Jineoloji Konferansı sona erdi

Kuzey Suriye Federasyonu’nda Cizre bölgesine bağlı Derîk kentinde “Jineoloji Toplum Gerçeğini Kadın Doğasıyla Aydınlatıyor” şiarıyla gerçekleştirilen 1’inci Jineoloji Konferansı sona erdi.

Jineoloji Konferansı’nın kapanış konuşmasını gerçekleştiren PAJK Meclis üyesi Tekoşin Ozan, “Biz iddialıyız; nasıl yaşayacağımızın kararını biz kendimiz vereceğiz, bunun ölçüsünü biz koyacağız. Bu çalışmanın içine giren her kadın bir devrim yaratıyor. İdeolojimize, hareketimize, bu topraklarda yaşayan kadınların gücüne güveniyoruz” dedi.

Kuzey Suriye Federasyonu’nda Cizre bölgesine bağlı Derîk kentinde “Jineoloji Toplum Gerçeğini Kadın Doğasıyla Aydınlatıyor” şiarıyla gerçekleştirilen 1’inci Jineoloji Konferansı sona erdi. İkinci günün son bölümünde Rojava devriminde yer alan enternasyonaliz kadın devrimciler Medya ve Nujin İtalyanca bir dinleti sundu. “Biz burada bu kadar kadının toplandığını görünce büyük bir heyecan duyduk, güç aldık” diyen Nujin’in gitarı eşliğinde Medya kadın mücadelesini anlatan ‘Tango Feminsta’ isimli şarkıyı seslendirdi.

KADIN DEVRİMİNİ KURUMSALLAŞTIRMA İDDİAMIZ VAR

Ardından Jineoloji Akademisi’nin hazırlamış olduğu ve bundan sonra yürütülecek çalışmaları içeren proje taslağı okundu. Jineoloji Akademisi üyesi Rumet Heval yeni bir örgütlenme modeline ihtiyaç duyulduğunu belirterek amaçlarını şöyle sıraladı:

“Yaşamı, toplumu, kadını, çocukları katleden kapitalist modernite gerçeğine karşı yeni bir yaşam felsefesini alternatif olarak sunar.

Kadınların Rojava ve Suriye’de siyasi, askeri, toplumsal, kültürel ve hukuksal alanda elde etmiş olduğu kazanımları daha da derinleştirmeyi, bu alanların içeriğini daha güçlü doldurmayı akademi çalışmalarıyla amaçlamaktadır.

Kadın erkek ilişkilerinde egemenlik ve kölelik ilişkilerinin yaratıldığı gerçeğinden hareketle özgür eş yaşam projesini devreye koyarak erkeği dönüştürmeyi esas alır.

Boşanma, aile içi şiddet, aile içi her türlü cinsiyetçilik, kadını namus gören, berdel gören, ensest ilişki, çocuk yaşta evlilik, çok eşlilik, fuhuş, kadın katliamlarına karşı bunları araştırır, mevcut sorunlarına çözüm üretir.

Jineoloji akademileri eğitim, etik-estetik, sağlık, ekonomi, sosyal alan ekoloji, tarih, özgür eş yaşam, demografya, politika öz savunma, hukuk, basın ve genç kadınlar alanında kendisini örgütlemeyi hedefler.”

Rumet’in konuşmasının ardından katılımcılardan Jineoloji Akademisi’nin çalışmalarına ilişkin kadınların yaşadıkların sorunlardan yola çıkarak çözüm önerileri oldu.

JİNEOLOJİNİN YARATICISI ÖNDERLİĞİMİZE TECRİT TÜM KADINLARA SALDIRIDIR

İki gün süren konferansın kapanış konuşmasını ise PAJK Meclis üyesi Tekoşin Ozan yaptı. Tekoşin konuşmasına “Jineoloji teorisinin yaratıcısı olan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı selamlıyorum. Tecrit ve Önderliğimize yönelik saldırı özgür kadınlara yönelik saldırıdır” diyerek başladı.

“40 yıldır yürütülen bir direniş var, bu direniş ve mücadelenin sonucu olarak Rojava’da devrim yaratıldı. Bu devrim de büyük bir bedelle oluştu. Sara’lar, Şevin’ler, Arin’ler, Nalin’ler, Helin’ler biz özgür yaşayalım diye direndiler. Bu direniş devam ediyor, YPJ’nin öncülüğünde devam ediyor. Biz bu direnişini de salmıyoruz. Biz yaşamımızı yeniden yaratıyoruz, Kürt, Arap, Süryani, Asari, Ermeni, Ezidi ve her inanca mensup kadınlar biz yaşamımızı yeniden yaratıyoruz. Dört duvar arasından çıkıp yaşamın tüm alanlarına dahil oluyorlar. Büyük bir emek harcıyorlar, biz bu emeği selamlıyoruz” diyen Tekoşin, jineolojinin geldiği düzeyin bu mücadelenin bir eseri olduğuna dikkat çekti.

ÖZGÜR DÜŞÜNMENİN ZEMİN YARATILDI

İki gündür devam eden konferansta özgür düşünebilmek için önemli bir zemin yaratıldığını ve çok değerli görüşlerin ortaya çıktığını kaydeden Tekoşin, “Bundan sonra jineoloji çalışmalarını nasıl geliştireceğimizi netleştirdi. Kuşkusuz jineoloji çalışmalarında düşünsel anlamda bir düzey yakaladık. Birlikte yaşayabileceğimizin, kölece yaşayamayacağımızın düşüncesini ortaya çıkardı. Ancak bu konferans bunun yeterli olmadığını ve jineolojiyi daha fazla örgütlememiz gerektiğini, her kadına ulaşmamız gerektiğini açığa çıkardı. Her kadın ‘jineoloji benimdir’ diyebilmeli, sahiplenmeli ve jineloji etrafında gelişen örgütlülüğe katılabilmelidir. Biz bu çalışmalarla kadın biliminin zeminini yaratabiliriz. Bilimi toplumun kendisi yaratmıştır” diye konuştu.

MEVCUT BİLİMİN BİZE KATACAĞI BİR ŞEY YOK

“Mevcut bilim toplum dışıdır, kadın karşıtıdır. Erkek egemenliği eliyle gelişen bilimin bize sunacağı yeni hiçbir şey yoktur” diyen Tekoşin sözlerini şöyle sürdürdü: “Kuşkusuz yararlanacağımız şeyler olacaktır, ama düşünsel ve yaşamsal özgürlüğümüze katacak yeni bir şey yoktur. Bu toplum beş bin yıl önce özgür ve demokratik ve eşit bir şekilde yaşadı. Ekonomik alanda zengin ve fakir yoktu, siyasi alanda birileri konuşur birileri dinlemezdi, bunların hepsi yaşandı ve biz tarihsel geçmişimizden bunları biliyoruz. Eğer böyle olmasaydı beş bin yıldan sonra da annelerimiz bu tarihsel birikim ve geçmişten bahsetmeyecektik.”

GEÇMİŞİN ÜZERİNDEKİ GÖLGELERİ KALDIRMALIYIZ

Arap, Kürt, Ermeni, Süryani ve Ezidî tüm kadınların jineolojiyi daha fazla sahiplenmesi gerektiğine işaret eden Tekoşin, “Böyle yaparsak kendimize güvenimiz artar, daha özgürce yaşarız. Bu toplantıdan da anladık ki, geçmişimiz üzerinde gölgeler var; dincilik, milliyetçilik, cinsiyetçilik, devletçilik düşüncemiz ve toplumumuz üzerinde bir gölge gibi duruyor. Bu gölgeyi ortadan kaldırmalıyız. Erkek egemenliğinin nasıl bir gerçeklik açığa çıkardığını görüyoruz, coğrafyamızda yaşanan savaşlardan, dokuz yaşında evlendirilen bir kız çocuğundan, katledilen, recm edilen kadınlardan, sokaklara bırakılan yaşlılardan anlıyoruz. Her türlü vahşetin ürünü erkek egemen zihniyettir. DAİŞ denilen çete örgütü bu zihniyetin ürünüdür” diye kaydetti.

BİR DAHA AYNI KARANLIĞI YAŞAMAMAK İÇİN

Bir daha aynı karanlığı yaşamamak için eşit, demokratik  ve adil bir yaşamı inşa etmek için kadınların birbirini anlaması gerektiğini kaydeden Tekoşin sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz aynı acıları paylaştığımızı gördük. Arap da olsak, Türkmen de olsak, Kürt de olsak, Süryani, Ermeni de olsak aynı acıları paylaşıyoruz ve birbirimizi daha fazla hissedebiliriz. Her kadının yaşadığı acıları tüm toplumumuz yaşıyor. Biz kadın sorununu kapitalizmin yaptığı gibi kişisel bir sorun olarak ele almıyoruz, siyasi, sistemsel ve örgütsel sorunlardır. Bizim her kadının yaşadığı sorunlara cevabımız da sistemsel olacak, siyasi ve örgütsel olacak. Hiçbir nifakı kabul etmeyecektir. Biz çalışmalarımızı bu yönlü daha fazla güçlendirebiliriz. Ekonomik alanda ortak kooperatifler oluşturabiliriz, komünlerimizi, meclislerimizi kurabiliriz ve kendi kendimizi yönetebiliriz. Biz bu yaklaşımım Ortadoğu’nun tümüne yayabilirsek, savaşlar kalmayacak, vahşet olmayacak, yaşam eşit, özgür ve güzel olacak.”

NASIL YAŞAMALI SORUSUNA BU TOPRAKLARDA CEVAP ARANDI

“Biz iddialıyız, çünkü Önder Apo ‘nasıl yaşamalı?’ sorusuna bu topraklarda yanıt aradı. Heval Sara ve birkaç kadın arkadaşıyla birlikte kadın özgürlüğüne çözümü bu topraklarda aradı” diyen Tekoşin, “Şimdi biz nasıl yaşayacağımızın cevabını veriyoruz; özgür yaşamak dışında hiçbir yaşamı kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz” şeklinde konuştu.

ORTADOĞU’DA GÜNEŞ GİBİ DOĞACAK

Tekoşin son olarak şunları dile getirdi: “Jineoloji bilimi bu anlamda her kadının öncülüğüyle gelişecektir, toplumsal sözleşme bu topraklarda bir güneş gibi Ortadoğu halklarının üzerine doğacaktır. Nasıl yaşayacağımızın kararını biz kendimiz vereceğiz, bunun ölçüsünü biz koyacağız. Her kadın bir devrimcidir. Bu çalışmanın içine giren her kadın bir devrim yaratıyor. İdeolojimize, hareketimize, bu topraklarda yaşayan kadınların gücüne güveniyoruz. Başarı bizim olacak diyorum. Yaşasın özgür kadınlar, yaşasın özgür yaşam.”

Konferans Teşokin Ozan’nın konuşmasının ardından “Jin jiyan azadi”, “Biji Serok Apo”, “Biji tekoşine jine” sloganlarıyla sona erdi.