Kevana Zerin'de bir gün

Kadın gerillalar, yıllardır dağlarda kültür çalışmalarını yürütüyor. Kadın Kültür Merkezi olarak isimlendirilen özerk/özgün örgütlenme olarak Kevana Zerin, bir yılını geride bıraktı.

Hakikatin izinde yürüyen, özgür yaşamda ısrar eden binlerce kadının bir araya geldiği muhteşem dağlar. Bu dağları kadın evreni olarak da tanımlayabiliriz. Kadın Kurtuluş İdeolojisi ekseninde yürüttükleri mücadeleleriyle bu dağlara nasıl bağlandıklarını, bu dağlarla nasıl bütünleştiklerini ne kadar anlatsak da yetersiz kalır. Fakat yazmak anlamı da çoğaltır; olağanüstü doğa ve bu muhteşem kadın gerillalar karşısında gördüklerimi, yaşadıklarımı yazmak istiyorum. Yazmaya çalıştıkça elimizdeki defterlere sığmaz oluyorlar.

İhanetin, aldatmanın, kendini ve kadim bir halk olan Kürt halkını pazarlamanın had safhaya ulaştığı bu zamanda bizler de yazılarımızla cevap olmak istiyoruz. Günlerden 5 Ekim Perşembe. Kadın Kültür Merkezi olarak isimlendirilen Kevana Zerin kampındayız. Yıllardır kadın gerillalar bu dağlarda kültür çalışmalarını yürütüyor. Özerk-özgün örgütlenme olarak Kevana Zerin bir yılını geride bıraktı. Her gerilla kampında olduğu gibi bu kampta da coşku, heyecan, moral yüksek. Hemen hemen bütün yeteneklerin bir araya geldiği bir kamp olarak adlandırabilirim burayı. Müzik biriminden, sinema, halay ve tiyatro birimlerine kadar bütün kültür etkinlikleri yapılıyor Kevana Zerin bünyesinde.

Gerilla Medya Doz mutfakçı, sabahın erken saatlerinde genel muhabere sesi ile uyanıp gerilla arkadaşları için kahvaltı hazırlıyor ve ardından “Rojbaş” çekiyor. Rojbaş ile uyanan kadın gerillaların sabahın erken saatlerinde yüzlerinden eksik olmayan gülüşleri her güne anlamını veren durumlardan biri oluyor. Kahvaltı yapıldıktan sonra kimi etrafı toparlıyor, kimi mutfakçı olan kadın gerilla fazla yorulmasın diye ona yardım ediyor, kimi ise kültürel etkinlikler için çalışma yerine gidiyor. Bu kadın gerillaların yanında yüzlerinde gülücükleri eksik olmayan, hakikatin izinde yürüyen, doğru bir yaşamda ısrar eden, onlarca insana bilgi yetiştiren bir de özgür basın emekçileri yer alıyor.

Hava bulutlu, gerillalar yağmur yağacak diye dışarıda bekliyor. Sonbaharın ilk yağmuru karşısında büyük bir heyecan içerisine giren kadın gerillalar, yanlarından geçen akarsuyun kenarında yaktıkları ateşin önünde çember oluşturmuş durumda. Bu ateşin önünde çay içip sohbet ediyorlar, ortak ezgilerde buluşurlar.

Öğleye doğru telsiz olarak kullandıkları iletişim cihazından “Heval, notunuz var, belirttiğimiz yere gelip notunuzu alın” diyen bir erkek gerillanın sesi geldi. Gerilla Xwezan ve Dicle söylenilen yere gitmek için hazırlandı. Bu iki kadın gerilla belirttikleri yere gittiler, döndüklerinde ellerinde taşıdıkları yumurtalara hem onların hem de kampta kalan kadın gerillaların coşkusu görmeye değerdi. Bu coşku, uzun bir süredir yumurta yemedikleri ya da yiyecek herhangi bir erzaklarının olmamasından kaynaklı değildi. Onlar için en ufak bir şeyin bile anlamı, manası farklıdır, büyüktür. Yumurtalar üzerine planlar yapıldı. Kimi pasta-kek yapacağını, kimi ektikleri bahçeden topladıkları domateslerle menemen, kimi bazı hastalıklar için ilaç yapacağını kimi ise öğlen vaktinde günlük görevli olan gerilla Medya Doz’un yaptığı kavurmanın üstüne yumurta kırmanın farklı bir lezzet olduğunu söyledi.

Bu kampta aralarında 90’lı yıllarda gerillaya katılanlar da var. Kimi gerillalar ise daha militanlığının baharını yaşıyor. Ama bu yaş, bu yıllar onların arasına hiçbir şekilde bir fark koymuyor. 26 yıldır bu dağlarda mücadele eden de daha yeni bu dağlara gelmiş olan da aynı mücadeleyi yürütüyor, aynı dava uğruna savaşıyor, aynı coşkuyu ve heyecanı yaşıyor. Birbirlerinden moral alıyorlar.

Bu dağlar onların evi, özgürlüğe susamış insanların, uğruna ölümü göze almış gerillaların, özgürlük savaşçılarının yeri-yurdu. Bunun için onlar bu dağlara sevdalı, bu dağlara tutkuyla bakıyor, bu dağları kucaklıyor. Bu sevinç ve coşkulara tanık olduğum için de büyük bir mutluluk yaşıyorum.