KCK: Mevcut durumda devletle hiçbir görüşme yok!

KCK: Mevcut durumda devletle hiçbir görüşme yok!

KCK Yürütme Konseyi Başkanlıðı, Türk hükümetinin Öcalan ve Oslo’ya ilişkin açıklamalarının “yeni bir taktiksel hamle” olduðunu belirterek, “Mevcut durumda hareketimizin Türk devletiyle bir diyalog ve görüşme durumu söz konusu deðildir” dedi. KCK, hükümetin amacının çözüm deðil Kürt halkını beklentiye sokmak olduðunu ifade ederken, Öcalan’ın rolünü oynayabilmesi için “gözle görülür” adımlar atılması gerektiðini kaydetti.

KCK Yürütme Konseyi Başkanlıðı, Başbakan Recep Tayyip Erdoðan ve Adalet Bakanı’nın PKK lideri Abdullah Öcalan ve Oslo tartışmalarına ilişkin açıklamalarına yanıt verdi. Bu çıkışın “AKP’nin bilinen-klasik, kitleleri ve kamuoyunu boş vaatlerle oyalama taktiðinin bir parçası” olduðunu ifade eden KCK, hükümetin sorunu çözme kararı varsa, somut-inandırıcı adımlar attıktan sonra Kürt tarafından karşılık istemesi gerektiðini vurguladı.

OSLO TARTIŞMALARI YENÝ BÝR TAKTÝKSEL HAMLE

KCK’nin açıklaması şöyle: Halkımıza ve hareketimize karşı topyekun bir savaşı başlatan Türk devletinin Başbakanı ve Adalet Bakanı son günlerde Ýmralı, Önder Apo ve Oslo konularıyla ilgili açıklamalar yapmışlardır. Bu açıklamalar bir aðız deðişikliðini içerse de özü itibarıyla yeni bir şeyi ifade etmemektedir. Önemli oranda doðruları ifade etmeyen, çarpıtma ve manipülasyon içeren bu açıklamalar AKP hükümetinde demokratik çözüm zihniyetinin oluştuðu izlenimini yansıtmamakta olup, daha çok “yeni taktiksel bir hamle” olduðu görülmektedir.

TÜRK DEVLETÝYLE HERHANGÝ BÝR DÝYALOG VE GÖRÜŞME YOK

Öncelikle tecrit, baskı ve psikolojik işkenceyi esas alan Ýmralı sistemiyle ilgili doðruları içermeyen, gerçek dışı beyanatlarda bulunmuşlardır. Türk basını ise bunu çarpıtarak, gerçekleri tamamen tersyüz etme ve toplumu yanlış bilgilendirme tarzını daha da derinleştirmektedir. Kimi Türk basın mensuplarının ve bazı çevrelerin hareketimiz ile Türk devletinin bir diyalog ve görüşme içinde bulunduðu yönündeki iddiaları ve imaları doðru deðildir. Mevcut durumda hareketimizin Türk devletiyle bir diyalog ve görüşme durumu söz konusu deðildir. Bu türden üretilen haberler tamamen yalandır.

Geçtiðimiz yıl, Oslo ve Ýmralı görüşmelerinde ulaşılan önemli bir düzeyi ifade eden protokolleri kabul etmeyip, demokratik çözümü deðil savaşı ve tasfiyeyi dayatan; Kürt Özgürlük Hareketi’ni tasfiye etmek için bölgesel ve uluslararası konseptler oluşturan AKP hükümetinin oyunlarını gören Önder Apo, 27 Temmuz 2011 tarihinde aradan çekildiðini ilan ederek oynanan bu oyunlara ve ikiyüzlülüðe karşı tutum almıştır.

Bunun karşısında Erdoðan hükümeti de kendi hukukunu çiðneyerek hiçbir ahlaki ve vicdani temeli olmayan, iðrenç yöntemlerle insan iradesi üzerinde baskı uygulayarak sonuç alma tarzını esas almış; tecrit koşulları aðırlaştırılmış ve psikolojik baskı sistemi devreye konulmuştur. Bununla birlikte bizzat Başbakan’ın mesajıyla Önder Apo’nun tüm avukatları tutuklanmış, Önderliðimizin dışarıyla olan tüm baðlantıları kesilmiştir.

ÝMRALI’DAKÝ DÝRENÝŞ

Bu hukuk ve ahlak dışı tutuma karşı Önder Apo tavır almış, boyun eðmeyeceðini, direneceðini beyan ederek, anlamından çıkarılmış ve denetim altına alınmış avukat ve aile görüşmelerini kabul etmeyeceðini açıklamıştır. Bundan sonra görüşmeleri yapabilmesi için bazı hususların yerine getirilmesini istemiştir. Bunlar daha çok hükümetin Ýmralı’da TC yasalarını uygulaması çerçevesinde, görüşmede görevli bulundurulmaması, tutuklanan avukatların serbest bırakılması ve mesleki çalışmalarından dolayı tutuklanmaması konularında güvence verilmesi gibi şartlardır. Fakat bunların hiçbirisi yerine getirilmemiştir.

Açık ki Önder Apo, AKP’nin insan onuruna dayattıðı çirkin yöntemlere ve halkımıza dönük geliştirilen şiddete karşı bir direniş içindedir. Önder Apo’nun Ýmralı’daki direnişi tarihi önemde deðerli ve onurlu bir insanlık duruşudur. Baskı, şiddet ve işkence ile insan onurunu kırmaya karşı tarihsel açıdan çok önemli bir duruş olup, insanlık deðerleri uðruna büyük fedakarlıðı sergileme tutumudur. Barış ve insanlık onurundan yana olan tüm kesimler ile yurtsever halkımızın, Önder Apo’nun bu çok anlamlı direniş tutumuna sahip çıkarak insanlık görevinin gereklerini yerine getirmesi gerekmektedir.

BAŞBAKAN VE ADALET BAKANI YALAN SÖYLEMÝŞLERDÝR

Kürt Halk Önderliði’nin Ýmralı’da geliştirdiði bu büyük ve anlamlı direnişini gölgelemek ve göstermemek için bizzat Başbakan ve Adalet Bakanı yalan söylemişlerdir. Ýmralı’da aðırlaştırılmış bir tecrit vardır. Ancak bu insanlık dışı tecride karşı Önder Apo ve beraberindeki yoldaşların, tamamen hukuk dışı ve denetim altındaki avukat ve aile görüşmelerine çıkmama tutumu ve direnişi de vardır. AKP hükümeti bunu da manipülasyonla çarpıtmak ve başka biçimde göstermek istemektedir.

OSLO GÖRÜŞMELERÝNÝN SIZMASI ÝKTÝDAR KAVGALARININ SONUCU

Bu manipülasyon konusu hemen her konuda esas alınan bir tarz olmaktadır. Başbakan’ın yaptıðı açıklamalarda Oslo görüşmelerini Hareketimizin sızdırdıðını ifade etmesi de gerçek dışıdır, tamamen bir iftiradır. Kaldı ki bu tespit edilmiş bir durumdur. Devlet içindeki iktidar kavgalarının sonucu herkesin bildiði kesimlerin belgeleri sızdırdıðı açıða çıkmış bulunmaktadır. Buna raðmen gerçeklerin söylenmeyip çarpıtma yönteminin esas alınması TC’nin geleneksel, Kürt sorunu konusunda gerçekleri söylememe tutumunun bir devamıdır.

ALAN HAKÝMÝYETÝ TAKTÝÐÝ SONUÇ ALICI BÝR ŞEKÝLDE GELÝŞÝYOR

Şimdi Kürdistan’ın hemen hemen her yerinde devam eden bir çatışma ve savaş durumu vardır. Başbakan’ın bu konuda verdiði bilgiler ve açıkladıðı rakamlar gerçekleri yansıtmamaktadır. Bu konuda da Türkiye toplumu ve kamuoyu doðru bilgilendirilmemekte, yanlış bilgilendirilmektedir. Belli ki AKP hükümeti bu konuya çok önem verdiði için bizzat Başbakan’ın aðzından bu yalana dayalı bilgiler verilmektedir. Şemdinli’de, -Başbakan’ın deyimiyle- “gerilla inlerine çekilmiş” deðildir. Şemdinli’de her şey yerli yerindedir; çok yoðun hava saldırıları eşliðinde asker ve gerilla çatışması vardır ama alandaki gerilla denetimi devam etmektedir. Sadece Şemdinli’de deðil, ülkenin birçok yerinde “alan hakimiyeti taktiði” sonuç alıcı bir biçimde gelişmektedir.

ÖCALAN’IN SESÝNÝN HALKA DOÐRU ULAŞMASI ENGELLENÝYOR

AKP hükümeti ve Türk basını özellikle Önderliðimizin sesinin halka doðru ulaşmasını engellemek istemekte, sınırlı bir biçimde dışarıya yansıyan sözlerini de çarpıtmaktadır. Aynı biçimde hareketimizin parçalara bölündüðü yönündeki yalan yanlış bilgilerle yoðun bir psikolojik savaş ve manipülasyon faaliyeti yürütülmektedir.

Çok iyi bildiðimiz bu konularda doðruları ifade etmeyen, açıkça yalan söyleyen Başbakan’ın, “Ýmralı ve Oslo görüşmeleri olabilir ama BDP’lilerle görüşemem ve BDP’lilerle aynı çatı altında yürüyemeyiz” demesi sorunun çözümünde ne kadar samimi olduðunu ortaya koymaktadır.

KÜRT TARAFI TEKTÝR VE YEKVÜCUTTUR

Her şeyden önce herkes şunu bilmelidir: Kürt tarafı tektir ve yekvücuttur. Kürt halkı ve Kürt Özgürlük Hareketi, illegal ve legal kurumlarıyla tek bir eksende duruş sergilemekte ve diyalog için tek muhatap olarak Önder Apo’yu kabul etmiş bulunmaktadır. Her bileşeni ayrı bir kulvarda bulunsa da her koşul altında birlikçi bir duruşu sergileyebilecek bir kararlılık, tecrübe ve irade içinde bulunmaktadır. Öncelikle Başbakan’ın ayrım koyması ve Kürt tarafını parçalama çabasını terk etmesi gerekmektedir. Başbakan’ın yeni bir süreci başlatacaðı yönündeki açıklamaları, tutarlılıðı ve ciddiyeti tartışılır açıklamalardır.

Kürt siyasetinin temsilcileri olan parlamenterlerin dokunulmazlıðının kaldırılarak cezaevine atılması kesinlikle savaşın daha da boyutlandırılması, derinleştirilmesi anlamına gelecektir. Bu gerçeðe raðmen, “hem gerillayla kucaklaşanları içeri atacaðım, hem de gerillayla uzlaşacaðım” demek akıl karı deðildir.

AMAÇ ÇÖZÜM DEÐÝL, KÜRT HALKINI BEKLENTÝYE SOKMAK

Bütün bunlar gösteriyor ki çözüm için zihinsel bir oluşumdan bahsetmek mümkün deðildir. Görülüyor ki bu çıkış, tamamen AKP’nin bilinen-klasik, kitleleri ve kamuoyunu boş vaatlerle oyalama taktiðinin bir parçası olarak gerçekleşmiştir. Kürt sorununu çözme deðil, Kürt halkını beklentiye sokma, Özgürlük Hareketi’nin bileşenleri arasına farklılıklar koyma ve zayıflatarak Özgürlük Hareketi’ni çözme çabası ön plandadır.

Eðer TC Devleti ve Hükümeti, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana devam ede gelen ve Türkiye’nin en temel sorunu olan Kürt sorununu çözme kararına ulaşmışsa, o zaman çözüm projesini açıkça ortaya koymalı ve samimi-inandırıcı pratik adımlar atarak Kürt tarafından da karşılık verilmesini istemelidir.

ÖCALAN’IN ROL OYNAMASI ÝÇÝN GÖZLE GÖRÜLÜR ADIMLAR ATILMALI

Öncelikle, Önder Apo’nun çözüm sürecinde rol oynaması için “Saðlık, Güvenlik ve Özgür Hareket Etme Koşulları”nı oluşturarak işe başlamalıdır. Böyle inandırıcı ve gözle görülür adımlar atılmadan Başbakan’ın çelişkili, eklektik, bütünlüklü olmayan açıklamalarına dayanarak yeni bir sürecin gelişeceðini sanmak vahim bir hata olacaktır. Hareketimiz samimi, içinde aldatma olmayan, demokratik-barışçıl-adil bir çözümden yanadır; ancak bu çerçevede yaklaşacak, gelişmeleri izleyecek, özellikle hükümetin pratik adımlarına bakacak ve ona göre gereken yerde, gerekli tutumu alacaktır.

HALK DUYARLI OLMALI, MÜCADELEYÝ YÜKSELTMELÝ

Deðerli yurtsever halkımız ve barıştan yana olan tüm demokratik çevreler, AKP hükümetinin geçmişte hiçbir projeye dayanmayan ve sadece psikolojik savaş çerçevesinde kitleleri oyalama taktiðini iyi bilmektedir. Bu tür çıkışların bir amacı da kitlelerin mücadele azmini zayıflatmak ve devrimci hareketi geriletmek olduðu iyi bilinmelidir. Bu açıdan tüm halkımız duyarlı olmalı, mücadeleye daha fazla yüklenerek, hareketimizin başlattıðı özgürlük hamlesinin başarısı için gereken fedakarlık ve katılımı gerçekleştirmeli, özgürlük mücadelesinin başarısını kesinleştiren tarzı esas almalıdır. Bu temelde tüm halkımızı özgürlük mücadelesine daha fazla katılmaya ve toplumsal mücadelesini yükseltmeye çaðırıyoruz."