Berlinale’de iki biyografi filmi

68’nci Berlinale dünyanın birçok ülkesinden birbirinden farkı ve özgün film gösterimleriyle devam ediyor. Festival 7’nci gününü geride bırakırken, “Altın Ayı” ödülü için de yarışan birçok film gösterildi. Bunlardan ikisi de biyografi filmleri…

68’nci Uluslararası Berlin Film Festivali (Berlinale) 15 Şubat tarihinde usta yönetmen Wes Anderson’un “İsle Of Dog” filmiyle kapılarını açtı. Birçok ülkeden 385 filmin bu yıl gösterildiği festival de, “Altın Ayı” ödülü için toplam 19 film yarışıyor. Festivalin 7’inci gününü geride bırakırken, şimdiye kadar birçok film de gösterildi. Gösterilen filmler arasında başta eleştirmenler olmak üzere seyircinin beğenini toplayan filmler oldukça fazla. Özellikle bu yılki festivalin temalarından biri olan biyografi konulu filmler, bu konuda oldukça iddialı görünüyor. Bunlardan Guv Van Sant’ın “Don’t Worry, He Won’t Get Far On Foot” (Merak Etme, Yürüyerek Çok Uzaklaşamayacaktır) ve Rus yönetmen Alexey German Jr’in çektiği “Dovlatov” isimli film.

Biri Amerika’da kaza geçirdikten sonra başarılı bir karikatürist olan John Callahan’ın hayatının anlatıldığı film. Diğeriyse Ruz yazar Sergei Dovlatov’un 6 günü.

 

TRAFİK KAZASIYLA DEĞİŞEN BİR HAYAT…

Sinema dünyasının önemli yönetmenlerinden Guv Van Sant’ın “Don’t Worry, He Won’t Get Far On Foot” (Merak Etme, Yürüyerek Çok Uzaklaşamayacaktır” filmi, Berlinale’de yarışan 19 film arasında. Başta Cannes olmak üzere birçok uluslararası festivalde ödül alan yönetmen, bu filmde de oldukça iddialı görünüyor. Sosyal, alt kimlik sorunlarının irdelendiği filmde, bir biyografi üzerinde gelişiyor. Gerçek hayattan bir uyarlama olan film, 1951 yılında doğan ve 2010 yılında hayatına kaybeden elleri ve ayakları felç olan karikatürist John Callahan’ın hayatını anlatıyor. John Callahan, aynı zamanda yönetmen Van Sant’ın da arkadaşı. Alkolik bir yaşantı süren John, 21 yaşındayken gelen bir parti teklifi ret etmeyerek katılır. Ancak aldığı aşırı alkol etkisiyle bir arkadaşıyla dönüşte trafik kazası geçirir ve gözlerini birkaç gün sonra hastanede açar.

Bu kaza onun geri kalan hayatında felçli ve sandalyede geçirmesine neden olur. Bu kaza John’un daha çok alkol içmesine daha fazla yol açar. Bir süre sonra alkolden kurtulmak için tedavi almaya karar verir ancak bu öyle kolay olmayacak. Bunun için büyük sancılar çeken John, bu yolda tedavi için karikatür yapmaya başlar. Bu onun hayatının başlangıcı olur. Kuşkusuz bu öyle kolay olmuyor, büyük iniş çıkışlı süreç, John Callahan’ın iradeli ve inançlı bakış açısı onun bu yolda başarılı bir karikatür olmasını sağlıyor. İşte yönetmen Gus Van Sant, filminde bu başarılı hikayeyi beyaz perdeye aktararak, inanılmaz şeylerin nasıl başarıldığının gösteriyor.

İrade, inanç ve dramın komediyle vücut bulduğu filmde, seyirciye iradenin zaferini gösteriyor. Dramın yanında John Callahan’ın canlandıran başarılı oyuncu Joaquin Phoenix’ın esprili ve eğlenceli performansı filme farklı bir anlam kazanıyor. Aşk, dram, komedinin iç içe olduğu film, yönetmen hayatımızın gerçekliğine de dikkat çekiyor. Film sadece Berlinale’nin en iddialı filmleri arasında yer almıyor, 2018 yılının da en önemli filmler arasında olması bekleniyor.

Bu yılki Berlinale’de mutlaka bir ödül alacağı kesin gözüyle bakıldığı filmde rol alan Joaquin Phoenix’ın üstün performansı ise “En İyi Erkek Oyuncu” dalında oyuncuya ödül getirmesi şans olmaz.

DOVLATOV’UN 6 GÜNÜ

Diğer bir biyografi yapıtı ise Rus yönetmen Alexey German Jr’in çektiği “Dovlatov” isimli filmi. İsmindendin de anlaşıldığı gibi film, Rus yazar Sergei Dovlatov’un hayatını anlatıyor. Yazarın 6 gününün irdelendiği filmde, klasik bir biyografi yapıtı. Film, 19970’lerde yazarın yaşadığı sorunlar, kasvetli bir sistemin içerisinde yol bulamamasını anlatıyor. Çalıştığı gazetede yaşadığı sorunlar, yazdığı öykülerin basılmaması ve yaşadığı sorunlar 6 günde anlatılmış. Sovyet sinemasının genel karakterine uyan film gerek kamere çekimleri gerek ise hikayenin kurgusuyla oldukça başarılı bir şekilde işlenmiş.

Bir eleştiri olan film “Dovlotav” baskı, sansür ve yasakları irdeliyor. Dönemin Sovyet İstihbaratını da bu uygulamalardan sert eleştirilerde bulunuyor. Filmde, Milan Maric, Daniala Kozlovsky ve Helana Sujecka gibi oyuncularda rol alıyor.