HDK konferansında mesajlar: Faşizm yıkılacak!

HDK'nin Genel Kadın Konferansında yapılan konuşmalarda, AKP-MHP'nin savaş politikalarıyla kaosu büyüttüğüne dikkat çekildi. Konuşmalarda, "faşizm yıkılacak" mesajı verildi, İmralı kapılarının açılması gerektiği belirtildi.

Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) “Şili, Sudan, İran, Rojava kadın isyanıyla yeni yaşama” şiarıyla düzenlediği 10. Genel Kadın Konferansı başladı. Akar Internatıonal Otel’de gerçekleştirilen konferansa Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Başkanı Saliha Aydeniz, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce, Barış Anneleri ve çok sayıda sivil toplum örgütünün (STÖ) kadın temsilcileri kadın katıldı.

BULDAN: HDK'Yİ BÜYÜTECEĞİZ

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın konuşmasının satır başları şöyle:

"Sevgili Gülistan Kılıç Koçyigit arkadaşımız HDK Eş Sözcülüğünü bugün bırakacağını açıkladı.

Ancak biz, her şart ve koşulda, başta Gülistan arkadaşımız olmak üzere bütün kadın arkadaşlarımızın katkıları ve desteğiyle HDK’nin büyüyeceğini biliyoruz. Bu katkıları sunacağımızı bugün buradan ifade etmek istiyorum. Yarın Genel Kurul’da da üçlü tartışmalar yapılacak. Genel Kurul’daki tartışmalar sonucunda önemli kararlar alınacağını umut ediyorum.

'3. DÜNYA SAVAŞINA GİDİLİYOR'

Bugün dünyanın 3’ncü Dünya Savaşı’na doğru gittiği gelişmeler yaşanıyor. Her ülkenin kendi çıkarları doğrultusunda yeni savaşları başlattığı bir dönem ne yazık ki. Özellikle son Libya tezkeresi bir kez daha Türkiye’nin içinde olduğu, 3’üncü Dünya savaşına doğru giden ve Türkiye’nin de bir parçası olduğu yeni bir süreci hep birlikte yaşayacağız. Kasım Süleymani’nin öldürülmesini Orta Doğu’da yeni denklemin ortaya çıkacağı bir dönemi olarak görmemiz lazım. Dünya artık 3’üncü Dünya Savaşı’na hazırlanıyor, bunu görüyoruz.

'KADINLAR İKİ KEZ ÖLÜYOR!'

Bu kararı alanlar erkekler ancak iki kez ölenler ne yazık ki kadınlar. Savaş kararlarını alan erkekler bu savaşlarda ölse de kadınlar iki kez ölüyorlar. Bütün dünyada, Orta Doğu başta olmak üzere her sorunun diyalog, müzakere ve diplomasi ile çözüleceğine olan inancımızı belirtmek istiyoruz. Savaşlar, ölümler, katliamlar, hiçbir soruna çözüm olmadı. Çünkü her savaş bir başka savaşı tetikledi, başka insanların ölümüne zemin hazırladı. En son İran ve Irak’ın da içinde yer alacağı yeni bir savaşa, yeni bir döneme girerken Türkiye’nin ara bulucu olması, her türlü sorunun çözümü için diyalog ve müzakere sürecinden yana olması gerektiğini belirtiyor ve bu yönlü bir kararlar almasını bekliyoruz.

'HER SAVAŞ HALKA KRİZ VE KAOS OLARAK DÖNÜYOR'

Ancak Libya tezkeresi bize bir kez daha gösterdi ki, ne yazık ki Türkiye bütün savaşların içinde yer almaya, her savaşa ordusunu, askerini gönderen ve bu savaşların bir parçası olmaya heveslenen yol ve yöntem izlemeye çalışıyor. Bu kararlar Türkiye halklarından bağımsız alınıyor, Türkiye halklarının bu savaşlara asla onayının olmadığını biliyoruz, itirazlarının yüksek olduğunu biliyoruz. Çünkü her savaş Türkiye halklarına yeni bir kriz ve kaos olarak geri dönüyor.

'ULUSAL BİRLİK ELZEM OLDU'

Bu dönemde filler tepişirken Kürt halkının da ezileceğini biliyoruz. Bu son savaşta filler tepişecek ve altta çimenler ezilecek bunun altında kalacak olan Kürtler, kadınlar, ezilenler olacak. Bir kez daha Kürt halkının ulusal birlik meselesinin artık taçlanması ve olgunlaşması gereken bir döneme gireceğiz. Ulusal birlik olmadığı sürece Kürt halkı ezilmeye, inkar edilmeye devam edecek. Kürt halkının öncülerinin bu konuda somut adımlar atması 2020 yılı açısından bunun zeminini oluşturması ve Kürt ulusal birliğinin bir an önce kurulması gerektiğini belirtmek isterim.

Bizlerin vereceği mücadele, cezaevinde olan arkadaşlarımızın özgürleşmesine vesile olacak."

KOÇYİĞİT: HİÇBİRİMİZİ TESLİM ALAMIYOR!

HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit, Sêvê Demir, Pakize Nakır, Fatma Uyar, Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan’ı anarak konuşmasına başladı.

Koçyiğit, Türkiye’de kadın karşıtlığının AKP ile var olmadığını, ancak bunu en iyi uygulayanın AKP olduğunu ifade etti.

Koçyiğit, AKP iktidarının kadınların en büyük kazanımlarından biri olan 6284 ve İstanbul Sözleşmesi’ne saldırdığını da vurguladı. Koçyiğit, şöyle konuştu:

"Kazanımlarımız sadece 6284 İstanbul Sözleşmesi ve nafaka hakkı ile sınırlı değil. Bugün özellikle Kürt kadın hareketinin binlerin önünü açtığı ve sistemleşen eşit temsiliyet de en önemli kazanımlarımızın başlığını oluşturuyor. Bugün Kürdistan’da kayyum uygulamasının gerekçesi olarak sunulan eş başkanlık sisteminin kadın özgürlük mücadelesine en büyük saldırı olduğunu söylemek istiyorum. Kendi istedikleri toplumsal düzeni dinci, militarist ve milliyetçi eksendeki düzenlere teslim etmek istiyorlar. HDP’li belediyeler ve kadın eş başkanlar en büyük saldırının ve zulmün de hedefi olmuşlardır.

AKP’nin en büyük korkusu kadınlar. Ne olursa olsun, hiçbirimizi teslim alamıyor. Hala bugün binlerce kadın sokağa çıkıyor, dansıyla, horonuyla, zılgıtıyla bu çürümüş zihniyeti protesto ediyor.

Yanı başımızda milyonlarca halkın yaşadığı coğrafya uluslararası emperyal güçler tarafından kasıp kavruluyor. Libya için yeni bir tezkere çıkarıp, yeni bir savaşa eşik açılıyor. Ama artık mızrak çuvala sımıyor. Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden sonra fiili bir savaşın coğrafyamıza dayandığını görüyoruz. Tüm bunları yapanların erkek diktatörler olduğunun atını çizmemiz gerekiyor.

Özellikle son dönemlerde kadın özgürlüğünün en önemli kazanımı olan ve bugün kanla savaşla yoğrulan Rojava devrimini anmadan geçemeyiz. IŞID karanlığına karşı savaşan güzel kadınlar gerçekleştirdiler. Bugün yok etmeye çalışan bir akılla karşı karşıyayız. Bütün uluslararası güçler insanlığın yeniden yeşereceği bu vahayı yok etmek istiyorlar.

Biz de Türkiye’de kendi Rojavamızı yaratmak ve inşa etmek istiyoruz. Bunu bir sonraki devrime değil, bugünden inşa etmek istiyoruz.

Yan yana durduğumuz zaman hiçbir muktedirin yıkamayacağı inanç var. Bunun daha fazla kadınla buluşmasını sağlamak her birimizin görevi."

GÜVEN: KÜRTÇE İÇİN ÇABA SARF EDELİM

DTK Eş Sözcüsü Leyla Güven de konuşmasına bir eleştiri ile başlayacağını ifade etti.

Tüm konuşmaların başında halkların kardeşliği ve halkların birlikteliğinden söz edildiği ancak Kürt halkının dilini kimsenin öğrenmediği eleştirisinde bulunan Güven, “Ben Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Sözcüsü olarak bir coğrafya ve bir halkı temsil ediyorum. Kürtçe konuşacağım, tüm kız kardeşlerimin Kürtçe öğrenmek için bir çaba sarf etmesini istiyorum” dedi.

'ROJAVA ÖRNEK OLDU'

Ortadoğu ve Kürdistan’da bir değişim olduğunu vurgulayan Güven, “İktidarlar sistemlerinin devam etmesi, faşizmin devam etmesi için kadınları, halkları öldürüyor. Onun karşısında da kadınların direnişi var. Şili, Sudan , Mısır kadınları bugün direniyor acaba ilhamlarını nereden aldılar. 8 yıl için Rojava’da Arin Mirkan’lar, Kader Ortakkaya’ların öncülüğünde bir direniş başladı. Tüm dünyaya yayıldı ve kadınlara örnek oldu. Aslında Şilili kadınlar, Rojava’daki kadınların emsal aldı. DAİŞ’e karşı kimse direnemiyordu. Rojava’daki kadınlar zılgıtları ve direnişleriyle tüm dünyaya örnek oldular” diye konuştu.

Dünyanın yarısının kadınlardan oluştuğunu kaydeden Güven, “HDP, SYKP, DTK’li kadınlar olarak birçok alanda temsiliyetimiz var ancak kadınlara ulaşamıyoruz. Kadınlar bizleri bekliyor, onların imkanları yok evlerinden çıkıp, kurumlara gelsinler. Bizim onların yanına gidip, evlerine gidip onlarla buluşmamız lazım. Biz kadınlar adına parti eşbaşkanları, milletvekilleri, belediye başkanları olduk ancak bu yeterli değil. Faşizm tüm imkanları ile üzerimize geliyor. Faşizm evlerimizde yaşam buluyor. Bizim onlara ulaşmamız, kadın özgürlüğü için onları mücadele alanlarına çıkarmamız gerekiyor” dedi.

'İMRALI'NIN KAPISI AÇILMALI!'

Güven, sözlerini şöyle tamamladı: “2020 yılını Kürt halkının özgürlük yılı yapacağız. Bunun için de Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit kalkmalıdır. Sadece Sayın Öcalan üzerinde tecrit yok, bugün tüm toplum tecrit altındadır. Gelin, bu tecridi kıralım. Ankara’dan sesleniyoruz. Sadece tecridi kırmak yeterli değil, İmralı’nı kapısı açılmalı ve Sayın Öcalan özgür kalmalıdır. Bir tek Ortadoğu’da barışı sağlayabilecek, paradigması olan Sayın Öcalan’dır.”