23. Uluslararası Kürt Kültür Festivalinden izlenimler

Almanya’nın Düsseldorf kentinde her kesimden halklardan 10 binlerce insanın katılımıyla düzenlenen 23 Uluslararası Kürt Kültür Festivali sona ererken ardında önemli mesajlar bıraktı.

Uluslararası Kürt Kültür Festivalinde buluşan 10 binler, “Özgür Önderlikle Demokratik Ulus İnşa edilmeli”  mesajı verirken, halkların birlikte mücadele ederek kendi diktatörlüğü için ülkeyi kaosa çeviren Erdoğan’ı 1 Kasım’da yapılacak seçimlerde tarihin çöplüğüne göndermesi gerektiği çağrısı yaptı.

Almanya’nın Düsseldorf kentinde her kesimden halklardan 10 binlerce insanın katılımıyla düzenlenen 23 Uluslararası Kürt Kültür Festivali sona ererken ardında önemli mesajlar bıraktı.

Her yıl geleneksel olarak düzenlenen festivalin bu yılki adresi Alman hükümetinin Kürtlere karşı politikasından kaynaklı, geçen yılda seçilen Almanya’nın Düsseldorf kenti olurken, Avrupa’nın hemen hemen bütün ülkelerinde yaşayan Kürdistanlılar ve onların dostları otobüslerle ve özel araçlarla sabahın erken saatlerinde festival alanına akmaya başladı.

Öcalan posterleri, KCK ve YPG bayrakları ile süsledikleri otobüslerle Almanya’nın kentlerinde büyük bir hava oluşturarak alana giriş yapan Kürdistanlıların festival alanına girerken attıkları Öcalan sloganları kentte yankılanırken, senenin bir günü de olsa Kürdistan havasını festival alanına taşımanın mutluluğunu 10 binlerin yüz ifadesinde görmek mümkündü.

Rojava ve Kuzey Kürdistan’da yaşanan gelişmelerin etkisi kendisini festival alanında toplanan kitlede hissettirirken, Kuzey Kürdistan’da son dönemde yaşanan katliamlara ve Erdoğan’a karşı olan öfke ise festival alanında bulunan 10 binlerin attıkları sloganlarda kendini dışa vuruyordu.

FESTİVAL KADININ RENGİYDİ

Bu yılki festivale de her yılki gibi bu yılda kadınlar damgasını vurdu. Kimisi yetmişinde kimisi daha on beşinde olan on binlerce kadın giyindikleri yöresel elbiselerle festival alanını adeta renk cümbüşüne çevirdi. Festival alanını Kürdistan’a çeviren kadınların gün boyu bitmeyen coşkusu görülmeye değerdi.

 Genellikle yaşları 50 üzerindeki kadınların festivalin en önünde saatlerce ayakta durarak festival programını ve özellikle festivale konuşmacı olarak katılan Kürt siyasetçileri pür dikkatle dinlemesi gençlere taş çıkarır nitelikteydi.

BİTMEK BİLMEYEN KOBANÊ ÇOŞKUSU

Festivale damgasını vuran diğer önemli noktalardan birisi de Kobanê direnişiydi. Asılan pankartlarda ve açılan dövizlerde başta Kobanê olmak üzere Rojava direnişine dikkat çekilirken, Kobanê direnişiyle yakalanan enternasyonal ruhta kendisini festivalde gösterdi.  Alman ve Türkiyeli sol sosyalist grupların Kobanê direnişi ile daha büyüttüğü dayanışma ruhu festival alanında kendisini gösterirken, bu gruplar tarafından alanda açılan stantlar halkın yoğun ilgisine neden oldu.  Yine Alman bir grubun Kürtçe ve Almanca olarak Kobanê için bestelediği marş sahnede seslendirilirken alanda bulunanların marşa hep bir ağızdan eşlik etmesi görülmeye değerdi.

FESTİVALDE ÖNE ÇIKANLAR

Alanda bulunan 10 binlerin gün boyunca hiç ağzından düşürmediği en önemli noktalardan birisi Öcalan’a özgürlük talebiydi.

Kuzey Kürdistan’da ilan edilen öz yönetimlerin sahiplenilmesi ve korunmasına yönelik alanda bulunan halkların verdiği mesaj Avrupa’da yaşanan kitlenin kalbinin Kürdistan’da attığı gerçeğini bir kez daha ortaya koydu.

Gün boyu yağan sağnak yağmura rağmen kitlenin coşkusu hiç bitmezken kitlenin yağmur altında inatla coşkusunu yükseltmesi kitlenin inancı göstergesiydi.

Demirtaş’ın verdiği siyasi mesajlar kitlede büyük bir coşku yaratırken, festival bir anlamda 1 Kasım’da düzenlenecek erken seçim mitingi etkisi yarattı.

Geçen yıllara oranla Türkiye Sol hareketlerinin festivale katılım oranı daha yüksekti.

YPG ve YPJ’nin direnişini ile ortaya çıkan Rojava Devrimi’nin coşkusu alanda kendisini hissettirdi.

Paris’te katledilen 3 kadın devrimci unutulmazken, katliamın aydınlatılması için siyasi mesajlar verildi.

Yine Rojava devriminde hayatlarını kaybedenler unutulmazken alanda hayatını kaybeden devrimcilerin posterleri asıldı.

AKP, DAİŞ ve Erdoğan’a karşı olan öfke festival alanında sel olup aktı.

1 Kasım’da yapılacak erken seçimler için Avrupa’da bulunan herkesin harekete geçmesi gerektiği, Kürt halkı ve demokrasi güçlerine karşı savaşı reva gören Erdoğan’ın iktidarlığına tamamen son vermek için bir Kasım’a kadar alanlarda olunması vurgulandı.

Festival alanına kurulan kültür ve sanat stantlarının yanı sıra Özgürlük Mücadelesinde Gazi olanların açtıkları stant halkın yoğun ilgisine neden oldu.

Festival alanında yine geçen yıllara oranla daha yoğun genç bir kitlenin olduğu dikkat çekti.

Belki de festivalde en öne çıkanlardan birisi HDP Eş Genel Başkanı Salahattin Demirtaş’ın alana çıkarken yaşanan coşkuydu.

Festival alanında bulunan bir grup kadının Aile ve Sağlık Bakanı’na göndermede bulunmak için kendi lehçelerinde hazırladığı “Börek acmecez, savaşmecez, susmecez gari” pankartı ilgiye neden oldu.

FESTİVALİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

DAİŞ gibi dünyanın başına bela olan bir örgüte karşı savaşanın Kürtler olması gerçeği ortadayken ve bu çete ve buna bağlı grupların hedefinde Kürt halkı olması gerçeği daha dün gibi karşımızdayken Festival’de hiçbir güvenlik önleminin alınmaması herkesin elini kolunu sallayarak festival alanına girmesi neye güvenilerek yapıldı. Bu konuda Alman devleti ve polisinin eksikliği olmuş olsa da, sadece buna sığınmak ne kadar doğru olur.

Avrupa’da en örgütlü bir toplum yapısı ve yüzlerce dernekleri ve kuruluşları bulunan Kürtlerin 23 yıldır düzenlenmesine rağmen bu kadar önemli bir festivalde yaşadığı organizasyon eksiklikleri ne zaman bitecek?

Diplomasi ilişkilerine daha çok ihtiyaç duyulduğu ve Kürt hareketinin hiç olmadığı kadar Avrupa toplumunda etki yarattığı bir dönemde, Avrupa’nın en büyük festivallerinden birisi olan Kürt festivaline ne zaman Avrupalı toplumun ve siyasilerin katılımı güçlü bir şekilde olacak?

Festival alanı daha ne zamana kadar genellikle kebap stantlarından ibaret olacak Kürt kültürünün tanıtılması bu darlıktan ne zaman kurtularak halklarda daha geniş bir şekilde festivale katılım cazibesi yaratacak?

...