Mele Ali: AKP zulmüne karşı herkes el ele vermelidir’
İnançlar Konferansı üyesi Naif Ahmed Ali, “Zulüm kimden gelirse gelsin, zulmedenler kendilerini dine ve inanca dayandırıyorsa, onlar zalim, din düşmanı ve katillerdir” diye konuştu.
İnançlar Konferansı üyesi Naif Ahmed Ali, “Zulüm kimden gelirse gelsin, zulmedenler kendilerini dine ve inanca dayandırıyorsa, onlar zalim, din düşmanı ve katillerdir” diye konuştu.
Türk devleti ve AKP’nin hem halkına, hem de Kürt halkına karşı uyguladığı zülüm ve katliamların ne Kuran’da, ne de hiçbir inançta Tanrı katında yeri olmadığını söyleyen İnançlar Konferansı üyesi Naif Ahmed Ali, “Zulüm kimden gelirse gelsin, zulmedenler kendilerini dine ve inanca dayandırıyorsa, onlar zalim, din düşmanı ve katillerdir” diye konuştu.
İnançların birbirlerini tanımalı şairi ile 11 Nisan’da Rojava’nın Amude kentinde İslam, Mesihi ve Êzîdî inançlarını barış, sevgi ve adalet sembolü altında gerçekleştirdikleri konferansın tarihi sonuçları tartışılmaya devam ediyor. Konferansın Rojava, Suriye ve Ortadoğu halkları için olumlu neticeler açığa çıkardığını ifade eden İnançlar Konferans delegesi ve Derik Seyid Abdula cami imamı Naif Ahmed Ali “Tüm din ve inançlarda insanların canı-kanı ve malı mukaddestir” diye konuştu.
“İster İslam, ister Mesihi ve Êzîdî ya da başka bir inançtan olsun hiçbir din insan öldürmeyi meşru görmez” gerçeğini hatırlatan Mele Ali, ANF’ye yaptığı açıklamada “Din asla zulmü, hele hele Kürt halkı gibi inançlarına bağlı mazlum bir halk üzerindeki katliam ve yıkımları meşru göremez. Bu zulmü yapan AKP dini bir maske olarak kullanıyor, özünde onlar din düşmanı katil ve zalimlerdir” tespitinde bulundu.
‘DİNDARLAR DA VE DEMOKRATLAR DA KÜRDİSTAN’DAKİ KATLİAMA SESSİZ’
Hz. Muhammed dönemin zalim ve insanlık değerlerine karşı savaşın geliştirdiğini hatırlatan Mele Ali, “Şimdi dini maske olarak kullanan zalimler Kürtlere karşı katliamlarını meşrulaştırma çalışıyor” dedi. Hz. Muhammed’in arkasında ilk saf tutanların mazlumlar ve İslam dinini kültürel olarak özümseyen ezilenler olduğunu ifade eden Mele Ali, Medine sözleşmesine dikkat çekerek, İslam dininin insanlar arasında barış ve özgür bir şekilde yaşama arayışı olduğunu söyledi.
Uluslararası güçlerin sessizliğini eleştiren Mele Ali şunları ifade etti: “Kürt halkı yüzyıllardır kültürel olarak en saf şekli ile İslam dinini yaşamasına rağmen, dini maske olarak kullanan Türk, İran, Irak ve Suriye devletleri tarafından parçalanarak zulme uğratılmışlardır. Esasta şimdi hak yolunda ve mazlum olan halk Kürtlerdir. Ama Türk devleti gibi faşist ve katliamcı Osmanlı geleneğinden gelen ve tamamen zalimlere dayanan bir devlet Kürtleri katlediyor. Katledip haklarını, inançlarını ve değer yargılarına ayaklar altına alırken de, Kürtleri ‘terörle’ itham edecek kadar insanlık dışı kirli araçlar kullanıyor.
Ama maalesef şimdi bakıyoruz, kendisine dindar diyen ile kendisini demokrat ve insan hakları savunucuları olarak gösterenlerin tümü Kürdistan’daki bu vahşete sessiz kalıyorlar. Vicdanı olan, inancı olan ve insanlığını kaybetmemiş her kim varsa Türk devleti, Erdoğan ve AKP’nin bu zulmüne karşı çıkmalı, Kürtlerin haklarını korumalı, yanlarında yer almalıdır.
Türk devleti halktan çaldıklarını kendi taraftarlarına medyasına dağıtarak yaptıkları terör ve katliamların üstünü örtmek için onların istediği gibi konuşmayı sağlıyorlar.”
‘DİNİ MASKE KULLANANLAR ZALİM VE ZINDIKLARDIR’
“Hz. Muhammed hadislerinde açık bir şekilde, Müslüman ve mazlumların kanını, namusuna el uzatmayı ve zulüm etmeyi haram kılıyor” hadiselerine dikkat çeken Mele Ali, “Kuranı kerim açık bir şekilde, dini maske olarak kullananları zındık olarak tanımlıyor ve bunların din ve insanlık düşmanları olarak adlandırıyor. İslam dini aynı zamanda diğer din ve halkların haklarını da koruyor ve bunlara karşı dine, mala ve namusa el atmamın haram olduğunu açık ve net olarak ayet ve hadislerle ortaya koyuyor. Medine sözleşmesi bunun belgesi ve sözleşmesidir. Kim bunu inkar ediyorsa o Hz. Muhammed’i ve İslam dininin gerçeğini inkar ediyor. Onlar tamamen din düşmanı ve zındık kâfirlerdir. İslam dinine göre bir insanı öldüren kim ise sanki tüm insanlığı öldürmüş gibi günaha giriyor. Çünkü ona o canı veren Allah’u tealidir ve ancak tanrı o canı alabilir.
Türk devletinin Kuzey Kürdistan’daki halkın evlerini tank, top ve patlayıcılarla havaya uçurması, kadın, yaşlı, çocuk demeden katliam yapması kabul edilir bir şey değil. Hem insan olarak hem de bir dindar olarak kabul etmemiz demek tüm inanç ve değer yargılarımızı inkârı demektir. Türk devletinin şu an yaptığını DAİŞ çeteleri de Rojava’da, Suriye’de ve Şengal’de dini maske ile yaptı. Yapılan katliam ve zulüm sadece Kürtlere karşı değil, tüm insanlığa karşı yapılmış bir zülüm katliam ve barbarlıktır. Herkes DAİŞ’in ne kadar dini inançlar ve insanlık düşmanı olduğunu söyledi. Şimdi AKP ve Türk devletinin yaptığı da aynı şeylerdir.”
‘ERDOĞAN DAİŞ VE ESAD’TAN DAHA BETERDİR’
Mele Ali, Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürekli Beşar Esad’ın halkına karşı zulüm uyguladığını söylediğini hatırlatarak, “Şimdi Erdoğan ve AKP’nin yaptıkları Esat’tan da DAİŞ çetelerinin yaptıklarından da çok farksız değil. Erdoğan’ın Kürt halkına tank top ve katliamlar yapması onun sahtekâr yüzünü, diktatörlük amaçlarını gösteriyor.
Kürt halkı üzerinde bu kadar barbar katliam ve vahşetleri yaparken de kendi imamları aracılığı ile Allah’ın evinde vaazlar ile Türk devletinin katliamlarını meşrulaştırmaya ve Kürt halkını terörist göstermeye çalışıyor. Türk devletin bu katliamlarına ortak olanlar, onu meşrulaştırmaya çalışanlar ve mazlum Kürt halkının yanında olmayanlar zalimin bir parçasıdır. Kesinlikle din ve imandan yoksun, kafir denilecekse kafirlerin kendileridir.
Türk devletinin bu zulmüne karşı İslam alemi, özellikle Kürt dindarları bu zulme karşı ayağa kalkmalı, karşı çıkmalı ve el ele vererek birlik olmaları gerekir. İslam dinin bu olmadığını mazlumu koruduğunu ve zalimin karşısında durduğunu söylemeli bunun için mücadele etmeliyiz” diye konuştu.
‘AKP ZULMÜNE KARŞI İNANCI VE VİCDANI OLANLAR SESLERİNİ DUYURMALIDIR’
Kürtler üzerinde bir katliam olduğu için Türkiye, Suriye, Irak ve İran sınırları içinde kalan tüm Kürtler ayağa kalkmalıdır. Bu zalimlere karşı mazlumun yanında yer almalıdır. Bir dindar olarak İslam alemine ve vicdanlı insanlığa seslenmek istiyorum. Siz bugün Türk devletinin katliam ve insanlık dışı uygulamalarına karşı çıkmazsanız, ne zaman karşı çıkacak, ne zaman inanç ve vicdanlarınızın sesine kulak vereceksiniz. İnsanlık ve inancınızın size emrettiği zalim ve katillere karşı çıkmaktır ve mazlumun yarında yer almaktır.
Bunu yapamıyorsanız, inancınızdan da insanlık utanmalısısınız. Çünkü insanlığınız bitmiş ve vicdanlarınız kör elmiş ve bu suçu ortak olmuşsunuz demektir. Rojava’da gerçekleştirdiğimiz inançların birbirlerini tanıma konferansı DAİŞ ve onun gibi kirli güçlerin oyunlarını nasıl bozduysa, Kuzey ve tüm Kürdistan dindarları da el ele vererek AKP ve Türk devletinin kirli amaçlarını boşa çıkarmalı ve bu zalim düzene karşı mücadele etmelidir.”