GÖRÜNTÜLÜ

‘Demokratik toplumculuk kültürünü geliştirmeyi hedefliyoruz’

Tevgera Azadi Eşbaşkanı Şilan Şakir, böylesi bir oluşuma gitme amaçlarını “Toplumun demokratik örgütlenmesini alttan üste doğru gerçekleştirmek ve demokratik bir toplumculuk kültürünü geliştirmek” olarak nitelendirdi.

Güney Kürdistan'da 8 ay önce kurulan Tevgera Azadi (Kürdistan Özgür Toplum Hareketi) Eşbaşkanı Şilan Şakir, böylesi bir oluşuma gitme amaçlarını “Toplumun demokratik örgütlenmesini alttan üste doğru gerçekleştirmek ve demokratik bir toplumculuk kültürünü geliştirmek” olarak nitelendirdi.

Tevgera Azadi’nin klasik bir parti ya da sivil toplum örgütü olmadığını belirten Şakir, “Hem siyasi hem toplumsal sorunların çözümünü demokratik konfederal sistemde gören, demokratik toplumculuğu esasa alan bir yapılanmayız. Örgütlenme sistemimiz ve benimsediğimiz paradigma tüm sorunların ana çözüm modeli olacaktır” diye konuştu.

‘FARKLILIKLARIN BİRLİĞİNİ ESAS ALIYORUZ’

Tevgera Azadi projesini anlatır mısınız? Böyle bir hareketin oluşumuna nereden ihtiyaç duydunuz?

Tevgera Azadi yaklaşık bir yıllık tartışmanın, arayışın sonucunda ortaya çıktı. Biz Güney Kürdistan'ın demokrasi mücadelesinde böyle bir oluşuma ihtiyacının olduğuna inanıyorduk. Çünkü Güney Kürdistan'da yıllardır mücadele ve çalışma yürüten siyasi partiler bölgedeki sorunların çözümünde etkili olamadılar.

Dolayısıyla siyasi, toplumsal, ekonomik vs. sorunların çözümü konusunda tüm toplum kesimlerinin, farklı çevrelerin güç birliğiyle oluşan böyle bir yapının gerekli olacağına vardık. Tevgera Azadi işte bu mevcut siyaset tarzının, siyasi parti tarzı oluşumlarla mevcut sorunların çözümünün gerçekleşemeyeceği inancı sonucunda ortaya çıktı.

Tevgera Azadi bir siyasi parti midir? Bu açıdan kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Hayır, biz bir parti değiliz. Biz siyasal ve toplumsal bir hareketiz. Bir hareket olarak kendimizi örgütlüyoruz. Gayet tabi aktif siyasette yapıyoruz.

Siyaset ve toplum arasında giderek açılan sorunlar makasının kapanması ve politika dışına itilmiş, nesneleştirilmiş toplumun yeniden bu alanla doğru buluşması açısından önemli oluşumdur hareketimiz.

Güney Kürdistan'da ilk misiniz?

Evet, Tevgera Azadi benzeri bir oluşum, örgütlenme olarak bir ilktir. Şimdiye kadar bildiğimiz parti tarzı örgütlenmeler vardı. Ancak hareket olarak örgütlenen, kendisini direkt siyasi bir parti ya da klasik anlamda bir sivil toplum örgütü olarak da tanımlamayan, ama aynı zamanda aktif siyaset de yürüten, toplumsal örgütlenmeye dayalı bir yapı olarak ilk örneği oluşturuyoruz.

Sizi bir araya getiren esasları nasıl belirliyorsunuz? Farklı kesimlerin, inançların, etnik yapıların bir araya gelmesiyle oluşan ortak bir hareket olduğunuzu belirttiniz?

Evet, biz farklılıkların birlikteliğini amaç edinen bir hareketiz. Bunun için bir sözleşme oluşturduk. Ortak ilkelerde bir araya geldik. Hepimizi bir arada tutacak, müşterek toplumsal amaçlarda ortak mücadele verecek ilkeler hazırladık. Amacımız toplumun tüm renklerini, farklı inanç ve kültürlerini, etnik yapılarını demokratik eşit bir sistemde birleştirebilmek, herkesin özgürce ama karşılıklı saygı içinde birlikte yaşayabilecekleri bir sistemi inşa edebilmektir.

İlk oluşumda bunu sağlayabildiniz mi? Ya da ne ölçüde sağlayabildiniz?

Tek bir ideolojiden, kültürden, inançtan, etnikten, yapıdan oluşan bir hareket olursak, diğer siyasi partiler ya da oluşumlardan bir farkımız kalmaz. Bu hareketimizin oluşum esprisine de ters bir durum. Tabi ki mevcut durumda da hareketimizin tek etnik, inanç, ideolojiden bir araya gelen bir oluşum olduğunu söyleyemeyiz, ama toplumun tüm farklılıklarına ulaşabildiğini de söyleyemeyiz. Daha 8 ay önce kongresini yapmış, kendisini ilan etmiş bir hareketiz ve bunu gerçekleştirmek için mücadele ediyoruz. Ama tabi hedefimiz herkesin bu çatı altında birleşmesini sağlamaktır.

Böyle bir oluşuma giderken referans aldığınız sistem, dünyadaki diğer örnekler neler oldu?

Tabi, biz böyle bir oluşuma giderken dünyadaki benzer örnekleri genişçe değerlendirdik. Bunlardan aldığımız örnek aldığımız çok şey de var. Ancak biz genel itibariyle Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın demokratik konfederalizmi olarak formüle ettiği sistemi daha çok benimsiyoruz. En fazla etkilendiğimiz, baz aldığımız bu sistem oluyor.

Neden?

Çünkü bugüne kadar ki sistemler, siyasal oluşumlar, ideolojik yapıların hiçbiri bölgemizin ve tabi özel de Güney Kürdistan’daki sorunlar da çözüm gücü olamadılar. Bugün bölgemizdeki çatışmanın, krizin temel nedeni farklılıkların birbirlerine tahammülsüzlüğündendir. İşte biz demokratik konfederal sistemde tüm farklılıkların bir arada özgürce ve barış içinde yaşayabileceğine inandığımız için bu sistemi esas almayı uygun buluyoruz.

Pratikte örgütlenme modeliniz nedir?

Biz tabandan örgütlenen, örgütlenmeyi esas alan bir hareketiz. Toplumun üstten yönetilemeyeceği, üst siyasetin dikte etmesiyle toplumsal ve sorunların çözülemeyeceğine inanıyoruz. Onun için toplumun siyasete ve toplumsal yaşama direkt iradesini yansıtabileceği bir örgütlenme modelini ön görüyoruz. Halkın doğrudan yönetime katıldığı, köylerden, mahallelerden, giderek kentlere kadar kendisini meclisler şeklinde örgütlediği ve bu organizasyonların karar gücünde olacağı bir mekanizmayı ön görüyoruz.

Bu örgütlenme de kadınlar, gençler, işçiler herkes kendi özgün örgütlenmesiyle yerini alabiliyor. Kendi sorunlarını, taleplerini burada dile getirebiliyor.

Değişik kesimlere ulaşabildiniz mi, sözünü ettiğiniz toplumsal gruplardan, farklılıklardan hareketinize ilgi nasıl? Yeterince sahiplenildiğini, Güney Kürdistan'da gerçekten sözünü örgütlemeyi oluşturmada umut olabildiniz mi?

Biz kongremizi gerçekleştirdikten sonra çok farklı kesimleri ziyaret ettik. Hareketimizi anlattık, amaçlarımızı kendilerine taşıdık. Büyük ilgiyle ve heyecanla karşılandık diyebilirim. Ama tabi öğrenilmiş, alışılmış bir siyaset tarzı var, toplumsal yapılanma var. Bu alışkanlıkları kırabilmek, öz güce dayalı öz örgütlülüğü oluşturabilmek halen zaman ister. Tabi ki amaçlarımızı gerçekleştirdik, herkesi bir araya getirdik diyemeyiz. Bu kısa süre önce kurulmuş bir hareketin yapabileceği bir şey de değil. Ama gerçekten toplumda her geçen gün bize büyük bir ilgi oluştuğunu da rahatlıkla söyleyebilirim. Örneğin Türkmenlere, Hıristiyanlara sözleşmemizi verdiğimizde büyük ilgiyle karşıladıklarını, etkilendiklerini gördük. Bunun sonradan bize geri bildirimleri de oldu.

Siz de eşbaşkanlık sistemini uyguluyorsunuz. Erkeklerin siyasette belirgin olarak ön planda olduğu Güney Kürdistan'da kadınlar olarak siyasette bu düzeyde ön plana çıkışınız nasıl karşılandı?

Güney Kürdistan'da siyasetin gerçekten de tümüyle erkeklerin tekelinde olduğunu söylemek mümkün. Böyle olunca kadınların hareketimizde bu kadar ön plana çıkması ilk başta bazı kesimlerde mesafeli yaklaşımlara neden oldu. Ama oldukça da dikkat çekti. Hele hele eşbaşkanlık sistemi gerçekten kabul eden etmeyen herkes tarafından halen de merakla izleniyor. Tabi sadece Güney Kürdistan'da değil, biliyorsunuz bu sistem genelde yenidir. Erkek zihniyetiyle şekillenmiş siyasette her yerde merakla izleniyor. Ancak kadınlar yaşamın öznesidir. Biz hareket olarak bunu başaracağımıza inanıyoruz.

Eşbaşkanlar, yönetim seçimleri nasıl oluyor?

Eşbaşkanlar ve yönetim kongrede seçilir. İlk kongremizde Güney Kürdistan'ın her tarafından delegeler hazır bulundu. Kongremizi iki yılda bir yapıyoruz ancak genel kurul toplantılarımız yılda bir, ihtiyaca göre de 6 ayda bir toplanır.

Hareketimizde gençlik ve kadın katılımına büyük önem veriyoruz. Yine yüzde 40 cins kotasını uyguluyoruz. Eşbaşkanlar, yönetim bu genel kurullarda seçiliyor. Eşbaşkanlar dışında 15 kişi de yönetim kurulunu oluşturur. Yine tabi tüm alanlardan mümkün olduğunca yönetimde temsil olur. Eşbaşkanlarla birlikte 17 kişilik bir yönetim olur. Bunların içinden de eşbaşkanlarla birlikte toplam 5 kişilik başkanlık kurumu seçilir.

Biz Güney Kürdistan'ı 7 bölge üzerinden tanımlamışız. İşte Hewler, Behdinan, Süleymaniye, Germiyan, Şehri Zor, Soran ve Raperin alanları olarak ayırdık. Tüm bu alanlarda yerel konferanslar yaparak örgütlülüğe gitmeye çalışıyoruz. Hareketin merkez yönetim modelini alanlarda da geliştirmeyi esas alıyoruz. Bu şekilde aşağıdan yukarıya doğru bir örgütlenme modelini geliştirmeyi amaçlıyoruz.

YARIN: Şilan Şakir, Tevgera Azadi’nin Güney Kürdistan’daki anayasa hazırlık süreci, başkanlık seçimi, Kürtlerin birliği ve Güney Kürdistan’daki çeşitli sorunları değerlendirecek.