‘Kadının statüsü alabildiğine silikleştirilmek isteniyor’
KCK Adalet Divanı Üyesi Evin Şirnex, AKP’nin kadının statüsünü alabildiğine silikleştirerek, kadını toplumun en alt nesne konumuna indirgemek istediğini söyledi.
KCK Adalet Divanı Üyesi Evin Şirnex, AKP’nin kadının statüsünü alabildiğine silikleştirerek, kadını toplumun en alt nesne konumuna indirgemek istediğini söyledi.
Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı “kadın ve çocuk düşmanı” olarak nitelendiren Şirnex, AKP rejiminin iktidar hastalığına kurban edemeyeceği hiçbir değer olmadığını ifade etti.
“Zürriyet ve dindarlık nutukları atan milliyetsiz ve dinsiz Erdoğan, toplumsal sorunları derinleştirerek tanımsız ve sorunlu bir toplum yaratmak için dur durak tanımamaktadır” değerlendirmesinde bulunan Evin Şirnex şunları belirtti: “Toplumsal sorunlar şimdiye kadar parça parça çok işlenmiş olup, çare ve çözümler üretilmeye çalışılsa da, bütünlüklü olarak sorunun özünü yansıtmaktan uzaktır. Sorun görünenden çok daha derin ve stratejiktir. Dolayısıyla çözüm perspektifleri ve başvurulan yöntemler de eksik kalmaktadır. Nereden bakılırsa bakılsın sorunun esas kaynağı Osmanlı imparatorluk geleneğinin kalıntıları üzerinde kurulan ve aşılamayan düşünce sistematiğidir. Kadın düşmanı, çocuk düşmanı ve genç nesil düşmanı Erdoğan, iktidar hastalığına kurban edemeyeceği değer bırakmamıştır. Deyim yerindeyse 21.yy Dehakı, iktidarı için ahlaksızlıkta sınır tanımamaktadır. Bilindiği gibi Türkiye Cumhuriyeti tek bir millet olmayan Osmanlı imparatorluğunun molozlarından oluşmaktadır.”
Erdoğan’ın, “üç çocuk yetmez, dört çocuk olmalı” söylemini hatırlatan Şirnex, konuşmasının devamında şunları belirtti: “Roboski katliamının faili olan Erdoğan, Roboski katliamını ve kürtajı aynı kefeye koyarak şu mesajı vermektedir. ‘Ey kadınlar çeşitli nedenlerden dolayı siz mecbur kalıp kürtaj yapıyorsanız, “dinimizce’’ vacip değildir.’ Ne zaman ki çocuk doğdu, büyüdü o zaman bir hal çaresine bakarız. Gerilla olur ya da asker olur fark etmez. Ben onların ölümüne karar veririm allahu teala bana bu görevi vacip kılmış mesajını açık vermektedir. İktidar hastalığının gözü karalığı kanser gibi düşünce ve bedenini sarmış bir zihniyetten mantık beklemek mantıksızlıktan başka bir şey değildir. Üç çocuk yetmez, dört çocuk olmalı söylemi tamamıyla eril ve faşist bir söylem olmaktadır. Binlerce çocuk, kadın ve gencin katili olan Erdoğan kadınlara dört çocuk doğurun derken, vicdanı hiç sızlamıyor, hiç utanmadan buna İslam dinini de alet ediyor. Öldürdüğü kadın ve çocukların kanları hala parmaklarından damlarken, anaların akan gözyaşları kurumamışken dört çocuk ve zürriyet söylemi ahlaksızlığın geldiği boyutu gözler önüne seriyor.”
KADIN ŞAHSINDA TOPLUMUN CAN DAMARI TANIMSIZLAŞTIRILMAKTADIR
Şirnex, “Erdoğan’ın ilk sıradaki kurbanları başta kadınlar, çocular ve gençler olmaktadır. Eril zihniyet kadının statüsünü alabildiğine silikleştirerek, kadını toplumun en altında, nesne konumuna indirgemek istemektedir. Doğası gereği yaşamın kaynağı olan kadını çocuk üreten bir makine gibi görmektedir. Erdoğan zihniyeti kadını, çok çocuk doğurmakla toplumsal görevlerinden soyutlayarak, yaşamın dışına atmayı hedeflenmektedir. Dolayısıyla kadın eşittir toplum, toplumun can damarı kadın şahsında tanımsızlaştırılmaktadır. Gün be gün gericileşen ve zürafaya evrilen Türkiye parlamentosu toplumsal problemlerin çıkış ve kanser yayan ana kaynağına dönüşmektedir. Erdoğan’ın zürriyet ve dindar nesil söylemlerinin altında, geleceğin kindar, dindar kadro ve askeri yaratma düşüncesi ve hedefi yatmaktadır. Öyle ya, kadınlar doğurmasa, Erdoğan sultanlığını ya da diğer deyimle paşalığını nasıl güvenceye alacak? Kadınlar doğuracak Erdoğan harcayıp haracayıp tüketecek, bu kadar açık.” İfadeleri de bulunuyor” değerlendirmelerinde bulundu.
ÇOCUK İSTİSMARLARI VE KADIN KATLİAMLARINI EN ÇOK ERDOĞAN DÖNEMİNDE GERÇEKLEŞTİ
Türk parlamentosunun esas işlevi olan toplumsal problemleri çözerek çözüm bulması gerekirken, toplumsal sorunları derinleştirerek düşünsel fakirliğin yaratılması ve toplumsal çürümeyi kendine görev beller duruma geldiğini değerlendiren Şirnex devamla şunları aktardı: “Taciz, tecavüz, çocuk istismarı ve kadın katliamları en çok Erdoğan AKP hükümeti döneminde gerçekleşmiştir. Hukuksal olarak ele alındığında suç faturası kabarmış olan Erdoğan AKP devleti, dinsel ve toplumsal ahlak olarak da ele alırsak, günah ve ahlaksızlık olarak isimlendirmek yanlış olmasa gerek. Sovyet devriminin lideri Lenin’in ‘en iyi savunma saldırıdır’ deyimi, Erdoğan AKP zihniyetinin icrattını hatırlatıyor. Erdoğan dini nutuklar atarak faşist ve kindar bir nesil yetiştirmenin yanında toplumun dini duygularını istismar ederek susturmaya çalışıyor. Dört çocuk doğurun söylemi faşist zihniyetin pervasızlığını, zorbalığını ve yaşamı çölleştiren ahlaksızlığının göstergesidir. Kadına dört çocuk dayatması Erdoğan’ın artık çiftlerin yatak odasının mahremyetine müdahalesi olarak görmek ve kadın şahsında yaşama alabildiğine saldırmak anlamına da gelmektedir. Erdoğan’nın kadına, çocuğa, gençliğe, topluma, yaşama düşmanlığı hastalıklı ruh halinin göstergesi olmaktadır. Bunun dışında mantıklı bir izahat bulamıyorum.”
ERDOĞAN KİRLİ POLİTİKALARLA TECAVÜZCÜLERE KILIF UYDURMAYA ÇALIŞIYOR
Erdoğan’ın kendi iktidar çıkarları doğrultusunda bir toplum yaratma hedefi olduğunu belirten Şirnex, devamla şunları belirtti: “Türk parlamentosu, önümüzdeki günlerde tecavüz sonucu hamile kalacak olan kadınların uydurup cezalandırma yerine ödüllendiren tecavüzcülerine, hukuksal olarak bir kılıf bir tutum sergilemesi akla uzak bir ihtimal olarak gelmemektedir. Çünkü saraylı Erdoğan’ın zürriyeti çoğalmakta olacak. Böylece özgür yaşam şansı yerine sorgulamayan, itaat eden, kinle yüklü bir nesille, topluma doğru evrilen tepe taklak giden, Erdoğan iktidarlığında herkes kaderine razı olmak zorunda kalacak.”
ÖZGÜRLÜKTEN UZAK BİR YAŞAMI KABUL ETMEMELİYİZ
Şırnex son olarak kadınlara seslenerek, şu çağrılarda bulundu: “Biz kadınlar olarak, cumhurbaşkanlığı sıfatıyla canımıza ve yaşamımıza yapılan bu büyük hakaret ve zorbalığa karşı sesimizi yükselterek gereken cevabı vermeliyiz. Kadını doğurganlık sınırında tutan gerici, faşist planların hazırlığında olan Erdoğan ve onun parlamentoda ki şaklabanlarına örgütlü ve kadınca bir mücadele yürüterek karşı durmalıyız. Yaşamı çölleştiren etik ve estetikten, dolayısıyla özgürlükten uzak bir yaşamın kabul edilemeyeceğinin en iyi cevabı etnik milliyet gözetilmeden tüm kadınların birleşerek sesini yükseltmesidir. ‘Birlikten güç doğar’ deyimi temelinde bir yaklaşım içinde olunursa kadın ulusunun başarı şansı yükselecek ve yaşamın bağrında çiçekler açacak“ belirlemesini kullandı.