HDP'li vekiller: Cizre halkına sahip çıkın!

Cizre'de bulunan HDP'li milletvekilleri, "Demokratik toplum örgütlerini ve sivil toplumu demokratik tepkilerini dillendirmeye ve Cizre halkına sahip çıkmaya davet ediyoruz" dedi.

Cizre'de bulunan HDP'li milletvekilleri, ilçedeki devlet terörü hakkında bilgilendirme yaptı. Vekiller,"Bütün kamuoyunu başta Cizre olmak üzere coğrafyamızda yaşanan hak ihlallerine karşı duyarlı olmaya çağırıyoruz. Demokratik toplum örgütlerini ve sivil toplumu demokratik tepkilerini dillendirmeye ve Cizre halkına sahip çıkmaya davet ediyoruz" dedi.

Devlet terörünün yaşandığı Cizre’de bulunan HDP Heyetinde yer alan milletvekilleri Aycan İrmez, Ayşe Acar Başaran, Enise Güneyli, Faysal Sarıyıldız, Ferhat Encü, Gülser Yıldırım, Leyla Birlik, Leyla Güven, Mahmut Toğrul, Mehmet Ali Aslan, Nursel Aydoğan, Sibel Yiğitalp ve Ziya Çalışkan, kamuoyuna açıklama yaptı.

'VALİ'NİN HİÇBİR AÇIKLAMASI DOĞRU DEĞİL'

Açıklamada, Cizre üç gündür Saray’ın ve AKP’nin özel olarak görevlendirdiği kolluk güçlerinin ablukası altında. Hitler faşizmine rahmet okutan her aşaması özel olarak planlanmış bir düşman hukukuyla karşı karşıyayız. Bizler HDP’nin seçilmiş milletvekilleri olarak, Saray’ın ve AKP’nin özel kalem müdürü gibi çalışan Şırnak Valisi’nin açıklamalarının hiçbirinin doğruyu yansıtmadığını ve hakikatin taammüden katledildiğini kamuoyuna ilan ediyoruz" denildi.
Vali'nin, "Vatandaşlarımızın başta sağlık olmak üzere gerek duydukları ihtiyaçları titizlikle karşılanmaktadır" denildiğinin aktarıldığı açıklamada, "Sayın Vali’nin kamuoyundan ve saygıdan ne anladığından kuşku duymaktayız. Saray’ın ve AKP’nin Kürt halkına karşı giriştiği bu amansız savaşta hakikati Saray’ın lehine eğip bükerek hem kamuoyunu aldatıyor hem de kamuoyuna büyük bir saygısızlık yapıyor. Saray’ın ve AKP’nin özel kalem müdürü Sayın Vali hakikati katlediyor" diye kaydedildi.
Heyet, Vali'ye "Halkın seçilmiş temsilcilerine barikat kurarak Cizre’ye girişlerinin engellenmesinden neden korkuyorsunuz? Görmemizi istemediğiniz hangi hakikatin üstünü örtmeye çalışıyorsunuz" sorularını yönlelterek, şunlar belirtildi:

'SAVAŞ HUKUKU DA YOK SAYILDI'

"7 milletvekili arkadaşımız ancak 5 Eylül Cumartesi günü saat 17.30’da, 24 saatlik engellemeden sonra Cizre 'ye girebildi. Bekletildikleri barikatlarda darp edildiler, hakarete uğradılar. Daha önceden Cizre’ye girebilen milletvekilleri de aynı akıbete maruz kaldılar. Milletvekili arkadaşlarımız Cizre girişinden Cizre Devlet Hastanesi’ne yürüyerek ulaşabildiler. Hastanede karşılaştığımız manzara kendi başlattığınız savaşın hukukunu bile hiçe sayan bir manzaraydı.
Cizre Devlet Hastanesi’nde sadece bir doktor çalışabilmektedir. Diğer sağlık çalışanlarının bir kısmı can güvenliği nedeni ile ilçeyi terk etmiş durumdayken bir kısmı da çatışmalar nedeni ile hastaneye gelemiyorken nasıl oluyor da sağlık ihtiyaçlarının karşılanmasından gururla bahsedebiliyorsunuz?
Hakikati kamuoyuyla paylaşmak bizim ahlak ve vicdan borcumuzdur.
Özel harekat polislerinin içerisinde cirit atmakta olduğu Cizre Devlet Hastanesi, Sayın Vali tarafından bir savaş üssüne dönüştürülmüş durumdadır. İki yurttaşımız kalp krizi sonucu, bir bebek hastaneye götürülemediği için, 10 yaşındaki bir kız çocuğu ile iki genç de silahlı yaralanma sonucu olmak üzere toplam 6 yurttaşımız yaşamını yitirmiş durumdadır.
Polisin saldırıları sonucu halk cenazelerini ne hastaneye ne de mezarlığa götürememektedir. Cenazeler mahalle camisinde bekletilmektedir. Çünkü Cizre’de halk evlerinden dışarıya çıkamamakta, dışarıdan evlerine gidememektedir. 
Sait Çağdavul adlı yurttaşımızın cenazesinin Nur Mahallesi'nde bulunan bir camide bütün gün 40 derece sıcağın altında özellikle bekletiliyor olmasını hangi ahlak ölçütüyle açıklayacağız?
Yakınları trafik kazasında ölen bir yurttaşımızın cenazesini morgdan alıp defnedememesi hangi yasanın amir hükümlerinde yazılıdır? Yaralıların mahallede bekletilip ölüme terk edilmelerini ve bütün bunlar olurken ambulansların geçişlerine izin verilmemesini hangi kutsal kitabın fıkhıyla açıklayacağız? 
Yaralı polislerin tedavisi için sağlık personelinin kafalarına silah dayayarak çatışma alanına zorla götürülmesini olağan bir durumdan mı sayacağız?
İnterneti ve bütün iletişim kaynaklarını keserek halkın ve kamuoyunun haber alma hakkını engelleyerek gerçekleri karartabileceğinizi mi sanıyorsunuz? Sayın Vali, telefonlarımıza neden yanıt vermediğinizi biliyoruz. Çünkü kurgulanan yeni konseptin yereldeki acentasının siz olduğunu biliyoruz!"

'HASTALAR MAHSUR, EKMEK VE SU YOK, SÜT VE BEBEK MAMASI BİTİYOR'

Üç gündür taburcu edilen hastaların evlerine gidemediklerinin vurgulandığı açıklamada, anemi hastası olan bir çocuk ve bebeklerin de olduğu birçok kişinin mahsur kaldığı bildirildi. Fırınların kapalı, olduğu, evlerde ekmeğin tükendiğini aktaran Heyet, "Özellikle Nur, Cudi ve Sur mahallelerinde elektrik ve su yok. Süt, bebek maması, kuru gıda bitme noktasına gelmiş durumda. Burada saymakla bitiremeyeceğimiz hak ihlalleri '90’lı yılları fersah fersah aşmış durumdadır" dedi.
Açıklamanın devamında, Vali'ye şöyle seslenildi:
"Saray’ın aldığı savaş kararını harfiyen yerine getirme gayretkeşliğinizin artık bir düşman hukukuna dönüştüğünü ve uygulamalarınızla savaş suçu işlediğinizi bilmenizi isteriz. Sokağa çıkma yasağı uygulayarak, halkı katliam tehdidi altında bırakarak mı Cizre’nin huzurunu sağlayacaksınız? Hastaların hastanelere gitmesini engelleyip ölüme terk ederek mi yaşam haklarını sağlayacaksınız? Halkı ekmeksiz, susuz, elektriksiz bırakarak mı terbiye edeceksiniz? Cenazeleri defnedilmesini engelleyerek mi iman sahibi bir insan olduğunuzu göstereceksiniz? Bunun için sizi Cizre’de uyguladığınız bütün özel uygulamalardan vazgeçmeye ve yasaların tanıdığı yetkilerinize çekilmeye davet ediyoruz!"

BASIN VE KAMUOYUNA ÇAĞRI

Heyet, basına ve duyarlı kamuoyuna da şöyle çağrı yaptı:
"Bütün kamuoyunu başta Cizre olmak üzere coğrafyamızda yaşanan hak ihlallerine karşı duyarlı olmaya çağırıyoruz. Demokratik toplum örgütlerini ve sivil toplumu demokratik tepkilerini dillendirmeye ve Cizre halkına sahip çıkmaya davet ediyoruz."