‘Kuzey'de yaşanan halk devrimine Güney Kürdistan ilgisiz kalmamalıdır’
Kuzey Kürdistan'da yaşananların bir halk devrimi niteliğinde olduğuna dikkat çeken Güney Kürdistan’daki Tevgera Azadi Eşbaşkanı Mehmet Abdullah, Güney Kürdistan’daki siyasi güçleri bu sürece sessiz kalmakla eleştirdi.
HALİT ERMİŞ
SÜLEYMANİYE / ANF
Cuma, 11 Eylül 2015, 07:03
Kuzey Kürdistan'da yaşananların bir halk devrimi niteliğinde olduğuna dikkat çeken Güney Kürdistan’daki Tevgera Azadi Eşbaşkanı Mehmet Abdullah, Güney Kürdistan’daki siyasi güçleri bu sürece sessiz kalmakla eleştirdi ve bu dönemde herkesin etkin bir şekilde bu saldırılar karşısında tutum alması çağrısı yaptı.
AKP KÜRTLERİ KANDIRAMAYINCA SAVAŞI BAŞLATTI
Kürtlerin Türk devletine karşı sürekli bir saldırıya maruz kaldığını, bu faşist zihniyete karşı 70’li, 80’li yıllarda siyasi ve ideolojik bir mücadele başlattıklarını belirten Mehmet Abdullah, “Türk milliyetçi zihniyeti bu devrime de var gücüyle saldırdıklarından, Kürtlerin silahlı mücadele yolunu da seçmek zorunda kaldı” dedi.
1990’lı yıllardan mücadelenin geldiği aşamayla birlikte çözüm arayışlarının başladığını, ancak bunun da Özal’ın kuşkulu ölümüyle son bulduğuna dikkat çeken Abdullah şunları belirtti: “2013 yılına kadar sürekli ateşkeslerle bu süreç götürülmeye çalışıldı. 2013 yılında 9. kez ateşkes ilan edildi. Bu, Dolmabahçe süreciyle önemli bir aşamaya ulaştı. Fakat anlaşıldı ki, Türk devleti sürecin geldiği bu aşamayı hazmedemedi. Hiç her açıdan Kürtler bu süreçte büyük kazanımlar sağladılar, halklar büyük kazanımlar sağladılar. Çünkü bu sürecin sonunda HDP 7 Haziran seçimlerinde büyük bir siyasi başarı sağladı. Dolayısıyla hazmetmemeleri bundan dolayı oldu. Yine eskisi gibi sözde diyalog süreçleriyle Kürtlerin kazanımlarını oyalayarak boşa çıkarmaya çalıştı. Fakat Kürtleri kandıramayacağını gördüğü zaman yeniden saldırdı, savaşı başlattı.”
Yeni savaş sürecinin önce Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşmelere son verilmesiyle başlatıldığını söyleyen Abdullah, Suruç katliamı bu savaş sürecinin ikinci adımı olduğunu belirtti.
Kürtlerin mücadelesinin tek yönlü olmadığını vurgulayan Abdullah, “Seçenekleri de tek değildir. Siz bir kapı kapatırsanız o vakit Kürtler başka seçenek kullanırlar. O da, özerk sistemle kendi yönetimini geliştirmektir. Eğer Türk devleti, AKP hükümeti diyalog ve müzakere yönetimini kabul etmiyorsa bu seçenek daha da gelişecektir” diye konuştu.
YAŞANAN BİR HALK DEVRİMİDİR
Kuzey Kürdistan'da kadınların, gençlerin ve toplumun tüm kesimlerinin içinde olduğu bir halk devrimi, olarak tanımlayan, Tevgera Azadi Eşbaşkanı Mehmet Abdullah tezkerenin de bu halk devrimine karşı yeniden çıkarıldığını belirtti.
‘TEZKEREYE SESSİZ KALMAK ONAYLAMAKTIR’
Abdullah Güney Kürdistan’daki siyasi partilerin de buna karşı tutum alması gerektiğine dikkat söyleyerek şöyle konuştu: “Güney Kürdistan’daki siyasi partiler ulusal çıkarlar temelinde bir siyaset yürütmüyorlar. Yürütülen parti çıkarları temelinde bir siyasettir. Hatta aile çıkarları, birey çıkarları temelinde yürüyen bir siyaset var. Dikkat edin Türkiye'de her yıl tüm partilerin evet oyu ile Güney Kürdistan topraklarına yönelik savaş tezkeresi çıkarılıyor. Bu yıl da parlamentoda aynı şekilde tezkere Türkiye meclisinde onaylandı. Bu duruma karşı güney Kürdistan parlamentosunun bir tutumu olmalıydı. Buna sessiz kalmak, tezkereye evet demektir, onay vermek, ortak olmaktır.
94’ten bu yana sözde Baas rejimi ve iç çatışmalara karşı Türk askeri Güney Kürdistan'a geçmişti. Ama bu gerekçeler ortadan kalkmasına rağmen halen de askerler burada. Fakat buradaki askeri güç sürekli olarak silahların namlularını gerillaya doğrultuyor. Şimdi de yapılan odur” diyen Abdullah Güney Kürdistan’daki partilerin sessizliğini eleştirdi ve kuzeyde yaşanan savaşa karşı tutum almaya çağırdı:
“Güney Kürdistan’daki partilerden buna karşı sessizdirler. Bu partiler uzun süredir kendi aralarındaki siyasi çekişmeler ve başkanlık sorunu için günlerce toplantı yapabiliyorlar, ama halkımıza yönelik bunca saldırı varken ses çıkarmıyorlar, hiçbir tutum almıyorlar. Şunu unutmamak gerekir. Kuzey Kürdistan’daki mücadele ve kandildeki güç olmasaydı, Güney Kürdistan bu kadar rahat olmayacaktı. Unutulmamalı ki, işgalci güçler Kürdistan'ın her hangi parçasındaki mücadeleye karşı sürekli ittifak halindedir. Birlikte saldırıyorlar. Onun için güney Kürdistan, özellikle bugün Kuzey Kürdistan'da yaşananlar ve mücadelenin geldiği aşamada kesinlikle sessiz kalmamalıdır.”