Kürt tiyatrosunda yeni bir soluk: Teatra Sarya Baran

Kevana Zêrîn bünyesinde kurulan ilk kadın tiyatro grubu Teatra Sarya Baran, Kürt tiyatrosuna yeni bir soluk kazandırmaya çalışıyor. Grubun oyuncu-yönetmeni Sarya Golan, hedeflerinin "kadın oyuncular ve yönetmenler yetiştirmek" olduğunu belirtiyor.

Kuzey-Doğu Suriye'de Kevana Zêrîn bünyesinde kurulan ilk kadın tiyatro grubu Teatra Sarya Baran, Kürdistan'ın dört parçasında da çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalan Kürt tiyatrosuna yeni bir soluk kazandırmaya çalışıyor.

2018 yılında Qamişlo'da Kevana Zêrîn bünyesinde bir araya gelen 4 kadının kurduğu Teatra Sarya Baran grubu, şimdiye kadar "Jina Bi Tenê", "Diqîrim", "Aştî Baskê Çûkê De Ye" ve çocuk oyunu "Diziya Baxçe" oyunlarıyla tiyatroseverlerin karşısında çıktı.

Şehit Yekta Herekol Festivali'nde "en iyi yönetmen" ve "en iyi kadın oyuncu" ödüllerini alan Teatra Sarya Baran, Kuzey-Doğu Suriye'de turneye çıktı ve büyük ilgiyle karşılandı.

Tiyatron çalışmalarına ilişkin ANF'ye konuşan grubun üyesi oyuncu-yönetmen Sarya Golan, Teatra Sarya Baran'ın "küçük ama sağlam adımlarla ilerlemeye çalıştığını" belirterek, "Temel hedefimiz kadın hikayelerini esas alarak kadın oyuncular ve yönetmenler yetiştirmek" diyor.

'KADIN HİKAYELERİNİ ESAS ALIYORUZ'

"Rojava devrimi, askeri, siyasi, diplomatik gelişmelerin yanı sıra kültür-sanat faaliyetlerini de geliştirdi. Tiyatro da bu sanat dallarından biri" diyerek sözlerine başlayan Sarya Golan, şunları ekliyor: "Devrimden önce de tiyatro vardı ama daha çok Newrozlarda oynanan oyunlar şeklindeydi. Fakat devrimle birlikte ciddi adımlar atılmaya başlandı ve her kentte tiyatro grupları kurulmaya başlandı. Festivaller yapılmaya başlandı."

Rojava'ın artık tiyatroları, tiyatro oyuncuları ve yönetmenleri olduğunu dile getiren Sarya Golan, bu alanda faaliyet yürüten kurumlardan birinin de Kevana Zêrîn olduğunu dile getiriyor.

Sarya Golan, "Kevana Zêrîn, daha çok özgün çalışmalar yürütüyor. Faaliyetlerinden biri de tiyatrodur. Bu bir ayrımcılık değil. Çünkü temel hedefi, kadın tiyatrocular ve yönetmenler çıkarmak ve kadın hikayelerini esas almaktır" diye belirtiyor.

'ÖDÜLLER YÜKÜMÜZÜ DAHA DA AĞIRLAŞTIRDI'

Teatra Sarya Baran grubunun 2018 yılında kurulduğunu ve ismini de iki kadın devrimciden aldığını dile getiren Sarya Golan, "4 oyuncu ile başladık. O oyuncular da yaş olarak küçüktü, 6 aylık bir eğitimden sonra, Dario Fo'nun Jina Bi Tenê oyununu uyarlayarak, provalara başladık. O oyunla Şehit Yekta Festivali'ne katılmamızla profesyonel tiyatro çalışmalarımız başlamış oldu" diyor.

Teatra Sarya Baran'ı kendileri için bir okul olarak gördüklerini dile getiren Sarya Golan, katıldıkları Şehit Yekta Herekol Festivali'nde "en iyi yönetmen" ve "en iyi kadın oyuncu" ödüllerini aldıklarını ve bunun çalışmalarını daha da cesaretlendirdiğini ifade ediyor.

Sarya Golan, "İyi bir tecrübe oldu. En iyi yönetmen ve en iyi kadın oyuncu ödüllerini aldık. Tabi bu ödüller bizim yükümüzü daha da ağırlaştırdı ve Kürt tiyatrosunun, kadın tiyatrosunun daha da geliştirilmesi görevimizi daha da arttırdı" ifadelerinde bulunuyor.

'UYARLAMAYI YAPARKEN ESERİN ASLINA SADIK KALDIK'

Sarya Golan, çalışmalarına çocuk oyunlarının yanı sıra iki uyarlama oyunla başladıklarını belirterek, bunun nedenini ise şu sözlerle aktarıyor: "Şimdi iki oyunumuz var: Jina Bi Tenê ve Diqîrim. İkisi de Dario Fo'nun oyunlarından uyarlama. Diqîrim, Ulrike Meinhof'un hayatını konu alan bir oyun. Birçok dile çevrilerek uyarlandı. Bizler Kürtçe'ye de uyarlanmasını istedik. Tabi eseri uyarlarken aslına sadık kalarak, Kürdistan'a, Kürdistan kadınlarının da içinde kendilerini bulmasını sağlamaya çalıştık. Bunu yaparken de birçok kadının görüşlerine başvurduk. Onların da yorum ve önerilerini dikkate alarak uyarladık."

'DARIO FO'NUN OYUNLARI HALA GÜNCELLİĞİNİ KORUYOR'

Dario Fo'nun oyunlarının hala güncelliğini koruduğunu ifade eden Sarya Golan, şöyle devam ediyor: "Kadına yönelik şiddet, cinayetler, taciz, tecavüz hala güncel olan şeyler. O yüzden Daio Fo'nun oyunları olmuş bitmiş şeyler değil. Örneğin Alman devletine karşı Ulrike Meinhof'un başkaldırısı varsa Türk devletine karşı Sakine Cansız'ın başkaldırısı var, Rojava'da YPJ'nin devlet ve DAİŞ'e karşı başkaldırısı var."

'DİRENİŞÇİ-DEVRİMCİ KADINLARI HİKAYESİ BİRBİRİNE BENZİYOR'

Direnişçi kadınların hikayelerinin yer, mekan ve zaman farklı da olsa da birbirine benzediğini söyleyen Sarya Golan, "Aslında her yerde direnişçi-devrimci kadınların mücadelesi birbirine benziyor. Yer, zaman ve dil değişebilir ama mücadele değişmiyor. O hikayelerdeki kadınlar nerede olurlarsa olsunlar; Alman, Kürt, Arap, İngiliz ya da Fransız olsunlar mücadeleleri birbirine benziyor. Onları bir araya getirmeye çalıştık" diye kaydediyor.

'KÜÇÜK AMA SAĞLAM ADIMLARLA İLERLEMEYE ÇALIŞIYORUZ'

"Neden Kürt kadınlarının hikayesi değil de uyarlama oyun?" sorusuna da yanıt veren Sarya Golan, şunları dile getiriyor: "Bizler oynayacağımız oyunları seçerken, gücümüzü hesaba katarak seçiyoruz. Çünkü bizler daha çok yeniyiz ve sayımız da yeterli olmadığı için öyle çok oyunculuğu zor oyunlara yönelemeyiz. Ama planlamalarımız var. Kürt kadın hikayelerini sahneleme planlamalarımız var. Biz şu anda Teatra Sarya Baran'ı bir okul olarak ele alıyoruz. Küçük ama sağlam adımlarla ilerlemeye çalışıyoruz."

YENİ PROJELER

"Bizler şu anda bir devrimin içinde yaşıyoruz. Bu devrimin hikayelerini de işlemek, sahnelemek istiyoruz. Kürt kadınlarının, YPJ'nin, Êzidî kadınların mücadelesini sahnelemek istiyoruz. Bu da zamanla olacak" diyen Sarya Golan, şunları belirtiyor: "Mesela şu anda üzerinde çalıştığım bir proje var. Beritan, Zilan ve Viyan Soran'ın hikayelerini sahnelemek istiyorum. Üç farklı kadın portresi, üç güçlü eylem ve üç farklı zaman dans ve tiyatro ile müzikal olarak sahneleme düşüncem var. Yine YPJ'nin hikayeleri var. O konuda da araştırmalarımız var. Sahnelemek istiyoruz."

'ROJAVA'DAKİ KÜLTÜREL FAALİYETLER DE ÇEMBERDE'

Rojava'nın, Kuzey-Doğu Suriye'nin siyasi, ekonomik ve diplomatik olarak çemberde olması gibi kültürel alanda da bir çemberde olduğunu vurgulayan Sarya Golan "Rojava, savaş ve mücadelede kendini her şekilde ispatladı. Devrimin savunması anlamında. Ama sanat alanında bunu söylemek için henüz erken. Çünkü hala o imkanları yok. Hala çemberdeki bir bölge. Kültürel çalışmalar bakımından da çemberde" şeklinde konuşuyor.

'OYUNLAR BÜYÜK BİR İLGİ GÖRDÜ'

Bölgede çıktıkları turneye ilgi hakkında da değerlendirmelerde bulunan Sarya Golan, “Bu iki oyunumuzla Kuzey-Doğu Suriye'de bir turneye çıktık. Şehba ve Halep'te Mitan Kültür Festivalin'e katıldık. Çok yoğun bir ilgi vardı. Salonlar tıklım tıklım doldu. İnsanlar ayakta izledi. Ama diğer taraftan da savaş vardı ve bölge bombalar altındaydı. Ona rağmen çok sıcak ver büyük bir ilgi vardı. Kimse bu yabancı bir kadının hikayesi demedi. İnsanlar o hikayelerde de kendini gördü. Koronavirüs tehdidinin geçmesiyle burada da her yerde bu oyunları sahnelemeyi düşünüyoruz. Sahnesi olan yerlerde oynanır, olmayan yerler için de gezici bir sahne hazırlığı var, orada sahnelenir" diyor.

EN BÜYÜK SORUN DIŞARIYLA ETKİLEŞİM OLMAMASI

Sarya Golan, bölgedeki çalışmaların en büyük sorununun dışarıya açılamama sorunu olduğunu belirtiyor. Sarya Golan, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Bizim için en büyük sorun dışarı çıkamıyor olmamız. Aynı zamanda da dışarıdan tiyatrocuların, oyunların buraya gelemiyor olması. Örneğin burada bir festival oluyor ama diğer parçalardaki oyunlar buraya gelemiyor, buradaki oyunlar o parçalara ulaşamıyor. Böyle olunca da bir etkileşim olmuyor. Evet, bu haliyle bir nefes alıyorsun ama çok kısa bir nefes oluyor. O kısa nefesle de uzun bir koşu gerçekleşmiyor, deyim yerindeyse."

'TEMEL HEDEFİMİZ KADIN OYUNCU VE YÖNETMENLER YETİŞTİRMEK'

Temel hedeflerinin kadın oyuncu ve yönetmenler yetiştirmek olduğunu dile getiren oyuncu-yönetmen Sarya Golan, şunları dile getiriyor: "Diğer gruplar da bir kadın grubunu sahnede görünce güç alıyorlar. Bizler bunun ağır bir yük olduğunun ve daha çok yol almamız gerektiğinin farkındayız. Bizler bu işin öncülüğünü yapmak istiyoruz. Kadın oyuncular, kadın yönetmenler, kadın makyözler, kadın kostümcüler yetiştirmek istiyoruz. Temel hedefimiz bu."