Bakur-Güney-Rojava hattı…-Seyit Evran
Önce kuşatma, ekonomik ambargolarla devrim boğulmak istendi. Bu uygulamalarla birlikte Rojava’yı boşaltma planları paralel yürütüldü.
Önce kuşatma, ekonomik ambargolarla devrim boğulmak istendi. Bu uygulamalarla birlikte Rojava’yı boşaltma planları paralel yürütüldü.
Rojava-Bakur-Güney hattında çok ciddi gelişmeler yaşanıyor. Yaşanan gelişmeler birçok kesim tarafından devrimsel gelişme olarak değerlendiriliyor. Buna karşı yeniden işgal, istila, talan, inkar imha amaçlı saldırılar da devam ediyor. Devrimsel gelişmelerin fitilini ise dördüncü yılını geride bırakmak üzere olan Rojava devriminin ateşlediği de artık herkes tarafından dillendiriliyor.
Önce kuşatma, ekonomik ambargolarla devrim boğulmak istendi. Bu uygulamalarla birlikte Rojava’yı boşaltma planları paralel yürütüldü. Bunun yanı sıra aynı dönemde anlaşma yaptıkları çeteleri Rojava’nın her yerine saldırttılar. Ancak sonuç yine istedikleri gibi olmadı. Gelinen aşamada bütün planları deşifre oldu. Planlar deşifre olunca bu kez açıktan oynanmaya başlandı. Elbette bu planların içinde uluslararası güçler de var. Ancak başını Recep Tayyip Erdoğan (RTE)-AKP ve KDP çekiyor. Şimdiye kadar bu durum birçok belge ile de ispatlandı. Ancak şu an ki plan diğerlerinden biraz daha farklı. O da artık çetelerle birlikte kendilerinin de açıktan devreye girmiş olmaları.
RUSYA UÇAĞINININ DÜŞÜLMESİNİN YARATTIĞI SONUÇLAR
Rojava-Bakur ve Güney hattında Kürtler açısından yaşanan devrimsel gelişmeleri yok etmek için kapalı kapılar ardından yapılan planlar sonuç vermeyince, bu kez RTE-AKP ve KDP arasında yapılan planlar açıktan devreye sokulmaya çalışıldı. Ancak uluslararası güçlerin de Suriye ve Rojava’ya yönelik planları ile kirli hesaplar örtüşmeyince bu kez kendi aralarında var olan çelişkiler çatışmaya dönüştü. Rusya uçağının RTE’nin talimatıyla düşürülmesinden sonra RTE ve AKP hükümetinin izlediği Suriye ve Rojava politikaları tamamen çöktü. Kaybettiklerini kendileri de her ne kadar açıklamalarında itiraf etmeseler de kabul etmeye başladılar.
KDP ile birlikte yürüttükleri stratejik ortaklıklarının Rojava’da çöktüğünü görünce bu kez Başur üzerinden girişimde bulundular. Şengal’de etkili olmak istediler ancak Kürt Özgürlük Hareketi’nin izlediği siyaset ile bunların bu hamleleri de şu ana kadar sonuç almadı. Durum böyle olunca bu kez Türkiye, Başika bölgesine bir gece yarısı zırhlı araçlarla birlikte askeri güç gönderdi. Bu girişime karşı uluslararası, bölgesel güçler ve Kürtlerden yoğun muhalefet gelince geri adım atmak zorunda kaldılar. Güçlerinin bir kısmını geri çektiler.
PEŞMERGELER TÜRK ASKERİNE KURBAN EDİLDİ
Irak en üst düzeyde Türk askerinin Başika bölgesinde bulunmasını ülkelerini işgal olarak kabul ettiklerini açıkladı. Askerlerin derhal çekilmesini istedi. BM ve NATO’ya götürmeye kadar vardıracaklarını söyledi. Buna karşı RTE ve Davutoğlu, askerin orada KDP peşmergelerini eğittiğini açıkladı. Aslında bu açıklamalarla KDP ile ortak bir plan dahilinde Başika’ya asker gönderdikleri ortaya çıktı. Askeri oraya göndermenin elbette nedenleri vardı. Birinci amaç; Şengal‘de HPG ve YBŞ güçlerine yönelik bir operasyon gerçekleştirmek. Diğer ve asıl amaç ise, Rojava’da kaybeden AKP ve KDP’nın bu girişim ile bu kez çıkarlarını Musul üzerinden korumaya çalışmak olarak belirtiliyor. Uluslararası, bölgesel ve Kürtlerin gelişen tepkisinden dolayı, Türkiye askerlerinin bir bölümünü Başika’dan çekti. Ancak askerin çekildiği akşam DAİŞ, Başika’daki peşmerge kampına baskın yaptı. Çok sayıda peşmergenin yaşamını yitirdiği söylense de, sayı üzerinden kaç gün geçmesine rağmen henüz netleşmedi. Ortaya çıkan gerçeklik Türk güçlerinin, asker ve tank, top gibi ağır ve zırhlı araçlarının Başika’da kalması için peşmergelerin kurban edildiğidir.
Böyle bir dönemde Rojava hattında da önemli gelişmeler yaşandı. Zira RTE-AKP ve KDP stratejik ortaklığı Güney’de güç göndererek bir yere ulaşmaya çalışırken, Rojava hattında ise ENKS içindeki partileri Rojava’yı karıştırmak, provokasyon yaratmak için harekete geçirdi yeniden. Harekete geçirilen bu partiler Derik, Gerkê Legê, Afrin, Qamışlo çevresinde provokasyon girişimlerinde bulundu. Bu provokasyon girişimlerini daha önce anadilde eğitime karşı bazı eylemlerle hayata geçirmek istediler. Bu durum onların Rojava’da var olduğu söylenen birkaç kişilik tabanlarını dahi kaybetmeye neden oldu. Bu kez bayrak gününde bayrak dev bayrak açma ile tahrikler geliştirmeye başladılar. Bunu da Tel Temir katliamının gerçekleştiği günlerde yapmaları daha da dikkat çekici bir nokta oldu.
RTE, ABD’Yİ DAİŞ İLE TEHDİT EDERKEN…
Başika’daki asker, Suudi Arabistan, Katar ile oluşturulan Sunni blok ile Rusya ve İran ile Sunni blok oluşturma çabaları tartışılırken, RTE, Başika’daki asker ve Bakur’da süren direniş nedeniyle Obama ile görüştü. Görüşmenin içeriğini yine RTE’nin kendisi açıkladı. Yaptığı açıklama ile aslında DAİŞ’e nasıl talimat verdiğini de itiraf ediyordu. Zira ‘Sayın Obama’ya bizim askerler oradan çekilirse DAİŞ yerleşir dedim’ diyor. Peki, bir yıldan fazladır oraya girmeyen ve Başika’daki peşmerge kamplarına saldırmayan DAİŞ neden Türk askerlerinin orada bulunması tepki almaya başlayınca saldırıyor. Ve yine bir yıldan fazladır oraya girmeyen DAİŞ neden şimdi girsin diye sorular gelir insanın aklına. Aslında RTE yaptığı bu açıklama DAİŞ ile ABD yönetimini ve Obama’yı tehdit ettiğini söylüyor. Böylelikle şu ana kadar belgelerle DAİŞ ile ilişkileri ve yine petrol ticareti yapmaları ispatlandıktan sonra artık RTE açıktan DAİŞ’e talimat verdiği, onu harekete geçirdiğini itiraf ediyordu. Buna karşılık ABD’nin ne söylediği şu ana kadar çok fazla açıklanmadı. ABD kendisinin yapacağı açıklama yerine BM’de bir karar aldırttı. Karar; Irak kastedilerek iki ülke görüşün kendi aralarında sorunu hal etsinler biçiminde.
DAVUTOĞLU AKP GENÇLİK MERKEZİNDE ÇETE HAZIRLAMA FAALİYETİNİ YÜRÜTTÜ
RTE dünyanın gözleri önünde DAİŞ yol, yöntem ve hedef gösterirken, Davutoğlu da önceki gün AKP Parti Genel Gençlik Kongresini böyle bir dönemde topladı. ‘Gençlere yüzünüzde şahadetin rahatlığını görüyorum’ dedi. Bu söylemle Lice, Cizre, Nusaybin, Kerboran, Silopi ve Sur’da süren katliamda yer almaya hazır olmaları gerektiği mesajını verdi. Aslında yaptığı konuşma ile Saray’ın paralı çetelerine yenilerini ekleyerek Kürdistan’a göndermek istediklerini gösteriyordu.
Ancak buna rağmen Bakur’daki direniş her geçen gün daha da büyüyerek sürüyor. Öz yönetim direnişi büyüyüp yayılarak gelişirken, sıkışan RTE ve Sarayı’nın çeteleri daha fazla katliam yapmaya başlayacaklar. Zaten her geçen gün birkaç sivili katlederek bunu gösteriyor.
Ama Bakur halkı her yerde ilan edilen sıkıyönetim, işgal, ilhak, irade kırıp teslim alma siyasetine karşı daha büyük bir hırsla direnişe geçiyor. RTE ve AKP çetelerinin Bakur’a yönelik irade kırma, katliam yapma, Güney Kürdistan’da da halk tarafından büyük bir tepki görüyor. Zaxo, Duhok’tan Süleymaniye’ye kadarki alanda bulunan kent, köy ve kasabalarda katliam, işgal girişimlerine karşı yürüyüşler yapıldı. AKP aleyhine sloganlar atıldı. Aslında bu tepki aynı zamanda AKP ile işbirliği içinde olan KDP’ye karşı gösterilmiş tepkidir.
Yaşanan bu gelişmelerle Bakur, Rojava ve Güney hattının giderek devrim etrafında birleşmeye doğru gittiğini gösteriyor. Buna karşı Barzani ise halkın gündemine bağımsızlık koyarak etkilemeye çalışıyor. Ancak nafile, AKP ile işbirliği içinde olanların halka ne vaat ederse etsin bir karşılığının olmayacağı kanaatindeyim. Zira Barzaniler Güney Kürdistan’daki kredilerini çoktan tükettiler. O yüzden Güney Halkının şimdiki tepkisi KDP’den çok Barzani ailesine olduğunu rahatlıkla görmek mümkün…
RTE İMHA PLANI YÜRÜTÜRKEN BARZANI YİNE ‘BAĞIMSIZ KÜRDÜSTAN’ DEDİ
RTE ve Barzani’nin ruh ikizi gibi hareket etmeleri artık çok açık ve herkes tarafından görülüyor. RTE ve partisi AKP, Bakur’da imha, yok etme, irade kırma saldırılarını sürdürürken, Barzani “yine Bağımsız Kürdistan” dedi. Güney halkına referandum için hazır olun çağrısı yaptı. Oysa Güney halkı Zaxo’dan Süleymaniye’ye kadar Bakur direnişine destek vermek için ayağa kalkmış durumda. Barzani bu çağrı ile Güney’den direniş için yükselen sesi etkisizleştirmek için bu çağırıyı yaptı. Sadece Güney değil Bakur’da bu yönlü seslendiği kesimler olduğu biliniyor. O yüzden böyle bir dönemde böyle bir çıkış yapmak direnişi baltalamak, zayıflatmaktan öte bir işe yaramayacağı biliniyor. Bundan dolayı bir kez daha yürütülen planın ortak olduğu anlaşılıyor. Bu ortak planda herkese bir rol biçilmiş durumda. RTE-AKP imha etme amaçlı çeteleri ile saldırılar düzenlerken, ona karşı direnişin zayıflatılması görevi de Barzani’ye verildiği ortaya çıkıyor. Ancak Bakur, Rojava ve Başur halkı açısından Barzani’nin tanındığı dolayısıyla bu planın da tutmayacağı bilinen bir gerçektir. Zira halk artık Barzanileri istemediğini Başur’da da, Bakur’da da, Rojava’da da yüksek sesle artık haykırıyor. Elini yakamızdan çek diye haykıranlar da var. Bu haykırış tüm Kürtlerin haykırışıdır.