‘Botan’dan yaya bile gidemeyecekler’

Şırnak Halk Meclisi Eşbaşkanı Ümran Yiğit, Botan halkının artık devletin her istediğine "evet" demeyeceğini söyledi.

AKP’nin Kürtlere yönelik başlattığı topyekûn savaş konseptine karşı ilan edilen özyönetimlerin inşa sürecini, özyönetimlere karşı yönelik saldırıları ve halk direnişini değerlendiren Şırnak Halk Meclisi Eşbaşkanı Ümran Yiğit, Botan halkının artık devletin her istediğine "evet" demeyeceğini söyledi. "Kürtleri ezmek için yanlış yeri seçtiler" diyen Yiğit "Kürt halkı nasıl ki Zap'ta onlara Siwar hatin peya çûn (Atla geldiler yaya gittiler) dediyse; aynı şey burada da tekrarlanacak. Ama emin olsunlar ki yaya dahi gidemeyecekler" dedi.

AKP’nin Kürtlere yönelik başlattığı topyekûn savaş konseptine karşı ilan edilen özyönetimlerin inşa sürecini, özyönetimlere karşı yönelik Cizre, Silopi, Nusaybin ve Dargeçit’teki sıkıyönetim saldırıları ve halk direnişini değerlendiren Şırnak Halk Meclisi Eşbaşkanı Ümran Yiğit, Botan halkının artık devletin her istediğine "evet" demeyeceğini söyledi.

DEVLET SÖZÜNÜ TUTMADI VE OPERASYON BAŞLATTI

Devletin yıllardır Kürt halkına inkar ve imhayı reva gördüğünü ve Kürtlerin her türlü hak talebini baskıladığını belirten Yiğit, bu yöntemle sonuç alınmak istediğini söyledi. Özyönetim sürecinin 2012 yılında başladığını ancak devletin Kürt Halk Öndei Abdullah Öcalan'la başlattığı diyalog sürecinde sorunların demokratik zeminde çözülebileceği umudunun doğduğunu hatırlatan Yiğit, "Ateşkesler yapıldı. Geri çekilmeler oldu. Ancak kendini inkar ve imha ile özdeşleştiren devlet, yine sözünü tutmadı ve operasyonlara başladı." vurgusunda bulundu.

BOTAN TESLİMİYETİ KABUL ETMEZ

"Halkımız da artık kendi toprağı üzerinde kölece yaşamak istemiyor" diyen Yiğit, şunları kaydetti: "Halkımızı köleliği istemeyecek düzeye gelmiştir. Bizim modelimiz olan demokratik konfederalizm ise bir çözüm kapısıdır. Sadece Türkiye için değil, bütün Ortadoğu için bir çözüm kapısıdır. Ama devlet bunu tahammül edemedi. Çünkü devlet esasında kendi isteğinin olmasını ister. Devlet, halkların ve bir gücün kendi politikasını kabul etmeyenleri kabul etmiyor. Bunu hazmedemiyor. Kürdistan da binlerce yıldır sömürge halindedir. Sömürgeciliğe karşı direnişler de olmuştur. Serhildanlar olmuştur. Botan'ın da bir özelliği var: o da teslimiyeti kabul etmeyişidir."

ERDOĞAN’IN SÖZLERİ BOTAN İÇİN ANLAMLI DEĞİL

Erdoğan'ın özyönetim alanlarına yönelik başlatılan saldırı "Bin defa başkaldırsalar o başı bin defa da ezeriz" söylemiyle formüle ettiğini hatırlatan Yiğit, bu nakaratın Erdoğan'dan önceki başbakan ve cumhurbaşkanları tarafından da tekrarlandığını belirterek, "Bizler çok Erdoğanlar gördük. Tansu Çillerleri, Kenan Evrenleri ve Süleyman Demirelleri gördük. Hepsi de Erdoğan'ın bu sözünü söyledi. Bu sözler Botan için geçerli değil. Çünkü Botan'ın kadim bir direniş ve fededarlık kültürü var. Kürdistan için de geçerli değil. Ama bugün saldırılar ağırlık olarak Botan'a yöneldiğinden dolayı Erdoğan'ın bu sözlerini mahkum ederiz. Bizim için bu sözlerin bir kıymeti harbiyesi yok. Botan her şeyi biliyor. Yaşayarak öğrendi. Bu sözlerin bizim için bir anlamı yok" diye konuştu.

KÜRT HALKININ DİRENİŞÇİ RUHU SRİ LANKA MODELİNE İZİN VERMEZ

"Düşmanın bugüne kadar Kürdistan'a ilişkin aldığı tüm kararlar Botan şahsında yenilgiye uğradı" diyen Yiğit, Botan'ın bugün "özgürlük destanı"nı yazdığını ifade ederek, "Düşman her zaman Botan'ı hedef aldı. Bugün de Cizîr'de, Silopiya'da direniş ruhu serhildana kalkmış. Destan yazıyor. Özgürlük destanı yazıyor. Düşman da bundan çok rahatsız. Bugün de AKP ve çeteleri burada Sri Lanka modelini esas alıyor. Ama Kürt halkının direnişçi ruhu buna izin vermeyecektir. Görüyorsunuz tanklarla toplarla Cizîr ve Silopiya'nın üzerine gidiyorlar. Ama halkın morali ve direnişi karşısında ilerleyemiyorlar" dedi.

BOTAN’DA BOZGUNA UĞRAYACAKLAR

Devletin Kürtleri ezip geçmek için yanlış yeri seçtiği vurgusunda bulunan Yiğit, "Erdoğan belki Botan'ı ezip geçersem Kürdistan'ı da ezip geçerim diye bir hayal görmüş olabilir ama bu iş öyle kolay değil. Bunun için yanlış yeri seçti. Botan'a geldiler ama boş gidecekler. Kürt halkı 2008'de nasıl ki Zap'ta onlara Siwar hatin peya çûn (Atla geldiler yaya gittiler) dediyse; aynı şey burada da tekrarlanacak. Ama emin olsunlar ki yaya dahi gidemeyecekler. Büyük bir yanlış hesap yaptılar. Onun için büyük bir bozgun olacak" diye kaydetti.

YURTDIŞINDAKİ KÜRTLERE ÇAĞRI

Kürdistan'daki özyönetimi direnişinin 40 yıldır verilen bir emeğin ürünü olduğunu söyleyen Yiğit, "Halkımıza özgür bir Kürdistan'ın müjdesinin eşiğinde olduğumuzu söyleyebiliriz" diyerek, destek çağrısında bulundu. Yiğit, "Diasporadaki, diğer parçalardaki halkımızın ve insanım diyen herkesin bu vahşeti görmesi ve bu barbarlığa karşı sessiz kalmaması gerekiyor. Bunun için sokaklar akmalı. Serhildana kalkmalı. Köylerde, şehirlerde, metropollerde direnişi büyütmeli. Böylece Kürt halkı ve bütün insanlık üzerindeki bu soykırım tehdidini boşa çıkarmalıyız. Ayağa kalkma zamanı. Her ev, her sokak, mahalle ve şehir ayağa kalkmalı. Bu direnişle özgürlüğü kazanırız. Özgürlük o kadar uzak değil" ifadelerine bulundu.

'KÜRTDİSTAN’DA DEVLETİN MEŞRUİYETİ KALMAMIŞ’

Yiğit, devletin yıllarca yürüttüğü politikalarla halkı bu sistemden uzaklaştırmak istediğini söyleyerek, şimdi ise devletçi sistemin kalıplarının yıkılıp yerine öz değerlerin örüldüğünü dile getirdi. Yiğit, "Halk, devletin yıllar yılı kardeşi kardeşe, bir köyü öbür köye, komşuyu komşuya yabancılaştıran sistemini görmeye başladı. Ama bizim çalışmalarımız başlayınca halkımız bunda kopmaya başlıyor. Halk bakıyor, onların istediği yapılıyor, istemediği, tercih etmediği yapılmıyor. O zaman da bu sisteme teveccüh görüyor. Ama devletçi sistemde devletin istediği yapılıyordu, halkın istediği değil. Halkın iradesi esas alınmıyordu. Böyle olunca Kürdistan'da özellikle de devlet meşruiyetini yitirdi. Sadece binaları kaldı. İçinde bir şey yok" dedi.

Şirnak kent merkezinde özyönetim inşa çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Yiğit, halkın yeni sisteme büyük bir ilgi gösterdiğini kaydederek, "Şu anda Şırnak'ta özsavunma güçlerimizin denetimindeki 5 mahallemizde inşa devam ediyor. Mahallelerimizde meclislerimiz, komünlerimiz, komünlerin işlevleri ve benzeri şeyler yapıldı. Akademi ve eğitim çalışmalarımız kuruldu. Halkın içerisinde de oturdu. Ama bunlar yeterli değil. Bir ay içerisinde tüm kentten meclis ve komün çalışmalarımız tamamlanacak. Güçlü bir katılım da var. Halk kendisini orada gördüğü için de katılıyor ve benimsiyor" diye konuştu.