Kobanê direniş ile birlikte Halep’ten gelerek şehirdeki çatışmalara katılan Halep grubu, Kobanê’deki YPG güçlerine şehir savaşı taktikleri öğreterek savaşın gidişatını değiştiren güçlerden bir oldu. Bugün o güçten yalnızca 4 kişi hayatta.
Halep grubunun öyküsü Kobanê’ye gelişleri ile başlıyor. Onların hepsi Efrîn ve Kobanê’nin çocuklarıydı, kimisi Halep’te kimi 2012 yılında Serêkaniyê’deki savaşta mevzi arkadaşlığında hayatlarının hikayesi burada başlar. Savaş neredeyse orada olmayı gitmek isteyen 11 Kürt genci, savaşı öğrenerek nerde bir zorluk varsa onu paylaşmaya ahdettiler. Moral ve coşkularının kaynağı da arkadaşlıklarındaki derin bağlılıkta gizliydi.
SERÊKANİYÊ’DE BAŞLIYORLAR
Şehit Agir Kobanê, şehit Rizgar Zagros, şehit Hozan Rojava, şehit Hemza Kobanê ve Sîpan Efrîn Serêkaniyê’de tanıştı. Rojava’nın bu şirin kentinde şehir savaşı ile ilk defa karşı karşıya kaldılar. Sonrasında 2012 yılında ideolojik eğitimlerini Cizîrê Kantonu’nda gördükten sonra Halep’e geçti. Orada şehit Xemgîn Cûdî, şehit Cûdî Şevîn, şehit Rênas Efrîn, Agîd Kobanê ve Rûstem Efrîn, Agîd Efrîn ile bir birlerini tanıdılar. Ve o Halep’te Suriye rejimi, Cephet El Nusra çeteleri ve kendine Özgür Suriye Ordusu diyen saldırganlara savaştılar. Halep nasıl yaşadıklarına ve nasıl savaştıklarına sokak sokak şahit oldu. Önemli bir savaş pratiğinden sonra halk da onlara güvenmeye başlıyor, bu savaş onların şehir tecrübelerinin geliştiği zaman oluyor.
EKİM’DE HALEP GRUBU KOBANÊ’YE GİDİYOR
Grup birlikte Kobanê’ye geçemiyor parçalar halinde gizli yollardan kente ulaşılıyor. Şehît Agir, şehit Hozan ve şehit Hemza herkesten önce Kobanê’ye ulaşıyor, diğerleri de hevallerini izinden kente geliyorlar. Şehit Cûdî Şevîn çatışmalarda yaşamını yitirmeden önce o günlerden şöyle bahsediyordu; “Efrîn’den çıktığımız gün çok heyecanlıydık. Yine her zamanki gibi Şehit Rızgar elime bir bidon tutuşturmuş, şarkı söylemem için bana ısrar ediyordu. Ama biz daha çok Kobanê’nin son durumunu merak ediyorduk. Yüreğimiz bizden önce cepheye ulaşan arkadaşlarımızı görme isteğiyle çarpıyordu. Sınırı geçip ayağımızı Kobanê toprağına basmamızla silah sesleri ve mermi vızıltıları arasında kalmamız bir oldu. Biz daha arkadaşlara selam verme hal hatır sormaya fırsat bulamadan, her birimiz birer rext ve silah alıp mevzilerdeki arkadaşların yardımına koştuk. Bazen bizden önce gelen gruptaki diğer arkadaşlarımızın yaşayıp yaşamadıklarını merak ediyorduk ama sorma imkanı yoktu. Bazen seslerini cihazlardan duyuyorduk o zaman şehit düşmediklerinin halen savaştıklarını anlıyorduk, heval Hozan’ı hiç görmedik o şehit düşmüştü.”
Grubun hepsi Kobanê’nin doğu cephesine gönderiliyor. Bazıları aynı taburda olsa da bir kısmı farklı taburlar da aynı cephede çatışmalara katılıyor. Yalnızca şehit Agir değil hepsi Kobanê’yi böyle ateşler içinde görünce yürekleri sızlıyor, çoğunun ağırına gidiyor. Sınırı geçer geçmez için de kaldıkları silah sesleri ve top saldırısı içinde mevzi arkadaşlarını tanıma şansları dahi bulamadıklarını anlatıyorlar. Kendi sözleriyle ‘günleri şehit ve yaralıların kanı içinde geçiyordu.’ Hepsinin ortak düşüncesi bir yöntem bularak çetelere cevap verip, bu saldırıyı kırmaktı. Bu zorlu zamanlarda günlerin nasıl geçtiğini anlamadılar tek hedefleri kenti çabucak tanıyıp saldırılar karşısında tedbir geliştirmekti.
Şehit Agir moralini hiç bozmayarak “Bu çetelerin Kobanê’ye girdikleri için mutlu olmalarına fırsat vermeyeceğiz, gün yüzü görmeyecekler, onları girdiklerine pişman edeceğiz. Bir an bile sevinç duyamayacaklar” diyor. Şehit Rizgar ise; “Çetelerin Kobanê’de kurtuluşları yenilgileri olacak” diyerek tamamlıyordu. Bu sözler grubun ruhunu yansıtan sözlerdi. Grup hiçbir zaman sorunlara karşısında çözümsüz kalmadı, saldırılar karşısında taktiksel çözümler üretip mevcut durumu tahlil etmek onların genel mantığıydı.
Duvarları delerek ve sokak perdeleri asarak bulundukları mevzileri daha dayanıklı hale getiriyorlardı. ‘Mevziin sağlam olmayan savaşamaz, mevziisini sağlamlaştırmayan savaşmak istemiyor demektir’ onların ilkesi haline gelmişti.
Kobanê’nin doğu cephesine ilk perdeler asıldığında bir çok kişi bu duruma bir anlam veremiyor, bunu gereksiz görenler de oluyor. Zamanla perdelerin ve evler arasında delinen duvarların önemi anlaşılıyor. Cephe hattı saldırılar karşısında gün geçtikçe daha dirençli hale geliyor.
Doğu cephesine bulunan bir savaşçı o günleri şöyle anlatıyor: “Çeteler bizi top, havan ve ağır silah mermisi içinde bırakmışlardı. Bu yoğun saldırıya biz de evlerin kapı ve pencerelerinden cevap vermeye çalışıyorduk. Şehir savaşında her hangi bir tecrübemiz yoktu. Duvarları delerek evler arasında koridor oluşturmak, perdeler asarak çetelerin görüş alanını daraltmak savaşın o kızgın zamanında aklımıza dahi gelmemişti. Halep gurubunun gelişi ile Kobanê de bunları gördü.”
ARKADAŞLIKLARI İLE TANINDILAR
Kimle yaşasalar bir tarafından insanların kalplerinde yer edip dikkat çektiler. Aralarında en sessizleri şehit Rênas ve şehit Agir’di. Diğerlerinin bağırış çağırışları cephenin her yanında yankılanıyordu. Onlar arkadaşları için hayatlarını hiçe saymakta bir an bile tereddüt etmeyen insanlar oldular. Arkadaşlıkları ile tanındılar ve heval olmanın anlamını gösterdiler.
İLK ŞEHİT DÜŞEN HOZAN ROJAVA OLDU
Hozan Rojava ve grubu doğu cephesinin ön tarafında yer alıyordu. Bu cephede çeteler gündüz suikast gece ise ağır silahlar eşliğinde saldırı düzenliyorlardı. YPG savaşçıları ve DAİŞ çetelerinin gece savaşları bombalarla ve RBC ile sürüyordu. Bir Ekim gecesi DAİŞ çeteleri Kobanê’nin doğu cephesine geniş kapsamlı bir saldırı başlatıyorlar. Grubun bulunduğu noktanın düşürülmesinin esas alındığı bu saldırıda büyük bir direniş yaşanıyor. Kentin savunulmasında stratejik öneme sahip bir yer olan bu noktaya çeteler açık bir saldırıdan çok sızma şeklinde ilerleyerek ani bir baskın yapmak istiyor. Grubun bir bölümünün canlı ele geçirilmesi amaçlanan bu saldırıda YPG savaşçılarının üslendiği iki katlı yapı cephenin direnç noktası oluyor. Gece boyunca yapılan saldırılar ile ele geçirilemeyen bina sabaha karşı çeteler tarafından patlayıcılar ile yıkılıyor. Burada Hozan ve grubundaki arkadaşlar şehit düşüyor.
Halep grubundan birçok kişi cephede birçok gün o enkazın yanına gidip arkadaşlarının cenazelerinin enkaz altından çıkarılacağı günü beklediler. Çetelerin geriletilmesi ile o binada direnen YPG savaşçılarının cansız bedenleri çıkarıldı.
AGİR, RİZGAR VE RÊNAS KASIM AYINDA ŞEHADETE YÜRÜDÜLER
Her üç bölük komutanı da doğu cephesinde çetelere sürekli saldırılar düzenleyen güçlerin başında olan sorumlulardı. Eylemlerde öncülük eden bu komutanların uykusuz geceleri sayılamayacak kadar çoktur.
Kobanê’nin evladı Agir, 7 Kasım günü gittiği eylemde en ön hatta yaşamını yitirdi. Haber gruba ulaştığında saygı ve sevgi nişanesi olarak grubun ismi AGİR oldu. Rizgar’ın yaşamını yitirdiği gün için kameralara Agir arkadaşından bahsediyor. Gece çatışmada yaralanınca Hamza onu sırtlayıp hastaneye getiriyor. Grup Rizgar’ın yaralandığını biliyor ama yaşamını yitirdiğinden bir haberler. Zaman geçmiyor ki Rizgar’ın şehadet haberi de arkadaşlarına ulaşıyor. Bir süre sonra kendisi de çatışmalarda yaşamını yitirecek olan Cûdî, Rizgar için bir şarkı hazırlıyor. Bir başka çatışmada hayatını kaybedecek olan Xemgîn de kefiyesini alıyor.
29 Kasım’da DAİŞ çetelerinin Türk ordusunun gözetiminde Mürşitpınar kapısına saldırdıklarında Xemgîn ve Rênas doğu cephesinden bir kurşun gibi yetişip çetelere müdahale etti. Sınır kapısındaki şiddetli çatışmada YPG savaşçılarının bu denli hızlı durumu kavrayıp müdahale edeceklerine ihtimal veremeyen çeteler yanıldı. Renas hemen oradaydı. Cephet Ekrad savaşçıları sınırın önüne ulaştığında Renas saldıran çetelere ilk ve etkili vuruşunu yapmış intihar bombacısının yaralamıştı bile. Kapının önemli bölümünü geçemeyeceğini anlayan çete kendini patlatmış Renas göğsünden aldığı parça ile kervana katılmıştı. Xemgîn de aynı çatışmada yaşamını yitiren yoldaşının yanındaydı. Xemgîn arkadaşını o barut ve kan deryasında bırakmadı, cenazesi onun sırtında çatışma alanından çıktı.
Her kayıp sonrası intikam yemini büyüdü. Halep grubu yeminle, moral ve coşku ile mevzilere yürümeye devam etti. Halep’ten gelenler yaşanan kayıpların moralleri üzerinde olumsuz etki yapmasına müsaade etmeyerek savaşanlar arasında örnek oldu.
XEMGÎN CÛDÎ DE ARKADAŞLARINA ULAŞTI
Kimselere haber vermeden yoldaşlarının hasretine ve Kobanê direnişinin cezbeden sesine kulak kabartan Xemgîn Cûdî tek başına sınırları geçerek Kobanê’ye ulaşmıştı. Sohbet arasında o günlerden şöyle bahsederdi: “Uzaktan Kobanê direnişini seyretmek gerçekten çok zordu. Tüm arkadaşlarımın Kobanê’ye geçtiğini bir tek ben kaldım diye düşündükçe ağırıma gidiyordu. Her zaman yan yana savaştığımız arkadaşların zor koşullar altında mücadele ettiğini bilmek beni çok zorluyordu. Biz her zaman birlikte savaştık birlikte zorluklara göğüs gerdik.”
Cûdî, Kobanê direnişinde acıları da mutlulukları da arkadaşları ile paylaştı. Doğu cephesinde birçok kişi onu tanıdı. Bir bölük komutanı olarak çeteler hangi birime saldırsa o oraya yetişmesini bildi. Eylemlerde önde yürüyen bir savaşçıydı. Silah sesi nereden gelirse yüzü o tarafa dönük bir Kürt savaşçıydı. Geceleri savaşan özel bir bölük olarak, savaşın o cephesinde bir rüzgar gibi estiler.
Kaniya Kurda’ya YPG bayrağının asılacağı gün için adım adım ilerlediler. Saldırı gruplarına yine ısrarı ile katıldı. Yaşamını yitirdiği gün yine boynunda dürbünü tüm arkadaşları ile konuştu onları tek tek kontrol etti, sanki son selamlama son hatır isteme gibi bir yerlerde bir bekleyeni varmışçasına…
Rojhilat cephesindeki güçler gece saat 8’de harekete geçti. Bölüğü öncüydü ve bölüğünün önünde çatışma alanında bacağından yaralandı. Kuzey Kürdistan’daki hastanelere yetiştirilemeden aşırı kan kaybından ayın 22’sinde yaşamını yitirdi. Xemgîn Cudî korkusuz bir savaşçı olarak geldiği şu dünyadan silah seslerinin alkışları arasında ve topların yeri göğü inlettiği bir zafer gecesinde ruhu arkadaşlarının yanına bedeni memleketi Efrîn’e gitti.
İKİ GÜN SONRA HAMZA DA XEMGÎN’İN YANINDA...
Artık doğu cephesinde çetelerin kırılıp gün be gün cesetlerinin etrafa saçıldığı, korkudan ve dehşetten kaçıştıkları ünlere gelinmişti. Halep grubu Cudî’nin yaralandığından haber dardı ama durumunu tam olarak öğrenememişlerdi. Aynı gruptan Hamza’da başka bir gücün sorumlusu olarak ilerleyen güçlerin içindeydi. Kobanê’nin doğu cephesinde özgürleştirme operasyonu hız kesmeden devam ediyordu.
Direniş güçleri Kobanê’yi adım adım geri almaya DAİŞ vahşetine son vermeye devam ettiği günlerde, Hamza da 24 Ocak 2015’de çetelere karşı mücadelede cephenin önünde aldığı kurşun yarası ile bu hayata gözlerini yumdu. Cudî Efrîn’de Hamza Kobanê’de toprağa verildi.
CÛDÎ ŞEVÎN DE ARKADAŞLARININ ARDINDAN YÜRÜDÜ
Halep grubunun sanatçısı sanat ruhlu savaşçısı Cudî Şevîn, yaşanan bu her kayıp ardından arkadaşlarına bağlılık geri olduğu kadar karakterine uyan bir şekilde müzik yapmaya devam etti.
Kobanê’nin doğu cephesi kent tamamen kurtarıldıktan sonra köylere ilerlemeye devam etti. Şevîn de takım komutanı olarak Bexdik köyünde görevliydi. Cudî arkadaşları arasında ve takımında her zaman kalabalık yapmasıyla da tanınırdı. Savaşın en çetin zamanında Cudî Şevîn’in bir arkadaşlarına bir türkü söyleyip moral vermesi olağan bir durumdu. Şevîn bir yoldaşının moralsiz olduğunu anladığında ne yapar eder onun moralini yükseltirdi.
Bexdikê köyünün YPG savaşçılarının denetimine girmesi ardından çete saldırıları tekrar bu bölgeye yöneliyor. DAİŞ çetelerinin kuşatması altında kalan köyde Cudî ve bir takım arkadaş direnerek köyü terk etmiyor, Kobanê direniş tarihine bir sayfa daha ekliyor. Çetelerin tanklar ve ağır silahlar ile sürdürdükleri saldırıda mermi ile yaralan Cudî’de kente yetiştirilemeden yaşamını yitiriyor.
Tüm zorluklara ve imkansızlıklara rağmen bir yolunu bulup Kobanê direnişine katılan Halep grubunun çoğu özgürlük ağacını kanları ile sulayarak Kobanê’de direniş tarihine altın harfler ile yazıldılar. Bu gün onların savaştığı her nokta özgürleşerek anılarına selam oldu.
Şimdi Halep grubundan Sîpan Efrîn, Tekoşer Efrîn ve Agîd Kobanê mücadelelerinin her anını arkadaşlarına adadıklarını söylüyorlar.