Asgari ücret 40 bin TL olmalı

İşsizliğin korkunç bir boyuta geldiğini ifade eden DEM Parti Emek Komisyonu Eş Sözcüsü Mehmet Bozgeyik, asgari ücretin 40 bin TL, yani yoksulluk sınırının yarısı kadar olması gerektiğini belirtti.

ASGARİ ÜCRET

DİSK-AR’ın yayınladığı işsizlik ve istihdam raporuna göre, geniş tanımlı işsiz sayısı 13 milyona dayandı. DİSK-AR raporda bu sayının 2014’ten bu yana en yüksek seviyesine çıktığını da vurguladı: “13 milyon kişiyi kapsayan yüzde 32,2’lik geniş tanımlı işsizlik 2014 Ocak’tan beri en yüksek düzeyine ulaştı. Nisan 2025 döneminde yüzde 32,2 olarak açıklanan geniş tanımlı işsizlik oranı son 136 ayın rekorunu kırdı.”

Ekonomideki durgunluk işsizliği artırırken temmuz ayında asgari ücrete ara zam yapılıp yapılmayacağı tartışması da başladı. Sermaye kesimi ise ara zammın kendilerine büyük zarar vereceğini dillendirmeye başladı bile.

DEM Parti Emek Komisyonu Eş Sözcüsü Mehmet Bozgeyik, hem uygulanan ekonomi politikalarına hem artan işsizlik hem de asgari ücrete yapılması gereken ara zam tartışmasını değerlendirdi. İşsizliğin korkunç bir boyuta geldiğini ifade eden Bozgeyik, asgari ücretin 40 bin TL, yani yoksulluk sınırının yarısı kadar olması gerektiğini belirtti.

ÇOKLU KRİZLERİN DE TETİKLENDİĞİ BİR TOPLAM

DEM Parti Emek Komisyonu Eş Sözcüsü Mehmet Bozgeyik, izlenen neoliberal politikaların Türkiye’yi derin bir ekonomik krizi sürüklediğini ifade ederken öte yandan ülkede çoklu krizlerin de yaşadığını kaydetti: “İktidarın izlemiş olduğu dışa bağımlı ekonomi politikaları ve neoliberal politikalar nedeniyle her geçen gün ekonomik kriz giderek daha fazla kendini hissettiriyor. Aslında var olan ekonomik kriz sadece Türkiye'de oluşan bir ekonomik kriz değil, genel anlamda dünyada kapitalist modernitenin ortaya çıkarmış olduğu bir ekonomik kriz. Doğal olarak bu ekonomik krizler arttıkça çoklu krizler de ortaya çıkıyor. Toplumsal anlamda yaşanan krizler, siyasal krizler birbirini tetikliyor. Bu nedenle de özellikle Türkiye'de yaşanan ekonomik krizin temel nedenlerinden biri bu iktidarın dışa bağı, özellikle neoliberal ekonomik politikaları olsa da esas itibarıyla ülkede yaşanan siyasal, toplumsal krizler de bu ekonomik krizin artarak devam etmesine neden oluyor. Tabii arttıkça yıkıcı etkisi de toplumsal kesimler üzerinde çok derin hissediliyor. Özellikle bu derinleşen ekonomik kriz ile beraber yoksulluk, işsizlik, yüksek enflasyon, yine bildiğiniz gibi cari açık TL’nin değer kaybı ve bölgesel anlamda yaşanan işsizlik oranları da olağanüstü bir artış gösteriyor.”

RAKAMLAR TABLONUN VAHAMETİNİ ORTAYA KOYUYOR

Yüksek enflasyonun bu krizin en önemli göstergelerinden biri olduğuna da değinen Bozgeyik, yoksulluk üzerine açıklanan verilerin tablonun vahametini ortaya koyduğunu da söyledi: “Bu ekonomik krizin parametrelerine baktığımızda en belirleyici olan yüksek enflasyon, özellikle hem gıdada yaşanan yüksek enflasyon, yine enerji, doğalgaz gibi temel tüketim maddelerine yapılan sürekli artış ve zamlar, konut fiyatlarında, kiralarda yaşanan yüksek artışlar; temel ihtiyaçların karşılanmasında özellikle işçiler ve emekliler açısından çok yoğun bir geçinememe, derin bir yoksulluk ortaya çıkarıyor. Özellikle TÜİK'in gerçek olmayan rakamlarına bile baktığımızda, yani güvenirliğini yitiren bir veri olmasına rağmen, 2024 yılında yoksulluk ve yaşam koşulları istatistikleri ülkedeki bu ekonomik krizin sosyal ve ekonomik durumun vahametini gözler önüne seriyor.

O verilere de baktığımızda Türkiye'de aslında her 100 kişiden 29’u sosyal yardıma muhtaç durumda. Özellikle AKP iktidarının 23 yıllık izlemiş olduğu politikalardan birisi de sosyal yardımla insanları biat ettirme, kendine bağlama politikaları. Yine her 100 kişiden 86'sı ise insanca yaşam şartlarına uzak bir hayat sürüyor. Bizim insanca bir yaşam dediğimiz şey, özellikle dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı üzerinde bir ücretle yaşamını sürdürülmesidir. Bir ailede iki kişi çalışıyorsa, en azından haneye giren toplam girdinin yoksulluk sınırının üzerinde olması gerekiyor. Ancak böyle olmadığını görüyoruz.

Bugün örneğin KESK’in açıklamış olduğu yoksulluk ve açlık endekslerine baktığımızda Türkiye'de yoksulluk sınırı 80 bin TL'ye üzerine çıkmış durumda. Asgari ücret maalesef açlık sınırının da altında kalmış. Açlık sınırı bugün Türkiye'de 25 bine ulaşmış durumda. Doğal olarak bunlar, Türkiye nüfusunun yaklaşık 13-14 milyonun yoksullukla yaşadığını bize gösteriyor. Yine OECD verilerine de baktığımızda, Türkiye'de maalesef her 5 çocuktan biri okula giderken yanında besleme götüremiyor, yani okulda aç kalıyor. Bu çocukların yetersiz beslenmesinin yaratmış olduğu fiziksel ve düşünsel anlamda sorunlar var.”

ASGARİ ÜCRET 3 AYDA BİR GÜNCELLENMELİ

Temmuz ayında asgari ücrete ara zam yapılıp yapılmayacağı tartışmaları başladı. İktidar henüz buna yeşil ışık yakmış değil, öte yandan sermaye çevreleri ise bir ara zammın kendilerini zora sokacağını dillendirmeye başladı. DEM Parti Emek Komisyonu Eş Sözcüsü Mehmet Bozgeyik, bu tartışmalara da değinerek asgari ücretin temmuz ayında güncellenmesi gerektiğini söyledi: “İşçilerin, emekçilerin yanı sıra yine emekli, kadın, genç, esnaf, çiftçi ve üreticinin de bu ekonomik krizde büyük sorunlar yaşadığını görüyoruz. Tabii AKP bunu bize bir kader yansıtıyor. Ama biz bunun iktidarın siyasi bir tercihi olduğunu ifade ediyoruz DEM Parti. AKP'nin izlemiş olduğu politikalara baktığımızda sürekli sermayeyi önceleyen politikalar izleniyor. Emek iyiden iyiye değersizleşmiş bir hale geliyor. Bugün Türkiye'de istisnai bir ücret olan asgari ücret ortalama bir ücret haline gelmiş maalesef. O açıdan hem asgari ücretin temmuz ayında güncellenmesi gerekiyor hem emekli ücretlerinin temmuz ayında güncellemesi lazım hem de memur emeklileri açısından kamu çalışanlarına gelen ücretin dışında memur emeklilerine verilmeyen, seyyanen artışın verilmesi gerekiyor.

Biz ocak ayında da ifade ettik; asgari ücret verilerken Türkiye'deki bilimsel veriler esas alınmalı ve bunun yoksulluk sınırının en az yarısı kadar olması gerekiyor. Yani bir kişinin çalıştığı asgari ücret yoksulluk sınırının en az yarısı kadar olmalı. Bu haziran sonunda yoksulluk sınırı 80 liraysa asgari ücret temmuz ayında 40 bin TL'ye yükseltilmeli. Yani yoksulluk sınırının yarısına. Üç ayda bir de güncellenmesi gerekiyor. Türkiye, Avrupa gibi sıfır enflasyon veya yüzde bir enflasyonla ekonomisini yönetmiyor ki. Sonuçta her ay enflasyon rakamları yükseliyor. Doğal olarak enflasyon karşısında ücretlerin de üç ayda bir güncellenmesi gerekiyor. Asgari ücretlilerle emekler açısından bunun bir zorunluluk olduğunu düşünüyoruz.”

İŞSİZLİK ARTARAK DEVAM EDİYOR

Artan ekonomik durgunlaşma sonucunda işsizliğin giderek artığını söyleyen Bozgeyik, geç kalınmadan asgari ücretin ve emekli maaşlarının yükseltilmesi gerektiğini vurguladı: “Geniş tanımlı işsizlik rakamları Türkiye'de çok çok korkunç bir boyuta ulaştı. Geniş tanımlı işsizlik denilen şey, artık iş aramaktan vazgeçen gençleri, kadınları ifade ediyor. Sürekli iş başvuruları yapmış İŞKUR’a ancak cevap alamamış. Özel sektörde, kamuda iş bulamamış. Çünkü kamuda istihdam daraltıldığı ve istihdam alanı yaratılmadığı için birçok işsiz ortaya çıktı. 500-600 bine yakın öğretmen adayı ataması yapılmadığı ve de yeterli kontenjan olmadığı için işsiz, farklı işlerde çalışıyor.

Yine özel sektörde bu ekonomik krizin, özellikle küçük işverenler üzerinde doğrudan etkisi var. Çünkü sürekli döviz kurundaki yükselme, TL’deki değer kaybı, elektriğe, doğal gaza yapılan artışlar üretim maliyetlerini de etkiliyor. İşveren de bunu işçiye yansıtıyor. Doğal olarak küçülme söylemi adı altında işten çıkarmaların da çok yoğun yaşandığını ifade edebiliriz. Özellikle Antep’te tekstil sektöründe sendikasız, örgütsüz çalışan işçiler açısından da yoğun bir işten çıkarma yaşanıyor. Bölgede ve batı metropollerinde de çok yoğun işten çıkarmalar var. Ekonomi krizi arttıkça enflasyon yükseldikçe bu işten çıkarmaların daha fazla artacağı veya işçilerin daha düşük ücretle çalışmalar zorlanacağı, bunun dayatılacağı bir dönemle karşı karşıyayız. O açıdan gecikmeden haziran sonu itibarıyla hem asgari ücretin güncellenmesi hem de emekliliği ücretlerinin en az asgari ücret tutarına yükseltilmesi gerekiyor.”