KCK, tüm kadınları mücadeleyi yükseltmeye çağırdı

Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutlayan KCK, "Kadın özgürlük mücadelesi ivme kazanıp gelişerek erkek egemenlikli her türlü sisteme 21. yüzyılda son verecektir" dedi. KCK, kadınları kapitalist moderniteye karşı mücadeleyi yükseltmeye çağırdı.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı.

Açıklamada şunlar belirtildi:

“8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü tüm kadınlar için kutlu olsun.

İnsanlık toplumsallaşma ile başlamıştır. Toplumsallığın öncüsü ve emekçi gücü esas olarak kadın olmuştur. Toplumsallığın, yani insanlığın özünde ve kökünde kadın emeği, kadın rengi vardır. Kadını, kadın gerçeğini anlamadan insanlığı ve toplumsal değerleri doğru anlayamayız, anlam veremeyiz.

Toplumsallığı ve insanlığı kadın yarattığı gibi, ilk sömürülen toplumsal kesim ve cins kadın olmuştur. Rêber Apo bunu ilk ezilen sınıf ve ulus kadındır, biçiminde ifade ederek sömürü ve baskının kaynağını ve temelini tüm çarpıcılığıyla ortaya koymuştur. Kadının sömürü ve baskı altına alınması tüm insanlığın sömürü ve baskı altına alınmasıdır.  İnsanlığa ve toplumsallığa saldırı kadınla başlamıştır.  Kadın üzerindeki baskı ve sömürü özümüze ve köklerimize yönelik bir baskı ve sömürüdür. İnsanlığın değerlerini kaybetmesi ve değerlerde yaşanan eksilme böyle başlamıştır. Bu açıdan insanlığın tüm değerlerine kavuşması, tam hale gelmesi ancak ve ancak kadının özgürleşmesi, toplumda başat rolünü tekrar almasıyla mümkündür.

Sömürü ve baskı kadın üzerinde başlatılmış, kadın etrafında derinleştirilmiş ve kapsamlılaştırılmıştır. Bu açıdan özgürlüğün ve demokratik yaşamın derin ve kapsamlı yaşanması da kadın özgürlüğü ile sağlanacaktır. Kadının özgür ve demokratik yaşamdaki belirleyici rolünü kavramadan tüm özgürlük ve demokrasi mücadeleleri ve bunun için verilen çabalar ‘yarımlık’ kalır, eksik kalır. Toplumsal yaşamın her alanında tamlık, bütünlük kadınla, kadın özgürlüğüyle, kadının yaşamda başat hale gelmesiyle sağlanır. Bu öznel bir istek ve amaç değildir. İnsanlık tarihinin, tarihsel toplumsal yaşamın bizlere gösterdiği gerçekliktir.

RÊBER APO KADIN ÖZGÜRLÜK İDEOLOJİSİNİN YARATICISIDIR

Rêber Apo tarihsel toplumu bütünlüğü içinde değerlendirerek ve kadının bu gerçeklik içinde önemli yerini görerek düşüncede büyük bir özgürleşme ve derinleşme sağlamıştır. Kadın eksenli tarihsel toplumu kavradıkça büyük bir düşünce patlaması yaşamıştır. Özgür ve yaratıcı düşüncede zirveye ulaşmıştır. Buna hem kadının toplumsal yaşamda oynadığı olumlu rolü, hem de kadın baskı ve sömürü altına alındığında kadın şahsında insanlığın neler kaybettiğini görerek ulaşmıştır. Kadının tarihsel toplum içindeki yerinin ve özgürlüğünün neler yaratacağının derin bilincine varması Rêber Apo’nun tüm toplumsal sorunların çözümünün nasıl olacağı konusunda netleşmesini sağlamıştır. Çünkü tüm toplumsal ve siyasal sorunların kördüğüm haline gelmesinde kadın üzerindeki erkek egemenlikli sistemlerin rolü belirleyicidir. Bu açıdan Rêber Apo kadın özgürlük ideolojisiyle bu kördüğüme kılıcı vurmuş, tüm toplumsal sorunların çözümünün önünü açmıştır. Kadın özgürlüğü sınıfsal ve ulusal özgürlükten daha çok önemlidir, derken de bu gerçekliği ifade etmiştir.

Rêber Apo kadın özgürlük ideolojisinin yaratıcısıdır. Kadın özgürlük çizgisini tarihsel toplumsal gerçekliğe dayalı teorik bir çerçeveye kavuşturmuştur. Bu açıdan kadın özgürlük çizgisinin önderidir. Bunu da en başta erkekliği kendinde öldürerek sağlamıştır. Tarihsel toplumsal bir gerçeklik olarak baskı ve sömürü üzerinde şekillenen erkek egemenliğini, yani bu yönlü oluşan erkekliği öldürerek de toplumsal kördüğüme ilk kılıcı vurmuştur. ‘Erkekliği Öldürmek’ düşüncesiyle kadın özgürlük çizgisinin yaratılması doğrultusunda önemli bir zihniyet devrimi adımı atmıştır. Tarih içinde yaratılmış sosyal gerçeklik olan erkeklik öldürülünce her türlü zihniyet devrimini gerçekleştirmenin önü de açılmıştır.

Rêber Apo zihniyet devrimini İmralı’da esaret altına düşmeden önce başlatmış; esaret altına alınınca yarım kalan destansı çalışmam, dediği kadın özgürlük çizgisi ve mücadelesinde daha da yoğunlaşarak bu çizgiyi sistematik bir paradigma, ideoloji ve teori haline getirmiştir. Paradigmasını da ‘kadın özgürlükçü demokratik ekolojik toplum paradigması’ biçiminde tanımlamıştır. Böylece kadın ve gençliğin toplumsal mücadelelerin öncü gücü olduğunu vurgulamıştır.

KADIN ÖZGÜRLÜK DEVRİMİ EVRENSELLEŞMİŞTİR

Rêber Apo’nun emekleri ile Kürdistan'da kadın öncülüğünde bir sosyal ve demokratik devrim gerçekleşmiştir. Kadın şahsında toplumda, dolayısıyla erkeklerde dönüşüm sağlanmıştır. Kürdistan özgürlük mücadelesinde özgürlük ve demokrasi bilinci derinleşmiş ve yenilmez bir güç haline gelmişse, bunda Kürdistan'da gerçekleşen ulusal, toplumsal, siyasal, kültürel ve demokratik devrimin kadın renginde ve ruhunda olmasının belirleyici etkisi vardır.

Kadın sorunu bir ulusa, bir halka, bir topluma, bir inanca ait olmadığından ve evrensel karakteri bulunduğundan Rêber Apo’nun Kürdistan'da geliştirdiği kadın özgürlük devrimi Kürdistan'ı aşmış; Ortadoğululaşmış ve evrenselleşmiştir. Eğer bugün dünya genelinde kadın özgürlük mücadelesinde bir gelişme ivmesi ortaya çıkmışsa bunda Rêber Apo’nun geliştirdiği kadın özgürlük ideolojisi ve bu temelde yürütülen mücadelenin büyük etkisi olmuştur.

21. YÜZYILIN KADIN YÜZYILI OLACAĞI BUGÜNDEN BELLİDİR

Rêber Apo kadın kurtuluş ideolojisinin etkisinin ne olacağını bildiğinden, Kürdistan'da gerçekleşen kadın özgürlük mücadelesinin nasıl sonuçlar yaratacağını gördüğünden 21. yüzyıl kadın özgürlük yüzyılı olacak, tespiti yapmıştır. 21. yüzyılın daha ilk çeyreğinde bu tespit doğrulanmıştır. 21. yüzyılın kadın özgürlük yüzyılı olacağı daha bugünden belli olmuştur. Soykırımcı sömürgeci Türk devleti, 5 bin yıllık baskıcı, sömürücü, erkek egemenlikli Ortadoğu despotizmi, erkek egemenlikli tüm sistemlerin son temsilcisi ve kadın köleliğini genelleştiren ve derinleştiren kapitalist modernist güçler kadın özgürlük mücadelesini ne kadar engellemeye çalışsalar da korkunun ecele faydası yoktur. Kadın özgürlük mücadelesi ivme kazanıp gelişerek erkek egemenlikli her türlü sisteme 21. yüzyılda son verecektir.

2019 yılı kadın özgürlük mücadelesi açısından yoğun geçmiştir. Dünyanın her yerinde kadınlar ayağa kalkmıştır. 2019 yılı 2020 yılında kadın özgürlük mücadelesinin daha güçlü geçeceğini göstermiş; erkek egemenlikli sisteme büyük bir korku salmıştır.

2020 8 Mart’ını kutlarken tüm dünya kadınlarını, daha geniş bir yelpazede bir araya gelerek kadının varlığının ve güçlenmesinin temeli olan toplumculuğu dağıtan, bireyciliği ve maddiyatçılığı öne çıkaran kapitalist moderniteye karşı mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz. Kadın özgürlük güçlerinin örgütlü yapılarıyla tüm toplumsal mücadelelere öncülük yapması her yerde özgürlük ve demokrasi mücadelesinin gelişmesini sağlayarak erkek egemenlikli tüm sistemlerin ve onun son temsilcisi kapitalist modernitenin sonunu yakınlaştıracaktır.

Bu temelde Yaşasın Kadın Özgürlük Mücadelesi, diyor, tüm kadınlara Rêber Apo çizgisi ve Sara duruşunda 2020 yılında yürütecekleri toplumsal özgürlük mücadelelerinde başarılar diliyoruz.”