Polise 'ihbar' polisten gelmiş

Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Mezopotamya Ajansı muhabiri Seher Taşkın'ın tutuklanmasına gerekçe gösterilen 'ihbar'ın Emniyet'ten geldiği ortaya çıktı.

Mezopotamya Ajansı'nın (MA) 20 Ocak'tan beri tutuklu bulunan muhabiri Seher Taşkın, bugün ilk duruşmaya çıkarılıyor. Taşkın hakkındaki suçlamalar, gözaltı ve tutuklama işlemleri ile gerekçeleri, dosyanın hukuksuzluğunu gösterirken, başlangıç ihbarının da bir Emniyet organizasyonu olduğu anlaşıldı.

Kürt gazetecilere dönük gözaltı ve tutuklama furyası hızla devam ediyor. AKP iktidarının yalan ve hilelerini haberleştiren tüm gazeteciler ya tutuklanıyor ya da mantığa sığmayan ‘ceza’lara çarpıtılıyor. Mezopotamya Ajansı (MA) Van muhabiri Seher Taşkın da bu gazetecilerden biri. Taşkın, 20 Aralık 2017’de Muş’ta haber takibi sırasında gözaltına alınmış, üç gün gözaltında kaldıktan sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Taşkın, 20 Ocak 2018’te yine aynı dosyadan bir ev baskınında tekrar gözaltına alınıp tutuklanarak Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi’ne konulmuştu. 20 Ocak’tan beri tutuklu bulunan Taşkın’ın ilk duruşması, bugün Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

Taşkın hakkında Muş Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi tarafından hazırlanan fezleke, savcılık tarafından kabul edilerek, iddianamesi hazırlanmıştı. İddianamede Taşkın ile ilgili Emniyet'e gelen sözde ihbar maili, Taşkın’ın nerede olduğunun hemen tespit edilmesi ve gözaltına alınması 20 dakikalık bir zaman diliminde gerçekleşiyor. Taşkın’ın polis ifadesi, dosyası ve hakkında hazırlanan iddianameye dair konuşan Avukat Gulan Çağın Kaleli, Taşkın’ın polis ifadesinin usulsüz bir şekilde alındığına dikkat çekti.

YORUMA DAYALI SORULAR

Taşkın’ın Aralık ayında Bitlis’ten Muş’a geçtiğini; bir cafede arkadaşıyla otururken polisler tarafından hakkında ‘ihbar’ olduğu söylenerek üst araması yapıldıktan sonra kamerası ve fotoğraf makinasının kartlarına el konulduğunu hatırlatan Avukat Kaleli, Muş Terörle Mücadele Şubesi'nde üç gün gözaltında kaldıktan sonra ifadesinin alındığını belirtti. Avukat Kaleli, şunları kaydetti: “İddianame hazırlandıktan sonra dosyada gördüğümüz kadarıyla, müvekkilimizin Muş TEM’deki ifadesi usulüne uygun olarak alınmamıştır. Emniyet ifadesinde çok fazla yoruma dayalı sorular var. Polisin iddiasına göre müvekkil, belli bir isnat doğrultusunda gözaltına alınmış. Yani sözde bir ‘ihbar’ ile gözaltına alındığı iddia ediliyor. Normal şartlarla gözaltına alınmasına sebebiyet veren bu ihbar ve onun içeriğine ilişkin ‘bildiklerini anlatın’ şeklinde bir ifade alınması gerekirken, ‘PKK hakkında ne düşüyorsunuz? YPG nedir? TJA nedir?’ gibi sorular yöneltiliyor.”

20 DAKİKADA OLUP BİTİYOR

Taşkın’ın bir basın mensubu olduğunu hatırlatan Av. Kaleli, şöyle devam etti: “Çok ilginç başka sorular da var. Gözaltına alındıktan yaklaşık 50 dakika sonra ‘Mezopotamya Ajansı’nda muhabirimiz gözaltına alınmıştır şeklinde haber çıkmıştır, bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?’ gibi bir soru da yöneltilmiş. Akabinde de ‘Örgüte müzahir olan ANF’de gözaltı haberinin geçmiştir. Neden? Yine Jinnews’te gözaltına alındığınıza dair bilgi geçilmiş. Neden?’ soruları da müvekkilimize yönetilmiş. Bu ajansın haber çıktıları alınarak ‘örgüte müzahir yayın yapıldığı’ iddia edip dosyayı kabartmak amacıyla delil olarak koymuşlar. Ayrıca yapılan ihbarda şöyle ilginç bir noktada var; Muş, görece büyük bir kent. Müvekkilimiz hakkında sözde 16.40’ta ‘Bu kişinin Muş iline geldiği ve gençlerle örgütün propagandasını yapmak amacıyla röportaj yaptığı’ şeklinde bir ihbar gidiyor Muş Emniyet Müdürlüğüne. 16.40’ta bu ihbar yapıldıktan sonra her ne hikmetse 20 dakika içerisinde, yani 17.00 itibariyle Muş TEM, müvekkilin nerede olduğunu hemen tespit ediyor, onun yakalamasını sağlayıp gözaltı ve el koyma işlemi yapıyor. 20 dakikada her şey olup bitiyor."

SAVCILIK KARARI DAHA SONRA

‘Biz bu işlemleri yapmak için savcıdan izin aldık' denildiğini belirten Avukat Kaleli, ancak durumun farklı olduğuna işaret edip, şöyle izah etti: "Dosya içerisindeki resmi evraklara baktığımızda 17.00’te yapılan gözaltı işleminden sonra 17.35'te savcıdan talimat alınmış. Kaldı ki savcı el koyma talimatı vermemiş. Bu talimat da daha sonra mahkeme kararı çıkarılarak gerçekleştiriliyor. Aslında TEM işlemi yaptıktan sonra mesele adli makamlara sirayet ediyor. Adli makamlar da TEM’in yaptığı usulsüz işlemleri, usulüne uygun hale getirmek için evraklar hazırlıyor. Bunu nereden anlıyoruz? İhbar mailinde ‘kimden’ kısmında, ‘egm.gov.tr’ yazılıyor. Yani elimizdeki evraktan; sözde ihbar maili, Emniyet Müdürlüğü tarafından ‘polis155’ mail adresine gelmiş.”

DOSYAYI ŞİŞİRMEK İÇİN UĞRAŞMIŞLAR

İhbar mailinde Taşkın'ın gençlerle propaganda amaçlı röportajlar yaptığı belirtilmesine rağmen polisin hazırladığı fezlekede Varto’da hayatını kaybeden bir örgüt militanının ailesiyle röportaj yapmak üzere ilçeye gittiğinin iddia edildiğine dikkat çeken Avukat Kaleli, bu isnadın sonradan polis tarafından fezlekeye konulduğu söyledi. "Fakat iddia ettikleri haber dosya içerisinde yok. Müvekkilimizin böyle haber yaptığı da yok" diyen Avukat Kaleli, aslında dosyayı şişirmek için açık kaynak araştırmaları yapıldığını; açık kaynak araştırmasının da kişinin kendi sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlar anlamına geldiğini belirtti. Avukat Kaleli, şunları ifade etti: "Muş TEM bunu o kadar abartmış ki, müvekkilimizin beğendiğini iddia ettikleri Facebook grupları ve sayfaları tespit etmiş. Bu sayfaların yapmış olduğu paylaşımların çıktılarını almışlar. Bunları da müvekkilimizin paylaşımları olmamasına rağmen dosyaya koymuşlar. ‘Bakın bu kişi bu sayfayı beğeniyor, bu sayfalar da böyle paylaşımlar yapmış’ gibi farklı değerlendirmeler yapmışlar. Yine müvekkilimizin 2009’da Çorum’da İbrahim Kaypakkaya anmasına katılırken GBT kontrolünden geçmesini, o tarihten beri müvekkilimiz hakkında bu konuya ilişkin hiçbir işlem yapılmamasına rağmen delil olarak dosyasına konulmuş. Oysa yapılan sözde ihbar ile bu sözde delilin hiçbir alakası yok. Bu da dosyayı şişirmenin bir yöntemi.”

TUTUKLAMA KARARINDA TUTARSIZLIK

Taşkın’ın Muş’ta gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldığını anımsatan Av. Kaleli, süreci şöyle anlattı: “Müvekkilimiz serbest bırakıldıktan sonra savcının itirazı üzerine yeniden dosya değerlendirilip, Bitlis’e gönderiliyor ve Bitlis Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklamaya yönelik bir yakalama kararı çıkarılıyor. Müvekkilimiz bu yakalama kararı neticesinde Ankara’da gözaltına alınarak tutuklandı. Aslında Muş ve Bitlis Sulh Ceza Hakimliğinin vermiş olduğu karar arasında yeni bir delile işaret eden çok büyük fark yok. Muş Sulh Ceza Hakimliği ‘Bu kişi bir ihbar neticesinde gözaltına alınmıştır. Ancak siz zaten dosyaya dair bütün delilleri topladınız, delil karatma ve kaçma şüphesi olmadığı için adli kontrol şartıyla serbest bırakıyoruz’ dedi. Makul olan karar da bu. Yine aynı dosya ve ‘deliller’ üzerinde değerlendirme yapan Bitlis Sulh Ceza Hakimliği, ‘Dosya içerisindeki açık kaynak araştırmaları baz alındığında şahsin delil karatma ve kaçma şüphesi bulunduğundan tutuklanmasına karar veriyoruz’ dedi.”

HUKUKA AYKIRI ‘DELİLLER’

Taşkın’ın tutuklanma gerekçesinin ‘örgüt propagandası yapmak’ olduğunu söyleyen Avukat Gulan Çağın Kaleli, son olarak şunları paylaştı: "Ocak'tan beri tutuklu. İddianame hazırlandığında ‘örgüt propagandası yapmak’ ve ‘örgüt üyeliği’ maddelerinden tutuklandı. Tutuklama gerekçesi propaganda iken, iddianame hazırlandığında ekstradan üyeliğin de eklendiğini gördük. Dosyaya ek yapılma durumuna, hukukçular olarak bir anlam veremedik. Çünkü ‘örgüt üyeliği’ne dair dosyaya yeni bir delil konulması gerekirken hiçbir yeni delil yok. Müvekkilimiz Ocak'ta tutuklandığında dosyada hukuka aykırı hangi deliller varsa, bugün de aynı içeriktedir dosya. Delil dediklerimizin hepsi de usulüne aykırı biçimde toplanmış deliller. Hukuken delil olarak tabir ettiğimiz için öyle diyoruz. Şu anda sadece yeni bir madde atfı ile müvekkilimiz hem ‘propaganda’dan hem de ‘üyelik’ten yargılanıyor.”