Avrupa Parlamentosu’nun Strasbourg’daki oturum haftasında, Sosyalistler ve Demokratlar (S&D), Renew Europe, Yeşiller/EFA ve Sol Grup, Gazze’deki insani felaket ile İran-İsrail gerilimine odaklandı. Sol Grup, Kürt meselesinde PKK’nin silah bırakma kararını destekleyerek Türkiye’ye diyalog çağrısında bulundu. İsrail’e yönelik olarak anlaşmaların askıya alınması ve silah ambargosu uygulanması talepleri gündeme geldi. Öte yandan, Avrupa Birliği’nin insan hakları, sosyal politikalar, savunma, enerji ve yolsuzlukla mücadele alanlarında daha etkin bir rol üstlenmesi gerektiği vurgulandı.
Avrupa Parlamentosu’ndaki Sosyalistler ve Demokratlar (S&D) Grubu Başkanı Iratxe García Pérez, Strasbourg’daki Genel Kurul oturumları öncesinde düzenlenen aylık basın toplantısında insan hakları, dış politika ve Avrupa Birliği bütçesi gibi konularda önemli açıklamalarda bulundu.
Pérez, uluslararası alanda artan otoriter eğilimlere dikkat çekerek, insan hakları alanında yaşanan gerilemelerin endişe verici olduğunu vurguladı. ABD’deki gelişmeleri örnek gösteren Pérez, “California ve diğer şehirlerde insan hakları ile göçmen hakları için sokağa çıkan vatandaşlara yönelik saldırılar kabul edilemez. Bir senatörün basın toplantısı öncesinde gözaltına alınması gibi olaylar, otoriterliğin kaygı verici boyutlara ulaştığını gösteriyor” dedi.
Washington DC’ye gerçekleştirdikleri ziyaret sırasında Amerikalı akademisyenler ve öğrencilerle görüştüklerini belirten Pérez, “Genç bir Avrupalı öğrenci bize ‘Bizi koruyun’ dedi. Bu nedenle Temmuz oturumunda, ABD’deki akademik özgürlükler ve üniversite ortamı hakkında bir tartışma başlatılmasını talep edeceğiz” ifadelerini kullandı.
GAZZE VE İSRAİL-İRAN GERGİNLİĞNE TEPKİ
Orta Doğu’daki gelişmeleri de değerlendiren S&D Grubu Başkanı Iratxe García Pérez, Gazze’de İsrail’in sivillere yönelik saldırılarını ve İran’la artan gerilimi sert bir dille kınadı. “Kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve siviller açlığa mahkûm ediliyor. Avrupa Birliği buna sessiz kalamaz,” diyen Pérez, İsrail’in AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nın 2. maddesini ihlal ettiğini belirtti ve bu nedenle ticaret ilişkilerinin askıya alınması çağrısında bulundu. Ayrıca, İsrail’e yönelik bir silah ambargosu uygulanması gerektiğini ifade etti.
İran ile İsrail arasında artan askeri gerginliğin uluslararası hukuku ihlal ettiğini ve küresel güvenliği tehdit ettiğini vurgulayan Pérez, Avrupa Birliği diplomasisinin gerginliği azaltmaya yönelik açık ve kararlı adımlar atması gerektiğini söyledi.
‘SOSYAL AVRUPA’DAN GERİ ADIM ATILMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ’
Avrupa Komisyonu’nun Temmuz ayında sunması beklenen Çok Yıllı Mali Çerçeve (MFF) önerisine ilişkin endişelerini dile getiren Iratxe García Pérez, sosyal uyumu güçlendiren Avrupa Sosyal Fonu gibi araçların kaldırılmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. “Bu fon, milyonlarca işsiz, kadın, engelli birey ve azınlık mensubu yurttaşın topluma katılımına katkı sağladı. Sosyal Avrupa’dan geri adım atılmasına izin vermeyeceğiz” dedi.
Komisyonun teklifine koşulsuz destek vermeyeceklerini açıkça belirten Pérez, “Avrupa Parlamentosu’nun bu süreçteki rolü belirleyici olmalıdır. S&D Grubu olarak, müzakerelerde kendi kırmızı çizgilerimizi net bir şekilde ortaya koyacağız” şeklinde konuştu.
‘İSPANYOL HALKI BİR KİŞİNİN HATASININ BEDELİNİ ÖDEMEMELİ’
Basın toplantısında İspanya’daki yolsuzluk iddialarına da değinen Iratxe García Pérez, S&D Grubu ile İspanyol Sosyalist Partisi'nin yolsuzlukla mücadelede şeffaf ve kararlı bir tutum sergilediğini vurguladı. “Hakkında soruşturma açılan milletvekili artık partimizin üyesi değil. Bağımsız denetim talep ettik. Ancak sağ partilerin sadece sosyal demokrat hükümetlere yönelik iddiaları gündeme getirmesi kabul edilemez” dedi.
Pérez, İspanyol sağının ve Avrupa’daki müttefiklerinin, demokratik yollarla seçilmiş hükümetleri hedef alan siyasi bir kampanya yürüttüğünü savunarak, “İspanyol halkı bir kişinin hatasının bedelini ödememeli. Biz gerekli siyasi sorumluluğu aldık ve almaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
AVRUPA LİBERALLERİ VE DEMOKRATLAR ULUSLARARASI BİRLİK İÇİN TOPLANIYOR
Avrupa Parlamentosu’ndaki liberal grup Renew Europe’un Başkanı Valérie Hayer, Strasbourg’da düzenlenen genel kurul haftası kapsamında gerçekleşen basın toplantısında, Avrupa’da yükselen otoriter eğilimlere karşı kapsamlı bir siyasi zirve düzenleyeceklerini duyurdu.
Hayer, “Renew Europe öncülüğünde, Avrupa’daki liberal ve demokrat aileyi bir araya getirecek büyük bir uluslararası zirve düzenliyoruz. Bu zirve, Avrupa’da liberal demokrasiyi tehdit eden gerici eğilimlere karşı net bir siyasi duruş sergileyecek” dedi.
26 Haziran’da Brüksel’de yapılacak olan zirvenin, Avrupa genelinden liberal hükümet liderlerini, parlamento başkanlarını ve parti yöneticilerini bir araya getireceği belirtildi. Zirveye ayrıca İngiltere, Kanada ve Norveç’ten liberal müttefikler de davet edildi.
Grup, ayrıca 1 Temmuz’da Brüksel’de geleneksel basın buluşmasını gerçekleştireceğini de açıkladı.
VALÉRIE HAYER: AVRUPA AKTİF DİPLOMASİ İLE BÖLGEDEKİ GERİLİMİ AZALTMALI
Valérie Hayer, İran ile İsrail arasında artan gerilime ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Renew Europe’un, G7 ülkelerinin İsrail’in meşru müdafaa hakkını tanıyan ortak bildirgesini memnuniyetle karşıladığını ifade eden Hayer, tüm taraflara itidal çağrısında bulundu.
“Bölgede nükleer silahların yayılma riski ciddi bir tehdittir. İran’ın bölgedeki istikrarsızlaştırıcı rolü açıktır. İran’ın nükleer programını her zaman kınadık,” diyen Hayer, Avrupa ülkelerinin aktif bir diplomasi yürütmesi gerektiğini vurguladı. Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık’ın İran’la diyalog başlatma yönündeki iradesini memnuniyetle karşıladıklarını da belirtti.
Ayrıca, Ürdün Kralı Abdullah’ın Strasbourg’daki Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’na katılmasının zamanlamasına dikkat çeken Hayer, Ürdün’ün bölgede arabulucu ve stratejik ortak olarak kilit bir rol oynayabileceğini söyledi.
‘AVRUPA, ARTIK ÖNGÖRÜLEMEZ BİR ABD'YE KARŞI HAZIRLIKLI OLMALI'
Basın toplantısında NATO gündemine de değinen Valérie Hayer, yaklaşan NATO zirvesinin Soğuk Savaş’tan bu yana en kritik buluşma olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bu zirve, sadece askeri konuşlandırma ve bütçe konularıyla sınırlı kalmamalı. NATO’nun caydırıcılık gücünü yeniden inşa etmesi gerekiyor. Avrupa, artık daha öngörülemez bir ABD’ye karşı hazırlıklı olmalı.”
Ukrayna’nın NATO üyeliği konusunda net bir yol haritası açıklanması gerektiğini vurgulayan Hayer, Avrupa’nın kendi savunma kapasitesini güçlendirmesi çağrısında bulundu. Renew Europe Grubu olarak, Avrupa Savunma Endüstrisi Programı’nın hızla hayata geçirilmesi, ortak bir savunma pazarı kurulması ve askeri iş birliğinin derinleştirilmesi gerektiğini savundu.
Ayrıca, Fransız nükleer caydırıcılığının Avrupa çapında genişletilmesini ve Avrupa Askerî Koleji ile ortak bir güvenlik kültürü oluşturulmasını önerdi. “Artık Avrupa Güvenlik Konseyi’ni de gündeme almalıyız. Bunlar, geleceğimiz için kritik adımlardır” dedi.
AB-İSRAİL İLİŞKİLERİ: MADDE 2 İNCELENMELİ, İHLAL VARSA ASKIYA ALINMALI
Basın toplantısında, sosyalist grubun AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nın askıya alınması çağrısı hatırlatılarak, Renew Europe’un bu konudaki tutumu soruldu. Valérie Hayer, anlaşmanın 2. maddesi olan insan haklarına saygı ilkesinin ihlal edilip edilmediğinin Avrupa Komisyonu tarafından titizlikle incelenmesi gerektiğini belirtti.
“Eğer bu maddenin ihlal edildiğine dair net deliller bulunursa, anlaşmanın askıya alınması değerlendirilmelidir. Silah ambargosu ise üye devletlerin kararına bağlıdır” dedi.
İRAN’DA REJİM DEĞİŞİKLİĞİ TARTIŞMALARI: SİVİL TOPLUMU DESTEKLEMELİYİZ
Basın toplantısında, İran’da muhtemel bir rejim değişikliği durumunda Renew Europe’un nasıl bir pozisyon alacağı soruldu. Valérie Hayer, “Şu anda somut adımları konuşmak için erken. Gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Ancak şunu açıkça söyleyebilirim: Demokrasi yanlısı güçlere, kadınların haklarına ve sivil toplum kuruluşlarına Avrupa desteği artırılmalıdır. Bu, AB diplomasisinin temel görevlerinden biridir” dedi.
YEŞİLLER/EFA: ORTA DOĞU’DA ATEŞKES, AVRUPA’DA GÜVENLİK VE TEMİZ SANAYİ ANLAŞMASI ÖNCELİĞİMİZ
Avrupa Parlamentosu Yeşiller/EFA Grubu Eşbaşkanları Bas Eickhout ve Terry Reintke, Strasbourg’da düzenlenen haftalık basın toplantısında güncel kriz konularına dair önemli açıklamalarda bulundu. Orta Doğu’daki gerilim, NATO Zirvesi, Avrupa’nın güvenliği ve enerji bağımsızlığı ile AB’nin Temiz Sanayi Anlaşması öne çıkan gündem maddeleri arasında yer aldı.
Eşbaşkan Bas Eickhout, konuşmasına Orta Doğu’daki gelişmelere değinerek başladı. İran ile İsrail arasındaki tırmanan krize dikkat çeken Eickhout, en önemli önceliklerinin acil bir ateşkes sağlanması ve çatışmadan çıkış stratejisi geliştirilmesi olduğunu vurguladı. Ayrıca ABD’nin uluslararası rolü ve G7 Zirvesi’ne sınırlı katılımının da yakından takip edilmesi gerektiğini söyledi.
NATO Zirvesi’ne ilişkin değerlendirmesinde ise Eickhout, “Artık sadece bütçedeki yüzde hedeflerini tartışmak yerine, Avrupa ülkeleri arasında daha güçlü bir güvenlik iş birliği nasıl sağlanabilir, bunu konuşmalıyız. Güvenli bir Avrupa için ulusal reflekslerin ötesinde ortak bir stratejiye ihtiyacımız var” dedi.
‘SADECE KARBON AZALTIMI DEĞİL, YENİ TEKNOLOJİ GELİŞTİRME DE GEREKLİ
Eickhout, Yeşiller Grubu olarak Avrupa Komisyonu tarafından sunulan Temiz Sanayi Anlaşması karar tasarısını desteklediklerini ifade etti. Ancak eleştirel bir noktaya dikkat çekerek, yalnızca yüksek karbon salan sektörlerin dönüşümüne odaklanmanın yeterli olmadığını belirtti:
“Temiz Sanayi Anlaşması, sadece çelik ve kimya gibi sektörlerin karbon nötr hale gelmesiyle sınırlı kalmamalı. Avrupa’da yeni teknolojilerin, özellikle yenilenebilir enerji, batarya ve elektrolizör gibi alanların geliştirilmesine yönelik stratejik yatırımlar yapılmalıdır.”
REINTKE: RUS GAZI BAĞIMLILIĞI AZALTILMALI
Eşbaşkan Terry Reintke, Avrupa’nın enerji güvenliğine vurgu yaptı. Avrupa Komisyonu’nun Rus gazına bağımlılığın sona erdirilmesine yönelik sunacağı yasa teklifini olumlu karşıladıklarını belirten Reintke, Macaristan ve Slovakya’nın bu konuda sürekli veto hakkını kullanmasının AB liderlerini zor durumda bıraktığını ifade etti.
Reintke, “Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik yasa dışı saldırıları devam ederken, biz hâlâ Putin’in savaş kasasını dolduruyoruz. Bu utanç verici durum sona ermeli. Komisyonun bugün sunacağı teklif, bu bağımlılığı sona erdirmek için önemli bir adım olacak. Bu sadece bir enerji meselesi değil; aynı zamanda ahlaki bir sorumluluktur” dedi.
Reintke ayrıca, yalnızca yenilenebilir enerjiye değil, enerji verimliliğine yönelik yatırımların da artırılması gerektiğini vurguladı ve AB’nin uzun vadeli bütçesi olan Çok Yıllı Mali Çerçeve kapsamında bu yatırımların artırılması talebinde bulunacaklarını söyledi.
YEŞİLLER’DEN İSRAİL'E SERT ELEŞTİRİ VE ATEŞKES ÇAĞRISI
Bas Eickhout, Yeşiller Grubu’nun İsrail’in Gazze’deki operasyonlarına yönelik tutumunun net olduğunu belirtti:
“Grup olarak, İsrail ile mevcut Ortaklık Anlaşması’nın askıya alınmasını talep ediyoruz. Çünkü bu anlaşma çerçevesinde insan haklarına saygı yükümlülüğü yerine getirilmiyor. Gazze’de yaşananlara ilişkin acil ateşkes ve insani yardımların engelsiz ulaştırılması çağrısında bulunuyoruz. İsrail’in bu süreçteki rolüne dair sert eleştirilerimizde grubumuz tam bir birlik içinde.”
AŞIRI SAĞ’IN STK’LARA YÖNELİK SORUŞTURMA GİRİŞİMİNE RET
Yeşiller Grubu, aşırı sağ partilerin öncülüğünde STK’lara yönelik başlatılmak istenen Avrupa Parlamentosu Soruşturma Komitesi girişimine karşı olduklarını açıkladı. Terry Reintke, bunun belirli politik görüşlere sahip sivil toplum kuruluşlarını hedef alan ideolojik bir kampanya olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin arkasındayız. Ancak şu anda yapılan, bazı sivil toplum kuruluşlarını siyasi gündemleri nedeniyle hedef almak. Bu, Trump’tan Orban’a kadar tüm otokratların oyun kitabından bir hamledir. Sivil toplumun demokrasilerdeki rolü hayati öneme sahiptir. Bu girişime karşı çıkacağız ve oylamada ret oyu vereceğiz.”
SCHIRDEWAN: PKK’NİN KARARI BARIŞ İÇİN BİR ADIM, TÜRKİYE DE SORUMLULUK ALMALI
Avrupa Parlamentosu Sol Grup eş başkanları Manon Aubry ve Martin Schirdewan, düzenledikleri basın toplantısında, uluslararası ve bölgesel gelişmelere ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Özellikle Martin Schirdewan, Suriye ve Irak’a yaptığı son ziyareti değerlendirdi; PKK’nin silah bırakma kararının bölgedeki barış sürecine katkı sağlayabileceğini belirterek, Türkiye’yi Kürtlerle iş birliği yapmaya çağırdı. Manon Aubry ise, İsrail’in İran’a yönelik saldırısını uluslararası hukukun ihlali olarak kınadı ve Gazze’de yaşanan “soykırımı” gündeme taşıdı.
Martin Schirdewan, konuşmasının büyük bir kısmını Suriye ve Irak ziyaretine ayırdı. Kürt siyasi ve askeri liderlerle bir araya geldiğini belirten Schirdewan, PKK’nin silah bırakma ve kendini feshetme kararının bölgede barışın ilerlemesi için önemli bir fırsat sunduğunu vurguladı. Ancak bu fırsatın değerlendirilebilmesi için Türkiye’nin de Kürtlerle diyalog kurması gerektiğini ifade etti. Schirdewan, “PKK’nin bu adımı barış sürecini destekleyebilir, ancak Türkiye’nin de Kürtlerle iş birliği yaparak sürece katkı sağlaması şart” dedi.
Suriye’de çoğulcu bir sistemin kurulmasının önemine dikkat çeken Schirdewan, “Farklı toplulukların bir arada yaşayabileceği çoğulcu bir devlet yapısı oluşturulmalı. Bu, bölgenin istikrarı için kritik bir unsur,” diyerek Kuzey ve Doğu Suriye’deki özerk Kürt bölgesinin desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
Irak’taki duruma da değinen Schirdewan, Êzidîlerin ve Kürtlerin savaşın yıkıcı etkilerinden hâlâ büyük zarar gördüğünü belirtti. Yerinden edilen Êzidîlerin zor koşullarda yaşadığını, evlerine dönebilmeleri için desteklenmeleri gerektiğini söyledi. Ayrıca, Irak’taki özerk Kürt bölgesinin Bağdat ile iş birliğini güçlendirmesi ve merkezi hükümetten mali kaynak alması gerektiğini vurgulayan Schirdewan, “Irak’ta Êzidîler ve Kürtler için daha iyi bir gelecek, Bağdat ile etkili iş birliği ile mümkün” dedi.
MANON AUBRY: İSRAİL’İN İRAN’A SALDIRISI ULUSLARARASI HUKUK İHLALİ, GAZZE’DE SOYKIRIM YAŞANIYOR
Manon Aubry, İsrail’in İran’a yönelik son saldırısını sert bir dille eleştirdi. Bu saldırıyı uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak nitelendiren Aubry, “İsrail, İran tarafından saldırıya uğramadan başka bir devlete saldırdı. Bu, Netanyahu’nun dikkat dağıtma taktiğidir” dedi.
Aubry, Netanyahu’nun operasyonunun, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin hakkında çıkardığı tutuklama emri ve Gazze’deki eylemler nedeniyle artan baskıyı örtbas etmeye yönelik olduğunu savundu. Bölgedeki tek nükleer güç olan İsrail’in, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’nı (NPT) imzalamadığını hatırlatan Aubry, diplomasinin gerilimi azaltmanın tek yolu olduğunu vurguladı.
Gazze’de yaşananları “soykırım” olarak tanımlayan Aubry, Sol Grup olarak Avrupa Parlamentosu’nun gündemine bu terimi resmi olarak taşıdıklarını açıkladı. Avrupa Birliği’ni, İsrail’e yönelik silah sevkiyatını durdurmaya, AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nı askıya almaya ve AB fonlarının Gazze’deki eylemleri dolaylı olarak finanse etmesini engellemeye çağırdı. Ayrıca, Gazze’ye insani yardım ulaştırmayı amaçlayan Özgürlük Filosu’nun İsrail tarafından uluslararası sularda durdurulmasını kınayan Aubry, filoda bulunan Avrupa Parlamentosu üyesi Rima Hassan’ın gözaltına alınmasına AB liderlerinin sessiz kalmasını “utanç verici” olarak nitelendirdi.
SCHIRDEWAN: KUMARHANE KAPİTALİZMİNE İZİN VERİLEMEZ
Schirdewan, Avrupa Birliği’nin ekonomik politikalarına yönelik eleştirilerini dile getirdi. Avrupa Komisyonu’nun 2008 mali krizine yol açan “çöp tahviller” gibi riskli finansal ürünlerin yeniden yasallaştırılmasını tartışmasının, “kumarhane kapitalizmi”ni yeniden canlandıracağını savundu. AB’nin kamu altyapısı ve dijital sektör yatırımlarını artırması gerektiğini vurguladı ve bu tür riskli ürünlerin yasaklanmasının şart olduğunu ifade etti.
Macaristan’daki hukuk devleti krizine de değinen Schirdewan, Viktor Orban yönetiminin demokrasiyi sistematik olarak zayıflattığını; basın özgürlüğü ve toplanma hakkını kısıtladığını söyledi. Sol Grup olarak Macaristan’daki Onur Yürüyüşü’ne bir heyet göndereceklerini açıkladı ve AB’yi Orban rejimine karşı daha sert tedbirler almaya çağırdı.
İran’daki duruma ilişkin de konuşan Schirdewan, Sol Grup’un İran’daki demokratik hareketi desteklediğini belirtti. İsrail’in İran’a yönelik saldırılarını eleştirirken, İran rejiminin kadın haklarını ihlal ettiğini ve demokratik muhalefeti bastırdığını kınadı. Jîna Emînî'nin katledilmesi sonrası başlayan “Jin, jiyan, azadî” protestolarına değinen Schirdewan, İran’da demokratik bir dönüşüm için alan açılması gerektiğini söyledi.
Basın toplantısında Aubry’ye İran’ın nükleer silah edinme ihtimali sorulduğunda, Aubry, 35 yıldır İran’ın nükleer silah geliştirme iddialarının dile getirildiğini, ancak bunun kolay bir süreç olmadığını vurguladı. İran’la yapılan nükleer anlaşmanın ABD tarafından feshedilmesinin gerilimi artırdığını belirtti ve diplomasinin önemine dikkat çekti. Özgürlük Filosu’na yönelik eleştirilere ise, filonun Gazze’deki insani ambargoyu kırmayı amaçladığını ve medyanın bu konuya yeterince ilgi göstermediğini belirterek yanıt verdi.
Schirdewan, Suriye ve Irak ziyaretine ilişkin soruları yanıtlarken, Kürt toplumunun liderleriyle gerçekleştirdiği görüşmelerin bölge için umut verici olduğunu söyledi. PKK’nin silah bırakma kararını barış için önemli bir fırsat olarak gördüğünü tekrar vurguladı ve Türkiye ile diğer bölgesel aktörlerin bu sürece destek vermesi gerektiğini belirtti.