Şerko Cewdet: Göçlerin sebebi ülkeyi parselleyen iktidar güçleridir

Yekgırtu İslam Partisi milletvekili Şerko Cewdet “Eşitlik, özgürlük yok ise, iktidar güçleri ülkeyi kendi aralarında parsellemişse ve halk açsa ise insanlar ülkelerini terk ederler” dedi.

Güney Kürdistan’dan yurtdışına yaşanan göçlerin sebebi Güney Kürdistan’daki iktidar güçleri olduğunu söyleyen, Yekgırtu İslam Partisi milletvekili Şerko Cewdet “Eşitlik, özgürlük yok ise, iktidar güçleri ülkeyi kendi aralarında parsellemişse ve halk açsa ise insanlar ülkelerini terk ederler” dedi.

Göç edenlere de seslenen Cewdet şöyle konuştu: “Ülkelerini her şeye rağmen terk etmemeliler, çünkü bu göçle birlikte bir hafıza yok oluyor, gittikleri yerlerde maalesef çok güzel şartlarda yaşama imkanları onları beklemiyor, onun için ne olursa olsun göç etmemeliler.”

Şerko Cewdet, devam eden bölge başkanlığı krizi sorununun da yakın zamanda çözülmesinin çok zor olduğunu, ayın 13’ünde partiler arasında yapılacak toplantıda bir çözümün bulunması konusunda da umutlu olmadığını söyledi.

Güney Kürdistan'dan yurtdışına göçler çok fazla oluyor. Şimdiye kadar gençler gidiyordu, ancak şimdi aileler de gidiyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

İnsanlar özgürce, onurluca, haklarına sahip olarak yaşamak isterler. Onun için bir yerden bir başka yere gitmeyi gerekli görürler. Tabi bu o kadar kolay olmaz. İnsanlar et ve tırnak gibi iç içe geçtiği vatanlarını, ülkelerini bırakmak istemezler. Ama demek ki özgürlük, hak, hukuk her şeyden önce gelir. Gidenler tabi, haklarından, özgürlüklerinden, huzur içinde yaşamaktan umut kestiklerinden dolayı böylesi zor bir karar verip gidiyorlar.

Bu göçlerin sorumluları kimdir size göre?

Bu göçlerin sorumluları; Kürdistan'da hak ve özgürlüklerin olduğunu ispatlayamayanlar, yaşamsal kılmayanlardır. Eğer böyle devam ederse yolsuzluklarla ülkeyi kendi aralarında paylaşanlar tek başlarına burada kalır, diğerleri çekip giderler. Çünkü insanlar zulüm altında, adaletsiz bir ortamda, hak ve özgürlüklerde eşitliğin olmadığı, ülkenin birkaç kişi arasında parsellendiği, kendisinin de aç kaldığı, tüm bunların da Kürdistan adına yapıldığı bir yerde kalmak, yaşamak istemezler.

Ailelerin de bu göçe katılmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evet, önceleri sadece gençler gidiyordu, fakat şimdi gidenlerin %30’unu aileler oluşturuyor. Gençlerin göçü belki sınırlı bir etki yapar, bireysel bir karar olarak görülür. Ancak ailelerin göç etmesi toplumsal bir karar olur. Bu toplumun büyük kesiminin göçü anlamına gelir. Eğer buna yeterince duyarlı yaklaşılmazsa, bu göç ile toplum büyük darbe alır. Bu şekilde toplumsal hafıza da göç etmiş olur. Asıl büyük tehlike budur. Toplumun aydınları, fikir insanları göç ederse o zaman toplumda ne kalır? Ama maalesef şimdiye kadar da Güney Kürdistan iktidarı bu tehlikeyi görebilmiş, kavrayabilmiş değil.

İktidar açlığı da, tokluğu da herkesin birlikte yaşayacağını gösteremedi. Halk bazılarının Kürtlük adına onları sömürdüğünü görüyor. Bu durum insan haklarına da aykırıdır. Bu Kürdistan’daki sistemin boşa düşmesidir. Kuzey’de, Rojava'da Kürtleri egemenliğinde tutan sistemlere karşısında da ayıp bir durumdur. Zira biz onları eleştiriyoruz. Bir Kürt çocuğunun denizde boğularak kıyıya vurması da Kürtler açısından, yine Kürtleri egemenliklerinde tutan iktidar güçleri açısından da büyük bir ayıptır. İnsanlarımız bu şekilde yurt dışına göç etmek zorunda kalmamalılar.

Bu göç edenlere mesajınız ne olacak? Göç kendileri açısından bir çözüm getirecek midir?

Kuşkusuz hiç kimse kendi ülkesini terk edip gitmek istemez. Ama bir yerde özgürlük, adalet yoksa ekonomik, siyasi açıdan kriz varsa insanlar bırakıp giderler. Fakat yine de bu bir çözüm değildir. Bu ne Kürdistan'daki iktidar açısından, ne Kürdistan’daki mevcut durumun çözümü açısından ne de göç edenler açısından gerçek bir çözümdür. Çünkü yurt dışına gittiklerinde de sorunlarına bir çözüm bulamayacaklar, kendi ülkelerinde gördükleri saygınlığı da göremeyecekler.

Gidenler için mesajınız nedir?

Onlar çaresizliklerinden kaynaklı böyle bir karar vermişlerse de bu göçlerinin neden ülkeleri değildir. Bu ülkeyi yöneten iktidar güçlerinin suçudur. Onun için ülkelerinin suçlamamalılar, ülkeleri her zaman onların yüreğindeki güzel ülke olmalıdır. Fakat bu göçe kendilerini mecbur edenleri de hiçbir zaman unutmamalıdırlar. Fakat yine belirtiyorum. Ülkelerini terk etmeleri bir çözüm değildir, onun için ülkelerini terk etmemeliler.

Bir süredir bütün bu krizlere neden olarak gösterilen başkanlık krizi halen aşılamadı. Ayın 13’ünde yeniden siyasi taraflar arasında bir toplantı yapılacak. Siz bu toplantıda sorunların çözüme kavuşacağını bekliyor musunuz? Ne olacak sizce?

Görüşmeler devam ediyor. Ancak bu sorun mevcut durumda bloke olmuş durumda. Çözüleceğine dair her hangi bir umut vermiyor. Ama ben yine de çözülmesini umut ediyorum. Fakat geçmiş deneyimler, bugün yaşanılanlar ve insanların ülkelerini terk edip yurt dışına göç etmelerine neden olanlar bu sorunun tıkanmasına da neden olmuş durumda. Çözüme dair de umut vermiyor. Bu mantık olanlarla sorunu çözmek de mümkün değildir. Dilerim bir anlaşma yaşanır da ama maalesef özellikle yakın bir dönemde bu sorunun çözümü konusunda da çok da umutlu olmadığımı belirtmek durumundayım. Dolayısıyla ayın 13’ünde yapılacak toplantıdan da önceki toplantılardan farklı bir şeyin yaşanacağını tahmin etmiyorum.

Bu durumda ne olur?

Eğer sorun çözülmezse Güney Kürdistan'ı çok daha zor günler bekliyor olacak. Umarım böyle bir durum yaşanmaz.