap olabileceğimizi de yine heval Fuat göstermiştir. Bir örnek vermek istiyorum; Rêber Apo faşist Türk devleti tarafından zehirleniyordu biz de o zaman bir toplantıdaydık. Haber geldiğinde herkes çivilenmiş gibi yerinde kaldı, kıpırdayamadı. Adeta dünyamız başımıza yıkıldı, hepimizin duyguları alt üst olmuştu. Ağlayanlar, kıpırdayamayanlar... Yaklaşık yarım saat kimse bir söz söyleyemedi. Heval Fuat yerinden kalktı ve duruma müdahale etti. “Rêber Apo’yu bu şekilde anlayamayız. Bu yöntemle zehirleme saldırısını durduramayız eğer bunu aşamazsak, o zaman yaklaşımlarımızla, bu duruşumuzla, bu şekilde zehirleme saldırısına destek vermiş oluruz. Hemen bunun önünün nasıl alırız diye hareket etmeliyiz” dedi. Gerçekten de gerekli yerde duruşuyla, sözüyle, hitabıyla ruh veriyordu, herkesi harekete geçiriyordu.
Biliyoruz ki; heval Fuat bize bu büyük şehadeti nasıl büyük bir mücadeleye, nasıl bir çıkışa dönüştürebileceğimizi söylerdi. Bu şekilde yaklaşmalıyız. Halkımız da, mücadele yoldaşlarımız da, zindan direnişçileri de, halkımızın dostları da yükümüzün daha da ağır olduğunu bilmelidir. Şehitlerimizin mücadelesi de artık onların izinden gidenlerin omzundadır. İnanıyorum ki, kimse artık bu hareketi yenilgiye uğratamaz. Kürt gençlerine, Kürt kadınlarına güveniyoruz, Rêber Apo’nun fikirlerine ve felsefesine güveniyoruz. Bu mücadele çizgisinde tek bir kişi dahi kalsak mücadele başarıya ulaşacaktır. Bu mücadeleyi yenilgiye uğratacak hiçbir güç yoktur.
İnanıyorum ki bu büyük şehadetle binlerce Kürdistan genci bu mücadele çizgisine katılacaktır. Katılmalıdır da. Bu çizginin takipçileri olmalı ve mücadeleyi yükseltmelidirler. Cevabımız bu olacaktır: Hem Hareketi büyütmek, hem mücadeleyi büyütmek, hem öz savunmayı büyütmek, hem de Rêber Apo etrafında kenetlenmek. Bu büyük şehadet bize bunu emrediyor. Biz de bu şekilde yaklaşacağız ve buna cevap olmaya çalışacağız. Mutlaka hayallerimizi ve amaçlarımız yerine getireceğiz. Şunu söyleyebilirim ki; heval Fuat bizimle yaşıyor, tüm halkıyla yaşıyor, özgürlük fikirlerinde ve felsefesinde yaşıyor. Rêber Apo felsefesinde yaşayacak, mücadelesi yolumuzu aydınlatıyor, hedefimizi netleştiriyor ve hangi yol-yöntemlerle başarıya ulaşacağımızı bize gösteriyor. Bu vesileyle bir kez daha çağrıda bulunuyorum; bu büyük şehadete nasıl cevap oluruz, nasıl güç alırız ve heval Fuat’a nasıl layık oluruz diye mücadele etmeliyiz. Heval Fuat şahsında mücadeleyi büyütme sözünü yineliyorum ve bir kez daha yoldaşımızın ailesine, Rêber Apo’ya ve Kürdistan halkına başsağlığı diliyorum.